Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/842 E. 2022/1090 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/842
KARAR NO: 2022/1090
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/02/2021
NUMARASI: 2019/431 Esas, 2021/85 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl ve birleşen davalar, fason dikim işi nedeniyle eser sözleşmesi ilişkisi kapsamında cari ilişkiye dayalı ve faturaya bağlanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptaline; karşı dava ise ayıplı işler bedeli ile yapılan masrafların tahsili talebine ilişkin olup; mahkemece, asıl ve birleşen (2011/431 Esas) davaların kısmen kabulüne, birleşen (2011/432 Esas) davanın reddine; karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen karar asıl ve birleşen davalar davalısı karşı dava davacısı vekili tarafından usulünce istinaf edilmiştir. Davacı, davalı ile ticari ilişki kapsamında cari hesap nedeniyle düzenlenen faturaların ödenmesi için yapılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini, davalı ise alacağın muaccel olmadığını belirterek asıl ve birleşen davaların reddine, karşı davasında ise birleşen (2011/432 Esas) davaya konu takip dayanağı fatura kapsamındaki işlerin ayıplı olduğu, bu ürünlerin iade alımında bir kısım masrafların yapıldığını belirterek zararın tahsilini talep etmiş; mahkemece, asıl ve birleşen (2011/431 Esas) davalarda, taraflar arasında takibe konu fatura içeriği ve bedeli ile malların teslimi konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın alacağın muaccel olup olmaması noktasında olduğu, sözleşmede bedelin ödenmesine ilişkin bir tarih belirlenmediği, ürün bedellerinin nihai müşteri ödemesinden sonra yapılacağına ilişkin bir düzenlemenin de bulunmadığı belirtilerek takip tarihi itibariyle alacaklarının muaccel olduğu belirtilerek takipten sonra davalı borçlu tarafından yapılan ödemelerin vekalet ücretinden mahsubu ile kalan miktar üzerinden takibin devamına, alacak faturaya dayalı likit olduğundan %40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiş, birleşen (2011/432 Esas) davada ise, takip dayanağı fatura bedelinin 72.309,50 Euro olduğu, bunun 52.825,68 Eoro’sunun ödendiği belirtilerek takibin kalan 19.483,82 Euro üzerinden yapıldığı, fatura konusu 6154 adet üründen (kadın pantolonu) 500 adedinin satıldığı, kalan 5654 adet ürünün beden farklılıkları, iplik fazlalıkları, yağ lekelerinin bulunması nedeniyle açık ayıp niteliğinde bulunduğu ve hepsinin nihai müşteri tarafından iade edildiği, ayıpların kabule zorlanmayacak nitelikte olduğu belirtilerek davanın reddine, satışı yapılan 500 adet (5.875,00 Euro) ürün bedelinin davacının yaptığı 52.825,82 Euro miktarındaki ödemeden düşümü ile karşı davacı alacağının 49.950,00 Euro olduğu, karşı davacının ayıplı ürünlerin gümrükten çekilmesi masrafını herhangi bir belgeyle isbatlayamadığını belirterek karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen karar asıl ve birleşen davalar davalısı ve karşı dava davacısı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dairemizce yapılan incelemede ; “Taraflar arasında fason dikim işi nedeniyle ticari ve cari hesap ilişkisi bulunduğu uyuşmazlık dışıdır. Asıl ve birleşen davalar davacısı şirket yapılan işler karşılığı cari alacak nedeniyle faturaya dayalı takiplere davalının haksız olarak itiraz ettiğini, asıl ve birleşen davalar davalısı ve karşı dava davacısı şirket ise sözleşmede davacının ürettiği malların kendisi tarafından dava dışı kişilere satışı sonrasında asıl (nihai) müşterisi tarafından kendilerine yapılacak ödemeden sonra davacı ödemesinin yapılacağının öngörüldüğünü ileri sürerek davaya konu takip dayanağı fatura konusu işler nedeniyle henüz müşterisinden ödeme almadığını belirterek takip konusu alacakların takip tarihi itibariyle muaccel (istenebilir) olmadığını belirterek davaların reddini talep etmiş, karşı davasında ise, birleşen (2011/432 Esas) sayılı davaya konu takip dayanağı fatura konusu ürünlerin ayıplı olduğunu belirterek ayıp bedeli ile iade edilen bu ürünlerin gümrükten çekilmesi masrafı ve ardiye bedelinin tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, asıl ve birleşen davalara konu, takip dayanağı fatura alacaklarının muaccel olduğu belirtilerek asıl ve birleşen (211/431 Esas) sayılı davaların kısmen kabulüne, birleşen (2011/432 Esas) sayılı davaya konu takip dayanağı fatura konusu işlerin ayıplı olduğunu belirterek bu davanın reddine, karşı davaya konu fatura konusu işlerden 500 adedi hariç diğerlerinin ayıplı olduğu ve iade edildiği belirtilerek karşı davacının yapmış olduğu ödemenin kısmen iadesine, gümrükten çekme masrafı olarak talep edilen alacak kalemi isbat edilemediğinden reddine dair karşı davaya ilişkin kısmen kabul kararı davalı-karşı davacı vekilince istinaf edilmiştir. Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık asıl ve birleşen davalara konu takip dayanağı fatura konusu alacakların takip tarihi itibariyle muaccel olup olmadığı noktasındadır. Davalı taraf sözleşmedeki ilgili düzenleme gereği kendi müşterisinden ödeme alamadığı için takip edilen alacakların muaccel olmadığını ileri sürmüştür. Taraflar arasında ihtilafsız olan 27.01.2011 tarihli yazılı sözleşmenin satış ve ödeme koşulları başlıklı bölümün 3.bendinde aynen “mal bedelinin ödemesi nihali müşteriden geldiği günkü döviz kurundan yapılacak Merkez Bankası esas alınmaktadır ve imalatçının fatura kestiği tarihteki döviz kuru üstünde değişiklik olduysa kur düzeltme faturası kesilecektir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Belirtilen madde metni içeriği ve düzenlenen sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, davalı ödemesinin nihai müşterisinin ödemesinden sonra yapılacağı kararlaştırılmış olduğunun kabulü gerekir. Mahkemenin aksi yöndeki kabulü ve buna ilişkin karar gerekçesi sözleşme ve dosya kapsamına uygun değildir. O halde; mahkemece, sözleşmenin belirtilen hükmüne göre davalı ödemesinin nihai(asıl) müşterisinin ödemesinden sonra yapılacağının kabulü ile tüm davaların bu kabule göre incelenip değerlendirilerek sonucuna göre yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekir. Yapılan açıklamalara göre tarafların sair istinaf itiraz sebepleri incelenmeksizin belirtilen husus nedeniyle mahkeme kararının kaldırılarak gereği için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. ” gerekçesiyle karar verildiği görülmüştür. Mahkemece kaldırma kararı sonrasında alınan bilirkişi raporu hükme esas alınarak asıl ve birleşen ( 2011/431 Esas ) davanın kabulüne , karşı davanın kısmen kabulüne, birleşen 2011/432 Esas sayılı dosyanın reddine karar verildiği görülmüş, karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacı -karşı davalı vekili istinafında; birleşen 2011-432 esas sayılı dosya için istinaf ettiklerini, davalının temerrüde düştüğünü, bu takipteki alacağın muaccel olduğunu, bu sebeple kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı-karşı davacı istinafında; Asıl dava yönünden muaceeliyet şartının gerçekleşmediğini, gerçekleşmiş olsa bile davacıdan 65.704,94 euro alacaklı olduğunu, Birleşen 2011/431 esas sayılı dosyada muacceliyet şartının gerçekleşmediğini, Birleşen 2011/432 esas sayılı dosya için dava reddedilmiş olmasına rağmen davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, karşı dava yönünden mahkemenin hesap hatası yaptığını, davacının ayıplı ürün teslim etmesi sebebiyle davalının zararı olan ardiye bedeli ve gümrükten geri çekme bedeline de hükmedilmesinin gerekli olduğunu belirtirken mahkemece bu hususlar kanıtlanamadığı gerekçesiyle bu taleplerin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bakırköy 7. Sulh huhuk mahkemesinin 2011/229 Değişik iş sayılı dosyasında 191.860.15 TL zararlarının olduğunun tespit edildiğini, iş bu rapora karşı davacı tarafın itiraz etmediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasında 7 günlük ödeme süresi içerisinde yapılan ödemelerde icra vekalet ücretinin 3/4 olarak hesaplanması gerektiği halde dikkate alınmadan yapılan ödeme faiz ve masraflardan düşülerek takibin devamına karar verilmiş olması fahiş hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, asıl ve birleşen davalar yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, bu sebeple kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Her ne kadar davacı vekili istinafında birleşen 2011/432 esas ( 2011-14183 esas sayılı takip ) sayılı dosya yönünden verilen kararı istinaf etmiş ise de; bu dosya yönünden mahkemenin ilk verdiği 2014/839 Esas 2018/1100 karar sayılı ret kararı davacı tarafça istinaf edilmemesi üzerine kesinleştiğinden bu kararla ilgili yeniden inceleme yapılmamıştır. Ayrıca davacı vekilinin karşı dava yönünden de istinafı bulunmadığı anlaşılmakla karşı dava yönünden de davacı yönünden istinaf incelemesi yapılmamıştır. Davalı vekilinin istinafının incelenmesinde; Davacı yüklenici asıl ve birleşen davada bakiye bedel alacağını talep etmiş, kaldırma kararımıza göre; taraflar arasında ihtilafsız olan 27.01.2011 tarihli yazılı sözleşmenin satış ve ödeme koşulları başlıklı bölümün 3.bendinde aynen “mal bedelinin ödemesi nihali müşteriden geldiği günkü döviz kurundan yapılacak Merkez Bankası esas alınmaktadır ve imalatçının fatura kestiği tarihteki döviz kuru üstünde değişiklik olduysa kur düzeltme faturası kesilecektir.” düzenlemesine göre davalı ödemesinin nihai müşterisinin ödemesinden sonra yapılacağı kararlaştırılmış olduğundan davalı ödemesinin nihai(asıl) müşterisinin ödemesinden sonra yapılacağının kabulü ile takibe konu alacaklın muaceel olup olmadığının buna göre değerlendirilmesi istenmiş olmakla, asıl dava bakımından, dava dışı şirket tarafından davalı işverene yapılan ödeme tarihi dikkate alındığında takip tarihi itibarı ile alacağın muaccel olduğu anlaşılmakla, her ne kadar bu gerekçeye göre kabul kararı verilmesi gerekmesine rağmen sonuç olarak mahkemenin kabul kararı vermesi doğru olmuştur. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Birleşen 2011/431 esas ( 2011-14182 esas sayılı takip ) sayılı dosyada mahkeme her ne kadar kısmen kabul kararı vermiş ise de; dosyada bulunan bilirkişi raporuna göre dava dışı şirket tarafından davalı işverene yapılan ödeme tarihi tam olarak belirlenmemiştir. Bu durumda en geç davalının yaptığı ödeme tarihi itibarı ile ( gerek taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 3. Maddesi gerekse davalı işverenin davacıya yapacağı ödemenin dava dışı şirketin kendisine ödeme yaptıktan sonra yapacağı şeklindeki kabulü ) alacağın muaccel olduğu ve fakat davaya konu takip tarihi itibarı ile (08.09.2011) alacağın henüz muaccel olmadığı bu nedenle istenemeyeceğinden davanın reddi yerine kabulü kararı verilmesi hatalı olmuştur. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Alacak likit ve belirlenebilir olmadığından ve yargılama aşamasında miktar belirlendiğinden mahkemece icra inkar tazminat talebinin de reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Davalı vekilinin karış dava yönünden istinafında; birleşen 2011-432 esas sayılı dosyada yapılan işle ilgili ayıpların kullanılamayacak derecede olduğu tespit edilerek davalı iş sahibinin bedel iadesi istediği, mahkemece doğru olarak bedel iadesine ve ürünlerin teslimine hükmedildiği, masraflar yönünden de verilen kararda usul yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin karşı dava yönünden istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak birleşen İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/432 Esas sayılı dava ile icra inkar tazminat talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1- Davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/02/2021 tarih ve 2019/431 Esas, 2021/85 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Asıl davada; Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, a) Davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 75.553,22 € asıl alacak üzerinden itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe 14/09/2011 tarihinden itibaren kamu bankalarının Euro cinsine uyguladıkları 3095 sayılı yasanın 4a maddesi uyarınca en yüksek 1 yıllık vadeli mevduat faiz oranının uygulanmasına, b) Yasal şartları oluşmadığından icra inkar tazminat talebinin REDDİNE, 4- Birleşen İstanbul 32.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/431 Esas sayılı dosyasında; Davacının davasının REDDİNE, 5-Birleşen İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesi”nin 2011/432 Esas sayılı dosyasında; Davacının davasının REDDİNE, 6-Karşı dava yönünden açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, 115.497,00TL’nin 19/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan tahsili ile davalı karşı davacıya verilmesine, birlikte ifa kuralı gereği ayıplı olduğu belirtilen söz konusu 5654 adet 17/03/2011 fatura tarihli … seri nolu faturaya konu olan kadın dokuma pantolonun davalı karşı davacı tarafından davacı karşı davalıya teslimine,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN Asıl davada; 1-Alınması gereken 12.668,80 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.694,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.974,25 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 2.694,55 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 18,40 TL ilk masraf, 429,00 TL tebligat ve posta gideri, 2.780,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.227,40 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 2.188,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 21.432,23 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 12.251,63 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Karşı davada; 1-Alınması gereken 7.889,60 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan toplam 8.049,41 TL (2.849,15 TL peşin harç + 5.200,26 TL ıslah harcı) harcın mahsubu ile fazla yatırılan 159,81 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya İADESİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 7.889,60 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 253,80 TL Keşif harcı, 402,00 TL tebligat ve posta gideri, 4.170,00 TL bilirkişi, 340,00 TL araç ücreti, 294,30 TL ilk istinaf başvurma harcı olmak üzere toplam 5.460,10 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 1.758,28 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 14.922,22 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 33.359,48 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Birleşen 2011/431 Esas sayılı davada; 1-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 604,00 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 523,30 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 8.770,39 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Birleşen 2011/432 Esas sayılı davada; 1-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 484,85 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 404,15 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 7.198,85 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Asıl ve birleşen davalarda davacı- karşı davada davalıdan alınması gereken istinaf harçları peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 2-Asıl ve birleşen davalarda Davalı- karşı davada davacıdan asıl ve karşı dava için alınması gereken toplam 12.749,50 TL (12.668,80 TL asıl dava için + 80,70 TL Karşı dava için) istinaf karar harcından peşin yatırılan toplam 5.198,90 TL’nin (3.167,20 TL asıl davada yatırılan, + 2.031,70 TL karşı davada yatırılan) mahsubu ile bakiye 7.550,60 TL harcın asıl ve birleşen davalarda davalı- karşı davada davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Asıl ve birleşen davalarda davalı-karşı davada davacıdan birleşen dava için yatırdığı 128,87 TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde asıl ve birleşen davalarda davalı- karşı davada davacıya İADESİNE, 4-Asıl ve birleşen davalarda davalı- karşı davada davacı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 79,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 299,80 TL istinaf yargılama giderinin asıl ve birleşen davalarda davacı – karşı davada davalıdan alınarak asıl ve birleşen davlaarda davalı- karşı davada davacı tarafa VERİLMESİNE, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6-Gerek ilk derece gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 01/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.