Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/1065 E. 2023/841 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1065
KARAR NO: 2023/841
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2023
NUMARASI: 2022/854 Esas, 2023/266 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 18/07/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin DSİ ile arasında yapılan sözleşme gereği, “Kastamonu Kırık İçmesuyu İsale Hattı ve Arıtma Tesisi Proje Yapımı” işini üstlendiğini, bu proje kapsamında yapılacak zemin çalışmaları için müvekkili davalı ile anlaştığını ve aralarında 09/05/2017 tarihli Alt Yüklenici Sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşme idare tarafından da onaylandığını, bu sözleşme gereğince davalının yapacağı işlerin karşılığında alacağı bedelin 130.000,00 TL olduğunu, idareden kaynaklı sebeplerle işin başlaması gecikmeler olduğunu, davalı tarafından fiyatın güncellenmesi talebinde bulunduğunu, davalının, aradan geçen zaman nedeni ile bu haklı talebinin kabul edildiği 13/12/2021 tarihli sözleşme eki zeyilname imzalandığını, imzalanan bu ek sözleşme gereğince davalı tarafından yapılacak işin bedeli arttırılarak 180.146,00 TL’sine revize edildiğini, davalının anılan ek sözleşmenin imzalanmasından sonra Mart/2022 tarihine kadar süre uzatım talebinde bulunduğunu, davalı henüz sondaj çalışmalarına başlamadığı için müvekkilinin süre uzatımı talebi DSİ tarafından dikkate alınmayacağından; davalının 2022 Mart sonuna kadar süre uzatım talebinin kabul edilemeyeceği ile 5 iş günü içerisinde davalının işe başlaması gerektiğini, aksi takdirde taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 11.1 madde hükmü gereği tüm zarar ve ziyanları isteme hakkı saklı tutularak davalının kusuruna dayalı sözleşmenin feshi yoluna gidileceği hususlarını Üsküdar … Noterliği’nden 30/12/2021 tarihinde keşide edilen … yevmiye numaralı ihtarname ile davalıya bildirildiğini, davalının bunun üzerine 31/01/2022 tarihinde İş Programını sunduğunu, bu programın idare tarafından onaylanması üzerine müvekkilinin DSİ … Bölge Müdürlüğünden gelen 01/04/2022 tarih …-… sayılı yazıyı ekleyerek davalıya 01/04/2022 tarihli elektronik posta gönderilmiş ve sözleşmelerin gereği zemin sondajı çalışmalarına ivedi olarak başlanmasını davalıya bildirildiğini, 04/04/2022 tarihinde sahada yapılan incelemede ve idare yetkilileriyle yapılan görüşmede davalı tarafından işe başlandığı anlaşılmış ise de, 15/04/2022 tarihi itibariyle hiçbir iş yapılmadığının tespit edildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “Cezalar ve Kesintiler” başlıklı 8. Maddesine göre davalının sorumlu olduğu ceza miktarı toplam olarak 119.380,00 TL olduğunu belirterek, 85.956,00 TL zarar ve 119.380,00 TL ceza bedeli olmak üzere toplam 205.336,00 TL’nin 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüd Faizine İlişkin Kanunun 2. maddesi hükmü gereğince 29/04/2022 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avanslar için uyguladığı temerrüd faizi oranında hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan 09.05.2017 tarihli ”Kastamonu-Kırık İçmesuyu İsale Hattı ve Arıtma Tesisi Proje Yapımı Jeolojik/Jeoteknik Etüd Yapılması ve Raporunun Hazırlanması İşi Alt Yüklenici Sözleşmesine” göre hizmet veren müvekkilinin tacir değil mühendis olduğunu, işbu dava konusu uyuşmazlıkta da davacı şirkete bir hizmet sözleşmesi çerçevesinde mühendislik hizmeti verdiğini, müvekkilinin tacir olmayıp, uyuşmazlığın da müvekkilinin ticari işletmesiyle ilgili olmadığını, bu bağlamda davanın ticari bir dava olarak kabul edilmemesi ve asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek, mahkemenin usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu, yargılama esnasında Sinop Ticaret Odasının web sayfasında bulunan kayıtlar ve Ticaret Sicil Gazetesinin ilan kayıtları üzerinden yapılan kontrolde davalının tacir kaydının, herhangi bir ticari şirkette ortaklık kaydının bulunmadığı, bu kapsamda meslek mensubu olması haricinde herhangi bir tacir sıfatının bulunmadığının görüldüğü, davalının tacir olmadığı ve ticari işletmesinin de bulunmadığı, mutlak ticari davanın da söz konusu olmadığı, davaya bakma görevinin ticaret mahkemelerinde olmadığı, asliye hukuk mahkemesinin davaya bakmaya görevli olduğu gerekçesi ile, davanın, mahkemenin davaya bakmakta görevli olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının işlerinin sadece mühendislik ofis çalışması olmadığı, sahada ameli işleri de kapsadığını, bu anlamda davalının sözleşme gereği faaliyetlerinin ticari iş niteliğinde olduğunu, davalının da tacir olduğunu, bu nedenle asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasında davalının üstlendiği “Kastamonu Kırık İçmesuyu İsale Hattı ve Arıtma Tesisi Proje Yapımı” kapsamında yapılacak zemin çalışmalarının yapılması konusunda 09/05/2017 tarihli Alt Yüklenici Sözleşmesi imzalanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesidir. 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu maddede sayılan dava ve işlerin asliye ticaret mahkemelerince incelenerek karara bağlanacağı hükme bağlanmıştır. Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, davacı şirket tacir ise de davalının tacir olmadığı, davanın TTK’nın 4. maddesinde sayılan dava ve işlerden olmadığı anlaşılmaktadır. Eser sözleşmelerinden kaynaklanan dava ve işlere asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağına dair özel bir düzenleme de bulunmamaktadır.Bu nedenle, davayı görüp sonuçlandırma görevi asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan mahkemece davanın usul yönünden reddi ile dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden; 1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/04/2023 tarih ve 2022/854 Esas, 2023/266 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.