Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/873 E. 2022/741 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/873
KARAR NO: 2022/741
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2022
NUMARASI: 2021/472 Esas, 2022/29 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında 19.800,00 TL bedel karşılığında gübre sıyırıcı yapılması konusunda anlaşma yapıldığını, müvekkilinin bu ücreti davalı şirket yetkilisi …’ya ait … IBAN numaralı hesaba, …’a ait fiş bilgisi …, …Bankası’na ait EFT mesaj referansı …, …, …, … işlem numaralarıyla gönderdiğini, ancak davalı şirket tarafından işin gereği gibi yapılmadığını, gübre sıyırıcının düzgün kurulmadığını, işe yarar malzeme kullanılmadığı için yerinden çıkmış olup hayvanların yaralanmasına hatta ölmesine sebebiyet verdiğini, bahsedilen hayvanlar süt ineği ve buzağılı olduğundan müvekkilinin zarara uğradığını, … aracılığıyla davalı şirkete ödenen ücretin iadesi için Beyoğlu Noterliği’nin 02/04/2021 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı taraf 10/06/2021 tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, arabuluculuk faaliyetinden sonuç alınamadığını, itirazın haksız olduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde başlatılmadığını, İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkisiz olduğunu, yetkili icra dairesinde yapılan geçerli bir icra takibi bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin de yetkili olmadığını, müvekkili …e davacı …’ın bir adet gübre sıyırıcı makinanın imalatı ve davacının göstereceği yere yine montaj öncesi makinanın montajı için gerekli yerin ve gerekli teknik hazırıklar davacıya ait olmak üzere KDV hariç 31.500.00.-TL’ye anlaştıklarını, müvekkilinin anlaşılan tarihte makine imalatını bitirdiğini ve kurulum yapılmak üzere gidildiğinde elektrik bağlantılarının yapılmadığını gördüğünden makineyi teslim ettiğini ve gerekli hazırlıklar yapıldığında çalıştırmak için servis ücreti ve yol masrafı davacıya ait olmak üzere tekrar geleceğini söyleyerek ayrıldığını, davacının geçen zaman içinde kendi üzerine düşen eksiklikleri tamamlamadığını ve sonrasında iade faturası kestiğini fakat ürünü fiilen iade etmediğini ve ödediği bedeli Beyoğlu …Noterliği’nin 23.03.2021 tarihli ihtarnamesi ile talep ettiğini, söz konusu ihtarnameye Kahramanmaraş …Noterliğinin 19.04.2021 tarih … nolu cevabi ihtarnamesi ile itiraz edildiğini, sonrasında davacı tarafından İstanbul …İcra Dairesinin … E.sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini ve ilgili dosyaya yapılan yetki ve borcun tamamına yönelik itirazlar ile takibin durdurulduğunu, müvekkilinin davacıdan alacağı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın itirazın iptali davası olduğu, davalının icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, somut olaya bakıldığında; HMK’nın 6. Maddesine göre bir davada/icra takibinde genel yetki kuralı gereğince davalının yerleşim yeri mahkemesi/icra dairesinin yetkili olduğu, davalıların yerleşim yerinin Dulkadiroğlu/ Kahramanmaraş olduğu; taraflar arasında gübre makinesi imalatına yönelik sözlü şekilde kurulan eser sözleşmesi bulunduğu, davacı iş sahibinin makinenin ayıplı olduğu iddiasına dayanarak sözleşme gereğince ödediği bedelin iadesini talep ettiği, HMK’nın 10.maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi/icra müdürlüğünün de yetkili olacağı, davacı makine için ödediği bedelin iadesine yönelik icra takibine giriştiğine göre, ifası istenen borç para alacağından kaynakladığından para alacağından kaynaklanan eldeki davada TBK’nın 89/1. maddesi uyarınca alacaklının/ davacının yerleşim yeri mahkemesi/icra müdürlüğünün de yetkili olacağı, davacının yerleşim yerinin Kırşehir/Merkez olduğu; taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi kurulmakla birlikte HMK’nın 17. Maddesi gereğince bir yetki sözleşmesinin bulunmadığı; bu halde hem genel hem de özel yetki kuralları uyarınca İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkili olmadığı, davacının yetkisiz icra müdürlüğünde icra takibinde bulunduğu; ödemenin banka aracılığıyla yapılmış olması ve bankanın genel merkezinin İstanbul’da bulunmasının mahkemeyi yetkili kılmayacağı; davacının yetki noktasında seçimlik hakka sahip olmasına rağmen icra takibini yukarıda açıklandığı üzere yetkili icra müdürlüğünde başlatmadığı, İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkili olmadığı gerekçesiyle, usulüne uygun yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibi bulunmadığından özel dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 114/2 ve HMK 115.madde hükümleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta İstanbul mahkemeleri ve İstanbul icra dairelerinin yetkili olduğunu, dava konusu alacağın internet bankacılığı aracılığı ile transfer edildiğini, ilgili banka merkezlerinin İstanbul’da olması nedeniyle HMK’nın 10. Maddesi gereğince İstanbul icra dairelerinin yetkili olduğunu, aksi yönde verilen kararın müvekkilinin haklarının sürüncemede bırakılmasına neden olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Dosya kapsamına göre, taraflar arasında gübre sıyırıcı imali ve montajına ilişkin sözlü sözleşme bulunmaktadır. Taraflar arasındaki bu sözleşme niteliğince, TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir eser sözleşmesidir. Mahkemelerin yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 5 ilâ 19. maddeleri arasında düzenlenmiştir. HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir. TMK’nın 19. Maddesine göre gerçek kişilerin yerleşim yeri, sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Aynı Kanunun 51. Maddesine göre tüzel kişilerin yerleşim yeri ise, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir. HMK’nın 10. Maddesine göre sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. 6098 sayılı TBK’nın 89. maddesine göre, borcun ifa yeri konusunda aksine bir anlaşma yoksa, para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde; parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde; bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir. Para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edileceğine dair TBK’nın 89. maddedeki kural salt para alacakları ile ilgili olup, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemleri yönünden uygulanamayacağı Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarıyla da kabul edilmektedir. Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 16/10/2019 tarih ve 2019/2763 esas, 2019/3958 karar sayılı kararında “Taraflar arasındaki ihtilâf, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından, bu türden uyuşmazlıklardan kaynaklanan icra takiplerinin kural olarak İİK’nın 50. maddesi uyarınca HUMK’nın (HMK) hükümleri kıyas yoluyla uygulanacağından davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer veya yetki sözleşmesi ile belirlenen yer icra dairelerinden birinde açılması gerekir. Bu türden sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen ve sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 73. maddesinin uygulama imkânı yoktur. Gerek 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 73, gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Aksi halde, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda yetkili mahkemenin bu maddeye göre tayini gerekeceğinden, para borçlarıyla ilgili tüm ihtilâfların davacının yerleşim yerinde takip ve davaya konu olması sonucunu doğurur ki bu da; Hukuk Muhakemesi Kanunu’nda yer alan yetkiyle ilgili kuralları adeta istisna haline getirmiş olur. Oysa, gerek mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacakta yetkili mahkemenin tayininde 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 73 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.” denilmiştir. (Ayrıca bkz. Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2015 tarih ve 2015/3705 esas, 2015/4747 karar; 24/03/2015 tarih ve 2014/3179 esas, 2015/1457 karar; 23/02/2015 tarih ve 2014/2485 esas, 2015/922 karar sayılı kararları) Somut olayda, davacı iş sahibi, işin ayıplı yapıldığını ileri sürerek, ödediği bedelin iadesi için icra takibi başlatmış; davalı/borçlu taraf süresi içerisinde icra dairesinin yetkisine itiraz bulunmuş, yetkili icra dairesinin Kahramanmaraş İcra Müdürlüğü olduğunu bildirmiş; açılan davada da hem mahkemenin hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. İcra takibinde icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmesi halinde, itirazın iptali için açılan davada öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Yetkili icra dairesine icra takibi yapılması itirazın iptali davası yönünden dava şartı niteliğindedir. Taraflar arasındaki dava eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, dosya kapsamından davalıların ikametgahının Dulkadiroğlu/Kahramanmaraş; montajın yapılacağı ve sözleşmenin yerine getirileceği yerin ise davacının ikametgahı olan Kırşehir/Merkez olduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesine konu olayda icra takibi bu iki yetkili icra dairesinde açılmayıp İstanbul İcra Dairesinde açıldığından, mahkemece davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden; 1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/01/2021 tarih ve 2021/472 esas, 2022/29 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/04/2022