Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/430 E. 2022/696 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/430
KARAR NO: 2022/696
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/07/2020
NUMARASI: 2014/1037 Esas, 2020/322 Karar
DAVA: Menfi tespit-Alacak
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2012/895 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı vekili, müvekkili şirket için 24.08.2010 tarihli sözleşme ile müvekkil şirkete ait Silivri’de yapılmakta olan Konut İnşaatında toplam 646 adet PVC Pencerenin yapılması işi davalı şirket tarafından taahhüt edildiğini, 24.08.2010 tarihli sözleşmenin 3. maddesinde işin niteliği ve teknik şartları ve 4. maddesinde ise işin süresi belirlendiğini, buna rağmen davalı şirketin söyleşmede kararlaştırılan şekilde ve sürede yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmeye konu işi 4 ay gecikmeli teslim ettiğini, ancak gereği gibi ifa gerçekleştirmediğini, 24.08.2010 tarihli sözleşmenin 5. maddesinde işin bedeli ile ödeme şekli ve süresinin belirlendiğini, müvekkil şirket tarafından davalı şirkete iş bedelinin büyük bir kısmının da ödendiğini, nitekim sözleşme bedeli 800.000,00 TL olduğu halde, müvekkil şirket tarafından 736.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalı tarafından sözleşme bedelinin 42.604.71 TL üzerinde bir rakam ek işler açıklaması ile müvekkil davacıya fatura edildiğini, davalı tarafından gönderilen faturalar müvekkil muhasebesindeki yoğunluktan dolayı defter kayıtlarına hatalı olarak işlendiğini, bunun üzerine davalıya bu rakam ile birlikte eksik ve ayıplı bıraktığı rakam tutarında iade faturası kesilerek iadeli taahhütlü mektupla gönderildiğini, müvekkilinin zararlarının davalı tarafından karşılanmadığı gibi, müvekkil şirket hakkında Kadıköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını ve 106.604,71 TL müvekkilden talep edildiğini, davalı tarafın sözleşmede kararlaştırılan sürede sözleşmeye konu edim borcunu yerine getirmediğini, davalı tarafından yerine getirilen edim borcunda ise bir kısım ayıplar tespit edildiğini ve derhal ayıpların tespiti ile birlikte davalının yapmış olduğu işin miktarının tespiti için Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi’nden 2012/51 D.İş sayılı dosya ile eksik yapılan işlerin tespitinin yapıldığı, tespit dosyası ve bilirkişi raporuna göre ayıp ve eksik işlerin bedelinin 51.945,23 Euro olduğunu, sözleşme tarihindeki kur üzerinde TL bazında ise (51.945,23 Euro x 1.918 TL) 99.630,44 TL değerinde olduğunu, Mahkeme tarafından yapılacak olan araştırma sonucunda da ortaya çıkacağı üzere davalı 24.08.2010 tarihli sözleşmenin 3/p maddesine de aykırı davrandığını, iş bu maddeye göre “Yüklenici işe başlamadan önce işverenin alt numarasıyla çalışanlarını sigorta ettirecektir” davalı yüklenicinin bu edim borcuna aykırı davranması sonucunda, müvekkilinin 25.560,00 TL tutarında maddi zararı oluştuğunu, bu zararın davalı tarafından SGK Kurumuna yatırılmayan SSK Primleri olduğunu, davalı tarafından yatırmamış olması nedeni ile bu primleri müvekkil şirketin ödemek zorunda bırakıldığını beyanla, fazlaya ilişkin dava talep haklan saklı olmak üzere; Taraflar arasında imza edilen 24.08.2012 tarihli sözleşme ve ek iş adı altında gönderilen fatura uyarınca müvekkili şirketin 142.235,15 TL tutarında borçlu olmadığının tespitine, 24.08.2012 tarihli sözleşme ve Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden 2012/51 D. İş sayılı dosyası ve 14.05.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre borçlu olmadıkları halde fazladan yapılan 35.630.44 TL tutarındaki ödemenin, ödeme tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden 2012/51 D.İş sayılı dosyası ve 14.05.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre hatalı imalatların düzeltim gideri (silikon ve sair ufak çapta masraflar için) 8.000.00 TL tutarındaki maddi zararın, zararın oluştuğu tarihten itibaren reeskont faiziyle ile birlikte davalı şirketten tahsiline, davalının taşınmazlara vermiş olduğu zararlar hakkında boya, alçı ve sıvaların onarımı için davacı tarafından yapılan 12.177,60 TL ödemenin, ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı tarafından SGK kurumana yatırılmayan SSK Primleri nedeni ile müvekkil firma tarafından yatırılmak zorunda bırakılan 25.560.00 TL tutarında maddi zararın oluştuğu tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, delil tespiti dosyası tespit masraflarının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 24.08.2010 tarihinde akdedilen sözleşme ile davacı şirket tarafından Silivri’de yapılmakta olan … Konut İnşaatına 646 adet PVC pencere doğramaları imalat ve montaj işini müvekkil şirketin taahhüt ettiğini ve sözleşme sonrası davacı tarafın talebi doğrultusunda bazı değişiklikler yapıldığını ve toplam 11 adet bloktan ibaret işler ikmal edilerek her biri için ayrı İş Teslim Belgesi ile davalı şirket yetkililerine teslim edildiğini, 10.03.2012 tarihinde de tümü için iş teslim belgesi imzalandığını, müvekkil şirket tarafından işe başlanabilmesi için davacı tarafından taşınmazların teknik imalat ölçüsü alınacak bir ortamın sağlanması vc bununda sözleşmenin 4. maddesi müvekkile yazılı olarak bildirilmesinden ibaret 120 gün içinde üretim ve montaj işlerini ikmal edilmesi gerektiğini, işin geç teslimi davacı şirketin edimlerim yerine getirmemesinden kaynaklandığından taraflarına kusur izafe edilemeyeceğini, anılan sözleşme hükümleri gereğince taahhüt edilen işler 800.000,00 TL’ye ikmal edilecek ve sözleşme hükümleri gereği de her blok için 6.000,00 TL’nin müvekkil şirketten kesileceğini, işlerin tümü teslim edildiğinde kesilen bu bedellerin iade edileceğini, davalı tarafından verilecek çeklere karşılık da 800.000,00 TL teminat senedinin müvekkili şirketten alındığını, toplam 64.000,00 TL kesinti alacakları mevcut olduğunu, sözleşmenin 3 maddenin ı bendi gereği de elektrik tesisatı ve alt yapı işleri davalı tarafından yapılması kararlaştırılmış iken müvekkil şirket tarafından yapıldığını, ikmal edilen işlere ait faturalar kesilerek davalı tarafa gönderildiğini, 18.04.2012 tarihli mutabakat cevabında faturalara mutabık kalındığının beyan edildiğini ve toplam 105.781,64 TL alacaklarının varlığının davalı tarafça kabul gördüğünü, bu alacağın 64.000,00 TL’sinin sözleşme gereği her blok için yapılan kesinti, 41.781,64 TL’si ise yapılan ek işler ile ilgili olduğunu, liunlarla ilgili olarak da davalı tarafa fatura gönderildiğini ve karşılıklı mutabakata da varıldığını, işlerin tümünün eksiksiz olarak imza karşılığında 10.03.3012 tarihinde davacıya teslim edildiği halde ne kesinti alacağı ve ne de bakiye alacağın müvekkiline verilmediği gibi teminat senedinin de iade edilmediğini, davacı vekilinin müvekkil şirketin sözleşmeye konu edilen edimi yerine getirmediği ve ayıplı ifa ettiği beyanının da dayanaksız olduğunu, sözleşme dışı malzeme, ayıplı mal kullanıldığı ve eksik işler yapıldığı görüşünü kabul etmediklerini, davacının bakiye alacakları olan bedelin tahsili için aleyhlerine 04.05.2012 tarihinde icra takibi başlatılınca bu yola başvurarak alacaklarının tahsilini geciktirmeyi amaçladığını, proje değişikliğinin bizzat tespit isteyen tarafından talep edilip mono blok panjur yerine detaylı panjur sistemine geçildiğini, bu değişikliğe uygun malzeme kullanıldığını, sözleşmede zikredilen … kullanma imkânının ortadan kalktığını, bunun tamamen işveren tarafından projede yapılan değişiklikten kaynaklandığını, teslim ve tesellüm tutanakları ile yapılan işlerin sorunsuz bir şekilde teslim alındığının ve mevcut montaj şeklinin de müşteri ve şantiye yetkilisi bilgisi tahtında olduğunun aşikâr olup ilk teslim 29.03.2011 tarihinde olup bilahare bütün bloklar için tek bir teslim ve tesellüm tutanağı imza altına alındığını, ilk teslimden bir sene sonra da tutanak hazırlanmış ve anılan tutanakta da işlerin eksiksiz olarak şantiye sorumlusuna teslim edildiğinin imza altına alındığını, davacı vekilinin sözleşme hükmü gereği yüklenici işe başlamadan önce işverenin alt numarası ile çalışanların sigorta ettireceğini, sigorta ettirmediğini ve bu nedenle de 25.560,00 TL SGK zarar oluştuğunu beyan ettiğini, oysa sözleşme devamında iş kazasından müvekkilin sorumlu olacağı hüküm altına alındığını, yapılan iş montaj işi olup üretim müvekkil şirketin merkez atölyesinde olmutuğunu, montaj işinde müvekkili sigortalı çalışan işçilerin davacı tarafta sigorta ettirilmesinin düşünülemeyeceğini, bu kişilerin müvekkilinin iş merkezinde sigortalı olduklarını, ödeyeceğini beyan ettikleri bedelin tüm şantiyesi için ödeyeceği rakam olduğunu, tarafları ile alakası olmadığı halde müvekkil şirkete yüklemesinin yasal zemini bulunmadığını, davacı tarafın müvekkilinin bakiye alacağını ödememek için tek taraflı ve taraflarının yokluğunda yapılan ve aynı zamanda itiraz edildiğinden dolayı bir hükmü bulunmayan tespit raporunu delil olarak gösterdiğini, oysa işin eksiksiz alındığına dair tutanaklar olduğu gibi tutanaktan sonra da 18.04.2012 tarihli mutabakat faturası tanzim edildiğini beyanla, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, müvekkili firmanın 24.08.2010 tarihinde akdedilen sözleşme ile davalı şirket tarafından Silivri de yapılmakta olan … Konut inşaatına 646 adet sözleşme sonrası davalı tarafın talebi doğrultusunda bazı değişiklikler yapıldığını ve toplam 11 adet bloktan ibaret işlerin ikmal edilerek her biri için ayrı iş teslim belgesi ile davalı şirket yetkililerine teslim edildiğini, anılan sözleşme hükümleri gereğince taahhüt edilen işlerin 800,000.00 TL ye ikmal edilecek ve sözleşme hükümleri gereği de her blok için 6.000,00 TL müvekkili şirketten kesilecek olduğunu, işlerin tümünün teslim edildiğinde kesilen bu bedellerin iade edileceğini, davalı tarafından verilecek çeklere karşılık da 800.000,00 TL’nin teminat senedinin müvekkili şirketten alındığını, toplamda 64.000,00 TL kesinti alacaklarının mevcut olduğunu, sözleşmeye göre elektrik tesisatı ve alt yapı işlerinin davalı tarafından yapılması kararlaştırılmış iken müvekkili şirket tarafından yapıldığını, ikmal edilen işlere ait faturalar kesilerek davalı tarafa gönderildiğini, davalı tarafa sözleşmeden ve mutabakat faturadan kaynaklanan alacaklarının tahsili için Kadıköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunulduğunu ve davalı tarafından kötü niyetli olarak itiraz edildiğinden iş bu itirazın iptali davasını açmak zorunda kaldıklarını, bu nedenlerle takibin devamına, alacak likit olduğundan dolayı kötü niyetli olan davalıların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazsminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davalı vekili, davacı yanın dava dilekçesi ile 646 adet PVC pencere doğramaları imalat ve montaj işini davacının taahhüt ettiğini, davalının talebi doğrultusunda sözleşme dışı bazı değişiklikler yapıldığını, davacı tarafın 11 adet iş teslim belgesini davalı yana teslim ettiğini iddia ve beyan ettiğini, davacının sözleşme süresine riayet etmediği gibi sözleşmeye konu edim borçlarının da eksik ve ayıplı ifa olarak gerçekleştirdiğini, buna ilaveten davacı tarafından iddia edildiğinin aksine müvekkili tarafından sözleşme sonrasında, davacıya değişiklik talebinde bulunulmadığını, 35.630,44 TL ödemelerinin huzurdaki davada davacıdan taraflarına talep ve dava konusu yapıldığını, davacı tarafından yapılan hatalı imalatların kapatılabilmesi için ise 8.000,00 TL maddi zararın olduğu bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, davacının 24.08.2010 tarihli sözleşmenin 3/p maddesine de davacının aykırı davrandığını, davacı şirketin 24.08.2010 tarihli sözleşmede yer alan yükümlülüklerini yerine getirmediği bilirkişi raporu ile ispat edildiğini, davacı şirkete sözleşme bedelinin büyük bir kısmının da ödendiğini, bu sebeple fazladan ödenen kısmın iadesi ile bakiye kısımdan dolayı müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespiti ve maddi zararlarının tahsili amacıyla huzurdaki davada davacı gözüken şirket aleyhine açmış oldukları Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/445 esas sayılı dava dosyasının sonucunun, mahkemede görülmekte olan davanın sonucunu etkileyeceğini, Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/445 esas sayılı dava dosyasının taraflarınca daha önce açılmış olduğu dikkate alınarak huzurdaki davanın bekletilmesine, davanın reddine, davacı aleyhine dava değerinin %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı hükmedilmesine, ödemezlik defi itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, asıl davada; taraflar arasında imzalanan 10.3.2012 tarihli teslim tutanağı doğrultusunda davalı yüklenicinin yapımını üstlenmiş olduğu işi tamamlamış olduğunun kabulü gerektiği, taraflar arasında 18.4.2012 tarihinde yapılan hesap mutabakatı ile birleşen dava davalısı işveren … Ltd. Şti.’nin 105.781,64 TL borçlu olduğu kabul edildiğinden bu mutabakatın tarafları bağlayacağı, yüklenici şirketin yapımını üstlendiği doğrama bedelinin sözleşmede 800.000,00 TL olarak belirlendiği ve buna karşılık yüklenici şirkete 736.000,00 TL ödenmiş olduğu hususunun ihtilaf konusu olmadığı, iş tamamlanmış olduğundan yapılan işten yüklenicinin kalan alacağının (800.000,00 TL – 736.000,00 TL =) 64.000,00 TL olacağı, ek işler için talep edilen 41.781.64 TL ile birlikte işveren şirketin toplam borcunun (64.000.00 TL + 41.781.64 TL =) 105.781.64 TL olacağı, taraflar arasında akdedilen sözleşmede zikredilen monoblok panjur yerine detaylı panjur sistemine uygun malzeme kullanıldığı anlaşılmış ise de, taraflar arasında düzenlenen teslim tutanaklarında bu konuda herhangi bir ihtirazı kayda rastlanmadığı gibi sözleşmede belirtilen … yerine kullanılan detaylı panjur siteminin daha kaliteli olması ve ek maliyet getirmesi nedeni ile imalat farklılığı eksik ve ayıplı iş olarak değerlendirilmeyeceği, 11.8.2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda “davacı işveren … Ltd. Şti.’nin eksik ve ayıplı işler için yükleniciden 99.630,44 TL talep edebileceği kabul edilmiş ise de, raporda yeterli inceleme yapılmadan tespit raporuna bağlı kalınarak değerlendirme yapıldığı anlaşıldığından bu rapordaki değerlendirmenin kabul edilemeyeceği, ikinci heyet tarafından düzenlenen 06.10.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporundaki değerlendirmelere iştirak edildiği ve yapılan işte eksik ve ayıp bulunmadığı, ufak tefek eksikliklerin giderilmesi için taktir edilen önceki raporda da kabul edilmiş bulunan 8.000.00 TL bedelin kadri marufunda olduğu kanaatine varıldığı, bu miktarın yukarıda belirlenen 105.781,64 TL bakiye borçtan düşümü sonrasında bakiye borcun 97.781.64 TL olacağı, bu sebeple işveren şirketin borçlu olmadığına ilişkin talebinin kabul edilemeyeceği, taraflar arasında akdedilen sözleşmede teslimde gecikme halinde herhangi bir cezai şart kararlaştırılmadığı, taraflar arasında akdedilen teslim tutanaklarında gecikmeye ilişkin bir ihtirazi kayda rastlanmadığı, bu sebeple gecikme nedeni ile uğranılan zararın ispatı gerektiği, dosyada zarara ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, bu nedenle asıl davada davacı işverenin gecikme nedeni ile herhangi bir talepte bulunamayacağı, davacı-birleşen davada davalı yanca, sözleşmenin 3/p hükmü gereğince SSK prim ödemeleri nedeniyle alacağı olduğu iddia edilmiş ise de, dosyadaki SGK kayıtlarına göre yüklenici şirketin kendi elemanlarını sigorta ettirmiş olduğu, işveren şirket tarafından sigortalı gösterilen elemanların yüklenici şirket çalışanları olduğuna dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, bu nedenle işveren şirketin işbu iddiasının ispatlanmadığı kanaatine varıldığı, davacı işveren şirket tarafından davalı yüklenici şirketin taşınmazlara zarar verdiği iddiasıyla, boya, alçı ve sıvalardaki onarımlar için 12.177,60 TL harcama yapıldığı belirtilmiş ve bu zararın tazmini talep edilmiş ise de, davalı yüklenicinin taşınmazlara ne şekilde zarar verildiği açıklanmadığı gibi, zarara ilişkin herhangi bir delil de ibraz edilmediğinden 12.177,60 TL tutarındaki tazminat talebinin de kabul edilemeyeceği, delil tespiti dosyasındaki tespit masraflarının davadaki haklılık oranına göre paylaştırılması gerektiği, birleşen davada, birleşen dava davacısı olan yüklenici şirketin yapılan işlerden doğan alacağı kabul edilen ve hükme esas alınan bilirkişi raporlarında 105.781,64 TL olarak hesaplanmış olup, bu hesaplama doğru kabul edildiğinden birleşen davanın takibe konu asıl alacak bakımından kabulü gerektiği, dosyada icra takibinden önce işveren şirketi temerrüde düşüren herhangi bir ihtara rastlanmadığından takipten önceki dönem için işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, takip konusu alacak likit olmayıp, yapılan işte eksik-ayıplı işler bulunup bulunmadığı ve alacağın varlığı-miktarı yargılama sonucu belirlendiğinden birleşen davadaki icra inkâr tazminatı isteminin reddi gerektiği, birleşen davalı taraf, birleşen davacının icra takibini yaparken veya dava açarken kötü niyetli olduğunu ispatlayamadığından birleşen davalının kötüniyet tazminatı talebinin de yerinde olmadığı gerekçesiyle, asıl davada; davacının 142.235,15 TL tutarında borçlu olmadığının tespiti talebinin reddine, fazladan yapılan 35.630,44 TL tutarındaki ödemenin tahsili talebinin reddine, hatalı imalatların düzeltim gideri olan 8.000 TL maddi zararın tahsili talebinin kabulü ile, 8.000 TL’nin dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının taşınmaza verdiği zararların onarım bedeli olan 12.177,60 TL’nin tahsili talebinin reddine, davalı tarafından ödenen SSK primleri nedeniyle 25.560 TL maddi zararın tahsili talebinin reddine, birleşen davada; davanın kısmen kabulü ile; davalı borçlunun kapatılan Kadıköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 105.781,64 TL. asıl alacak ve taleple bağlı kalınarak işleyecek %17.75’i geçmeyecek şekilde değişen oranlarda yasal faizi üzerinden devamına, davacının fazlaya ilişkin 823,07 TL’lik işlemiş faiz isteminin reddine, alacak likid olmadığından davacının inkar tazminatı isteminin reddine, alacaklının takibi başlatmada haksız ve kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı yararına ayrıca tazminat takdirine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı-birleşen davalı vekili istinafında, asıl dava yönünden; asıl dava yönünden verilen 8.000,00 TL maddi tazminatın kabulü dışındaki, 142.235,15 TL borçlu olmadıklarının tespiti talebinin reddi ile 35.630,44 TL fazladan ödemenin tahsili talebinin reddine ilişkin kısmın hukuka ve dosya gerçeklerine aykırı olduğunundan, bu yöndeki hükmün kaldırılması gerektiğini, gerek Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/51 D. İş sayılı dosyasında gerekse de mahkemeye sunulan 11.08.2014 tarihli kök rapor ve 03.11.2014 havale tarihli ek raporda, müvekkili şirketin davalı taraftan 99.630,44 TL talep edebileceği yönünde tespit bulunduğunu, bu raporlarda, “ Panjur işi ile ilgili olarak kullanılan rayların sözleşmeye konu mallar olmadığı, dava konusu olan taşınmazlarda kullanılan raylarda korozyonun başlamış olduğu, doğramalar için kullanılan silikonların yeteri derecede kullanılmadığı, çıtalar arası boşlukların var olduğu, montaj vida eksikliklerinin bulunduğu kurulumuz tarafından tespit edilmiş olup….” şeklindeki tespitlerle iddia ettikleri hususların açıkça tespit edildiğini, bu açık tespitlere rağmen, diğer bilirkişi raporlarında hiç bir somut bilgi ve belge ile bu tespitler çürütülmeden, birbiri ile çelişkili bir çok rapor ortada iken mahkemenin bu taleplerini reddetmesinin hatalı olduğunu, 35.630,44 TL fazladan yapılan ödeme ile ilgili olarak verilen ret kararının da hatalı olduğunu, hiçbir bilirkişi heyetinde mali müşavir bulunmamakta olup yine sunulan hiçbir raporda muhasebe ve ticari defter incelemesi yapılmadığını, raporlarda fazladan yapılan ödeme ile ilgili konuların hiç tartışılmadığını, yapılan fazladan ödeme ile ilgili dosyada sadece 24.07.2014 tarihli Mali Müşavir … imzalı raporun bulunduğunu, bu raporda da “… Ltd. Şti.nin, davalı … Ltd. Şti’den 36.453,50 TL alacaklı olduğu” şeklinde tespit bulunduğunu, mahkemenin, dosyada fazladan ödemenin tartışıldığı ve ticari defterlerin de incelenmesi sonucu oluşturulan bu tek raporun dikkate almamasının hatalı olduğunu, 24.08.2010 tarihli sözleşmenin 3/p maddesindeki “Yüklenici işe başlamadan önce işverenin alt numarasıyla çalışanlarını sigorta ettirecek” hükmü gereğince, davalı-karşı davacı tarafın çalışan işçilerle ilgili olarak sigorta primlerini ödemesi gerekirken, böyle bir ödeme yapmadığını ve bu primlerin müvekkili şirket tarafından ödenmek zorunda kalındığını, bu husustan dolayı müvekkili şirketin 25.560,00 TL net zararı bulunduğunu, mahkemece ilgili kuruma yazı yazılarak getirtilen belgelerin söz konusu işten dolayı sigorta primlerinin kimin tarafından yatırıldığı bakımından ne bilirkişi heyetlerince ne de mahkeme incelenmediğini, birleşen dava yönünden; taraflar arasında yapılan 24.08.2010 tarihli Plastik Doğrama Sözleşmesinin, 3 nolu maddesinin f bendinde, “Doğramalarda … MARKA mono blok panjur kutusu ve rayı kullanılarak yapılacak panjur kutuları doğrama ile aynı renkte olacaktır” hükmü bulunduğunu, Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/51 D.İŞ sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda “Dava konusu olan yerde kullanılan pencerelerin … marka pvc olduğu ve panjur işi ile ilgili olarak kullanılan rayların sözleşmeye konu olan mallar olmadığının” belirtildiğini, mahkemece alınan 11.08.2014 tarihli ilk rapor ve devamındaki ek raporda da “Panjur işi ile ilgili olarak kullanılan rayların sözleşmeye konu olan mallar olmadığının…” belirtildiğini, davalı-birleşen davada davacı vekilinin 31.08.2012 havale tarihli dilekçesinin 3 nolu bendinde, “Proje değişikliği bizzat davalı tarafından talep edilip monu blok panjur yerine detaylı panjur sistemine geçilmiştir. Bu değişikliğe uygun malzeme kullanılmıştır. Sözleşmede zikredilen … monoblok panjur kutusu kullanma imkanı kalkmıştır.” şeklindeki beyanı ile sözleşmede belirtilen marka dışında ürün kullandıklarının açıkça ikrar edildiğini, proje değişikliğinin müvekkili şirket tarafından talep edildiğine ilişkin hiç bir delil sunulamadığını, tüm bu hususlara rağmen mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda, hiçbir somut belge sunulmadan, kullanılan malzemenin sözleşmede belirtilen malzemeden daha kaliteli olduğunun soyut kanaatlerle dile getirilmesinin, sözleşmede belirtilen işin ayıplı iş olmadığı anlamına gelemeyeceğini, kaldı ki, sözleşmenin açık hükmünden anlaşılacağı üzere, bu ürünlerin … markaya uyumlu ürünler olmadığını, … marka ürünün kullanılmamasının da açıkça ayıplı iş olarak değerlendirilmesi gerektiğini, mahkemenin 27.09.2019 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararı ile “Özellikle … Monoblok panjur sistemi yerine kullanılan detaylı panjur sisteminin daha kaliteli olduğu hususunun denetlenebilir şekilde açıklanması” istendiği halde bilirkişi heyetinin raporlarında, internet sitesinden buldukları bir telefonla görüştüklerini ve bu görüşme sonucunda detaylı panjur sisteminin daha kaliteli olduğu sonucuna vardıklarını belirttiklerini, tamamen ciddiyetten uzak ve denetlenebilir hiç bir veri taşımayan bu tespitin kabul edilmesi ve bu tespitin hükme esas teşkil etmesinin mümkün olmadığını, baştan beri ısrarla vurguladıkları üzere, sözleşmede belirtilen marka ile davalı tarafın yaptığı sistemle ilgili olarak, her ikisine ait fiyatların açıkça anlaşılacağı fatura veya satış rakamlarının incelenip buna ilişkin belgeler dosyaya sunulmadan denetlenebilir bir raporun varlığından söz edilemeyeceğini, yine hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda “tüm panjur kumandaları işveren şirket adına …, … ve …’a şirket kaşesi üzerine atılan imzalı tutanakla teslim edildiğinden davalı yüklenicinin işi tamamlamış olduğunun kabulü gerektiği” şeklindeki tespitte bulunulmuş ise de, bu kişilerin müvekkili şirketi temsile yetkili kişiler olmadıklarını, … ve … yönünden, bu kişilerin müvekkili şirketi temsile yetkilerinin olup olmadığının araştırılmadığını belirterek, asıl dava yönünden 142.235,15 TL borçlu olmadıklarının tespiti taleplerinin reddi ile fazla yapılan 35.630,44 TL ödemenin tahsili taleplerinin reddi yönünde verilen kararların kaldırılarak her iki talep yönünden de davalarının kabulüne karar verilmesini, birleşen dava yönünden davanın kısmen kabulü yönündeki hükmün kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu 355. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı – birleşen davalı iş sahibi, davalı – birleşen davacı ise yüklenicidir. Asıl dava, inşaat işlerine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklanan, eksik ve ayıplı ifa nedeniyle menfi tespit, fazla ödenen bedelin istirdadı ve tazminat taleplerine, birleşen dava ise, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemlerine ilişkindir. Asıl dava dosyası Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/01/2013 gün ve 2012/445 esas, 2013/38 karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/258 esasına kaydedilmiş, sonrasında İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/06/2013 gün ve 2013/258 esas, 2013/257 karar sayılı görevsizlik kararı üzerine İstanbul Anadolu Kapatılan 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/461 Esasına kaydedilmiş, bu Mahkemenin kapatılması üzerine de istinafa konu Mahkemenin 2014/1037 esas sayısına kaydedilmiş ve birleşen diğer dosya ile birlikte yargılama yapılmıştır. Asıl davada; davacı iş sahibi şirket, taraflar arasında imzalanan 24.08.2010 tarihli sözleşme ve ek iş adı altında gönderilen fatura uyarınca davacı şirketin 142.235,15 TL tutarında borçlu olmadığının tespitine, 24.08.2010 tarihli sözleşme ve Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden 2012/51 D.iş sayılı dosyası ve 14.05.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre borçlu olmadığı halde fazladan yapılan 35.630,44 TL. tutarındaki ödemenin ödeme tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden 2012/51 D.iş sayılı dosyası ve 14.05.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre, hatalı imalatların düzeltim gideri(silikon ve sair ufak çapta masraflar için) 8.000,00 TL tutarındaki maddi zararın, zararın oluştuğu tarihten itibaren reeskont faiziyle ile birlikte davalı şirketten tahsiline, davalının taşınmazlara vermiş olduğu zararlar hakkında boya, alçı ve sıvaların onarımı için davacı tarafından yapılan 12.177,60 TL. Ödemenin, ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı tarafından SGK. Kurumuna yatırılmayan SSK. Primleri nedeni ile müvekkili firma tarafından yatırılmak zorunda bırakılan 25.560,00 TL. tutarında maddi zararın, zararın oluştuğu tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, delil tespiti dosyası tespit masraflarının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/895 esas sayılı dosyasında ise, birleşen dava davacısı yüklenici şirket, Silivri’de yapılmakta olan … konut inşaatında yapılan 646 adet PVC doğrama bedelinden bakiye alacağın tahsili için birleşen dosya davalısı iş sahibi şirket aleyhine Kadıköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesi talep etmektedir. Yüklenici şirketin yapımını üstlendiği doğrama bedeli sözleşmede 800.000 TL olarak belirlenmiş ve buna karşılık yüklenici şirkete 736.000 TL ödenmiştir. Taraflar arasında imzalanan 10.3.2012 tarihli teslim tutanağında; 753 adet doğrama ve detaylı sistem 616 adet panjurun imalatının yapılıp camları takılmış, aksesuarları ve pencere kolları dahil montajı yapılmış, iş ve dış izolasyonları bitmiş olarak çalışır durumda eksiksiz olarak şantiye sorumlusuna teslim edildiği, … marka altınmeşe renkli Euro 70 serisi doğrama ve panjurların teslim edildiği, tüm panjur kumandalarının teslim alındığı belirtilerek, tutanak yüklenici şirket adına …, işveren şirket adına …, … ve … tarafından şirket kaşesi üzerine imza edilmiştir. Taraflar arasında 18.4.2012 tarihinde yapılan hesap mutabakatı ile, birleşen dava davalısı işveren … Ltd. Şti.’nin 105.781.64 TL borçlu olduğu kabul edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlıklar; Asıl davada; tarafların aralarındaki sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri, eserde ayıp olup olmadığı, asıl davadaki davacının, asıl davadaki davalıdan alacağı olup olmadığı, alacağı varsa miktarının ne kadar olduğu, asıl dava davacısının, asıl dava davalısına fazladan ödeme yapıp yapmadığı, yapmışsa miktarının ne kadar olduğu, asıl dava davalısının hatalı imalat yapıp yapmadığı, yapmışsa miktarının ne kadar olduğu, asıl dava davalısının taşınmaza zarar verip vermediği, vermişse onarım bedelinin ne kadar olduğu, SSK primlerinden dolayı asıl dava davacısının zarara uğrayıp uğramadığı, zarara uğramışsa asıl dava davalısından talep edip edemeyeceği, talep edebilecekse miktarının ne kadar olduğu, delil tespiti dosyasındaki tespit masraflarından davalının sorumlu bulunup bulunmadığı, sorumlu ise oranının ve miktarının ne kadar olduğu, Birleşen davada; birleşen dava davacısının, birleşen davadaki davalıdan alacağı olup olmadığı, alacağı varsa miktarının ne kadar olduğu, birleşen dava davacısının, birleşen dava davalısından işlemiş faiz isteyip isteyemeyeceği, isteyebilecekse icra takibinde istediği faiz olan 823,07 TL’lik istemin yerinde olup olmadığı, birleşen davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, birleşen davanın tam veya kısmen reddi halinde davacının haksız olması yanında kötü niyetli olarak icra takibi yapıp yapmadığı, davalının kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmadığı hususlarına ilişkindir. Mahkemece önce, bilirkişiler inşaat mühendisi Prof. Dr. …, yeminli mali müşavir … ve hukukçu …’dan oluşan 1. bilirkişi heyetinden 11/08/2014 tarihli rapor ve 03/11/2014 havale, 05/10/2015 ve 11/01/2017 tarihli ek raporlar alınmış, bu rapora yapılan itirazlar üzerine bilirkişiler makine mühendisi …, muhasebe ve finansman öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. … ve MÜHF Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. …’dan oluşan 2. Bilirkişi heyetinden 06/10/2017 tarihli rapor ve 20/11/2018 tarihli ek rapor alınmış, sonrasında ise her iki bilirkişi heyetinin raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için bilirkişiler mimar … ve hukukçu hesap bilirkişisi …’ten oluşan 3.bilirkişi heyetinden 10/06/2019 tarihli rapor ile 21/10/2019 ve 28/05/2020 tarihli ek raporlar alınmış, bu son rapor ve öncesinde 2. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunarak hükme esas alınmış, yukarıda özetlenen gerekçe doğrultusunda, asıl davanın sadece 8.000,00-TL hatalı imalat düzeltim gideri bakımından kısmen kabulüne, diğer tüm talepler bakımından reddine, birleşen davanın takipteki 105.781,64-TL asıl alacak bakımından kısmen kabulüne, takipteki işlemiş faiz talebi için ise reddine karar verilmiştir. Verilen bu karara karşı sadece davacı – birleşen davalı vekilince her iki dava bakımından da yukarıda özetlenen sebeplerle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf dilekçesinden anlaşılacağı üzere, asıl davaya ilişkin olarak; sadece reddedilen 142.235,15 TL borçlu olmadıklarının tespiti, 35.630,44 TL fazla ödemenin ve 25.560,00 TL yüklenici adına yapıldığı belirtilen SSK ödemesinin tahsili talepleri bakımından istinaf itirazlarında bulunulmuş olup, davalı – birleşen davacının taşınmazlara verdiği zararlara ilişkin 12.177,60 TL ‘lik talebin reddi, delil tespiti dosya masraflarının haklılık oranına göre paylaştırılması ve kabul edilen hatalı imalatların düzeltim gideri 8.000,00 TL bakımından ise bir istinaf itirazında bulunulmamış, birleşen davaya ilişkin olarak ise; davanın tümden reddi gerektiğine dair istinaf itirazında bulunulmuştur. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, mahkemece hem 18/04/2012 tarihli hesap mutabakatındaki borç miktarı, hem de bu miktarla örtüşen, 800.000,00 TL sözleşme bedelinden, yapılan ihtilafsız ödemeler miktarı 736.000,00 TL düşüldükten sonra kalan miktara (64.000,00 TL), 2. ve 3. Bilirkişi heyetlerinden alınan raporlarda kadr-i maruf olduğu belirlenen 41.781,64 TL ek işler bedeli de eklenerek bulunan toplam 105.781,64 TL bakiye iş bedeli borcu miktarının belirlendiği, ek işler bedeline ilişkin olarak istinaf dilekçesinde açık bir istinaf itirazı yer almadığı, kaldı ki ek işler bedeli ile birlikte toplam 105.781,64 TL bakiye borca göre düzenlenen 18/04/2012 tarihli hesap mutabakatının tarafları bağlayıcı olduğu, tarafların incelenen ticari defter kayıtlarında bu mutabakat tarihinden sonra ki bir alacak – borç kaydının bulunmadığı, istinaf dilekçesinde bu mutabakata ilişkin de bir itiraz yer almadığı, istinaf dilekçesinde defter ve kayıtların fazladan yapılan ödemelerle ilgili olarak incelenmesi gerektiği, mevcut bilirkişi heyeti raporlarında bu yönde bir inceleme bulunmadığı, 24/07/2014 tarihli mali müşavir bilirkişi raporunda davacı – birleşen davalı şirketin davalı – birleşen davacı şirketten 36.453,50 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği belirtilmiş ise de, söz konusu mali müşavir bilirkişi raporunda davacı – birleşen davalının Malatya’da olan ticari defter ve kayıtlarının talimat yoluyla incelenmiş olduğu ve bu raporda yapılan hesaplamalarda da; davacı – birleşen davalının yapmış olduğu ödemelerin 736.000,00 TL olarak tespit edildiği ancak bu rakama ayrıca davacı – birleşen davalı tarafça davalı – birleşen davacı tarafa eksik – ayıplı işlere karşılık kesilen 142.235,15 TL’lik iade faturasının da yapılan ödemelere eklendiği, yine bu raporda davalı – birleşen davacı tarafça kesilen ve davacı – birleşen davalı defterlerine kayıt edilen faturalar toplamının 842.200,99 TL olarak belirlendiği, bu miktardan 800.000,00 TL sözleşme bedeli düşüldüğünde kalan 42.200,99 TL’lik fazlalığın bilirkişilerce kadr-i maruf olduğu belirlenen 41.781,64 TL ek işler bedeli ile örtüştüğü gibi, 142.235,15 TL’lik iade faturası ödeme olarak kabul edilmediğinde istinaf dilekçesinde dayanılan bu rapora göre dahi davacı – birleşen davalının 105.781,65 TL borçlu çıkmakta olduğu, bu miktarın da mahkemece kabul edilen miktarla örtüşüğü, buna göre asıl davada talep edilen 35.630,44 TL’lik fazla ödeme iddiasının yerinde olmadığı, Asıl davada talep edilen 142.235,15 TL borçlu olunmadığının tespiti talebinin dayanağının davalı – birleşen davacı yüklenicinin eksik ve ayıplı imalatına dayalı olarak kesilen iade faturası olduğu, gerek dava dilekçesinde gerekse istinaf dilekçesinde bu iade faturasına dayanak olarak da Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/51 D. İş sayılı dosyasına sunulan rapor ile mahkemeye sunulan 11.08.2014 tarihli kök rapor ve 03.11.2014 havale tarihli ek raporda davacı – birleşen davalı şirketin davalı – birleşen davacı taraftan 99.630,44 TL talep edebileceği yönündeki tespitin gösterildiği, bu raporlarda davalı – birleşen davacı yüklenici tarafından sözleşmede belirtilen monoblok panjur yerine detaylı panjur sistemine uygun malzeme kullanılmış olması nedeniyle söz konusu bedeli davalı – birleşen davacıdan talep edilebileceği belirtilmiş ve yapılan tespitlere göre de bu şekilde farklı malzeme kullanıldığı anlaşılmış ise de, bu farklılığın açık ayıp niteliğinde olduğu, davacı – birleşen davalı iş sahibi şirketin şantiye sorumluları tarafından imzalanan 10/03/2012 tarihli teslim tutanağında takılan ürünlerin marka ve modelinin açıkça belirtilmiş olduğu, davacı – birleşen davalı tarafça bu tutanağı kendisi adına imzalayanların şirketi temsile yetkili olmadıkları belirtilmiş ise de, bu kişilerin şantiye sorumlusu olarak orada bulunduklarına ilişkin bir itirazda bulunulmadığı, aynı kişilerin 29/03/2011 – 10/03/2012 tarihleri arasında 10 adet teslim tutanağı imzalamış oldukları, bu durumun şantiye sahasında davacı – birleşen davalı tarafın şantiye sorumlulukları olarak bulunduklarını ortaya koyduğu, teslim olgusunun her türlü delile ispat edilebileceği, bu teslim tarihi esas alındığında ve dava tarihi olan 12/07/2012 tarihine kadar bu konuda karşı tarafa gönderilmiş herhangi bir ayıp ihbarı bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda, teslim tarihinden yaklaşık dört ay sonra ileri sürülen ayıp savunmasını makul süre içerisinde sayılamayacağı, ayıp ihbar süresinin geçirilmiş olduğu, ayrıca her ne kadar 11.08.2014 tarihli kök rapor ve 03.11.2014 havale tarihli ek raporda bu şekilde bir görüşte bulunulmuş ise de sonradan 2.bilirkişi heyetinden alınan rapor ve 1.heyet raporu ile çelişkiyi gidermek için 3.bilirkişi heyetinden alınan rapordaki benzer görüşlerden anlaşılacağı üzere sözleşmede belirtilen … mono blok panjur yerine kullanılan detaylı panjur siteminin daha kaliteli olması ve ek maliyet getirmesi nedeni ile buna dair imalat farklılığının eksik ve ayıplı iş olarak değerlendirilmeyeceği, mahkemece de bu yönde yapılan değerlendirmeler neticesinde asıl davadaki bu talebin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun bulunduğu, Yukarıdaki iki paragrafta yapılan açıklama ve değerlendirmeler doğrultusunda, davalı – birleşen davacı şirketin bakiye iş ve ek iş bedeli alacağı toplamın 105.781,64 TL olduğundan, birleşen davaya konu icra takibinde de asıl alacak olarak bu miktar talep edildiğinden, mahkemece birleşen davanın takibe konu asıl alacak bakımından kabulüne karar verilmiş olmasının da yerinde olduğu, Asıl davada talep edilen, sözleşmenin 3/p hükmü gereğince davalı – birleşen davacı tarafından SGK. Kurumuna yatırılmayan SSK. Primleri nedeni ile davacı – birleşen davalı firma tarafından yatırılmak zorunda bırakılan 25.560,00 TL bakımından ise, dosyadaki SGK kayıtlarına göre davalı – birleşen davacı yüklenici şirketin kendi elemanlarını sigorta ettirmiş olduğu, davacı – birleşen davalı işveren şirket tarafından sigortalı gösterilen elemanların yüklenici şirket çalışanları olduğuna dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, buna dair SGK’dan getirtilen belgelere ilişkin olarak 3. Bilirkişi heyetinden alınan 28/05/2020 tarihli 2.ek raporun 6. Sayfasında gerekli değerlendirmelerin yapılmış olduğu, davacı – birleşen davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının da yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı- birleşen davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/07/2020 tarih ve 2014/1037 Esas, 2020/322 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Asıl davada alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Birleşen davada alınması gereken 7.225,95 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 1.807,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.418,95 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı-birleşen davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, asıl dava bakımından 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık, birleşen dava bakımından HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere olmak üzere 06/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.