Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/897 E. 2022/646 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/897
KARAR NO: 2022/646
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2021
NUMARASI: 2021/732 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 30/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; taraflar arasında imzalanan Altyüklenici Sözleşmesi gereğince Afyon … Fabrikası Atıksu Arıtma Tesisi Yapım ve İşletme İşinin yapımının davalı tarafından anahtar teslimi yükümlenildiğini; yapım sözleşmesinin, altyüklenici sözleşmesinin eki olarak kabul edildiğini, altyüklenici sözleşmesi kapsamında yer alan sözleşmesel ve bağlı yasal taahhütlerin davalı tarafından gereği gibi ve süresi içinde ifa ve ikmal edilmediğini, gecikmelerin uzamaması için gereken tedbirlerin alınmasına yönelik ihtarlara rağmen davalı tarafından bu hususta herhangi bir tedbir alınmadığını, şifahi ve yazılı olarak yapılan ihtar ve uyarılara rağmen işlerin ifası dolayısıyla müvekkili şirket nezdinde oluşan borçların ödenmediğini, geçen süre zarfında davalının, mali durumunun kötüleştiğini, bu nedenle anahtar teslim nitelikte olan altyüklenici sözleşmesinin ifası için gereken mali yükümlülükleri de yerine getiremeyeceğini ve işlerin ifası için gereken maliyetlerin davalı nam ve hesabına müvekkili şirket tarafından ödenmesini talep ettiğini, daha sonra müvekkili şirkete ödeme yapmaktan imtina ettiğini; taraflar arasında kurulan cari hesap bakiyesinde müvekkili şirketin alacaklı durumuna düştüğünü; müvekkili şirket nezdinde tutulan 1,573,608.87 TL, 785,000.00 TL ve 786,804,44 TL değerindeki teminat mektuplarının sözleşmenin 19. maddesine istinaden paraya çevrildiğini; ayrıca davalı borçlunun başka bir işverene karşı yükümlenilen Adanadaki proje kapsamında ifa ettiği diğer bir altyüklenici sözleşmesinden doğan alacaklarının sözleşmenin 16.2.3. maddesine uygun olarak borçlarından mahsup edildiğini ancak mahsup edilen tutarlar müvekkili şirket nezdinde doğan borçların tahsili için yeterli olmadığını; müvekkili şirket tarafından bakiye alacağına ilişkin olarak gönderilen Beşiktaş … Noterliğinin 21.05.2021 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesinden sonuç alınamaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatılarak, davalı nam ve hesabına üçüncü şahıslara ödenen malzeme bedellerine ilişkin 3.679.009,19 TL alacakların talep edildiğini, davalının talebi üzerine sözleşme kapsamında çalışan personel için davalı nam ve hesabına 378.034,72TL yapılan işçilik ve 68.887,29 TL SGK ödemelerinin yapıldığını, davalı çalışanı … toplam 156.631,80 TL iş avansı ödemesi yapıldığını, davalının SGK nezdinde doğan borçlarının gün geçtikçe artması ve kanunlar uyarınca müvekkili şirketin ihalelere katılması engellediğinden 24.05.2021 tarihindeki güncel rakam olan 294.610,88 TL nin müvekkili şirket tarafından ödendiğini, sözleşme gereğince yansıtılan maliyetlere ilişkin olarak tanzim edilen maliyet yansıtma faturası alacakları 7.126.875,15 TL nin davalı tarafından tebliğ alınan e-faturalara karşı tebliğ alınmasına rağmen süresi içinde itiraz edilmediğinden müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini, davalının 04.11.2020 ve sonrasında kesilen e-faturalarda yer alan doğalgaz ve elektrik gideri kalemlerine itirazının yerinde olmadığını; yapım sözleşmesinin ve eklerinin müvekkili şirkete yüklediği tüm borç ve yükümlülüklerin davalı hakkında da uygulanacağı konusunda tarafların mutabık olduğunu, koçak çevre test ve kapasite çalışmaları safhasında olduğunu bu yüzden yükümlenilen işlerin deneme safhasına, ilk işletme ve ana işletme safhalarına geçilemediğinden Yapım Sözleşmesi ve Altyüklenici Sözleşmesi uyarınca davalının işveren tarafından yansıtılan mevcut aşamadaki doğalgaz, su ve elektrik giderlerinden de sorumlu olduğunu; Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğünce, 12.12.2016 tarihli 2016/Y-1121 sayılı VRHİ Belgesinin iptal edildiğini, VİRHİB kapsamında uygulanan tüm istisnaların tahsil edileceğini, bu doğrultuda ödenecek tüm vergi ve ferilerinin ödenmesinin ve bu itibarla öncelikle Toprak Mahsülleri Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından Toplam İstisna Bedeli olarak belirlenen 451.307,50-TL nin ödenmesi gerektiğinin belirtildiğini, toplam istisna bedelinin davalı tarafından müvekkili şirkete ödenmesinin talep edildiğini ancak davalı tarafından ilgili bedele ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığından müvekkili şirketin vergi dairesine ödenmesi zorunluluğunun doğduğunu, müvekkil şirketin vergi dairesinden olan alacağının bu borca karşılık mahsup edildiğini ve 19.06.2020 tarihli 825.441,42-TL bedelli e-fatura düzenlendiğini ve davalıya tebliğ edildiğini ancak bedelin ödenmediğini akabinde ise müvekkilince davalıya 13.07.2020 tarihli 07597 yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini, teminat mektuplarının paraya çevrilmesi ve … alacaklarının mahsubu neticesinde ulaşılan bakiye borç tutarının, Beşiktaş … Noterliğinin 21.05.2021 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya ihtar edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını ve davalının bizzat imza altına aldığı ödeme talebi evraklarının, karşı tarafa iletilen ve itiraz edilmemiş e-faturalar ve borç dekontları ile alacağın varlığının açıkça ortaya konduğunu, takibe karşı yapılan haksız itiraz ile müvekkili şirketin mağdur olduğunu , mal kaçırılması tehlikesiyle karşı karşıya geldiğini ve alacağını tahsil imkanının tehlikeye düştüğünü bu nedenle davalı hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini; davalı şirket tarafından yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, davalı hakkında ihtiyati hacze ve icra takibine haksız itirazı nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; tesisin tam ve eksiksiz şekilde sözleşmeye uygun yapımı ve işletilmesi aşamasında İşveren TMO kusuru ile zarar meydana geldiğini, söz konusu zararın giderilmesi noktasında işveren ve davacı firma tarafından sorumlulukların yerine getirilmediğini; dava dosyasına konu zararlar ve aleyhinde hüküm verilmesi ihtimalinde uğrayacağı zararın işveren TMO’nun kusuruna dayandığından davanın ihbarı gerektiğini, kusurun idareye ait olduğunu; müvekkilinin kendi kusuru bulunmayan bir zararı gidermek için yeni malzemeler ve işçilikler ile muhatap olduğunu ve bu zararın giderilmesi için davacı tarafın sigortaya başvurması, idareye başvurması için taleplerde bulunduğu ancak davacı tarafça gerek idareden gerekse sigortadan alınan ücretlerin müvekkiline ödenmediğini; işe dair müvekkilinin alacaklarının müvekkilinin onayı ve bilgisi olmaksızın mahsup edildiği gerekçesi ile ödenmemesinin hukuka aykırı olduğunu; müvekkiline projeye konu … sigorta poliçesi kapsamında davacı tarafından temin edilen KDV dahil 700.000,00 TL tutarındaki hasar bedelinin tahsil tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödenmesi gerekirken ödenmediği gibi müvekkilinin kestiği fatura iade edilerek haksız şekilde müvekkilinin teminatlarının irad kaydedildiğini; işveren TMO tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılması halinde, bu ödemelerin taraflar arasında imzalanan ve kabul edilen sözleşme hükümleri çerçevesinde davacı tarafından müvekkiline ödenmesi gerekirken ödenmediğini; dava konusu olan ödemelerin süresinde ödenmemesi ile kur farkı ve gecikme cezası oluştuğunu ancak müvekkiline ödemeler yapılmadığını halen müvekkiline ödenmeyen hakedişler bulunduğunu; ödemelerini alamayan müvekkilinin SGK ve vergi ödemeleri bakımından devletten olan KDV alacağını borçlarına mahsup yaptırmak istediğini, davacı tarafından işlemlerin yapılması için makul süre beklenmeyip, müvekkilini kendilerine borçlandırmak için art niyetle işlem yapıldığını; müvekkilinden kaynaklanmayan gecikmelerin müvekkiline cezai şart olarak yansıtılamayacağını; müvekkili tarafından tüm işlerin sözleşmeye uygun yerine getirilmekte iken hem İşveren TMO Genel Müdürlüğü hem de davacı tarafın kusurlu ve sözleşmeye aykırı işlemleri nedeniyle müvekkilinin yükümlülüklerinin bir kısmını ifaya imkan bulamadığını, davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı işlemleri nedeniyle zarar gördüğünü savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece 26/11/2021 tarihli ara karar ile; davacının alacağının varlığı ve miktarının tespiti açısından keşif yada ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi gerektiğinden ve yaklaşık ispat koşulu oluşmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili Şirket ile asıl işveren Toprak Mahsülleri Ofisi Genel Müdürlüğü arasında imzalanan 19.12.2016 tarihli Yapım Sözleşmesi gereğince Doğuş İnşaat tarafından üstlenilen “Su Arıtma Tesisi Yapım İşi” projesi kapsamında, davalı borçlu ile 17.03.2017 tarihli anahtar teslim sözleşme olarak düzenlenen Altyüklenici Sözleşmesi imzalandığını; sözleşmesel ilişki neticesinde doğan ve muaccel olan borçların sözlü ve yazılı olarak defaatle ihtar edilmesine rağmen ödenmemesi sebebiyle başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takibe, davalı tarafından alacağın tahsilini engellemeye yönelik haksız ve kötü niyetli itirazının iptalinin talep edildiğini; Uyap üzerinden sunulan 20.11.2021 tarihli dava dilekçesinde belirtilen delillerin fiziken 22.11.2021 tarihli beyan dilekçesi ekinde davalı’nın bizzat imza altına aldığı, davalı nam ve hesabına üçüncü kişilere müvekkil şirket tarafından ödeme yapılması yönündeki “ödeme talebi evrakları”, davalı’nın talebi üzerine yapılan bu ödemelerin dekontları, yapılan ödemelere istinaden davalı’ya iletilen borç dekontları, davalı’ya iletilen ve davalı tarafça itiraz edilmemiş e-faturalar, borcun ödenmesini ihtar eden yazıların dosyaya sunulduğunu; toplam 7.833.945,40 TL tutarındaki alacağın varlığı hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıkça ortaya konduğunu; takibe karşı yapılan haksız itiraz ile müvekkili şirketin mağdur edildiğini; davalının mal kaçırması tehlikesiyle ile müvekkil şirket’in alacağını tahsil imkanının tehlikeye düştüğünü; ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati hacze karar verilmesi gerektiğini belirterek ara kararının kaldırılması ve teminatsız yahut uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati hacze karar verilmesini talep etmiştir. İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimali de gözetilmelidir. Bu nedenle, ihtiyati hacize karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati haciz kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati hacize karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati haczin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Dosya kapsamında, taraflar arasında düzenlenen 17.03.2017 tarihli alt yüklenici sözleşmesi ile davacı Doğuş İnşaat tarafından üstlenilen “Su Arıtma Tesisi Yapım İşi” projesi kapsamında, davalının Afyon … Fabrikası Atıksu Arıtma Tesisi Yapım ve İşletme İşinin yapımının davalı tarafından anahtar teslimi yükümlenildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça, sözleşme kapsamında yer alan taahhütlerin davalı tarafından gereği gibi ve süresi içinde ifa ve ikmal edilmediği, oluşan borçların ödenmediği belirtilerek icra takibi başlatıldığı ve itiraz üzerine itirazın iptali davası açılarak ihtiyatı haciz talep edilmiştir. Somut olayda, dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmadığı; sözleşme koşulları ve davacı tarafça borca mahsuben yapıldığı belirtilen mahsupların incelenmediğinden ihtiyati haciz talebi yönünden yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Bu nedenle yerel mahkemece dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi suretiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/11/2021 tarih ve 2021/732 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 30/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.