Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/409
KARAR NO: 2022/651
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2021
NUMARASI: 2020/560 Esas, 2021/696 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 30/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacının kendisine ait taşınmazda fabrika binası inşa ettirmek üzere davalılardan … Ltd. Şti. ile 22/08/2005 tarihinde sözleşme ve 03/01/2006 tarihli ek sözleşme imzaladığını, davacının ayrıca diğer davalı … Ltd. Şti. ile 01/09/2005 tarihli yapı denetimi hizmet sözleşmesi imzalandığını, 04/10/2005 tarihinde yapı ruhsatı 26/12/2006 tarihinde ise yapı kullanım izin belgesinin onaylandığını, inşaatın tamamlanarak davacıya teslim edildiğini, kullanılmaya başlandıktan sonra fabrika binasının zemininde çatlaklar, beton kalıpları arasında kot farklılıkları, katlar arasında su sızmalarının meydana geldiğini, seramiklerde ayrılmalar, duvarlar arasında sıkışmaların meydana çıkması üzerine, Bursa 6.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/38 D.İş dosyası ile tespit yaptırdıklarını, bu tesptitten sonra davalı inşaat şirketi tarafından birtakım tamiratların yapıldığını, ancak bu tamiratlardan sonra da hasarların oluşması üzerine Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/69 D. İş. sayılı dosyası ile de tespit yaptırdıklarını, davalıların meydana gelen hasarlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL’lik hasar bedelinin yapı kullanma izninin alındığı 26/12/2006 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve 04/10/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 2.195.000,00 TL artırarak, 2.220.000,00 TL’nin 26.12.2006 tarihinden itibaren en yüksek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … Ltd. Şti. vekili, sözleşme ile davacının asıl yüklenici, müvekkili şirketin ise taşeron olarak işin yürütülmesine karar verildiğini; davalı asıl müteahit olmadığından husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; belirsiz alacak davası açılamayacağından davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu 3.maddesi uyarınca yapının taşıyıcı olmayan sistemlerindeki sorunlardan dolayı sorumluluğun yapı kullanma izin belgesi alınmasından itibaren 2 yıl olduğu ve 26.12.2006 yapı kullanma izin belgesinden bu yana 5 yıldan fazla zaman geçtiğinden BK.126. madde uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini; inşaatın sözleşmeye, mevzuata uygun süresinde ve eksiksiz ifa edildiğini, sonrasında bedelsiz tamirat yapıldığını; sözleşmenin 23.maddesine göre garanti süresinin 12 ay olduğunu; binanın belli kısımlarının ruhsat belgelerinde belirtilen amaçlar dışında kullanıldığını, sorunun bu hale gelmesinin davacı kusurundan kaynaklandığını; faizi talep tarihinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili, davacıya yapılan fabrika binasının inşaası sırasında her aşamada denetimlerin yapıldığını ve yapı kullanma izin belgesi alınmış olması ile inşaatın projeye uygun olarak yapıldığının belirlendiğini, Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/69 D. iş sayılı dosyasında yapılan tespitte hatalı imalatların olmadığı, diğer etkenlerin hasara yol açmış olabileceğinin bildirildiğini, kendilerinin yapı kullanma izin belgesi alınmış olan inşaatla ilgili sorumluluklarının yapı denetim kanununa göre taşıyıcı olmayan kısımlar için 2 yıl ile sınırlı olduğunu, yapı kullanım izin belgesinin 26/12/2006 tarihinde alındığını ve 2 yıllık sorumluluk süresinin dolduğunu belirterek kendileri yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İhbar edilen … Ltd.Şti. vekili, projenin mimari tasarım projesi olduğunu, sorumluluğunun bulunmadığını belirterek ihbar talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; binanın baştan zemin şartlarına uygun yapılması halinde ortaya çıkacak maliyetten davacının sorumlu olduğu, iş sahibi büyük oranda kendi kusuruyla meydana gelen hasarlar gerekçe gösterilerek baştan beri yapılması gereken masraflardan kaçınamayacağı, müteahhit firmanın ve yapı denetim firmasının sorumluluklarının zemin iyileştirmesini kapsamayacağı, davalıların sadece şişme ve kabarma sonucu üst yapıda oluşan hasarlar ile yapı zemin betonlarının yeniden inşası ile ortaya çıkacak hasarla sınırlı biçimde sorumlu tutulması gerektiği, bunun miktarı konusunda en uygun raporun 13.07.2015 tarihli rapor olup, bu raporda dava tarihi itibariyle onarım maliyetinin 291.014,33 TL olduğunun belirtildiği, davalı … Ltd. Şti.’nin sorumluluğunun %20, diğer davalının %10 olduğu, her bir davalının sorumluluğu farklı sebepten kaynaklandığından davalılar arasında müteselsil sorumluluk bulunmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, 29.101,43 TL’nin dava tarihinden faizi ile davalı … Ltd. Şti.’den; 58.202,86 TL’nin dava tarihinden faizi ile … Ltd. Şti.’den tahsiline karar verilmiştir. İstinaf talebinde bulunan davalı … Ltd. Şti. tarafından istinaf başvuru harcının yatırılmadığı, mahkemece ek kararla istinaf talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Dairemizce 17/06/2020 tarih ve 2019/1964 Esas, 2020/610 Karar sayılı karar ile; mahkemece yapılan keşifler sonucu beş ayrı heyetten alınan bilirkişi raporları değerlendirilerek hasarların miktarı konusundaki en uygun raporun 13/07/2015 tarihli rapor olduğu kanaati ile bu rapor miktarı esas alınmış; ancak proje müellifi … ve … firması ve … ortaya çıkan yapı hasarından kusurları oranında sorumlu olduğu belirtilmesine rağmen, kusur oranları konusunda bilirkişi heyetlerinin görüşüne aykırı belirleme ile karar verilmiş ise de; alınan bilirkişi raporlarından 03/10/2016 tarihli raporun ayıplı işlerin miktarı, niteliği gerekçeli ve denetime elverişli, talep ve itirazları da karşılar nitelikte olduğu, teknik bilirkişi seçiminin uygun olduğu, kusur oranları dağıtımının yerinde olduğu, ancak bu raporda hasar miktarı belirlenirken Bayındırlık Bakanlığı birim fiyatları esas alındığından bu belirlemenin hatalı olduğu, bu durumda mahkemece, 03/10/2016 tarihli bilikişi heyeti raporundaki kusur oranları esas alınmak sureti ile tespit edilen ayıplı işlerin 2011 yılı serbest piyasa rayicine uygun giderim bedeli hesaplanıp davalıların sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi gerektiği gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında yerele mahkemece; bilirkişilerden 2011 yılı serbest piyasa rayicine uygun giderim bedeli hesaplanması konusunda alınan raporda serbest piyasa rayiçlerini tespit edebilmek için en objektif metodun, yasal dayanağı olan ve denetime açık olan resmi kamu ihalelerinde ihale sonucu ortaya çıkan rayiçleri kullanmak olduğu, bu amaçla, dava konusu inşaatın yapıldığı yer olması bakımından, Bursa ili dahilinde 2011 yılı boyunca Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılmış, dava konusu işe benzer ihalelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı birim fiyatları ile belirlenmiş tahmini bedelleri ile gerçekleşen sözleşme bedelleri Kamu İhale Kurumu belgeleri de gösterilmek suretiyle bir tablo halinde rapora eklenerek hesaplama yapıldığı; hesaplama sonucunda, 2011 yılı piyasa rayiçleri ile toplam hasar giderme bedelinin 604.211,23 TL olarak tespit edildiği; bu hesaplamanın dosya kapsamı itibariyle uygun olduğu kabul edilerek, bu hesaplamaya göre; taraflarca karşılanması gereken maddi onarım bedelleri belirlendiğinde … İnşaat Şti.’nin %25 kusur oranına göre bu bedelin 151.052,81 TL’lik kısmından davalı … Yapı Şti.’nin %10’luk kusur oranına göre 60.421,12 TL’lik kısmından sorumlu olduğu kabul edilerek müteselsil sorumluluk hükümlerinin uygulanması mümkün olmadığından davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 151.052,37 TL alacağın davalı … Ltd. Şti.’ den dava tarihi olan 26/12/2011 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine; 60.421,12 TL alacağın davalı … Ltd. Şti.’nden dava tarihi olan 26/12/2011 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine; fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkilinin, fabrika binasını teslim almış olduğu tarihten kısa bir süre sonra oluşan ayıpların günden güne giderek arttığını ve artık müvekkili şirketin fabrika binasını kullanmasına engel olduğunu; müvekkili şirketin fabrika binasındaki bu sorunlar nedeni ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu’nun 24.5.2017 tarihli tutanağında da fabrika binasının hali hazır durumu dahi tespite gelindiğini; tüm dosya kapsamı ile fabrika binasının ayıplı, hasarlı olduğunun açığa çıktığını; kararın kısmen kabulü yönünde karar verilmesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu; mahkeme tarafından kaldırma kararına aykırı şekilde karar verildiğini; karara dayanak bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını; bilirkişi raporunda yapılan hesap yönteminin hatalı olduğunu, serbest piyasa rayiçlerinin altında bedel belirlendiğini; rapor ve kararda müvekkili şirkete kusur izafe edilmesinin hatalı olduğunu, değerlendirmelerin ve oranın da kabulünün mümkün olmadığını, karara dayanak raporun bu yönü ile de hatalı olduğunu; belirlenen bu bedeller ödenip işlem yapılsa dahi aynı problemlerin tekrarlayacağını dosya kapsamındaki raporlarda açık olduğunu; ancak bu hususa rağmen sorunun çözümü konusu ve bunun maliyetine raporda yer verilmediğini; raporun bu yönü ile eksik olduğunu; davalı firmalar dışında raporda adı geçen dava dışı firmalara kusur bölüştürülmesinin hukuki dayanaktan uzak olduğunu; binada oluşan zararın tamamından davalı inşaat firması ile diğer yapı denetim firmasının müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu; davanın ıslah edilen tüm bedel üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu; mahkemenin önceki kararlarında red sebebi aynı olan davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmiş ise de gerekçeli kararda davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedildiğini; davalılar yararına hükmedilen vekalet ücretlerinin hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının aleyhe olan kısımlarının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, ayıplı ifa sonucu oluşan tazminat alacağının tahsili için davalı yüklenici … Ltd. Şti. ve denetim firması olan davalı … Ltd. Şti. hakkında dava açılmıştır. Mahkemece, Dairemiz kaldırma kararından sonra 2011 yılı serbest piyasa rayicine uygun giderim bedeli hesaplanması konusunda ek rapor alınması yoluna gidilmiş ise de, hükme esas alınan 10/03/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda serbest piyasa rayiçlerini tespit edebilmek için en objektif metodun, yasal dayanağı olan ve denetime açık olan resmi kamu ihalelerinde ihale sonucu ortaya çıkan rayiçleri kullanmak olduğu, bu amaçla, dava konusu inşaatın yapıldığı yer olması bakımından, Bursa ili dahilinde 2011 yılı boyunca Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılmış, dava konusu işe benzer ihalelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı birim fiyatları ile belirlenmiş tahmini bedelleri ile gerçekleşen sözleşme bedelleri Kamu İhale Kurumu belgeleri de gösterilmek suretiyle bir tablo halinde rapora eklenerek hesaplama yapılmıştır. Dairemiz kaldırma kararında 03/10/2016 tarihli bilikişi heyeti raporundaki kusur oranları esas alınmak sureti ile tespit edilen ayıplı işlerin 2011 yılı serbest piyasa rayicine uygun giderim bedeli hesaplanıp davalıların sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, bilirkişi ek raporunda yapılan hesaplamada bu usul benimsenmeksizin resmi kamu ihalelerinde ihale sonucu ortaya çıkan rayiçler esas alınarak hesaplama yapılmasına rağmen mahkemece bilirkişi raporunun benimsenmesi hatalı olmuştur. TBK’nın 481. Maddesinde “Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.” hükmü düzenlenmiştir. TBK’nın 481. Maddesindeki bu düzenleme “mahalli serbest piyasa rayicini” ifade etmektedir. Buna göre, mahalli serbest piyasa rayici, işin yapıldığı yer ve zamandaki eserin değeri ve yüklenicinin gideri dikkate alınarak belirlenen, içerisinde KDV ve yüklenici kârının da bulunduğu, piyasa şartlarında oluşan geçerli ve rayiç fiyattır. Serbest piyasa rayici olarak belirlenen bedelin içerisinde KDV ve yüklenici kârı da zaten bulunmaktadır. Bu nedenle, serbest piyasa rayicine göre bedeli belirlenen iş kalemine ayrıca KDV ve yüklenici kârı eklenmeyecektir. Şu halde, mahkemece; Dairemizce verilen 17/06/2020 tarihli 2019/1964 Esas 2020/610 Karar sayılı kaldırma kararında belirtildiği gibi, 03/10/2016 tarihli bilikişi heyeti raporundaki kusur oranları esas alınmak suretiyle tespit edilen ayıplı iş kalemlerinin TBK’nın 481. Maddesine göre “2011 yılındaki mahalli serbest piyasa rayicine göre” bedeli hesaplatılmalı, bulunacak mahalli serbest piyasa rayiç bedeli içerisinde KDV ve yüklenici kârı zaten bulunduğundan, bulunacak bedele ayrıca KDV ve yüklenici kârı ilave edilmeksizin, ayıpların giderim bedeli hesaplanıp, davalıların sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi için rapor alınarak sonuca gidilmesi gerekirken, hatalı hesaplama metodu ile düzenlenen bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/06/2021 tarih, 2020/560 Esas, 2021/696 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.