Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/697 E. 2022/497 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/697
KARAR NO: 2022/497
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/01/2022
NUMARASI: 2021/926 Esas, Derdest
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen ara karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında güvenlik sistemlerinin malzeme ve işçilik dahil anahtar teslimi yapım işi konusunda 18.05.2021 tarihli sözleşme imzalandığını, davalı şirkete … Bankası A.Ş.’ne ait 20/11/2021 ödeme tarihli … nolu 177.000,00 TL bedelli çek verildiğini, ancak davalının edimlerini yerine getirmediğini, çek için İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/883 D.iş sayılı dosyası üzerinden tedbir kararı verildiğini, ancak tedbir kararının davalı yönünden olduğu için ve çekin üçüncü kişiye verilmiş olması sebebiyle çek bedelini ödemek zorunda kaldıklarını, davalı şirketin edimini yerine getiremeyeceğini belirterek, haksız olarak ödenen 177.000,00 TL bedelin istirdatına, ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbire karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, ihtiyati tedbirde asıl olanın ihtiyati tedbire esas bir hakkın bulunması ve ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkması olduğu, HMK’nın 389. Maddesine göre ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceği, davaya konu uyuşmazlığın ödenen çek bedelinin istirdatına ilişkin olduğu, dolayısıyla dava konusunun para alacağı olduğu, tedbir talep edilen mal varlığının uyuşmazlığın konusu olmadığı, usul hukukumuzda ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir şeklinde bir düzenleme olmadığı, davacı vekilinin talebinin ihtiyati tedbir şeklinde olduğu, uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı üzerine tedbir konulamayacağı, HMK’nın 389.maddesindeki ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı, kaldı ki çekin ödeme vasıtası olması ve taraflar arasındaki sözleşmedeki edimlerin yerine getirilip getirilmediğinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle İİK 257 vd.maddeleri uyarınca ihtiyati haciz şartlarının da mevcut olmadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, HMK’nın 390. maddesinde davacının davasının esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu, dosya kapsamında haklılıklarını tam olarak sunulan belgeler ile ispat ettiklerini, davalı şirket gibi aynı yerde ticari faaliyet gösteren ve esasen 17 adet Botech isimli şirket yer almakla birlikte dava konusu şirket de esasen bu şirketler grubunda yer almakta olduğunu, sonradan gruptan çıkartılarak adresi gizlenmeye çalışılmakta olduğunu, TK’nın 35. Maddesine göre tebligat yapıldığını, davalı şirketin kaçma girimini içerisinde olduğunun ve şirkete kayıtlı mal varlıklarını kaçırdığını belirterek, mahkeme ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden taraf, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Somut olayda, davacı tarafça davalının edimlerini yerine getirmediği, işi süresinde bitirmediği ve bitirmesinin mümkün olmadığı belirtilerek, ödenen bedelin istirdadına karar verilmesi talep edilmiş, ayrıca ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbire karar verilmesini istemiştir. Mahkemece de isabetle belirtildiği üzere hukukumuzda “ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir” müessesesi bulunmamaktadır. Ancak mahkemece hem ihtiyati tedbirin hem de ihtiyati hacizin şartları değerlendirilmiş ve her iki yönden de talebin reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamı itibariyle, davanın alacak talebine ilişkin olup, ihtiyati tedbire uyuşmazlık konusu hakkında karar verilebileceğinden, tedbir istenilen malvarlığı değerlerinin uyuşmazlık konusu olmaması nedeniyle mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Öte yandan, İİK’nın 257. Maddesi gereğince ihtiyati haciz para alacakları yönünden istenebilir ise de, bunun için alacağın muaccel olması ve toplanan delillere göre yaklaşık ispatın sağlanmış olması gerekmektedir. Mahkemece, dosya kapsamına göre tarafların edimlerini yerine getirip getirmediğinin yargılama ile belirlenecek olması gözetilerek, muacceliyet şartının gerçekleşmediği ve yaklaşık ispatın sağlanamadığı değerlendirilmek suretiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi de doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/01/2022 tarih ve 2021/926 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.