Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/559 E. 2022/704 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/559
KARAR NO: 2022/704
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2021
NUMARASI: 2020/409 Esas, 2021/762 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili; müvekkilinin, davalının işlettiği Kadıköy Rıhtımda büfe olan iş yerine tabela yaptığını ve faturasını düzenleyerek davalı tarafa teslim ettiğini, davalı tarafın müvekkilinden aldığı hizmete karşılık bir kısım ödemeyi yaptığını, bakiye 10.495,24 TL miktarı ise ödemediğinden cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasıyla takibe geçtiklerini, borçlunun alacaklı tarafa 3.500,00 TL borcunun bulunduğu gerekçesi ile bakiye kısma itiraz ettiğini belirterek, kısmi itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafından yapılan tabelanın bedeli ile ilgili daha önceden verilen fiyat üzerinden anlaştıklarını, fakat bu anlaşmayı takiben davacı tarafından ağır fiyat artışları ile kendisinden haksız talepte bulunulduğunu, kendisine herhangi bir fatura ulaşmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 11/02/2016 tarih, 2018/387 Esas, 2020/75 Karar sayılı karar ile alacağını ispat yükü altında olan davacının iş bedelini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf talebi üzerine Dairemizin 22/02/2018 tarih, 2020/802 Esas, 2020/772 Karar sayılı kararı ile, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı tarafından yapılan işin bedeli ve bakiye alacak bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı; davacı tarafından düzenlenen fatura, davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi, davacı tarafından yapılan işle ilgili düzenlenen sevk irsaliyesinde işin teslim alındığına dair imza bulunmadığından, davacının ticari defterlerinin, davacı tarafından düzenlenen fatura ve sevk irsaliyesinin, işin faturada yazılı tutar karşılığında yapıldığını ispata elverişli olmadığı; bu nedenle iş bedelinin işi yapıldığı yer ve zamandaki serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi gerektiği; dosya kapsamına göre sözleşme konusu tabelaların davalının uhdesinde bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, tabelanın özellikleri ve ölçüleri taraflardan sorularak, gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak tabelaların dükkanda asıldığı yer de görülmek suretiyle tabela konusunda uzman bir bilirkişiye işin yapıldığı yer ve zamandaki piyasa rayiç bedelinin tespit ettirilip, kabul edilen ödemeler varsa düşülmek, icra takip dosyasında itiraz edilmeyen kısım da dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece; dosyaya sunulan fatura ve sevk irsaliyesinde yazılı veriler ve tabelanın asıldığı yerin ölçüleri dikkate alınmak suretiyle tabelanın değeri belirlenmek üzere bilirkişi incelemesi yapıldığı, bilirkişi raporunda alternatifli hesaplama yapıldığı; keşifte ve internet görsel araştırmada tespit edilen tabela görüntüleri ile ilgili altyapısı mevcut tabelaların bedeli 7.162,00 TL + KDV olması gerektiği, fatura kalemlerinin tümüne yönelik iş bedelinin tamamı toplam 9.410,00 TL + KDV olması gerektiğinin tespit edildiği, hesaplamalarda 2012-2013 yılları verileri dikkate alınarak hesaplama yapıldığının belirtildiği, davacı vekilinin yargılamanın daha fazla uzamaması için faturadaki kalemler dikkate alınarak yapılan hesaplamanın kabul edildiği beyanı üzerine ek rapor alınmadığı, davacı tarafın yaptığı işi kalemleri ile fatura/sevk irsaliyesinde belirttiğinden bilirkişi raporunda fatura kalemlerinin tümüne yönelik iş bedelinin tamamının toplamı olarak tespit edilen 9.410,00 TL+1.693,80 KDV=11.103,80 hesaplamanın hükme esas alındığı, davalının icra takibine itirazında 3.500,00 TL yi kabul ederek kısmi itiraz ettiğinden takibin 6.995,24 TL lik kısmı yönünden durduğu, davacının ise davasını 6.959,24 TL üzerinden ikame ettiği ve davanın bu tutar üzerinden kabulü gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, davalının İstanbul Anadolu 14.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin taleple bağlı kalınarak 6.959,24 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 10,50 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine, alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacının inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; tarafların 2015 yılı ticari defterleri üzerinde inceleme neticesinde düzenlenen 25.07.2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın iddiasının dayanağı olan faturanın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ancak müvekkilinin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığının, dava konusu faturaya istinaden düzenlenen 30.01.2015 tarihli sevk irsaliyesinin teslim eden ve teslim alan kısımlarında herhangi bir isim/kaşe/imza olmadığının tespit edildiğinden TTK’nın 23.maddesi gereğince kesinleşmiş fatura olmadığını, alacağın varlığına kesin delil teşkil etmediğini; Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 25.09.2014 tarih; 2014/357 Esas, 2014/5487 Karar sayılı ilamı ve 24.05.2016 tarih; 2016/731 Esas, 2016/2961 Karar sayılı ilamlarının emsal olduğunu; mahkemece tabelanın asıldığı yerin ölçüleri dikkate alınmak suretiyle bilirkişiye yerinde inceleme yapılmak üzere karar verildiğini; bilirkişi tarafından dava konusu tabelanın asılı olduğu adrese keşif için gidilmiş ise de dava konusu tabelanın keşif esnasında “fiziken” ve “fiilen” incelenmediğinden tabelanın boyutu ve ebatları, kullanılan malzemelerin nitelik ve kalitesi gibi kanunda belirtildiği şekilde duyu organları yardımıyla inceleme gerektiren hususların tespitinin mümkün olmadığından bilirkişi tarafından tabela bedeline ilişkin bildirilen görüş ve yapılan hesaplamanın varsayımdan öteye gitmesi mümkün olmadığını, HMK gereği yasal unsurları taşıyan bir bilirkişi tespitinden bahsedilemiyeceğini; bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacı tarafından yazılı iş teslim belgesinin, müşteri onayına ilişkin belge ve montaj sonrasına ilişkin fotoğrafın dosyaya sunulamadığını; bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın piyasa rayiç bedeline uygun olarak hesaplandığı ileri sürülse de müvekkiline teslim edilen tabelanın davacı tarafından iddia edilen ölçülerde ve standarta uygun olduğu yönünde yapılmış bir tespit olmadığı gibi dosyada bu yönde davacının beyanları dışında herhangi bir delil bulunmadığını; taraflar arasındaki şifahi anlaşma ile belirlenen iş bedelinin davacı şirkete müvekkil tarafından ödendiğini; davacı tarafça iş bedelinin ispatına ilişkin herhangi bir delil sunulamadığı gibi fiziki inceleme yapılmaksızın düzenlenen usul ve yasada aranılan koşulları taşımayan bilirkişi raporunun delil olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davanın reddi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 470’nci maddesine göre; eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Buna göre yüklenicinin temel borcu, yükümlendiği işi sözleşmeye, amacına uygun tamamlayarak teslim etmek, iş sahibinin temel borcu bedel ödemek olup, işin yapılıp teslim edildiğini yüklenici, iş bedelinin ödendiğini ise iş sahibi ispat etmek zorundadır. Davacı tarafça davalı aleyhine cari hesap alacağına dayalı 10.495,24 TL asıl alacağın tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı; davalının yasal sürede davacıya 3.500,00 TL borcunun bulunduğunu beyan ederek takibe karşı kısmi itirazda bulunması üzerine itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmaktadır. Dairemizin kaldırma kararından sonra yerel mahkemece taraf vekillerine, taraflar arasında yapılan eser sözleşmesi içeriğine göre, tabelanın boyutu, dükkanda ışıklandırma ve sair yapılan başkaca işlerin olup olmadığı, olması halinde neler olduğu hususunda beyanda bulunmak üzere süre verilmiş; davacı vekili dava konusu tabelanın boyutları ve özellikleri belirtilerek düzenlenen fatura ve sevk irsaliyesinin dosyada mevcut olduğunu; davalı vekili ise davacı şirket tarafından tabela yapımı dışında dükkanda ışıklandırma vs herhangi bir iş yapılmadığını; yapılan ve bedeli ödenen tabela 2015 yılında yapılmış olduğundan ve yazılı bir sözleşme de bulunmadığından müvekkilnin söz konusu tabelanın boyutları hakkında bilgi sahibi olmadığını belirtmişlerdir. Mahkemece mahallinde keşif yapılmış, bilirkişi tarafından tabelaların dükkanda asıldığı yer görülmek suretiyle iş bedelinin işin yapıldığı yer ve zamandaki serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi için inceleme yapılarak ve emsal işler baz alınarak rapor düzenlenmiş olup, 26/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda, işin yapıldığı yer ve zamandaki piyasa rayiç bedeline göre takibe konu fatura kalemlerinin tümüne yönelik iş bedelinin toplamının 9.410,00 TL + 1.693,80 KDV =11.103,80 olduğu belirtilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunun Dairemizce verilen kaldırma kararına, dosya kapsamına ve bilimsel verilere uygun, denetime açık olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre, davacı tarafça defterlerinde kayıtlı 500,00 TL düşülmek suretiyle 10.495,24 TL üzerinden icra takibine başlanmış; davalı taraf takipte istenen alacağın 3.500,00 TL’sini kabul etmiş, bakiye 6.995,24 TL’lik kısmına itiraz etmiş, davacı taraf ise davasında 6.959,24 TL yönünden itirazın iptaline karar verilmesini istemiş olup, mahkemece 6.959,24 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/2021 tarih ve 2020/409 Esas, 2021/762 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 475,39 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 118,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 356,55 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.