Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/71 E. 2022/247 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/71
KARAR NO: 2022/247
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2021
NUMARASI: 2020/776 Esas, 2021/733 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; mahkemece davanın reddi ile kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında yapılan fason imalat sözleşmesi gereğince, müvekkilinin davalı şirketin siparişleri doğrultusunda … model ürünün dikim, ütü, ilik ve paket yapım işini üstlendiğini, müvekkilinin sözleşme gereğince edimini süresi içinde ve eksiksiz yerine getirmesine rağmen davalı tarafın iş bedelinin sadece bir kısmının ödediğini, davalı tarafça ödenmeyen bakiye iş bedeli alacağı için davacı yanca düzenlenen ve davalıya tebliğ edilen faturaya karşı herhangi bir itirazda bulunulmadığını, ancak müvekkiline 06/11/2013 tarihli, … yevmiye numaralı ve 01/11/2013 tarihli, … yevmiye numaralı ve 06/11/2013 tarihli ve … yevmiye numaralı reklamasyon faturalarının keşide edildiğini, reklamasyon faturalarının müvekkili tarafından Batman … Noterliği’nin 23/12/2013 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı yana iade edildiğini, akabinde de müvekkili tarafından bakiye iş bedeli için düzenlenen fatura alacağının tahsili amacıyla davalı şirket aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili firmanın yurtdışı müşterisinden almış olduğu sipariş üzerine … isimli ürünün dikim, yıkama, ilik ve ütü işlerinin yapılması için davacı firma ile 29/09/2013 tarihinde fason imalat sözleşmesi imzaladığını, sözleşme gereğince işin bitim tarihinin 11/09/2013 olarak belirlendiğini, davacı tarafından yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerin tam ve zamanında yerine getirilmediğini, davacının gecikmeli olarak teslim ettiği mallarda dikimden, ilikten, ütüden ve yıkamadan kaynaklı olarak ayıplar tespit edildiğini, ayıp ihbarının da süresi içerisinde davacı tarafa bildirildiğini, kendi edimini gereği gibi ifa etmeyen davacının müvekkilinden alacak talebinde bulunamayacağını savunarak davanın reddi ile davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dosya içerisinde bulunan kargo detayına göre bir kısım malların 12/10/2013 tarihinde teslim edildiği, teslim edilen malların uzman bilirkişi tarafından yapılan incelemesinde, ihraç edilebilecek kalitede olmadıklarının tespit edildiği, taraflar arasında imzalanan fason iş sözleşmesinin 5-b maddesinde “… Teslimatların süresinde ve noksansız olarak yapılmaması ve fason iş sözleşmesine belirtilen sürenin aşılması halinde 1-7 gün arasındaki gecikmelerde toplam sipariş bedelinin %10’u oranında reklamasyon faturası tanzim edilecektir, atölye Venüsün tanzim ettiği reklamasyon faturasını ödemeyi veya bu reklamasyon bedelinin kendi alacağından mahsubunu beyan ve kabul eder.” hükmünün düzenlendiği, bu nedenle davalının itirazının haklı olduğu ve davacının reklamasyon faturaları bedelini davalıdan talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararına karşı her iki tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, davalı vekili katılma yoluyla verdiği istinaf dilekçesi ile; cevap dilekçelerinde müvekkili şirket lehine en az %50 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep edildiği halde bu konuda herhangi bir hüküm verilmediğini belirterek mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dairemizin 23/11/2020 tarih, 2018/1200 Esas, 2020/1333 Karar sayılı kararı ile; davalı vekilinin kötüniyet tazminatı talebi ile ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması için davacı vekilinin istinaf talebi incelenmeksizin mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında mahkemece verilen 02/11/2021 tarihli karar ile; bilirkişi heyetinden tekstil mühendisi tarafından ürünler üzerinde yapılan incelemede, pantolonların tamamına yakınında ayıplar tespit edildiği, bu pantolonların ihraç edilebilecek nitelikte olmadığı, bu tür durumda taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince davalı tarafın davacı tarafa %25 oranda reklamasyon faturasını kesilebileceği, düzenlenen bu reklammasyon faturaları da değerlendirildiğinde davalı tarafın davacı yandan 1.663,94 TL alacaklı gözüktüğü, ancak bu reklamasyon faturalarının davacı tarafın ticari defterlerine işlenmediği, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 5-6. maddesine göre süresinde teslim edilmeyen malların sipariş bedelinin %10-25 arası reklamasyon faturası ile davacı fasoncuya yansıtılacağı konusunda anlaşıldığı, ayıplı mal söz konusu olup süresinde ayıpsız mal teslim edilmemesi nedeniyle %25 reklamasyon faturasının kesilmesinin sözleşmeye uygun olduğu, bu haliyle reklamasyon faturaları hesaba dahil edildiğinde davacının davalıda alacağı kalmadığı gibi bilirkişinin heyet raporuna göre davalının davacıda1.633,94 TL alacaklı gözüktüğü ve davacının kötü niyetli olduğu hususunun davalı yanca ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacı davasında kötü niyetli olmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hukuka uygun olduğunu ancak müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının takipte haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron; davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında … isimli ürünün dikim, yıkama, ilik ve ütü işlerinin davacı şirket tarafından yapılması konulu 29/09/2013 tarihli fason imalat sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı taşeron tarafından davalı yüklenici hakkında bakiye iş bedeli alacağının tahsili amacıyla 20.565,92 TL bedelli faturaya dayalı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu, istinafa konu eldeki itirazın iptali davasının harca esas değer itibariyle 20.565,92 TL asıl alacak yönünden açıldığı anlaşılmaktadır. İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen ve uygulamada “kötüniyet tazminatı” olarak adlandırılagelen tazminat türü, sadece ve ancak, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında “haksız” ise de, kötüniyetli olarak kabul edilebilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. Tersinin kabulü, hak arama özgürlüğünü düzenleyen Anayasa’nın 36. maddesi hükmüne de aykırı düşer. Böylece alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötü niyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. ( bkz.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.04.2005 tarih 2005/19-286 E.- 2005/268 K. Sayılı kararı) Somut olayda; mahkemece İİK’nın 72/5. maddesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun emsal nitelikteki anılan kararı ile 17/03/2010 tarihli ve 2010/19-123 Esas, 2010/154 Karar, 07/12/2011 tarihli ve 2011/13-576 Esas 2011/747 Karar ve 20/03/2013 tarihli ve 2012/19-778 Esas, 2013/250 Karar sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere; davalı tarafça, davacı yanın kötü niyetle icra takibi yaptığı hususu kanıtlanamadığından, davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2021 tarih ve 2020/776 Esas, 2021/733 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 62,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.