Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/100 E. 2023/168 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/100
KARAR NO: 2023/168
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2022 (ek karar)
NUMARASI: 2021/205 Esas, 2022/1126 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 15/02/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasında Tekirdağ ili Çorlu ilçesi, … Mahallesi, … Ada … ve … parsellerde kayıtlı bulunan taşınmazlarda inşaat yapım hizmeti içeren bir sözleşme akdedildiğini, iş bu akde göre davalının … Sitesi bodrum kattaki otoparkların yapımı işini yüklendiğini, davalı firmanın yaptığı inşaat işlerinde binalarda oturmaya başlandıktan sonra ortaya çıkan ayıplar olduğunu, Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/11 Değişik iş numaralı dosyasıyla açılan delil tespiti davasında alınan bilirkişi raporu ile ayıpların ortaya çıktığını, bilirkişi raporunda; otopark zemininde derz kesim işleminin zamanında yapılmaması hasebiyle oluşan muhtelif beton çatlakları, kolon çevrelerinde derz kesim işleminin doğru şekilde yapılmaması hasebiyle kolon köşelerinden betonun iç kısmına devam eden yanlık beton çatlakları, derz işleminin doğru ve zamanında yapılmaması dışında meydana gelen muhtelif diğer çatlaklar, derz dolgusunun yapılmaması, beton tozlarının temizlenmemesi sebebiyle meydana gelen yüzeydeki gri ağırlıklı renk bozulması ve görsel bozukluklar ve bu hususların otopark betonları döküldükten sonra, beton priz alma ve sertleşme/mukavemet kazanma aşamasındaki yukarıda açıklanan uygulama hataları nedeniyle ayıpların oluştuğunun tespit edildiğini, bilirkişi raporuna göre toplamda 795.000 TL bedelinde ve 30 gün içerisinde giderilebilecek ayıbın söz konusu olduğunu, iş sonunda ayıplı hizmet meydana getirdiğini, ayıp sebebiyle davacı firmanın zararının tazmini gerektiğini, dava şartı olarak mecburi arabuluculuk başvurusunun anlaşamamazlıkla sonuçlandığını belirterek, şimdilik 10.000,00 TL alacağının aynen veya fiili ödeme günündeki kur üzerinden dava tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek ticari temerrüt faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davaya konu sözleşmenin kendileri tarafından tam olarak ifa edilmiş olmasına rağmen davacı tarafından ödeme yapılmadığını, Çorlu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının takibe itiraz ettiğini, itiraz üzerine açılan davanın kabulüne karar verildiğini, davanın Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/61 Esas ve 2020/31 Karar sayılı dosyası ile görüldüğünü ve karara bağlandığını, davacı tarafın işbu davada bahsi geçen iddialarını 2019/61 Esas ve 2020/31 Karar sayılı dosyasında da ileri sürdüğünü bu sebeple derdestlik itirazında bulunduklarını, aynı sebeple açılan ve aleyhine karar verilen bir dava olmasına rağmen davacının kötü niyetli olarak başka bir dava daha açtığını, davanın derdestlik nedeniyle usulden reddi gerektiğini, Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/61 Esas ve 2020/31 Karar sayılı dosyada kararın gerekçesinde ”davalı tarafın süresinde herhangi bir ayıp ya da eksik iş ihbarında bulunmamasına göre, davalı tarafın hizmetin eksik ve yeteri kadar yerine getirilmediği savunmalarının sonuca etkili olamayacağı değerlendirilmiştir.” şeklinde kanaate varıldığını, ayrıca Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/61 Esas ve 2020/31 Karar sayılı dosyasında … Grup ticari defterlerinde işin tam yapıldığına ilişkin kayıtların mevcut olduğunu ve bu durumun dava dosyasına sunulan … Grup beyanlarında da açıkça belirtildiği tespit edildiğini, hem ticari defterlerinde tespit edildiğini hem de davacı tarafından davalının işi tam yaptığı beyan edilmiş olmasına rağmen işbu davanın açılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın derdestlik sebebiyle usulden reddine, davayı yasal süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı için ileri sürelemez olan dava sebeplerinin reddine, davacının zamanaşımına uğrayan alacaklarının tamamının reddine, davanın esasına girilecek olması halinde, haksız davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, mahkemenin faaliyete başladığı 01.09.2021 tarihinden önce açılmış olan davalar yönünden görevli mahkemenin, davanın açıldığı tarihte görevli olan Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, mahkemelerin görevinin kamu düzenine ilişkin olduğu, kamu düzeninin ve göreve ilişkin dava şartının yargılamanın her aşamasında nazara alındığı, buna göre dava tarihi itibariyle görevli olmayan mahkemenin yargılamaya devam edilmesinin hukuki dayanağının olmadığı gerekçesiyle, devir kararı veren mahkeme tarafından usulüne uygun görevsizlik kararı verilmemesi nedeniyle görev yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı bulunmadığından görevsizliğine, görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.Mahkemece 21/10/2022 tarihli ek karar ile, HMK 20. maddesinin 1. fıkrası gereği görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesinin gerektiği gerekçesiyle, taraflarca görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde dosyanın yetkili, görevli mahkemeye gönderilmesi için süresinde mahkememize başvuru olmadığından, 6100 sayılı HMK’nın 20. maddesinin 1. fıkrası gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Davacı vekili ek karara yönelik istinafında, davacının azledilen vekili Av. …’in görevi 05.10.2021 tarihi itibari ile son bulduğunu, 03/12/2021 tarihinde dosyaya vekaletinin sunulduğunu, mahkemece 24/12/2021 tarihli duruşmada vekil olarak dava ve duruşmalara kabulüne karar verildiğini, akabinde dava tarafınca takip edildiğini, gerekçeli kararın tebliğinin istendiğini, davacıyı temsil edilebilmesi ve gerekli usulü işlemlerin gerçekleştirilebilmesi adına tebligatların kendilerine yapılması gerekmesine rağmen azledilen vekil Av. …’e yapıldığını, bu sebeple ilgili süreler içerisinde tarafınca işlem yapılamadığından dosyanın hiç açılmamış sayılmasına karar verildiğini, işbu kararın dahi azledilen vekil Av. …’e tebliğ edildiğini, akabinde ısrarla talep edilmesi sebebiyle mahkemece tarafına da tebliğ edildiğini ve istinafa başvurabilme safhasına henüz geçebildiğini, davacının vekili olması hususu şüphesiz olduğunu, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 11, Avukatlık Kanunu’nun 41 ve HMK. nun 73, 81, 82, 83. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğunu, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için tarafına tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre verilmiş olan gerekçeli kararın tebliğ edilmemesi sebebiyle ilgili sürelerin işlemediğinin ve kararın kesinleşmediğinin kabulünün gerektiğini, aksinin davacı açısından haksızlık ve mağduriyet yaratacağını belirterek, mahkemenin ek kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık TBK 470 ve devamı maddelerinde yer alan eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı iş sahibi davalı ise yüklenicidir.Taraflar arasında inşaat yapım sözleşmesi imzalanmıştır. Davada, davalı yüklenici edimlerini ayıplı yerine getirdiğini, yapılan tespitte bu durumun tespit edildiğini belirterek şimdilik 10.000,00 TL zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkeme, davanın Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesine açıldığı, mahkeme tarafından Ticaret Mahkemesi kurulması sebebiyle gönderme kararı vermek suretiyle dosyayı Tekirdağ Asliye Ticaret mahkemesine gönderildiğini ancak Ticaret mahkemesinin kurulma tarihi olan 01.09.2021 tarihinden önce açılmış olan davalar yönünden görevli mahkemenin davanın açıldığı tarihte görevli olan Asliye Hukuk Mahkemeleri olması sebebiyle Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı vermiştir. Mahkeme Mahkeme 21.10.2022 tarihli ek kararı ile, HMK 20. Maddesi gereğince yasal iki hafta süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediğinden dava dosyasının açılmamış sayılmasına karar vermiştir.Somut olayda, mahkeme 2021/205 Esas ve 2022/1126 Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı vermiştir. Gerekçeli karar evrakı davacı vekili Av. …’e elektronik posta (UETS) ile 03.08.2022 tarihinde tebliğ edilmiş, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmaması üzerine 08.09.2022 tarihinde karar kesinleşmiştir. HMK’nın 20. Maddesinde, “1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir.” düzenlemesi bulunmakta olup, buna göre davacı tarafından dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi için karar kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkemesine başvuruda bulunması gerekirken dosyanın gönderilmesi talebinde bulunulmadığından yerel mahkemece ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ek kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2022 tarih ve 2021/205 Esas, 2022/1126 Karar sayılı ek kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 15/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.