Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/411 E. 2022/240 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/411
KARAR NO: 2022/240
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2021
NUMARASI: 2020/830 Esas, 2021/180 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin, harfiyat ve nakliyat işleri ile uğraşan limited şirket olduğunu, davalı …’ün 2015 yılında İstanbul İli Çatalca İlçesi … Mahallesi menfez ihalesini aldığını, müvekkili şirketin, davalı ile nakliye ve kepçe çalışması işi için 38.350,00- TL’ye anlaştığını ve bu işe ilişkin 30.12.2015 tarihinde fatura düzenlediğini, ancak davalının ödeme yapmadığını, Çatalca İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden faturaların ödenmesi için icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, şimdilik 149.125,27- TL üzerinden itirazın iptaline ve takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın fatura alacağına ilişkin olduğunu ve zamanaşımına uğradığını, faturanın usulüne uygun düzenlenmediğini, faturaların geçerlilik koşulu olan şirket yetkilisinin imzası bulunmadığı gibi ayrıca faturaların borçlu olduğu iddia edilen müvekkiline hiçbir surette tebliğ edilmediğini, tebliğ şerhi içermeyen faturadan doğan alacağa ilişkin faiz de istenemeyeceğini, ihalenin davacının iddia etmiş olduğu üzere müvekkilinin şahsi işi olmadığını, yalnızca ihalenin şirketlere verilmemesi sebebiyle müvekkilinin şahsı adına aldığını belirterek, davanın usul ve esas yönlerinden reddine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı ile ilgili tacir araştırması yapılmış olup gelen yazı cevaplarına göre davalının işletme hesabına göre defter tuttuğu, yazı cevabı ekinde gönderilen yıllık gelir vergisi beyannamesi ve vergi bildirimlerindeki miktarlar dikkate alındığında davalının kazancının esnaf faaliyeti sınırlarını aşmadığı, dolayısıyla tacir sıfatının bulunmadığı, ayrıca davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, bunun yanında davanın mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, ihale tarihinde ve fatura tarihlerinde davalı müvekkilinin davacı şirketin ortağı olduğunu ve tacir olduğunu, uyuşmazlığın ticari işletmesiyle ilgili olduğunu, Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Sıra No: 442 tebliğinde 01/01/2015 tarihinden itibaren VUK 177.maddesi kapsamında 2015 yılı için belirlenen sınırların, bilanço hesabına göre defter tutma hadlerinin yıllık alış tutarı 160.000,00 TL, satış tutarı 220.000,00 TL, yıllık gayri safi iş hasılatı 88.000,00 TL, iş hasılatının 5 katı ile yıllık satış tutarının 160.000,00 TL olduğu şeklinde olup, buna göre faturaların düzenlendiği dönemde davalının esnaf sınırlarını aştığını ve tacir sayıldığını, ihalenin şirketlere verilmemesi nedeniyle 142.503,82 TL bedelle alındığını, mahkemece 2020 yılı nazara alınarak değerlendirme yapıldığını, uyuşmazlığın ortaya çıkış tarihindeki değerlerin esas alınması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 25/11/2020 tarihli yazısına göre davalının gerçek kişi ticari işletme kaydı bulunmadığı, Büyükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğünün 17/11/2020 tarihli yazısına göre davalının işletme hesabına göre defter tuttuğu, yazı ekindeki yıllık gelir vergisi beyannamesi ve vergi bildirimindeki miktarların da esnaf işletmesi sınırlarında kaldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu maddede sayılan dava ve işlerin asliye ticaret mahkemelerince incelenerek karara bağlanacağı hükme bağlanmıştır. Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu ve davacı tacir ise de davalının tacir olmadığı, davanın TTK’nın 4. maddesinde sayılan dava ve işlerden olmadığı anlaşılmaktadır. Eser sözleşmelerinden kaynaklanan dava ve işlere asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağına dair özel bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu nedenle, davayı görüp sonuçlandırma görevi asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan mahkemece davanın usul yönünden reddi ile dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi yerinde olduğundan, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden; 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/02/2021 tarih ve 2020/830 esas, 2021/180 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/02/2022