Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/976 E. 2022/770 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/976
KARAR NO: 2022/770
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2021
NUMARASI: 2021/15 Esas, 2021/764 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin, davacı şirket ile dava dışı … şirketi arasında İzmir … projesinde inşaat yapım yönetimi işinin yapılmasına ilişkin akdedilen sözleşme kapsamında projenin … temin ve montaj işlerini kapsadığını, davacının sözleşme gereği işini tamamlayarak 16.10.2017 tarihinde işi teslim ettiğini,işin bitiminde alacağı 886.879,28 TL +KDV= 1.046.517,55 TL için 2 adet fatura kesildiğini, toplam 986.007,40 TL’nin banka havaleleri ile ödendiğini, fakat 60.510,15 TL tutarın ödenmediğini, ödenmeyen tutar kapsamında şirkete ihtarname gönderildiği, ihtarnamenin tebliğinden sonra davacı tarafından verilen 7 günlük sürenin sonunda davalının temerrüde düşürüldüğünü, alacaklarını söz konusu 30.07.2019 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faizi ile birlikte talep ettiklerini, davacının şantiye kesintilerinden dolayı (elektrik, su vs.) 15.074,20 TL’ lik borcu mahsup edildiğinde toplam davalı firmanın 45.435,95 TL borcu bulunduğunu davacının yüklendiği işi tam ve eksiksiz şekilde ifa ettiğini, tüm taahhütlerini yerine getirdiğini, projenin yatırımcısı ve …’ın işvereni … Ltd.’ nin …’a göndermiş olduğu “müvekkilimizin işinde herhangi bir sorun olmadığına ve nakit teminat kesintisinin ödendiğine dair ihtarname gönderildiğini, davalının davacının yapmış olduğu işler ile ilgili hiçbir şekilde eksiklik, noksanlık, ya da sözleşmeye aykırılık görmediğini, bu konuda uyarıda bulunmadığını, İleri sürerek davalıdan 45.435,95 TL’nin 30.07.2019 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının iddia ve taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, huzurda açılan işbu davanın açıkça usule ve yasaya aykırı olduğunu ve reddi gerektiğini, HMK 6. Maddesindeki “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü, kanunun sözleşmeden doğan davalarda yetki başlıklı 10. Maddesindeki “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmü gereğince ve TBK 89. Maddesi uyarınca sözleşmenin ifa yeri borçlunun yerleşim yeri mahkemesi ve davalı-borçlu şirketin yerleşim yeri … Mahallesi … Sokak, No:…/… Daire:… Üsküdar/İstanbul olduğundan davada yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu belirterek, yetkisiz mahkemede açılan davanın öncelikli olarak usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davalı şirketin adresinin Üsküdar / İstanbul’da bulunması nedeni ile iş bu davada yetkili bulunmadığı, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, her ne kadar cevap dilekçelerinde TBK’nın 89.maddesine atıf yapılarak davalı şirketin yerleşim yerinin Üsküdar ilçesinde bulunduğu belirtilmiş ve mahkemece bu doğrultuda davanın yetki sebebiyle usulden reddine karar verilmiş ise de, taraflar arasında akdedilen sözleşmede HMK’nın 17.maddesi kapsamında yetki anlaşması bulunduğundan mahkemece verilen kararın yerinde olmadığının sözleşmenin 34.maddesinde yetki anlaşmasının düzenlendiğini, bu düzenleme gereğince taraflar arasındaki ihtilafların çözümünde İstanbul (merkez) Adliyesi ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, HMK’nın 17.maddesine göre münhasır yetki sözleşmesi mahiyetinde olan bu anlaşma maddesi gereğince davanın ancak söz konusu mahkemede görülebileceğini belirterek kararın kaldırılarak dosyanın yetkili ve görevli mahkeme olan İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı yüklenicidir. Mahkemece, öncelikle davalı vekilinin yetki itirazı yerinde görülmek suretiyle, yukarıda özetlendiği şekilde davanın mahkemenin yetkisizliği nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Mahkemelerin yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 5 ilâ 19 maddeleri arasında düzenlenmiştir. HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir. TMK’nın 19. Maddesine göre gerçek kişilerin yerleşim yeri, sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Aynı Kanunun 51. Maddesine göre tüzel kişilerin yerleşim yeri ise, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir. HMK’nın 10. Maddesine göre sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. HMK’nın 17. Maddesine göre tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır. HMK’nın 18. Maddesine göre ise, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hallerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır. 6100 sayılı HMK’nın 116-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerektiği belirtilmiş, 117/1. maddesinde de cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen ilk itirazların dinlenemeyeceği hükmü getirilmiştir. Kesin yetki bulunmayan hallerde davalı tarafından süresinde ileri sürülmeyen yetki itirazının daha sonra ileri sürülmesi mümkün olmadığı gibi mahkemece de kendiliğinden dikkate alınamaz.Somut olayda, tacir oldukları da ihtilaf bulunmayan taraflar arasındaki 28/04/2017 tarihli taşeron sözleşmesinin 34. Maddesinde taraflar arasındaki ihtilafların çözümünde İstanbul (Merkez) Mahkemelerinin yetkili olacağı kararlaştırıldığından sözleşmedeki yetki şartı geçerlidir. Ancak HMK’nın 17. maddesi gereğince davanın sadece sözleşme ile belirlenen mahkemede açılacağına dair hükmün aksi de kararlaştırılabileceğinden münhasır yetki olup, kesin yetki niteliğinde değildir. Mahkemece sözleşmedeki bu yetki düzenlemesi doğrultusunda uygulamaya gidilebilmesi için, davalı tarafça yetkili mahkemenin gösterildiği usulüne uygun bir yetki itirazında bulunulması gerekmektedir. Oysa ki, istinafa konu dava sözleşmenin yetki düzenlemesinde belirtilen İstanbul (Merkez) Adliyesinde açılmış olmasına rağmen davalı tarafça süresi içinde yapılan yetki itirazında bu mahkemenin yetkili olmadığı davalının ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğu belirtilerek yetki itirazında bulunulmuş, davacı vekilince sunulan cevaba cevap dilekçesinde de yapılan bu yetki itirazı kabul edilerek dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Mahkemelerine gönderilmesi talep edilmiştir. Buna göre, mahkemece resen dikkate alınması mümkün olmayan ve dosyanın tarafları vekillerince de ileri sürülmeyen, aksine talepte bulunulan sözleşmedeki yetki maddesine dayalı olarak yapılan istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2021 tarih ve 2021/15 Esas, 2021/764 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.