Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/440
KARAR NO: 2022/798
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2018
NUMARASI: 2017/763 Esas, 2018/1099 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 19/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … A.Ş. arasında 01/09/2016 tarihinde Kavacıktaki plaza binasının cephe işlemleri için sözleşme imzalandığını, sözleşme gereği müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini sözleşme konusu bedelin bakiyesi olan 36.684,30 TL ‘nin ödenmediğini, müvekkili tarafından Kocaeli … Noterliğinin 05/07/2017 tarihi ve … yevmiye nolu ihtarname çekildiğini, davalı tarafından ödeme yapılmadığını iddia ederek 36.684.30 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikle davalı taraftan tahsiline, davalının taşınır ve taşınmaz mallarına tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında 03/09/2016 tarihinde müvekkilinin Kavacıktaki işyerinin cephe-kanopi işleri için sözleşme imzalandığını, müvekkilinin davacı tarafa 10/10/2016 tarihinde 30.000.00 TL, 14/12/2016 tarihinde 50.000.00 TL olmak üzere toplam 80.000.00 TL ödeme yaptığını, davacı tarafın sözleşmede belirtilen işleri zamanında yapmadığını, yaptıklarının ise eksik ve kusurlu olduğunu bunun üzerine müvekkilinin 23/06/2017 tarihinde eksik ve kusurlu işler için davalı tarafa İstanbul … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesi çekildiğini, davalı tarafın bu eksiklikleri gidermesi gerekirken Kocaeli … Noterliği nin 05/07/2017 tarih ve … nolu ihtarnamesi ile müvekkilinin sözleşmedeki edimlerini yerine getirdiğini, istenilen işlerin yapılması için ek ücret talep ettiklerini, 29/06/2017 tarih ve … nolu faturayı müvekkil şirkete tebliğ ettiğini, müvekkilin tebliğ edilen fatura içeriğine ve tutarına itiraz ederek İstanbul … Noterliğinin 12/07/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacıya iade ettiğini, davacının Ba-Bs formu için mutabakat isteklerine mutabık olmadıkları cevabı verildiğini, müvekklinin davacı tarafın edimlerini yerine getirmediğinin tespiti için Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesine müracaat ettiğini, 26/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda da eksikliklerin tespit edildiğini, iddia ederek 24/08/2017 tarihli ihtiyadi tedbir kararından dönülmesini, davacı tarafın hiçbir alacağı olmadığı için davanı reddini talep etmiştir. Mahkemece,04.02.2011 tarih, 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nun 219. Maddesinde “satıcı, alıcıya karşı herhangi bir suretle bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebi ile sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan, maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur, satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.”, 6102 sayılı yasanın 23. Maddesinde “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” hükümlerinin düzenlendiği, davacı tarafın defterlerinde yapılan incelemede ticari defter kayıtlarına göre davalı … A.Ş ‘den 36.685,20 TL alacağı bulunduğunun tespit edildiği gerekçesi ile; Davanın kabulü ile 36.684,30 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davacı müvekkilinin tacir olup, dava konusu alacak da ticari olduğundan ticari faizi ile tahsilini isteyebileceğini, bu durumda mahkemece hükmedilen alacağa ticari faiz yürütülecek şekilde karar verilmesi gerekirken faize hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesinde ”36.684,30-TL tutarındaki alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte ödenmesi”nin talep edildiğini, ilk derece mahkemesince gözden kaçırılan faiz hususu hakkında karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkemenin hangi gerekçe ile davayı kabul ettiğinin tam olarak anlaşılamamakla birlikte, mahkeme gerekçesinde 4.02.2011 tarih, 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nun 219. Maddesi ile 6102 sayılı yasanın 23. Maddesinden bahsedildiğini, fakat bu maddelerin neden gerekçede belirtildiğine dair hiçbir temellendirme yapılmadığını, mahkeme tarafından karar oluşturulurken eser sözleşmesinde meydana gelen ayıp ve kusurlara ilişkin TBK’nın 470-489.maddeleri yerine ticari alım satıma ilişkin kanun maddelerinin baz alınmasının hatalı olduğunu, hemen devamında bu ifadelere ilişkin hiçbir gerekçe ve temellendirme yapılmadan “Davacı tarafın defterlerinde yapılan incelemede Ticari defter kayıtlarına göre söz konusu uyuşmazlık konusu borç bakiyeleri, Davacı … Ltd. Şti. ‘nin ticari kayıtlarına göre davalı … A.Ş ‘den 36.685,20 TL alacağı bulunduğu tespit edildiğinden davanın kabulü ile 36.684,30 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” şeklinde hüküm kurulduğunu, ilk derece yargılaması sürecinde net şekilde açıklandığı üzere, davacının sözleşmeye aykırılık teşkil eden ayıp ve kusurlarının davacıya derhal bildirildiğini, kaldı ki davacının da ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına dair bir itirazı yokken mahkemenin alım satıma ilişkin TBK’nın 223 maddesinin ikinci fıkrası gereğince ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesi ile davacı şirketin ticari defteri baz alınarak hüküm kurulduğunu, öncelikle davacı tarafın müvekkili şirketin ayıp ihbarını süresinde yapmadığına ilişkin herhangi bir itirazı bulunmadığını, böyle bir itiraz dahi yokken mahkemenin bu hususu re’sen değerlendirmesinin hatalı olduğunu, kaldı ki davacı tarafın bu yönde bir itirazı olsa bile müvekkili tarafından davacıya eserin ayıp ve kusurlu olduğunun derhal ve gecikmeksizin bildirildiğini, yapılan tüm bildirimlere rağmen davacının uygun evsafta olmayan malzemelerin kullanılmasından kaynaklanan kusurlar/eksiklikleri giderilmediğini, sözleşmeyle yüklenen işlerin uygun olarak tamamlanarak müvekkiline teslim edilmediğini, davacı tarafından sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmeyen işlerin tespiti amacıyla Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurulduğunu ve 26.09.2017 tarihli bilirkişi raporuyla da yukarıda ayrıntılı olarak izah ettikleri tüm montaj hataları, eksiklikler ve kusurların bilirkişi marifetiyle tespit edildiğini, davacıya ilki 14.12.2016 tarihinde mail yolu ile olmak üzere müteadit defalar ayıbın ve kusurun giderilmesine ilişkin bildirimlerde bulunulduğunu, taraflarca imzalanan 03.09.2016 tarihli sözleşmede taraflar arasında mail yazışmalarının da delil olarak kabul edileceğinin açıkca belirtildiğini, eserin müvekkili şirkete teslim edilmediğini, nitekim karşı tarafın da bu durumu mahkemede ikrar ettiğini, ayıp ve kusurların giderilmesi için ek süre talep ettiklerini ve sonrasında 29.06.2017 tarih ve … nolu faturayı müvekkili şirkete tebliğ etmişken ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava eser sözleşmesi kapsamında bakiye iş bedeli alacağının tahsiline ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir, Davacı, taraflar arasında imzalanmış eser sözleşmesi kapsamında kararlaştırılan işin tamamlanmış olmasına rağmen fatura bedelinin bir kısmının ödenmediğini belirterek ödenmeyen bedelin tahsilini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında 03/09/2016 tarihli “Kavacık … binası girişi cephe- kanopi yapılması projesi kapsamında malzeme tasarım, temin ve montajı” işine ilişkin eser sözleşmesi yapılmış olup, sözleşme ile yapılacak iş, süresi ve bedeli belirlenmiş, davalı iş sahibi tarafından 80.000 TL avans ödenmiştir. Uyuşmazlık, davacı yüklenici tarafından sözleşme konusu işin tam ve eksiksiz yapılıp yapılmadığı, eksik ve ayıplar bulunup bulunmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı ile davacı yüklenicinin alacağı olup olmadığı noktasında çıkmaktadır. Davalı savunmasında, davacı yüklenicinin üstlendiği edimi ayıplı ifa ettiğini, süresinde ayıp ihbarında bulunulduğunu, ayıplı işlerin tespiti için Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesinde 2017/68 D,iş dosyası ile tespit yaptırıldığını ve bilirkişi raporu alındığını belirterek ilgili tespit dosyasına ve alınan bilirkişi raporuna delil olarak dayanmış, mahkemece tespit dosyası ile tespit yapıldığından davalının keşif talebi reddedilmiş, ilgili tespit dosyası getirtilmemiştir. Mahkeme gerekçesinde tespit dosyasında alınan bilirkişi raporu özetlenmiş ancak, davalının ayıplı işler savunması ile bilirkişi raporunda yapılan tespitlere neden itibar edilmediğine ilişkin bir gerekçe belirtilmemiştir. Davalı, taraflar arasında karşılıklı yapılan ihtarların örneğini dosyaya sunmuştur. Dava eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağın tahsiline ilişkin olduğundan mahkemece eser sözleşmesinin düzenlendiği TBK’nın 470. vd maddeleri özellikle ayıp ihbarı konusunda özel düzenleme olan TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerekirken, olaya uygulanması imkanı bulunmayan TBK’nın satış sözleşmelerine ilişkin ayıptan sorumluluğun düzenlendiği 219, maddesinden ve TTK’nın 23 ve bu maddenin yollaması ile yine satış sözleşmelerinde uygulanacak olan TBK’nın 223. maddesinden bahsedildikten sonra, davalının ayıp ihbarı ve ayıp ihbarının süresinde olup olmadığı konusunda her hangi bir değerlendirme yapılmadan, eserde ayıbın var olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı konusunda her hangi bir gerekçe belirtmeden, davaya konu faturanın kabul edilmediğine ve davacıya iade edildiğine ilişkin davalı itirazları değerlendirilmeden, davaya konu davacı faturasının davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğundan ve davacı ticari defterlerinde davacının davalıdan 36.685,30 TL alacaklı olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi ile kaldırılarak, davalı ayıp savunması ile ayıp ihbarı konusundaki delillerinin, gerekmesi halinde tespit dosyası ile bu dosyada alınan bilirkişi raporu, tarafların ihtarnameleri getirtilerek gerekmesi halinde konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile davaya konu eserde ayıp olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı TBK’ının eser sözleşmesine ilişkin 474. maddesi kapsamında değerlendirilerek, davalının ayıp savunmasına itibar edilip edilmeyeceği gerekçesi ile belirtilerek, bundan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, dairemiz kararı nedeniyle davacının faize ilişkin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/10/2018 tarih, 2017/763 Esas, 2018/1099 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Dairemiz kararı gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.