Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/6 E. 2022/358 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/6
KARAR NO: 2022/358
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2021
NUMARASI: 2020/519 Esas, 2021/646 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 22/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında gemi bloklarının yapılması konusunda 12/02/2016 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkilinin sadece işçi ve personel temin edeceğini, davalının da iş için gerekli olan malzeme ve teçhizatı temin edeceğini, müvekkilinin belirlenen tarihte personeli ile işe hazır olduğunu, davalının gerekli koşulları sağlayamaması nedeniyle işe 28/02/2016 tarihinde başlanabildiğini, davalının etkin çalışma ortamı sağlayamadığını, çalışma için gerekli olan malzemeyi zamanında temin edemediğini, bu nedenle işin uzamasına sebebiyet verdiğini, fazla çalışma nedeniyle müvekkilinin işçilerine ekstra ücret ödediğini, bu zaman zarfında SGK, yemek, servis, diğer işçilik alacaklarının müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin fazla çalışma karşılığı olarak davaya konu 330.500,00 TL ve 130.583,82 TL bedelli faturaları keşide ettiğini, faturaların davalı tarafından teslim alınmadığını, bunun üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sözleşme ile kendisine yüklenen tüm edim ve şartları eksiksiz ve tam olarak ifa ettiğini, sözleşmeye göre belirlenen fiyatlar üzerinden ve aylık istihkaklar şeklinde %10 teminat kesildikten sonra hakedişlerin davacı yükleniciye ödendiğini, davacının sözleşme kapsamında teminat tutarı dahil 1.193.208,90 TL karşılığı iş yaptığını, iş karşılığında müvekkilinin 1.216.187,20 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, davacı tarafından gönderilen 331.500,00 TL ve 130.583,82 TL tutarlı faturalara yasal süre içinde itiraz edilerek davacıya iade edildiğini, davacının basiretli tacir gibi davranmadığını, sözleşmede yazılı olmayan bir hususa dayalı olarak alacak iddiasında bulunamayacağını, sözleşmenin değiştirildiğine dair taraflar arasında yeni bir sözleşme olmadığını, davacı tarafından çalıştırılan işçilerin SGK borcunun müvekkili tarafından ödendiğini, davacının sözleşmeden kaynaklı bir alacağının olmadığını, fazla mesai yapıldığı iddiası ile takibe konu faturaların tanzim edilmesinin kanuna ve sözleşmeye aykırı olduğunu belirterek davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesin talep etmiştir. Mahkemece, davacının sözleşme gereği kendisinin sadece işçi ve personel temin edeceğini, malzeme ve teçhizatın davalı tarafça sağlanacağını, 12/02/2016 tarihinde personelinin hazır olduğunu ancak davalının çalışma koşullarını sağlayamaması nedeniyle işe 28/02/2016’da başladığını, işe devam ederken de etkin çalışma ortamının oluşturulamadığını, davalının malzemeyi zamanında temin etmediğini, angarya iş çıkardığını, bütün sac kullanmak yerine atıl kalan parça sacları birleştirmek suretiyle sac yapıp kullanılmasını istediğini, bununda işin uzamasına sebebiyet verdiğini ileri sürdüğü, TBK 472/2 maddesine göre çalışma koşullarının davalı tarafça sağlanmaması halinde durumun derhal iş sahibine bildirilmesinin zorunlu olduğu, sözleşmenin 12. maddesi ile taraflar arasındaki bildirimlerin yazılı olacağının kabul edildiği, davacının işin yapımı sırasında davalıya bu yönde bildirimde bulunduğuna dair bir delil sunmadığı, davacı davalının angarya iş çıkardığını ileri sürmüş ise de bu iddiası yönünden işin yapımı sırasında hiç bir ihtirazi kayıt ileri sürmediği, sözleşmenin 6.1 maddesi ile yüklenicinin Ek-B’de belirtilen işin toplam bedeli dışında her ne gerekçe ile olursa olsun ilave ekstra işçilik ücreti talep edemeyeceğinin de kabul edilmiş olmakla davacının bu talebinin yerinde olmadığı, yine sözleşmenin 10.2 maddesinde malzeme temininde gecikme olması halinde tersanenin onayıyla sürenin uzatılabileceği kabul edilmiş olup ancak davacının malzemenin geç temini noktasında davalıya bildirimde bulunduğuna dair bir delil sunulmadığı gibi sürenin uzatılması yönünde de talebinin olmadığı, davacı işin uzamasından olumsuz etkilendiğini fazladan çalışılan günlerde çalıştırdığı işçiler için ekstra yevmiye ödediğini, buna karşılık işin bedelinin sözleşmedeki 2,10 TL birim fiyatı üzerinden hesaplandığını, işin sözleşmeye göre bitim tarihinden sonra ki zaman dilimi için sözlü anlaşma yapılıp, blokların 31/10/2016 tarihinde teslim edildiğini, sözleşmedeki birim fiyatın 2,35 TL olarak revize edileceğine dair sözlü taahhütte bulunulduğunu ileri sürmüş ise de bu hususun davalı tarafça kabul edilmediği, davacının da yazılı sözleşmedeki birim fiyatın revize edildiğini ispata yarar yasal bir delil sunamadığı, davacının dayanak sözleşmenin TBK 20 ve devamı maddeleri uyarınca genel işlem şartları içerdiğini, sözleşmenin tek taraflı olarak önceden bir çok yüklenici için davalı tarafça düzenlendiğini, müzakere imkanı sunulmadığını ileri sürmüş ise de taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin bu anlamda tip sözleşme olarak kabulünün mümkün olmadığı, davacının sözleşmenin konusunu teşkil eden bir adet geminin bloklarını mevcut proje ve planlarına uygun olarak ücret karşılığında işçi ve personel temini suretiyle yapmayı kabul ettiği, sözleşmedeki şartları bildiği ve kabul ettiği, sözleşmede genel işlem şartı mahiyetinde bir madde bulunmadığı, davacının dava dilekçesinde deliller kısmında, davalı elinde bulunan kendisine ait evraklara, banka hesap dökümlerine, SGK kayıtlarına, e-posta kayıtlarına, işçilerin tersaneye giriş çıkışlarına dayandığı, ön inceleme duruşması sonrasında HMK 140/5 maddesi kapsamında verilen kesin süre içinde belge sunmadığı gibi getirtilmesini istediği deliller bakımından müzekkere yazılmasını temin için açıklayıcı beyanda da bulunmadığı, iddia ve savunmaların dosyaya sunulan deliller çerçevesinde değerlendirildiği, davacının ticari defter ve kayıtların ibrazı yönünde verilen kesin süreye rağmen defter ve belgelerini de ibraz etmediği, sunulan davalı taraf defterlerinde dayanak faturaların kayıtlı olmadığının belirlendiği, davacının fazla çalışma yapılıp yapılmadığı konusunda tanık dinletme talebinde bulunduğu bir an için fazla çalışma yapıldığı kabul edilse dahi davacının fazla çalışma nedeniyle ücret talep etme hakkı olmadığından tanık dinletme talebinin kabul edilmediği, yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca davacının takibe dayanak yaptığı faturalar nedeniyle davalıdan alacak talebinde bulunamayacağı gerekçesi ile davanın ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair ilk kararın davacı vekilince istinaf edilmesi ile İstanbul BAM 15. Hukuk Dairesinin 2018/925 E. 2020/1011 K:sayılı kararında “…. İlk derece mahkemesince de benzer doğrultuda değerlendirme yapılmış olmakla birlikte, dava dilekçesinde açık bir şekilde yemin deliline dayanılmış olması nedeniyle davacı tarafa, sözleşme bedelinin 2,35 TL birim fiyatlı olarak tadil edildiği ve davalının iş için gerekli olan malzeme ve teçhizatı teminde, çalışma için gerekli koşulları sağlamada temerrüte düştüğü, bu sebeple işin uzamasına neden olarak takibe konu fatura bedelleri kadar bir ek iş bedeline sebep olduğu hususlarında davalı tarafa yemin teklifinde bulunup bulunmayacağının hatırlatılıp, neticesine göre bir değerlendirme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği”, mahkemece İstanbul BAM 15. Hukuk Dairesinin 06/10/2020 tarihli kararı doğrultusunda, davalı tarafa yemin teklif etme hakkını kullanıp kullanmayacaklarına dair beyanda bulunmak üzere davacı tarafa ihtarat yapıldığı, davacı tarafın yemin teklif etmesi üzerine davalı şirket yetkilisinin usulüne uygun olarak davacı iddialarının doğru olmadığına dair yemin ettiği, davacı tarafın sözleşme bedelinin 2,35 TL.birim fiyatlı olarak tadil edildiğini ve davalının iş için gerekli olan malzeme ve teçhizatı teminde çalışma için gerekli koşulları sağlamada temerrüde düştüğü, bu sebeple işin uzamasına neden olarak takibe konu fatura bedelleri kadar ek iş bedeline sebep olunduğu hususunu ispatlayamadığı gerekçesi ile; davanın reddine, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, davalının malzemeyi geç temin etmesi, belirlenen süre zarfında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi sonucu işin sözleşmede belirlenen süre içinde tamamlanamadığını, davalının bu gecikme nedeniyle müvekkil şirket yetkilisi ile sözlü anlaşma yaptığını, iş bitiminde müvekkilinin zararlarının karşılamadığını, iş bitiminden sonra arada yazılı bir anlaşma olmadığı iddiası ile bu tutarın davalı tarafından ödememesinin öncelikle TTK hükümlerine ve aynı zamanda temel hukuki kural olan TMK.2. maddeye göre dürüstlük kuralına aykırı olduğunun taraflarınca iddia edildiğini, işin tespiti amacıyla emsal ücret araştırması yapılması, tanık dinletilmesi, işçilerin tersaneye giriş çıkış belgelerinin celbi ve benzeri delillerin toplanmasının talep edildiğini, sözleşmenin içeriği bakımından ise sözleşmeler hukuku gereğince temel kurallardan biri olan TBK m.20 vd.da düzenlenen haksız şart hükümlerinin söz konusu olduğu, sözleşmenin iş sahibi davalı yan ile müzakeresinin mümkün olamayacağı, aynı şekilde sözleşme maddeleri incelendiğinde, sözleşmenin haksız şart niteliği taşıdığının da belirtildiğini, bilirkişi incelemesi için yalnızca davalı taraf defter ve kayıtlarını ibraz etmiş olduğundan, sadece bu kayıtlar üzerinde inceleme yapıldığını, dava konusu uyuşmazlığın, defter ve kayıtlar üzerinden inceleme yapılarak çözümlenebilecek bir uyuşmazlık olmadığını, dava konusu uyuşmazlığın esasının, sözleşme hükümlerinin haksız şart niteliği taşıdığı noktasında toplandığını, bu nedenle sözleşme hükümlerinin, her ne kadar taraflar tacir olsa dahi, bu yönüyle inceleme ve değerlendirmeye muhtaç olduğunu, ancak yargılama sırasında bu esaslı yargı konusunun mahkemece ele alınmadığı gibi, bilirkişi incelemesinin de bu yönüyle eksik ve yetersiz olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın, ihtisas gerektiren bir. konu olduğunu, zira, tersanelerin Alt İşverenler ile gerçekleştirmiş olduğu sözleşmeler ve üstlenilen işin niteliğinin, gecikmeye ve dolayısıyla Alt İşverenin zarara uğramasına her zaman müsait olduğunu ve uygulamada da pek çok mağduriyet yaşandığını, bu nedenle bu alanda bilgi ve tecrübe sahibi bir bilirkişi tarafından inceleme yapılması gerektiğini,. sadece mali müşavir tarafından yapılacak incelemenin yeterli olmadığını, sözleşme hükümleri gereğince davacı müvekkilinin klas kuruluşlarına karşı yükümlülüğü ve bu nedenle işveren tarafından iş uzasa dahi işi bırakamayacağı hususunun işverenin kötü niyetini ispatlar nitelikte olduğunu, Gemi İnşa sanayisindeki Asıl işveren- alt işveren ilişkisinin ilgili uygulama yönetmeliği madde 3/1-a’da Alt İşveren: Bir İşverenden, iş yerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya “asıl işin bir bölümünde” işletmenin ve “İşin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde” iş alan, bu iş için görevlendirdiği işçilerini “sadece bu iş yerinde çalıştıran” gerçek veya tüzel kişiyi, yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları olarak tanımlandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin de bu esaslara göre akdedildiğini, sözleşmenin bir bütün olarak tüm maddeleriyle uygulama yönetmeliğine uygun olarak düzenlendiğini, asıl işin; dilekçede belirtilen yasa, yönetmelik, kural ve teamüllere göre yapılan bir gemi inşa işi olduğunu, temel maddelerde tarafların belirtilen sorumlukları, her şeyden önce hakkaniyete ve ahlaki sorumluluklara uygun olarak yerine getirilmesinin esas olduğunu, sözleşmenin, alt iş veren firmaya sadece işçi tedariki ile işin ifasını gerektirmekten öte uluslararası kurallar ve işin gereği tamamı sertifikalı eleman çalıştıran özel yasa ve yönetmeliklerin uygulandığı yüksek teknoloji gerektiren bir iş sözleşmesi olduğunu, çalışma sürecinin … kuruluşu tarafından denetlendiğini, bu doğrultuda bir hususa daha dikkat çekmek gerektiğini, her ne kadar davalı 5. maddeye dayanmakta ise de talep edilemeyecek zararların ancak revize, değişiklik, vazgeçme, işin tamamını/bir kısmını devretme durumlarında söz konusu olduğunu, yargılama konusu uyuşmazlığın ise açık olarak davalının kusuruna dayalı işe geç başlanılması ve malzemelerin temin edilememesi nedeniyle süresi içinde tamamlanamamasından kaynaklandığını belirterek istinafa başvurmuştur. Dava, TBK’nın 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak davalı iş sahibi yüzünden iş süresinin uzadığı ve bu nedenle davacı yüklenici işçilerinin fazladan çalışmak zorunda kaldıklarından davacının fazladan ödeme yapmak zorunda kaldığı iddiasıyla, bundan kaynaklanan alacağa ilişkin olarak düzenlenen 2 adet faturaya dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen 28/02/2018 tarih 2017/167 E., 2018/185 K sayılı karar istinaf edilmesi üzerine, dairemiz 2018/925E., 2020/1011 K. sayılı kararı ile dava dilekçesinde açık bir şekilde yemin deliline dayanılmış olması nedeniyle davacı tarafa, sözleşme bedelinin 2,35 TL birim fiyatlı olarak tadil edildiği ve davalının iş için gerekli olan malzeme ve teçhizatı teminde, çalışma için gerekli koşulları sağlamada temerrüte düştüğü, bu sebeple işin uzamasına neden olarak takibe konu fatura bedelleri kadar bir ek iş bedeline sebep olduğu hususlarında davalı tarafa yemin teklifinde bulunup bulunmayacağının hatırlatılıp, neticesine göre bir değerlendirme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. gerekçesi ile istinaf talebinin kabulüne mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiş, ilk derece mahkemesince dairemiz kaldırma kararı doğrultusunda davacı vekilinin süresinde yemin teklifi üzerine talimat mahkemesince davalı yetkilisine usulüne uygun yemin yaptırılmış olup, davalı yetkilisi usulüne uygun olarak tarafların iş bedeli konusunda 2.10 TL birim fiyat üzerine anlaştıkları, birim fiyatı tadil etmedikleri, işin uzamasına sebebiyet vermediği. işin uzamasına davacının taahhüt edilen sayıda işçi getirmemesinin neden olduğu konusunda yemin etmiştir. Davacının istinaf sebepleri eksik inceleme yapıldığına ilişkin olup mahkemece verilen ilk karara karşı yaptığı istinaf sebepleri dışında yeni bir istinaf sebebi ileri sürmediğinden ve bildirdiği istinaf sebepleri dairemizin 2018/925 E., 2020/1011 K. sayılı kaldırma kararı ile karşılandığından kaldırma kararı sonrası yapılan yargılamaya ilişkin istinaf sebebi belirtilmediğinden davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine dair verilen mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup davacı istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/09/2021 tarih ve 2020/519 Esas, 2021/646 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 22/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.