Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/917 E. 2022/660 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/917
KARAR NO: 2022/660
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2021
NUMARASI: 2021/423 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Menfi tespit
KARAR TARİHİ: 05/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkin olup mahkemece davalı vekilinin … Avcılar Şubesi’nin … seri nolu 50.000,00 USD bedelli ve 06/05/2019 vade tarihli; … seri nolu 100.000,00 USD bedelli ve 10/06/2019 vade tarihli; … seri nolu 200.000,00 USD bedelli ve 08/07/2019 vade tarihli çekler üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine dair verilen 27/12/2021 tarihli kararın kaldırılması talebinin reddine dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacılar vekili mahkemenin 2019/268 Esas sayılı dosyasına verdiği 18/12/2019 tarihli dilekçesi ile, müvekkili … A.Ş.’nin … isimli geminin maliki olduğunu, diğer müvekkili şirketin ise borca katılan ve aynı zamanda ödeme yasağı uygulanan çeklerin keşidecisi olduğunu, Şubat 2018 ayı içerisinde geminin ana makinesinde oluşan arıza nedeniyle geminin 14/03/2018 tarihinde davalının Tuzla’daki tersanesine yalnızca ana makine tamiri için götürüldüğünü, tersane tarafından gemide yapılan tamir bedelleri karşılığında davalıya 25/04/2018 tarihinde 50.000 USD ve 29/06/2018 tarihinde 45.000 USD olmak üzere toplam 95.000,00 USD ödeme yapıldığını, “Krankshaft” bedeli olan 240.000,00 USD’nin doğrudan tedarikçiye ödendiğini, söz konusu ödemelere ek olarak Mart-Nisan 2019 aylarında 256.200,00 USD daha ödeme yapıldığını, yapılan ödemelere rağmen geminin müvekkiline teslim edilmemesi ve davalı tarafın tehditkâr mailleri karşısında tüm haklarının saklı kalması kaydı ile gemiyi kurtarabilmek adına 350.000,00 USD tutarında 3 adet teminat niteliğinde çek keşide edilmek suretiyle geminin olduğu haliyle ve ayıpların tamamının sorumluluğu davalıya ait olması kaydıyla 10/04/2019 tarihinde teslim alındığını, taraflarınca söz konusu çeklerin teminat niteliğinde olması ve ayıplı ifa nedeniyle bedelsiz kalması karşısında İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/726 D.İş sayılı dosyasından “ödeme yasağı ve takibe konu edilemeyeceğine” dair taraflar arasındaki 08/04/2019 tarihli sözleşme gereğince söz konusu çeklerin bedelsiz kaldığının tespiti tedbir kararı alındığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydı ile, bu çekler nedeniyle müvekkillerinin davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili tersane ile davacı donatan … arasında … gemisinin bakım ve onarımına ilişkin sözleşme imzalandığını, donatan şirketin talep ettiği bütün işlerin eksiksiz ve gecikmesiz bir şekilde tamamlanarak geminin donatana teslim e edildiğini, akabinde müvekkili şirket ile donatan arasında, 08.04.2019 tarihli “Borca Katılma ve İbra Sözleşmesi” imzalandığını, davacıların ibranamenin 2.4 no.lu maddesi gereğince bakiye borçların ödenmesi amaçlı keşide edilen …, …, … seri nolu çeklerin bedelsiz kaldığını, müvekkilinin gemi onarımını tam ve eksiksiz bir şekilde ifa ettiğini, davacıların iddia ettiği hususların donatanın kendi sorumlulukları ve uhdesinde gerçekleşmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacılar vekilinin delil olarak dayandığı İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/05/2019 tarih ve 2019/726 Değişik İş sayılı dosyası ile; çeklerin teminat senedi vasfına sahip olması ve yaklaşık ispat kuralı gereği İİK’nın 72/2 maddesi gereğince davacı tarafça %15 oranında teminatın karşılanmış olduğu da gözetilerek; “… Avcılar/ İstanbul Şubesi’nin … Seri numaralı 50.000 USD bedelli ve 06/05/2019 vade tarihli … seri numaralı, 100.000,00 USD bedelli ve 10/06/2019 vade tarihli … seri numaralı 200.000,00 USD bedelli ve 08/07/2019 vade tarihli çekler üzerine ödeme yasağı konulmasına” karar verilmiştir. Mahkemenin 2019/268 Esas sayılı dosyasından mahkemece 14/05/2019 tarihli tensip ara kararı ile, davanın tarafları ile sınırlı olmak üzere 2.100.000,00 TL üzerinden %15 teminatla İİK 72/2. maddesi uyarınca davaya konu edilen çeklerin takibe konu edilmemesine, dava ve tedbir kararından sonra açılan takiplerin durdurulmasına karar verilmiştir. Davalı yanın İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/726 Değişik İş sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbir kararına itirazı üzerine, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ihtiyati tedbire konu olay bakımından esas dava açıldığından görevsizlik kararı verilerek ihtiyati tedbire itirazın asıl davanın açıldığı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce değerlendirilmesine karar verilmiştir. Mahkemenin 2019/268 Esas sayılı dosyasından duruşmalı yapılan inceleme sonunda verilen 25/07/2019 tarihli ara karar ile, değişik iş üzerinden verilen ihtiyati tedbir kararı yerinde olduğundan devamı ile, İİK 72/2. maddesi gereğince davacı tarafça %15 oranında teminatın karşılanmış olduğu da gözetilerek, dava konusu çekler üzerine ödeme yasağı konulmasına, bu suretle ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin 2019/268 Esas sayılı dosyasından 31/10/2019 tarih, 2019/757 Karar sayılı karar ile; mahkemece, yapılan yargılamada arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması nedeniyle davanın TTK 5/A., 6325 sayılı Kanun 18/A-2., HMK 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Davalı vekili 24/01/2020 tarihli istinaf dilekçesinde, taraflar arasında düzenlenen ibra sözleşmesi kapsamında borca karşılık çeklerin verildiğini, teminat çeki olmadıklarını, işin ayıplı yapılmadığını belirterek ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine dair mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dairemizin 18/12/2019 tarih, 2019/2249 Esas, 2019/1569 Karar sayılı kararı ile, mahkemece dosyanın bulunduğu aşamada İİK’nın 72/2. maddesi kapsamında ödeme yasağı konulmasına dair verilen tedbir kararının usul, yasaya uygun olup, ara kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, istinaf incelemesi yapılan ara kararı sonrasında mahkemece davanın TTK 5/A., 6325 sayılı Kanun 18/A-2., HMK 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, HMK’nın 397/2. maddesi gereği ihtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam edeceği ve mahkemenin 31/10/2019 tarih ve 2019/268 Esas, 2019/757 Karar sayılı kararının kesinleştiğine dair dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Mahkemenin 2019/268 Esas sayılı dosyasından verilen 31/10/2019 tarih, 2019/757 Karar sayılı; yapılan yargılamada arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması nedeniyle davanın TTK 5/A., 6325 sayılı Kanun 18/A-2., HMK 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen kararına karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemizin 02/06/2020 tarih, 2020/619 Esas, 2020/535 Karar sayılı kararı ile, davacı tarafça davadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı sabit olduğundan mahkemece davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Dairemiz kararı Yargıtay (Kapatılan)15. Hukuk Dairesi’nin 27/04/2021 tarih, 2020/2105 Esas ve 2021/1981 Karar sayılı kararı ile; menfi tespit davalarında zorunlu arabuluculuğun söz konusu olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, dava aynı mahkemede 2021/423 yeni Esas sayılı dosya tahtında yeniden ele alınıp incelenmeye başlanmış,16/12/2021tarihli duruşmada, davacılar vekili, ihtiyati tedbirin yeni davaya geçilmesi nedeniyle devamına karar verilmesini talep etmiş davalı vekili ise, dosyaya sunmuş oldukları belge ve deliller kapsamında ihtiyati tedbirin kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece 27/12/2021 tarihli ara karar ile; davacılar vekilinin talebine ilişkin olarak; ihtiyati tedbir kararının aksi yönde bir karar verilmeden nihai kararın kesinleşmesine kadar devam edeceği, mahkemenin 31/10/2019 tarihli, 2019/268 Esas ve 2019/757 Karar sayılı kararının istinaf edilmesi sonucunda Dairemizin 02/06/2020 tarihli, 2020/619 Esas ve 2020/535 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, verilen kararın temyiz edildiği, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 27/04/2021 tarih, 2020/2105 Esas Ve 2021/1981 Karar sayılı kararı ile Dairemiz kararının kaldırılmasına ve mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği ve aksi yönde bir karar da verilmediği gerekçesiyle davacılar vekilinin talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı vekilinin talebine ilişkin olarak; ihtiyati tedbir kararına itirazın HMK’nın 394. maddesinde düzenlendiği, madde kapsamındaki itirazın mahkemenin 26/06/2019 tarihli ara kararı ile değerlendirildiği, davalı vekilinin talebinin esas olarak HMK’nın 396. Maddesinde düzenlenen durum ve koşullar nedeniyle tedbirin kaldırılması niteliğinde olup, ihtiyati tedbir kararını değiştirecek yeni bir bilgi ve belgenin dosyaya yansımadığı gerekçesiyle davalı vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, tedbire konu çeklerin teminat çeki niteliğinde olmadığı, olayda davacı tarafın borçlarını gemi bakım ve onarım final hesabı, gemi teslim protokolü ve 08/04/2019 tarihli ibra sözleşmesi ile ikrar ettiğini, bu kapsamda müvekkili tersanenin alacağının kayıtsız şartsız kabul edildiğini, bu itibarla davacı taraf bakımından doğması muhtemel değil kesin bir borun söz konusu olduğunu, tarafların dosyada mübrez ibra sözleşmesi’nin 2.3.nolu maddesinde görüleceği üzere; bakiye borcun 350.000,00 USD olduğu hususunda tam bir mutabakat içinde olduklarını, ibra sözleşmesi ile davacı yanın müvekkili tersanenin edimini de hukuken geçerli bir edim olarak kabul ettiklerini, zira İbra sözleşmesinden davacı yanın müvekkil şirketin gemi bakım ve onarımına ilişkin edimini ihtirazi kayıtsız kabul ederek, gemi tamir işine karşılık olarak mezkûr çekleri borçlarını ödemek maksadıyla keşide ettiklerinin açıkça anlaşıldığını, tarafların, bakiye borcun 350.000,00 Amerikan Doları olduğu konusunda tam bir mutabakat içerisinde olduklarını, davacıların bakiye borcu kayıtsız şartsız kabul ettiğini gösterir, ibranamenin 2.3 nolu maddesine ilaveten ibra sözleşmesinin 2.4. no.lu maddesinde; davacı yanın açıkça kayıtsız şartsız kabul ettikleri bakiye 350.000,00 USD’lik borcu, anılı 3 adet çekle ödeyeceklerini kabul ve taahhüt ettiklerini, bu kapsamda ibra sözleşmesi’nin 2.4. nolu maddesi ile tarafların; bakiye borcun çekle ödeneceği ve mezkûr çeklerin davacı tarafından borcunu ifa amacıyla keşide edilmiş olduğu, anılı çeklerin müvekkili tersane tarafından tahsil edilememesi durumunda davacı tarafların sorumluluğunun doğacağı hususunda tam bir mutabakat içerisinde olduklarını, davacı tarafın yaklaşık ispat kuralı gereğince haklılığını ispat edemediğini, geminin müvekkili tersaneye yanaştığı tarih olan 14/03/2018 tarihinde, müvekkili ile donatan arasında gemi tamir sözleşmesi ve standart servis fiyatları imzalandığını, geminin müvekkili tersaneye yalnızca ana makine tamiri için getirilmediğini, ilaveten onarım süresi boyunca gemi yetkilisi tarafından müvekkiline ek işler verildiğini, söz konusu ek işlerin detayları ve fiyatlarının yazılı olduğunu, Donatanın yetkilisi tarafından imzalı ve farklı tarihlere ait iş emri talep formlarının mahkemeye sunulduğunu, keza anılı iş emri talep formlarının tarihlerine bakıldığında da bu durumun sübuta ereceğini, geminin ticari hayatın olağan akışına uygun bir tarihte gecikmeksizin teslim edildiğini, kabul etmemekle birlikte bir gecikme söz konusu olsa dahi söz konusu gecikmenin bizzat Donatan’ın kusuru sebebiyle yaşandığını, müvekkil Tersane tarafından gerçekleştirilen işlerin zamanında bitirildiğini ve Gemi kaptana teslim edilmeden önce ekte yer alan gemi teslim tutanağının bizzat gemi yetkilisi tarafından hiçbir ihtirazi kayıt öne sürülmeksizin imzalandığını, müvekkili şirketin taraflar arasındaki eser sözleşmesi tahtında ifa yükümlülüklerinin gemi tamir sözleşmesi ve Donatan tarafından verilen ek işlerden ibaret olduğunu, hiçbir surette müvekkili tersanenin gemiyi denize, yola ve yüke elverişli hale getirme gibi bir ifa yükümlülüğünün bulunmadığını, tam tersi bir şekilde bu yükümlülüğün somut olayda Donatana ait olduğunu, davacı donatanın da bunun için müvekkili tersane dışında birçok firma ile anlaşma yaptığını, müvekkili Tersanenin gemi onarımını tam ve eksiksiz bir şekilde ayıpsız ifa ettiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafın iddia etmiş olduğu hususların Donatan’ın kendi sorumluluğu ve uhdesinde gerçekleştiğini, bir diğer önemli hususun ise huzurdaki uyuşmazlığa konu gemi tamirine ilişkin, gemi’nin sigortacısı … şirketinin, denizcilik ihtisas mahkemesi olan İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 2019/9 D. İş. sayılı dosyası ile ikame etmiş olduğu tespit davasında tanzim edilen bilirkişi raporunda geminin bakım ve onarım işlerinin ayıpsız bir şekilde gerçekleştiğinin hüküm altına alındığını, klas sertifikalarının Müvekkil Şirketin onarımı tam ve gereği gibi gerçekleştirdiğini ve Gemi’nin sefere hazır olduğunu gösterdiğini, bahse konu sertifikaların geminin deneme seferine çıkabilmesi için Donatan tarafından uyuşmazlık dışı … Gemi Acenteliği aracılığıyla Tuzla Liman Başkanlığı’na ibraz edildiğini ve Tuzla Liman Başkanlığının da geminin sefere çıkmasına onay verdiğini, Denizcilik sektöründe çok iyi bilindiği üzere, işletilmekte olan bir tersanede aktif olarak gemilerin havuzlandığı ve kızağa çekildiği alanlar, gemilerin hacmi de düşünüldüğünde son derece sınırlı olduğunu, dolayısıyla bir geminin fazladan bir gün bile kalmasının tersaneye binlerce dolar zarara sebebiyet verebildiğini, bu sebeple tersanelerin işgaliye bedeli kestiğini, müvekkili tersanenin geminin bulunduğu alanı kullanamaması sebebiyle fazladan tersanede kalınan her gün için işgaliye bedeli işletileceği hususunda ihtarda bulunulduğunu, ilaveten TTK’nın m.l352/f.l-m hükmünde de tersanelerin alacağının tehlikeye girebileceği öngörülerek geminin yapımı, yeniden yapımı, onarımı, donatılması ya da geminin niteliğinde değişiklik yapılmasından kaynaklanan alacakların deniz alacağı olarak nitelendirildiğini ve kanuna özgü bir koruma yolu olan gemilere özgü ihtiyati haciz yolunun bu alacaklar için geçerli kılındığını belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, TBK’nın 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacılar iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Davacı donatan … Holding ile davalı tersane arasında 14/03/2018 tarihli … isimli geminin bakım ve onarımına ilişkin sözleşme imzalanmıştır. Davacı taraf geminin onarım ve tamiratının ayıplı bir şekilde gerçekleştirildiğini ve davalı tersanenin gemiyi yola, yüke ve denize elverişli bir hale getiremediğini, TBK’nın 28.maddesi kapsamında gabine uğradığını iddia etmiş, davalı ise; işin sözleşme kapsamında eksiksiz bir şekilde tamamlanarak davacıya teslim edildiğini, teslim akabinde yanlar arasında imzalanan ibra sözleşmesi ile tarafların birbirlerini ibra ettiklerini, dava ve tedbir konusu çeklerin ibra sözleşmesi kapsamında verildiğini savunmuştur. Dosyada bulunan ve taraflar arasında imzelenen 08/04/2019 tarihli “Borca Katılma ve İbra Sözleşmesi” başlıklı belgenin 2.3. nolu maddesinde donatan … Holding ile borca katılan … Mühendislik Şirketinin gemi bakım ve onarım işi sebebiyle davalıya bakiye 350.000,00 USD borçlu oldukları hususunda mutabakat sağlandığı, 2.4. nolu maddede; bakiye borç tutarının teminatı olarak borca katılan … Mühendisilik Şirketi tarafından keşide edilecek … Bankası Avcılar Şubesi’ne ait dava ve tedbir konusu …, … ve … seri numaralı 3 adet çek ile ödeneceği, sözleşmenin imzalanması ile birlikte çeklerin davalı şirkete teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, 2.5. nolu maddede de; davalı tersanenin çekleri tahsil etmesinin ardından diğer tarafı ibra edeceği hususları düzenlenmiştir. Dosya kapsamından; davacı tarafın talebi üzerine İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/726 D. İş sayılı dosyasından, …, … ve … seri numaralı 3 adet çekin takibe konu edilememesi kapsamında ödeme yasağı mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı verildiği, davalı yanca ihtiyati tedbire itiraz edilmesi üzerine mahkemece tedbire itirazın esas davanın görüldüğü istinafa konu ara kararın verildiği mahkemeye gönderildiği, mahkemenin 2019/268 Esas sayılı dosyasından duruşmalı yapılan inceleme sonunda 25/07/2019 tarihli ara karar ile, değişik iş üzerinden verilen ihtiyati tedbir kararı yerinde olduğundan devamı ile, İİK’nın 72/2. maddesi gereğince davacı tarafça %15 oranında teminatın karşılanmış olduğu da gözetilerek, dava konusu çekler üzerine ödeme yasağı konulmasına, bu suretle ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine karar verildiği, bu ara karara itirazın Dairemizin 18/12/2019 tarihli kararı ile, mahkemece dosyanın bulunduğu aşamada İİK’nın 72/2. maddesi kapsamında ödeme yasağı konulmasına dair verilen tedbir kararının usul, yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddedildiği, mahkemece 31/10/2019 tarihinde davanın usulden reddine karar verildiği, bu karara karşı davalı yanca yapılan istinaf başvurusunun Dairemizin 02/06/2020 tarihli kararı ile esastan reddedildiği, ancak Dairemiz kararının Yargıtayca bozulduğu, dosyanın yeni bir esasa kaydedildiği, davacılar vekilinin 16/12/2021 tarihli duruşmada, ihtiyati tedbirin yeni davaya geçilmesi nedeniyle devamına karar verilmesinin talep edildiği, davalı yanca da tedbirin kaldırılmasının istendiği, mahkemece 27/12/2021 tarihli ara karar ile, ihtiyati tedbir kararının aksi yönde bir karar verilmeden nihai kararın kesinleşmesine kadar devam edeceğinden davacılar vekilinin talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı vekilinin talebine ilişkin olarak; itirazın mahkemenin 26/06/2019 tarihli ara kararı ile değerlendirildiği, davalı vekilinin talebinin esas olarak HMK’nın 396. Maddesinde düzenlenen durum ve koşullar nedeniyle tedbirin kaldırılması niteliğinde olup, ihtiyati tedbir kararını değiştirecek yeni bir bilgi ve belgenin dosyaya yansımadığı gerekçesiyle davalı vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verildiği, bu tarihler arasında taraflarca dosyaya yeni bir bilgi ve belge sunulmadığı, mahkemece bilirkişi incelemesi konusunda henüz bir karar tesis edilmediği ve henüz bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı anlaşılmaktadır. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece davalı vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin talebinin reddedildiği 18/12/2019 tarihi ile davalı vekilince ihtiyati tedbirin kaldırılması için yeniden talepte bulunulduğu 27/12/2021 tarihi arasında ihtiyati tedbir kararını değiştirecek yeni bir bilgi ve belgenin dosyaya yansımadığı gerekçesiyle davalı vekilinin … Avcılar/İstanbul Şubesi’nin 2359…seri nolu 50.000,00 USD bedelli ve 06/05/2019 vade tarihli; … seri nolu 100.000,00 USD bedelli ve 10/06/2019 vade tarihli ve … seri nolu 200.000,00 USD bedelli ve 08/07/2019 vade tarihli çekler üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2021 tarih ve 2021/423 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 05/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.