Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/379 E. 2022/630 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/379
KARAR NO: 2022/630
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/11/2021
NUMARASI: 2018/1146 Esas, 2021/903 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 29/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin feshi ile bakiye alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davacı ile davalının Atatürk Havalimanı bünyesinde varolan bagaj taşıma sisteminin modifikasyonu işinin yapılması hususunda 06/04/2011 tarihli bir sözleşme yaptıklarını, davacının 06/04/2011 tarihli sözleşmeye uygun olarak proje etüd çalışmalarını sözleşmenin “VIII Planlama-Gecikme Cezaları” başlıklı maddesinde belirlenen plana göre yaptığını, yine plana göre 02/05/2011 tarihinde hatların üretimine geçildiğini, davacının üretime başladıktan sonra davalının projenin değiştirilmesini istediğini, sözleşmede işin havadan yapılmasının kararlaştırıldığını ve projede buna göre hazırlanmış olmasına rağmen hatların yerden yapılmasını ve buna göre tekrar proje yapılmasını istediklerini, tarafların bu hususta bir toplantı yaptıklarını ve toplantıda belirlenen hususların davalı tarafından davacıya mail olarak gönderildiğini, davacının davalının talebi ile tekrar çalışmaya başladığını, bunun üzerine yapılacak çalışmada ilave etüd ve proje bedellerinin olacağı, kullanılacak malzeme miktarının artacağının davalıya bildirildiğini, bu çalışmanın davacı tarafından yapıldığını ve 27/05/2011 tarihinde yeni tasarımın davalıya gönderildiğini, davacının çalışmasından sonra davalının 31/05/2011 tarihinde davacıya mail göndererek sözleşmeye istinaden yapması gereken ödemeyi serbest bırakacaklarını bildirdiğini, davalının bu mailde de belirttiği gibi 06/06/2011 tarihinde 61.316 Euro ödemeyi davacıya yaptığını, bu aşamadan sonra 06/06/2011 ve 22/06/2011 tarihleri arasında davalının projede küçük değişiklikler istediğini, davalının her isteğinin davacı tarafça yerine getirildiğini, davalının isteklerine göre yapılan proje değişikliklerinin davalı tarafından kabul edilmesinin ve davacı tarafça projenin son haline ilişkin fiyat teklifinin davalıya sunulduğunu, fiyat için görüşmeler yapıldığını, görüşmeler sonrasında davalının 270.000 Euro ödeme yapma talebinin davacı tarafça kabul gördüğünü ve tarafların biraraya gelerek ek bir sözleşme yaptıklarını, bu yapılan ek sözleşmeye istinaden davacının çalışmalarını sürdüğünü, ancak davalının sözleşmenin imzalanmasından kısa bir süre sonra tavrını değiştirdiğini ve sürekli olarak bahaneler üreterek işin devamını engellemeye çalıştığını, sonrasında da 26/10/2011 tarihinde davacıya mail göndererek sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, davalının sözleşmeyi feshettikten sonra davacının kendisine vermiş olduğu teminat mektubunu da haksız ve kötüniyetli olarak paraya çevirdiğini belirterek, davalının haksız ve kötüniyetli olarak 27.000 Euro bedelli teminat mektubunu paraya çevirmesi üzerine metubun paraya çevrildiği 16/11/2011 tarihinden itibaren değişen oranlarda işletilecek avans faizi ile birlikte 27.000 Euro’nun davalıdan alınarak davacıya verilmesine, sözleşmeden kaynaklanan 27.182,96 Euro’nun 25/10/2011 fesih tarihinden itibaren değişen oranlarda işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, sözleşmenin feshi nedeni ile davacının elinde projeye göre işlenmiş ve kullanma imkanı da kalmadığı için hurdaya dönmüş malzemelerin bedeli olan 30.000 TL’nin dava tarihinden itiaren değişen oranlarda işletilecek avans fazi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 06/04/2011 tarihinde Atatürk Havalimanına bagaj taşıma sisteminin yapımı ile ilgili olarak sözleşme akdedildiğini, akabinde davalının projede tedbir amaçlı bazı zorunlu değişiklikler talep ettiğini ve bu taleplerini içerir 06/09/2011 tarihli ek sözleşme düzenlenip imzalandığını, ancak davacı tarafın imzalanan sözleşme hükümlerini açıkça ihlal ettiğini ve davalının tüm uyarı ve şikayetlerini içeren bildirimlerine kayıtsız kaldığını, sözleşmenin ilgili bendinde müşterinin onayı için genel etütlerin tamamlanma tarihinin 23/06/2011 olarak belirlendiği, müşteri olan …’ın onayına sunulması gereken etüt kavramı, proje öncesi yapılan hazırlık çalışması, araştırmalar, ana plan ve projenin tasarım, hesaplamaların ve çizimlerin hazırlanması gibi işlemlerden oluşmakta olduğunu, ancak davacı tarafın kendisine gönderilen 07/10/2011 tarihli ilk mektubunda dahi söz konusu işlemleri gerçekleştirmediğini, davalının tespit ettiği eksik ve hataları içeren 07/10/2011 tarihli mektubu davacıya gönderdiğini, ancak belirtilen eksikler ve gecikmeler giderilmeyince 13/10/2011 tarihinde ve 19/10/2011 tarihinde elektronik posta gönderilerek şikayetlerini yenilediğini, davacının bu uyarılara kayıtsız kaldığını, bunun üzerine davalının 25/10/2011 tarihinde sözleşmeyi feshettiğine ilişkin iradesini gerek e-mail gerekse de iadeli taahhütlü mektupla davacıya gönderdiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre 7 ve 8.hatların yükselmesi işlerinin en geç 07/10/2011 tarihinde tamamlanmış olması gerektiği ve hatların o tarih itibari ile işleyişi dikkate alındığında sözleşmeye uygun sürede bitirilmesinin hayatın olağan akışına göre mümkün olmadığını, bu nedenle 7 ve 8.hatların yükseltilmesi işlemlerinin 07/10/2011 tarihinde teslim edilmesi gerekirken davalı şirket tarafından 19/10/2011 tarihli elektronik postada davacının işlemleri yapması için talepte bulunmak zorunda kalındığını, yine sözleşmede müşteri onayı için gelen ekiplerin 23/06/2011 tarihinde tamamlanması gerektiğinin kararlaştırılmış olmasına karşın, davacı şirketçe hesaplar ve çizimlerinin fesih tarihi olan 25/10/2011 tarihinde dahi davalının onayına sunulmadığını, davalı tarafça fesih iradesinin haklılığının ispatı açısından 02/11/2011 tarihli resimli noter tespit tutanağı düzenlediğini, işbu tespit tutanağına göre davacı yan tarafından anılan tarihte davalıya bitirilip teslim edilmesi gereken 7.ve 8.hatların çelik kontrüksiyon işlerinin eksik ve hatalı olduğunu, taraflar arasında 06/04/2011 ve 06/09/2012 tarihli sözleşme hükümlerine açıkça aykırı olduğunun tespit edildiğini, yine davalının talebi üzerine dava dışı Uluslararası Bağımsız Denetim Kuruluşunca davacının yapmış olduğu işlerdeki mevcut sözleşmeye aykırılıkları belgeleyen 11/11/2011 tarihli denetim raporunun tanzim edildiğini, yine davacının sözleşme uyarınca davalıya verdiği ve süresi temdit edilen teminat mektubunun avans teminat mektubu niteliğinde bulunduğu ve davalının iş yapılmadan önce davacıya verdiği avansların karşılığı olduğunu, teminat mektubunda belirtildiği üzere bu mektubun davalının avans adı altında davacıya ödemiş olduğu miktarların kendisine iade edileceğinin teminatını teşkil ettiğini, davacıya yaptığı işlerin bedeli olarak 81.755 Euro ödendiğine göre zaten geri vermekle yükümlü olduğu avanslar için düzenlenen teminat mektubunun davalı tarafından paraya çevrilmesinin yerinde olduğunu belirterek, yerinde olmayan davanın reddine, davalı tarafından davacıya avans olarak ödenen 81.755 Euro’nun davacının ifasını hiç ve gereği gibi yapmamasından dolayı 3.şirkete ödenen 25.000 TL’nin ve sözleşmelerde bahsi geçen 2.000 Euro olan toplam 6.000 Euro tutarındaki gecikme cezasının hükmedilecek tutardan mahsubuna karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı tarafça davacı tarafa gönderilen 07/10/2011 tarihli mektup, 13/10/2011 ve 19/10/2011 tarihli elektronik postalardan taraflar arasındaki 06/09/2011 tarihli ek sözleşmenin 5.maddesinde belirtilen işlerin planlandığı süreler içerisinde tamamlanmadığı hususunun dosya kapsamı belgelerle sabit olduğu, taraflar arasındaki 06/09/2011 tarihli ek sözleşmede bu gecikmelerin 4 haftaya ulaşması halinde davalının sözleşmeyi formalitesiz olarak feshetme veya kalan işlerin masrafı davacı tarafa ait olmak üzere 3.şahıslara yaptırma imkanına sahip olduğunun kararlaştırıldığı, davalı tarafça belirtilen tarihte sözleşmenin fesihi yoluna gidilmiş olduğu, ancak her nekadar fesih iradesinin davacı tarafa bildirildiği tarih itibari ile ek sözleşmenin 5. maddesi ile kararlaştırılan bir kısım işler için yine ek sözleşme ile kararlaştırılan 4 haftalık sürenin henüz dolmadığı davacı tarafça iddia edilmiş ise de bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere ek sözleşmenin 5.maddesinde belirtilen “Müşteri Onayı İçin Genel Etütler” başlıklı aşamanın 23/06/2011 tarihine kadar tamamlanmasının gerektiği, fesih tarihi itibari ile bu aşama için 4 haftalık sürenin geçmiş olduğu, aynı maddede belirtilen “7/8 hatların yükseltilmesi” aşaması için ise henüz 4 haftalık süre geçmemiş ise de taraflar arasındaki sözleşmenin eki niteliğinde bulunan “Genel Kontratsal Koşullar” başlıklı ekin “Fesih” başlıklı maddesinde davacının kontratta yer alan taahhütlerine uymaması halinde davalı tarafın herhangi bir formaliteye gerek duymaksızın sözleşmeyi feshedebileceğinin hüküm altına alındığı ve taraflarca kararlaştırılan 06/09/2011 tarihli ek sözleşmede bu maddenin değiştirildiğine ilişkin herhangi bir hükmün bulunmadığı, bu nedenle bu maddenin geçerliliğini koruduğu, bu madde kapsamında da davalının, davacının sözleşmeye aykırı davranması halinde sözleşmeyi formalitesiz olarak feshetme hakkına sahip olduğu, davacının ek sözleşmeyle kararlaştırılan “Müşteri Onayı İçin Genel Etütler” ve “7/8 hatların yükseltilmesi” aşamalarına ilişkin işleri süresinde yetiştiremediği dosya kapsamı ile sabit olduğundan, davalının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu, davacı tarafça, dava dilekçesinde her ne kadar davalı tarafça sözleşme kapsamında, davacı tarafından davalıya verildiği bildirilen 25.000 Euro tutarlı teminat mektubunun haksız olarak paraya çevrildiği iddia edilerek teminat mektup bedelinin paraya çevrildiği tarihten itibaren işletilecek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş ise de, dosyada sureti bulunan 13/09/2011 tarihli … Bankasına ait teminat mektubunun incelenmesinden; teminat mektubunun Avans Teminat Mektubu olduğu, işbu teminat içeriğinde “…azami yukarıda yazılı tutarı … Ltd.Şti’nin taahhüdünü yerine getirmediği ve avans bedelinin geri ödenmesi gerektiği hallerde, ödenmediği beyanını içeren ilk yazılı talep üzerine nakden veya tamamen ve talep tarihinden ödeme tarihine kadar geçecek günlere ait kanuni faizi ile birlikte ödeyeceğini” taahhüt ettiği, buna göre taraflar arasındaki sözleşme kapsamında işbu teminat mektubunun aynı zamanda davacının taahhüdünü yerine getirmemesinin teminatı olarak da verildiği anlaşılmakla ve sonuç olarak işbu davada davalının sözleşmeyi haklı olarak feshettiği sonucuna varılmış olduğundan, davacı tarafın teminat mektubunun paraya çevrildiği tarihten itibaren işletilecek faizi ile birlikte mektup bedelinin davalıdan tahsiline ilişkin istemi ile diğer tüm taleplerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemenin 20.05.2013 tarihli kök bilirkişi raporunu hatalı değerlendirdiğini, kök bilirkişi raporunun 4 ve 5.sayfalarında yer alan “IV-) Teknik değerlendirme” başlıklı bölüm 3.maddesinde “…davalının talepleri doğrultusunda proje imalatlarında değişiklikler yapılmış olması, ek sözleşme hazırlanmış olması, davacı şirket çalışanlarının imalatın yapıldığı alana girişlerinin engellenmiş olması nedeni ile imalatların teslim süresinin gecikmiş olduğu, Bakırköy …Noterliği’nin 02.11.2011 gün ve … yevmiye nosu le düzenlenen tespit tutanağında fotoğraflanan hususların davacı şirketin imalat işlerini şantiyeye girememiş olması nedeni ile tamamlayamadıkları eksik işler olduğu ve bazılarının ayıplı olduğu şeklinde değerlendirmenin denetim raporunda ifade edilmiş ise de; davacı şirketin imalat işine devam etmesinin engellenmemiş olması halinde tamamlayabileceği nitelikte olduğu kanaatine varıldığından davalı şirketin sözleşmeyi fesih etmesinin teknik olarak haklı yanının bulunmadığı, takdirinin sayın mahkemeye ait olduğu…” şeklinde rapor düzenlenmiş olduğunu, kök bilirkişi raporunda imalatın devamının davalı tarafından engellendiğinin belirtildiğini, davacının imalat işine devam etmesinin engellenmemiş olması halinde kalan imalatın davacı tarafından tamamlanabilecek nitelikte olduğunun belirtildiğini, buna rağmen mahkemenin bu durumu göz ardı ederek davacıyı temerrüde düştüğü ve davalının sözleşmeyi feshinin haklı sebeple fesih niteliği taşıdığı gerekçesi ile reddinde hukuka uygunluk bulunduğunu, davalı sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettikten sonra müvekkili şirket çalışanlarının hava alanına girişinin yasaklandığını, buna ilişkin 26.10.2011 tarihli … yetkilisi tarafından imzalı belgenin dava dilekçesi ekinde (Ek-15) olarak sunulduğunu, mahkemenin davalının kötü niyetini dikkate almadığını, 06.09.2011 Tarihli ek sözleşmenin imzalanmasından sonra davacının çalışmalara başladığını, ancak bu sözleşmenin imzalanmasından kısa bir süre sonra davalının tavrını değiştirdiğini, ve sürekli olarak bahaneler üreterek işin devamını engellemeye, sözleşmeyi fesih yoluna gitmeye çalıştığını, davalının bu tavrı nedeniyle bu projeyi üstlendikten sonra projenin bazı bölümleri için (yapılan çelik imalatların montajı işi) bir alt taşeronla (… Ltd.Şti.) 19.09.2011 tarihinde sözleşme yaptığını (Dava Dilekçesi EK-10 Müvekkili ile … şirketi arasında yapılmış sözleşme) ve montaj işleri için bu şirketle çalışmaya başladığını, süreç içerisinde davalı taşeronu olan ‘…’ şirketi ile görüşüp davacıyı saf dışı bırakarak daha az bedellerle işi davacının taşeronu olan ‘…’ şirketine yaptırmak istediğini, ‘…’ şirketini de bu hususta ikna edince davacıyla olan sözleşmesini fesih için bahaneler üretmeye başladığını, bu hususun davanın en önemli noktası olduğunu, davalının sözleşmeyi feshinden sonra işin kalanını davacının taşeronu olan … Ltd.Şti.’ne yaptırmış olmasının hatta bu hususta … firmasının kendilerine kesmiş olduğu faturaları delil olarak dosyaya sunmasının iddialarını doğruladığını, işin kalanını aynı taşeronun yapmaya devam etmesinin ne işin süresini ne de kalitesini etkilemeyeceğini, mahkemenin bu hususta davalının kötü niyetini dikkate almadığını, sözleşme kapsamında verilen teminat mektubunun niteliği konusunda hataya düşüldüğünü, davacı tarafından davalıya verilen 13.09.2011 tarih ve 27.000 Euro bedelli teminat mektubunun davalının davacıya ödeyeceği avansın teminatı olarak verildiğini, mektup açıklamasından anlaşılacağı üzere mektubun paraya çevrilmesi koşulunun avansın geri alınmasının gerekmesi hali olduğunu, davalının davacıya yapmış olduğu avans ödemelerinin karşılığının davacı tarafından iş olarak yapıldığını, yerel mahkemenin teminat mektubunu cezai şart olarak değerlendirerek iadesi talebini reddettiğini, taraflar arasındaki sözleşmelerin hiç birisinde teminat mektubunun cezai şart olarak verildiği ve paraya çevrilebileceğinin yazılı olmadığını, davalıdan alınan avansın karşılığının davacı tarafından iş olarak yapılmış olup bilirkişi raporları ile de bu durumun tespit edildiğini, mahkemenin verdiği kararın hukuka uygun olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı yüklenicidir. Davada davacı taşeron tarafından bakiye iş bedeli, kâr kaybı, hurda malzeme bedeli ve irad kaydedilen teminat bedelinin tahsili talep edilmiş; davalı taraf davanın reddine, aksi halde taşerona yaplan avans ödemesi ile davacının eksik ve ayıplı yaptığı işlerin dava dışı taşeronlarca düzeltilmesi için harcanan fatura bedellerinin ve işin gecikmesi sebebiyle gecikme cezasının mahsubuna karar verilmesini istemiş; mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamında göre davacı tarafından bir kısım işlerin yapıldığı tespit edilmiş, ayrıca davalı tarafça davacının verdiği 27.000 Euro teminatın irad kaydedildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, davacının işi süresinde bitirmediği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki 06.09.2011 tarihli sözleşmenin 5. Maddesinde gecikmenin 4 haftaya ulaşması halinde davalı yükleniciye ya kalan işlerin masrafları taşeronca karşılanmak üzere üçüncü firmalara yaptırılması ya da formalitesiz olarak sözleşmeyi iptal etme hakkı tanınmıştır. Davalı yüklenici sözleşme süresinin sona ermesinden itibaren 4 hafta geçmeden sözleşmeyi fesih etmiş ise de aldırılan bilirkişi raporuna göre kalan süre içinde işlerin tamamlanmayacağı belirlendiğinden, mahkemece davalının sözleşmeyi haklı olarak fesih ettiğinin kabulü yerinde olmuştur. 24/12/2016 tarihli bilirkişi ek raporunda, davacı tarafından sözleşme kapsamında yapılan işler bedeli TL’ye çevrilmek suretiyle 238.925,00 TL olarak belirlenmiştir.Ancak davada bakiye iş bedelinin Euro cinsinden belirlenmesi ve taraflarca ödendiği kabul edilen 81.755 Euro avans ödemesinin bu bedelden düşülerek davacının talep edebileceği bakiye iş bedelinin belirlenmesi gerekeceğinden, hesaplamada bu hususun dikkate alınmaması yerinde olmamıştır. Öte yandan, davalı tarafça, davacının eksik bıraktığı bir kısım işleri dava dışı … ve … firmalarına tamamlattırıldığı ileri sürüldüğünden, söz konusu eksik ve ayıplı işlerin ne olduğu bilirkişi tarafından belirlenerek 238.925,00 TL iş bedeli içerisinde bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişiden görüş alınıp eğer 238.925,00 iş bedeli içinde ise üçüncü kişiye yaptırıldığı ispatlanabilen eksik ve ayıplı işler belirlenip bu iş bedelinden mahsubu gerekmektedir. Yine, sözleşmede teminat mektubunun fesih halinde irad kaydedileceği ve iş bedelinden düşülmeyeceğine yönelik bir hüküm bulunmadığından, irad kaydedilen teminat mektubu bedeline taşeronun talep edebileceği iş bedeli eklenmek suretiyle hüküm kurulması gerekir. Davalı gecikme nedeniyle 6.000 Euro gecikme cezasının mahsubunu talep etmiş ise de sözleşmenin feshi anında cezai şart isteme hakkını açıkça saklı tutmadıklarından ceza şart talep edemiyecektir. Mahkemece yukarıda belirtilen tüm bu hususlar hakkında bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2021 tarih, 2018/1146 Esas, 2021/903 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.