Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/889 E. 2022/734 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/889
KARAR NO: 2022/734
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ19/01/2022
NUMARASI: 2021/881 Esas, 2022/28 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 16-20 Mart 2020 tarihleri arasında Katar’da yapılacak olan … fuarında kullanılacak olan 84 m2 kiralık stand kurulumu için taraflar arasında 28.01.2020 tarihinde sözleşme imzalandığını, …Tic.Ltd.Şti. – … San. A.Ş. İş Ortaklığı hesabından, karşı davalı … Ltd Şti’ne sözleşme bedelinin % 50’si olan 17.500 USD tutarı 11.02.2020 tarihinde karşı davalı/yüklenicinin … Bankası A.Ş. Nezdindeki USD hesabına ödediğini, taraflar arasında her hangi bir ihtilafın bulunmadığını, Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak kabul edilen Covid-19 salgını nedeniyle söz konusu fuarın 03.03.2020 tarihinde iptal edildiğini, bu durumun açıkça mücbir sebep olduğunu, dolayısıyla davalıya ödenen 17.500 USD’nin iadesi gerektiğini, TBK’nın 136.maddesi hükmü gereğince mücbir sebep nedeniyle fuar iptal edildiğinden ve karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme söz konusu olduğundan karşı davalının almış olduğu 17.500 USD tutarındaki bedelin iadesinin gerektiğini belirterek, 17.500 USD’nin ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4-a bendi gereğince en yüksek faiz oranı işletilerek karşı davalı … Hizmetleri Ltd.Şti’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, … arabuluculuk dosya nolu arabuluculuk dosyasının başvurucusunun davalı şirket olduğunu, davalı tarafların karşı davaları hususunda herhangi bir arabuluculuk başvurusu yapmadıklarını, iş bu sebeple davalı tarafların karşı davasının dava şartı yokluğu sebebi ile öncelikle usulden reddi gerektiğini, taraflar arasında imzalanan 28/01/2021 tarihli sözleşmede; covid-19 pandemisinin mücbir sebep olarak nitelendirildiği ve mücbir sebep kapsamında, sözleşmenin feshedileceğine ve/veya fuarın iptal olması/ertelenmesi durumunda sözleşmenin devamlılığı, ödemelerin akıbeti ile ilgili herhangi bir düzenlenme bulunmadığını, karşı taraflarca da davalı sözleşme konusu standın yapılıp/yapılmadığına ilişkin bir itirazın mevzu bahis olmadığı göz önüne alındığında, davalının sözleşme edimini yerine getirdiğini, davalı taraf alt yüklenici sözleşmesinin davanın tam ıslahı olduğu ve taraf değişikliği yapıldığı gibi mesnetsiz ve abesle iştigal bir iddiada bulunmuş ise de, mahkeme nezdinde görülmekte olan iş bu davanın, dava dilekçesinde de açıkça belirtildiği üzere taraflar arasındaki 28/01/2020 tarihli sözleşmeye istinaden davalı edimlerini yerine getirmiş olmasına rağmen, davalı taraflarca haksız şekilde sözleşmenin ödenmeyen bedeli olan 17.500 USD ‘nin faizi ile birlikte ödenmesi talepli olduğunu belirterek, açıklanan nedenlerle davalı tarafların karşı davasının dava şartı yokluğu sebebi ile öncelikle usulden reddini talep etmiştir. Mahkemece 2021/552 Esas sayılı dosyanın 28/12/2021 tarihli ön inceleme tutanağı ara kararı gereği, karşı dava yönünden davanın tefrikine karar verilerek, tefrik edilen dosyanın mahkemenin 2021/881 Esas sırasına kaydı yapılarak yargılamaya devam edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, TTK’nın 5/A maddesi gereğince arabulucuya başvurunun zorunlu hale getirildiği, dava şartı olduğu, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A/2. Maddesi gereğince arabulucuya başvurulmadan dava açılması halinde davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddine karar verileceğinin düzenlendiği, karşı davacı vekili tarafından cevap dilekçesinde dosyaya sunulan 12.07.2021 tarihli arabuluculuk tutanağının sunulduğu, 17.500 USD’ye ilişkin iade talepleri konusunda anlaşma sağlanamadığı, karşı dava yönünden de karşı davacının talebinin arabuluculuk son tutanağına işlenmek suretiyle müzakare edildiğinden bahisle arabuluculuk dava şartının yerine geldiğinin iddia edildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın karşı dava (huzurda incelenen dava dosyası) yönünden de niteliği uyarınca nisbi ticari dava niteliğinde olduğu, dava şartı niteliğindeki arabuluculuğa tabi olduğu, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesine eklenen 5/A- 1 madde hükmüne göre, Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen mutlak ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edildiği, aynı yasanın 23. maddesiyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-(2) maddesinin dördüncü cümlesinde “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” düzenlemesinin bulunduğu, karşı davanın asıl davadan ayrılması neticesinde; farklı görevli bir mahkemede görülebilmeye devam edilebilmesinin söz konusu olabildiği, asıl dava ile karşı davanın; asıl davacının başvurduğu arabuluculuk kapsamında görülmesi halinde; arabuluculuk yargılama giderinin dahi -her iki tarafın da haklı çıkması ihtimalinde- tek bir arabuluculuk ücretinin devletçe ödenmiş ve haklılık durumuna ilişkin de ayrıca bir değerlendirme yapılamayacağı nazara alındığında nasıl tahsil edileceğinin belli olmadığı, benzer bir ihtilafın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesinin 2020/4726 Esas, 2021/33 Karar sayılı ilamında yer aldığı, 7155 sayılı Kanuna eklenen 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi hükmü uyarınca eldeki davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında olması ve 6325 sayılı HUAK 18/A maddesi hükmü gereğince arabuluculuğa usulüne uygun olarak başvurulmadan dava açıldığı gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davacı şirketlerin oluşturmuş olduğu İş Ortaklığı ile … Hiz. Ltd. Şti arasında, 16-20 Mart 2020 tarihleri arasında Katar’da yapılacak olan … fuarında kullanılacak olan 84 m2 kiralık stand kurulumu için 28.01.2020 tarihli sözleşme imzalandığını, iş bu sözleşme gereğince … şirketinin yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmesi karşılığında, % 50’si sözleşmenin imzalanması esnasında geri kalan tutar 15.03.2020 saat 12:00’de standın eksiksiz olarak … İş ortaklığına teslimi halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını, Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak kabul edilen COVİD-19 salgını nedeniyle söz konusu fuarın 03.03.2020 tarihinde iptal edildiğini, bu duruma rağmen ve sözleşme gereğince stand teslim edilmemişken … şirketinin bakiye bedelin de ödenmesini talep ettiğini, bu talep kapsamında İstanbul Arabuluculuk Bürosuna başvuru yapıldığını, büro dosya no …, Arabululuculuk dosya no: … olduğunu, arabulucu tarafından gönderilen davet mektubu tebliğ edildiğinde davacılar adına aynı arabulucuya karşı alacak iddiasına ilişkin taleplerini ilettiklerini, arabuluculuk toplantısında her iki tarafın da sözleşmeden kaynaklanan alacak iddialarını öne sürdüklerini, müzakereler esnasında arabulucunun yetkisine ve müzakere konularına her hangi bir itirazın dile getirilmediğini, yapılan müzakereler neticesinde her iki taraf arasında anlaşma sağlanamadığından anlaşmama son tutanağı düzenlendiğini, … vekili tarafından İstanbul 2. Asliye Ticaret mahkemesi nezdinde 2021/552 Esas sayılı dosya ile alacak davası açıldığını, cevap dilekçesi ile birlikte davacı şirket hakkında sözleşme kapsamında davacılar tarafından ödenen 17.500 USD’nin iadesi için alacak davası açıldığını, mahkemenin 28.12.2021 tarihli ön inceleme duruşmasında karşı davanın tefrikine karar verildiğini, tefrik kararından sonra karşı davanın İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/881 Esasına kaydedildiğini, İstanbul Arabuluculuk Bürosu, Büro dosya no …, Arabululuculuk dosya no: … nolu dosya kapsamında, her iki tarafın da taleplerini dile getirdiğini, Arabuluculuk görüşmesi neticesinde taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, bu durum üzerine 12.07.2021 tarihinde anlaşmama son tutanağı düzenlendiğini ve tarafların birbirinden ne talep ettiği, hangi hususlarda müzakere yürütüldüğü, hangi hususlarda anlaşılamadığı hususunda son tutanak düzenlendiğini, buna rağmen yerel mahkemenin davayı usulden reddine karar vermesinin hatalı olduğunu, dava dosyasında yer alan son tutanak incelendiğinde kendileri tarafından da dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulduğu ve bu kapsamda dava şartının gerçekleştiğinin açık olduğunu, arabulucu son tutanağını davaya cevap ve karşı dava dilekçesi ekinde 27.09.2021 tarihinde yerel mahkemeye sunduklarını, mahkemenin, karşı dava dilekçesinin ve arabuluculuk son tutanağını uygun görmüş olmalı ki, karşı dava dilekçesini diğer taraf vekiline tebliğ ettiğini, mahkeme kararının hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, aksi düşüncenin hem usul ekonomisine hem de arabuluculuk müessesesinin özüne aykırı olduğunu, mahkemenin kabulü gibi ayrı bir arabuluculuk başvurusu yapılması gerektiğine ilişkin yorumun hukuka ve arabuluculuk kanununa aykırı olduğunu, mahkemenin arabuluculuk konusundaki değerlendirmeleri varsayıma dayanmakta olduğunu, somut uyuşmazlıkta tarafların talep ve iddialarının aynı anda ayrı ayrı kabul edilebilecek nitelikte olmadığını, arabuluculuk uygulamasında tarafların başvuru formunda yer vermedikleri her hangi bir talebi de müzakere aşamasında tartışıp müzakere edilen bu taleple ilgili anlaşma sağlayabileceklerini, bu şekilde yapılan müzakere neticesinde anlaşma sağlanması halinde bu hususlarda daha sonra dava açılamayacağını, anlaşma sağlanmayan taleplerle ilgili olarak iddia sahibinin bu konuda dava açabileceğini, somut olayda da her iki tarafın taleplerini öne sürdüğünü, anlaşma sağlanamadığını ve son tutanak düzenlendiğini, son tutanakta da hangi konularda anlaşma sağlanmadığının net bir şekilde belirtildiğini, karşı taraf vekilinin her hangi bir şerh öne sürmeksizin tutanağı imzaladığını, TMK m 2 gereğince dürüstlük kuralına aykırı iddialar olduğunu, birbiriyle bağlantılı taraf taleplerinin dikkate alınmaması halinde karşı dava müessesesinin pratikte işlevsiz hale geleceğini ve aynı konuda aynı tarafların birden fazla defa arabulucuya başvuracağını, ayrı ayrı açılan davaların daha sonra birleştirileceğini ve bu durumun zaman ve ekonomik kayba neden olacağını, somut uyuşmazlıkta arabulculuk dava şartının taraflarınca yerine getirilmiş olmasına rağmen, davanın usulden reddedilmiş olmasının hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan 28.01.2020 tarihli sözleşme gereğince Katar’da yapılacak … fuarında kullanılacak 84 m2 standın kurulması kararlaştırılmış, ancak fuar etkinliği Covid-19 pandemisi sebebiyle iptal edilmiştir. Sözleşme gereğince davacı iş sahibince davalı tarafa 17.500,00 USD bedel ödendiği, davalı yüklenicinin bakiye iş bedelinin kendisine ödenmemesi üzerine 2021/69360 numarası ile arabuluculuğa başvurduğu, tarafların anlaşamaması üzerine anlaşmama son tutanağı düzenlenmiş olduğu görülmektedir. Davalı yüklenici bakiye iş bedeli için İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/881 esas sayılı dosyası ile dava açmış; dava dosyasında davalı olan … İnş.San.A.Ş. tarafından cevap dilekçesi ile birlikte davacı yükleniciye peşin ödenen 17.500,00 USD bedelin iadesi için karşı dava açılmış; mahkeme tarafından karşı davanın asıl dosyadan tefrik edilerek yargılama konusu eldeki dava dosyası oluşturulmuş ve mahkemece arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın (karşı davanın) usulden reddine karar verilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinde ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine ilişkin uygulanacak hükümler düzenlenmiştir. TTK’nın 5/A maddesine göre, “Bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Derdest bir davanın davalısının, asıl davanın davacısına karşı, asıl davaya konu kılınan taleple, ona karşı ileri sürülmek istenen talep arasında takas veya mahsup ilişkisinin yahut bunun dışında başka bir irtibat unsurunun bulunduğu iddiasıyla, asıl davanın görüldüğü mahkemede, iki haftalık cevap süresi içerisinde, cevap dilekçesi yahut cevap dilekçesinden ayrı bir dilekçe vermek suretiyle açmış olduğu davaya karşı dava denir (HMK m.132). Karşı dava, asıl davadan ayrı ve müstakil bir kimliğe sahiptir ve dolayısıyla dava şartlarının, mahkemece karşı dava bakımından ayrıca incelenmesi ve belirlenmesi gerekir. Somut olayda, davacı tarafından İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/881 esas sayılı dosyasında karşı dava olarak, pandemi sebebiyle iptal edilen Katar’da yapılacak fuarda stant yapımı için ödenen 17.500,00 USD bedelin tahsili talep edilmiştir. Tarafların tacir olmaları sebebiyle dava ticari dava niteliğindedir. Bu durumda TTK’nın 5/A maddesi gereğince dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartıdır. Karşı dava konusu edilen talep asıl davadan farklı bir talep olması nedeniyle karşı davacının 6325 sayılı Kanun ve Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak karşı davası için müstakilen arabulucuya başvurması gerekirken, asıl dava için karşı tarafın yaptığı başvuru sonucu düzenlenen anlaşamama tutanağını esas alarak dava açması kanuna aykırılık teşkil etmektedir. Davalının kendi alacak istemine ilişkin olarak arabulucuya başvurması gerekirken davacının arabulucuk toplantısına katılarak kendi taleplerini iletmesi arabulucuya başvuru şartını yerine getirdiği anlamına gelmemektedir. Arabulucu, başvuru yapan tarafın talepleri konusunda arabuluculuk yapmış ve anlaşamama tutanağı düzenlemiştir. Bu nedenlerle, mahkemece karşı davada arabulucuya başvuru yapılmadan davanın açılması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/01/2022 tarih ve 2021/881 Esas, 2022/28 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 161,40 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 80,70 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 12/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.