Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/1020 E. 2023/663 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1020
KARAR NO: 2023/663
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2023
NUMARASI: 2023/115 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 06/06/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili talebine ilişkin olup; mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/133 Esas sayılı dosyasına verdiği 28/02/2023 tarihli dilekçesiyle, müvekkili ile davalı …’e ait ….Tersanesinde bulunan Dr … (isim değişikliği sonrası …) isimli motoryatın bakım ve onarım işlemleri için davalının şirketler grubundan biri olan …. Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında 15/01/2020 tarihli sözleşme imzalandığını, ilgili sözleşmenin işin tanımı ve kapsamı isimli bölümünde dava konusu … isimli motoryatın davalı …’e ait olduğunun açıkça düzenleme altına alındığını, ilgili motoryatın tamir ve bakımına ilişkin tüm iş ve işlemlerin müvekkili tarafından eksiksiz şekilde gerçekleştirildiğini, gerekli tüm bilgilerin mail kanalı ile … tersanesi üzerinden davalı …’e iletildiğini, dava konusu hizmete ilişkin faturaların, davalının talebi ile davacının yurt dışından temin ettiği yedek parçaların alınmasında aracılık hizmeti veren … isimli şirket üzerinden kesildiğini, ancak tüm servis raporlarının doğrudan davalı … adına düzenlendiğini ve faturalar kapsamındaki tüm iş ve hizmetin davalı … Denizciliğe verildiğini, bahse konu faturalardan doğan alacak için müvekkili tarafından söz konusu bedelin ödenmesi için davalı … Denizciliğe gerekli talep ve bildirimlerin yapıldığını ve ödemenin yapılmasının defaatle talep edildiğini, ancak muaccel durumda bulunan borcun davalı yanca ödenmediğini yine müvekkili tarafından davalı …’e ait olan … isimli yatın bakım ve onarımına ilişkin anlaşmaya varıldığını, gerekli tüm iş ve işlemlerin belirlenen sürede eksiksiz şekilde gerçekleştirildiğini, müvekkilinin sözleşme ile üzerine düşen yükümlülüğü eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, tamamlanan hizmet sonrasında müvekkilinin hizmete ilişkin faturaları kestiğini, servis raporları ile birlikte geminin sahibi davalı …’e teslimini sağladığını, müvekkili tarafından söz konusu hizmetlerin tümünün eksiksiz olarak, zamanında verildiğini, gerekli faturalandırma yapıldığını ve davalıya ilgili raporlar eşliğinde iletildiğini, müvekkilinin hizmetin ifası yönünde herhangi bir kusuru olmadığının dilekçeleri ekinde mübrez servis raporları ile sabit olduğu gibi yargılama süresince dinletilecek tanıkların beyanları ile de somutlaşacağını, ancak davalı … tarafından faturaların içeriğine itiraz edilmemiş ve ilgili faturalar müvekkilinin cari hesap ekstresine işlenmiş olmasına rağmen fatura bedellerine ilişkin herhangi bir ödeme defaatle yapılan sözlü ve yazılı hatırlatmalara rağmen yapılmadığını, davalının müvekkili şirkete toplamda 6.340,00 USD ve 31.950,00 Euro bakiye borcu bulunduğunu, dosya kapsamına sunulan deliller ile müvekkili şirketin davalıdan alacaklı olduğunun ve davalının söz konusu borcu ödemekten kaçındığının sabit kılındığını, davalıların mal varlıklarını dava dışı üçüncü şirketlere/kişilere devrederek müvekkillerinin alacaklarına ulaşmasını imkansız hale getirmelerinin son derece muhtemel olduğunu ileri sürerek öncelikle ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ile davalının borcu karşılamaya yeter miktarda mal varlıklarına ihtiyati haciz konulmasına, akabinde de müvekkilinin alacaklısı olduğu 6.340,00 USD ve 31.950,00 Euro’luk borçtan, cari hesap ekstrelerinin tarihi itibariyle muaccel olduğu tarihten itibaren hesaplanacak temerrüt faizi ve birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece 28/02/2023 tarih, 2023/142 Karar sayılı karar ile, mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi (Deniz İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla) olduğuna karar verilmiş, dosya istinaf konu ara kararı veren mahkemeye gönderilmiştir. Mahkemece 20/03/2023 tarihli ara karar ile, dava konusu alacağın yargılamayı gerektirdiği, bu itibarla İİK’nun 257. ve devamı maddelerine göre ihtiyati haczin yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, dosya kapsamında ihtiyati haciz kanun yoluna başvurulmasını gerektirir tüm şartların gerçekleştiğini, davalının müvekkili şirkete toplamda 6.340,00 USD ve 31.950,00 Euro bakiye borcu bulunduğunu, bu hususun dosyada mübrez Euro ve Dolar bedelli cari hesap ekstreleri ile sabit olduğunu, dava konusu hizmete ilişkin faturaların, davalının talebi ile davacının yurt dışından temin ettiği yedek parçaların alınmasında aracılık hizmeti veren … isimli şirket üzerinden kesildiğini, ancak tüm servis raporlarının doğrudan davalı … adına düzenlendiğini ve faturalar kapsamındaki tüm iş ve hizmetin davalı … Denizciliğe verildiğini, davalı tarafından verilen hizmetler ve faturaların herhangi bir itiraz olmaksızın kabul edildiğini, bahse konu faturalardan doğan alacağın ödenmesi için müvekkili tarafından söz konusu bedelin ödenmesi için davalı … Denizciliğe gerekli talep ve bildirimler yapıldığını ve ödemenin yapılmasının defaatle talep edildiğini, bu hali ile borcun muaccel hale gelmiş olduğu ve davalı şirketin de temerrüde düşürüldüğünün açık olduğunu, somut olduğu üzere dosya kapsamında aranan ihtiyati haczin tüm şartlarının halihazırda gerçekleştiğini, ihtiyati haciz taleplerinin reddinin açıkça müvekkilinin menfaatlerini geri dönüşü olmayan bir şekilde davalıların kötü niyetli iş ve işlemlerle müvekkilinin alacaklarını karşılıksız bırakmasının önüne geçilebilmesi için ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı, yanlar arasında davalıya ait Dr … (İsim değişikliği sonrası …) ve …. isimli yatların bakım ve onarımına ilişkin anlaşmaya varıldığını, tamamlanan hizmet sonrası hizmete ilişkin faturaları kestiğini, servis raporları ile birlikte geminin sahibi davalı …’e teslimini sağladığını, dava konusu hizmete ilişkin faturaların, davalının talebi ile davacının yurt dışından temin ettiği yedek parçaların alınmasında aracılık hizmeti veren … isimli şirket üzerinden kesildiğini, ancak tüm servis raporlarının doğrudan davalı … adına düzenlendiğini ve faturalar kapsamındaki tüm iş ve hizmetin davalı … Denizciliğe verildiğini ileri sürmüş, davalı ise sözleşme ilişkisini inkar etmiştir. İİK’nın 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Aynı kanunun 258. Maddesinde de; ihtiyati haciz talep eden tarafın, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmesi ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ve yasal delillerle ispat etmesi gerektiği belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan kanun maddeleri kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamıştır. Bu itibarla mahkemece, olayda İİK’nın 258. maddesinde aranan yaklaşık ispat şartının oluşmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur.Açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin mahkeme ara kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerine göre usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati haciz şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/03/2023 tarih ve 2023/115 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 06/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.