Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/791
KARAR NO: 2022/597
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2021
NUMARASI: 2021/304 Esas, 2021/1030 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, her iki davalı şirketin bir araya gelerek … A.Ş.-… Ltd.Şti. iş ortaklığı kurduklarını, taraflar arasında ” Kiraya verene ait olan aşağıda belirtilen asfalt kazıma (trimer) makinenin sözleşme şartlarına uygun olarak kiracı şantiyesinde kullanılmak üzere kiraya verilmesi” konulu makine kiralama sözleşmesi kurulduğunu ve makinenin davalılara teslim edildiğini, ayrıca davalıların talebi ile davalılara ait şantiyede harfiyat çalışması da yapıldığını, müvekkili şirket tarafından yapılan işler karşılığında faturalar düzenlendiğini, taraflar arasındaki açık hesap çalışmasında davalıların bakiye borcu kaldığını, davalıların müvekkilinin bakiye alacağını ödemediklerini, bunun üzerine davalılar aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalıların kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiklerini ve takibin durmasına neden olduklarını, yapılan arabuluculuk görüşmesinin de anlaşmazlıkla sonuçlandığını belirterek, davalıların itirazlarının iptaline, takibin devamına, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, söz konusu takip nedeniyle müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında gerçekleşen tüm ticari ilişkiye ilişkin bedellerin müvekkili şirket tarafından eksiksiz olarak ödendiğini, bu nedenle hukuka aykırı icra takibine itiraz edildiğini, itiraz neticesinde takibin durması nedeniyle takibin devamı için eldeki itirazın iptali davasının açıldığını, müvekkili şirketler tarafından söz konusu ticari ilişkiden kaynaklanan tüm tutarların eksiksiz olarak ödendiğini, ilamsız icra takiplerinde yetkili icra müdürlüğünün, HMK’nın 5-19 maddelerine kıyasen borçlunun ikametgahındaki icra müdürlüğü olduğunu, müvekkili şirketin yerinin Ankara’da olduğunu, bu sebeple müvekkili şirket hakkında başlatılacak icra takiplerinde yetkili İcra Müdürlüğünün Ankara İcra Müdürlükleri olduğundan, takibin yetkisiz icra müdürlüğü olan Bakırköy İcra Müdürlüğü’nde başlatıldığını, müvekkili şirketin davacı ile herhangi bir sözleşme imzalamış bulunmadığından, müvekkili şirket ile davacı arasında hali hazırda gerçekleştirilmiş bir yetki sözleşmesi de bulunmadığını, davacının icra takibinin kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddine, kötü niyetli davacı aleyhine dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın itirazın iptali davası olduğu, itirazın iptali davasının görülebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli, ayakta bulunan bir icra takibinin bulunması gerektiği, icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği ve bu itirazın olumlu veya olumsuz sonuçlandırılmadığı hallerde geçerli bir takibin bulunamayacağı, bu hususun İİK’nun 67. maddesi uyarınca bir dava şartı olduğu, her ne kadar mahkemece, yukarıda açıklanan sebeplerle davaya konu takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığından bahisle dosyanın usulden reddine dair hüküm tesis edilmiş ise de, borçlu hakkında yapılan icra takibine borçlunun icra dairesi yetkisine itiraz etmediği, mahkemece sehven itiraz edilmiş gibi hüküm tesis edildiği hususunun duruşma zabtının katılan taraflara verilmesinden sonra fark edildiği, karar tefhiminden sonra verilen kararda herhangi bir değişiklik yapılamayacağından bu hususun gerekçeli kararda açıklanmakla yetinildiği gerekçeleriyle, itirazın iptaline konu icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin yaptığı işler nedeniyle davalının borcu bulunduğunu, faturaların düzenlendiğini, bakiye borcun ödenmediğini, icra takibi yapıldığını, icra takibinde yetkiye itiraz edilmemesine rağmen, yetkili icra dairesinde takip yapılmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu durumun gerekçeli kararda da ikrar edildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. İtirazın iptali davasında usulüne uygun olarak başlatılmış ve itirazla durmuş bir takibin varlığı dava şartı olup, 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi uyarınca dava şartları yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmelidir. Başlatılan ilamsız icra takibinde borçlu, icra dairesinin yetkisi yanında borca veya faize de itiraz etmiş ise itirazın iptali davasında mahkeme öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığını inceleyerek bu hususta bir karar vermelidir. Yetki itirazının incelemesi sonucunda mahkeme icra dairesinin yetkili olduğu kanaatine varırsa borçlunun icra dairesine yaptığı yetki itirazının reddine karar verilmelidir. Mahkemece yapılan inceleme sonucunda takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili olmadığı kanaatine varırsa yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir. Ancak, her halükarda icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olması gerekir. Yapılan icra takibinde icra dairesinin yetkisine yapılmış bir itiraz bulunmaması halinde, kesin yetki halleri hariç, borçlu, takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılacaktır. Bu halde ise, mahkemece, tarafların iddia, savunma ve delilleri incelenip varsa usuli itiraz sebepleri değerlendirilmek ve yargılama aşamaları tamamlanmak suretiyle, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. Somut olayda; davacı tarafından Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile yapılan ilamsız icra takibinde, borçlu tarafça 23/10/2020 tarihli dilekçe ile borca ve ferilerine itiraz edilmekle birlikte, icra dairesinin yetkisine yapılmış bir itiraz bulunmamaktadır. Şu halde, kesin yetki hali bulunmadığı ve borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmediğinden, icra dairesinin yetkisinin benimsenmiş olduğunun kabulü gerekmektedir. Mahkemece, yetkisiz icra dairesinde icra takibi yapıldığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, gerekçeli kararda, davalı borçlunun icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz etmediği, sehven, itiraz etmiş gibi değerlendirildiğinden bu şekilde karar verildiği belirtilmiştir. Bu durumda, icra takibinde, yetkisine itiraz edilmeyen icra dairesi yetkili hale geldiğinden, mahkemece tarafların iddia, savunma ve delilleri incelenip varsa usule ilişkin itiraz sebepleri değerlendirilmek ve yargılama aşamaları tamamlanmak suretiyle, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-3-6.bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme yapılıp sonucuna uygun karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/11/2021 tarih, 2021/304 esas, 2021/1030 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.