Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/357 E. 2022/558 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/357
KARAR NO: 2022/558
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2018
NUMARASI: 2014/1215 Esas, 2018/950 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 22/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; taraflar arasında 10/05/2011 tarihli inşaat yapımı sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin, sözleşmenin yerine getirilebilmesi için davalıya toplamda 69.000,00 TL göndermiş olduğunu, davalının, sözleşme gereğini yerine getirmediğini, davalıya Gaziosmanpaşa … Noterliğinin 29.01.2014 tarihli ihtarnamesi keşide edilerek sözleşmeye uyulmaması nedeniyle sözleşmenin feshedildiği ve yapılan ödemenin iadesinin talep edildiği, ancak davalının ödenen bedeli iade etmemesi nedeniyle davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sırası ile başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini, davalının yapmayı üstlendiği işin yapılacağı parseller hakkında encümen kararı, meclis kararı ve buna dayanan mahkeme kararları bulunduğundan işlem yapılamayan parsellerden olduğu dolayısı ile davalının sözleşmeyle taahhüt ettiği işi yapmasının mümkün olmadığı, davalının ödemeyi aldıktan sonra sadece zemine beton döktüğünü, ödemenin miktan yapılan iş ile kıyaslandığında davalının ödemeyi iade etmesi gerektiğini belirterek itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca işin teslim süresinin ruhsat alım tarihinden sonra 100 iş günü olduğu, ancak Pendik belediyesine yaptıkları başvuru sonucunda işlemlerin uzadığını, ancak müvekkili tarafından inşaatın mimari, statik, mekanik…vs işleri için masraflar yapıldığını, belediyeden alınan belgelere göre taşınmazın imarlı olduğunun belirlendiğini ve işin hızlanması için inşaata da başlandığını, ancak bazı arsa maliklerinin idare mahkemesinde dava açtıklarını ve imar planının iptaline karar verildiğini, Belediye tarafından iptal kararlarına binaen şuyulandırma işlemlerine başlanıldığının ve inşaat yaptıkları parsele imar verileceğinin bildirildiğini, davacılara ait parsel dışındaki çevre parsellerde de inşaatların yapıldığını, müvekkilinin dışında gelişen olaylar nedeniyle ruhsat alınmadığı, müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığı, inşaata ilişkin alt yapının tamamlandığı ve betonun döküldüğünü, müvekkilinin bu işler için 41.430,00 TL harcadığı gibi, taşınmazın devir ve tapu işlemlerinin müvekkili tarafından yapılmasına rağmen herhangi bir ücret alınmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık sözleşmenin ifası bakımından imkansızlığın bulunup bulunmadığı olduğu; davaya konu inşaatın yapılacağı parsele ilişkin olarak dava dışı kişilerce açılmış davalar bulunduğu, bu davaların bir kısmının kabulüne karar verildiği ve imar planının iptal edildiği görülmekle ifa imkansızlığının bulunduğunun kabul edildiği; İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 17/02/2006 tarihli 2005/113 Esas ve 2006/191 Karar sayılı ilamı ile imar planının iptaline ilişkin davanın kabulüne karar verildiği, Mahkeme ilamının 21/12/2010 tarihinde kesinleştiği, sözleşme tarihinin ise Mahkemenin iptal kararının kesinleşme tarihinden bir yıl sonra imzalandığı, dolayısıyla sözleşme tarihi itibariyle taşınmaza ilişkin imar palının iptali edilmesi nedeniyle ruhsat alınamayacağı, bu durumun taraflarca ve özellikle basiretli bir tacir olduğu kabul edilmesi gereken yüklenici tarafından sözleşme öncesinde öngörülmesi gerektiği, çevre parsellerdeki iptale rağmen ruhsat alınabildiğinden bahisle davaya konu taşınmaz bakımından da ruhsat alınabileceğine ilişkin kanı ile hareket edildiğine ilişkin savunmaya davalının tacir olduğu da dikkate alındığında itibar edilmesinin mümkün olmadığı, başlangıçtaki hukuki imkansızlık söz konusu olduğundan, sözleşmenin başlangıçtaki hukuki imkansızlık nedeniyle geçersiz olduğu ve davalı yüklenicinin davacıdan aldığı edimleri iade etmesi gerektiği, davacı tarafça yapılan ödemeler bakımından 55.000,00 TL’lik kısmın ispatlandığı, ihtarnamenin davalıya 07/02/2014 tebliğ tarihi ile 16/04/2014 takip tarihi arasında işlemiş avans faizin 55.000,00 TL x 68gün x 11,75/36000 =1.220,69 TL olduğu” gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, davalının itirazın kısmen iptali ile takibin 55.000,00 TL asıl alacak ve 1.220,69 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine; fazlaya ilişkin taleplerin reddine; kabul edilen asıl alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; sözleşmenin 4.maddesi uyarınca işin süresi belediyeden ruhsat tarihi olup, davacının ihtarname tarihine henüz işin süresinin başlamadığını; sözleşmeden dönmenin haksız olduğu; müvekkilinin sözleşmenin akdinden sonra teknik çalışma, projelendirme yaptığını, ruhsat için belediyeye başvurduğunu; belediye tarafından bazı parsel malikleri tarafından idare mahkemesine dava açılması nedeniyle belediye tarafından yapılacak yeni çalışma neticeleninceye kadar ruhsat verme işlemlerinin durdurulduğunun belirtildiğini; ruhsat alınamamasının kendisinden kaynaklanan sebeplerle olmadığından sözleşmeden dönmenin haksız olduğunu; bedelin geri istenmesinin kötü niyeti gösterdiğini; davacının bedel ödememek için ihtar gönderdiğini ve başka bir mimarla anlaşarak inşaat ruhsatını aldığını; işe başlanamaması veya gecikmesine neden olan hususların yükleniciden kaynaklanmaması halinde iş sahibinin ifa zamanından önce sözleşmeden dönemeyeceğini; Yargıtay 15.HD 11/12/1995 tarih 4948/7315 sayılı kararının emsal olduğunu; öncelikle davacının ruhsat için süre vermesi gerektiğini, süre sonunda fesh edebileceğini; belediye tarafından imar verileceğinin söylemesi üzerine inşaata başlandığını ve inşaata ilişkin alt yapının tamamlandığı ve betonun döküldüğünü, İstanbul Anadolu 5.Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/113 D.iş sayılı dosyada yapılan tespit ile yapılan işler için 41.430,00 TL harcadığının tespit edildiğini, bunun dışında mimari, statik, elektrik ve zemin etüdü projelerinin yapılmış olduğunu; bu işlerin 70.000,00 TL cıvarında olduğunu, müvekkili tarafından harcanan değer ve üretilen katma değerin 111.430,00 TL olduğunu; değişen durum sonrası belediyenin ruhsat verdiğini ve fabrika binasının kendisinin yaptığı drenaj ve radye temeller üzerine inşa edildiğini; bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, geçen süre içerisinde, meydana gelen hukuki gelişmeler neticesinde ilgili belediye tarafından yeniden imar planı ve şuyulandırma işlemleri yapıldığı ve taşınmaz için imar durumu ve ruhsat tanzimi gerçekleştirilerek taşınmaz üzerine fabrika binasının inşaatı yapımına başlandığını; bilirkişilerce ortaya konulan sebep ve sonuçların değerinin kalmadığını; ek bilirkişi raporunda onaylanan ancak iptal edilen imar uygulamaları parselasyon sürecinin devam ettiğinden söz edildiği, bu nedenle uygulama imar planı sürecinin tamamlanmadığının tespit edildiğini, bu tespit bağlamında müvekkilimin ruhsat alımı ile ilgili ve alım sürecinde herhangi bir eksik, hata, hile, ihmal ve dahli bulunmadığından davacı mevcut sözleşmeyi haksız olarak fesih etme yolua gittiğini; yüklenicinin şahsından kaynaklanan ve TBK.473. de sayılan nedensellikler gerçekleşmeden tek taraflı olarak feshinin mümkün olmadığını; arsa sahibinin teslimden önce sözleşmeden haksız olarak dönmüş olduğundan sözleşme uyarınca ödemeyi taahhüt ettiği bedeli ödemek zorunda olduğunu; müvekkili tarafından yapılan drenaj ve radye temel işi nedeniyle 41.430,00 TL ve görülen görünmeyen hususlarda bakiye 3.570,00 TL’nin harcanmış olması nedeniyle arsa sahibinin müvekkilinden alacağı bulunmadığını; müvekkilim yapmış olduğu projelerden dolayı piyasa ortalama ücreti üzerinden 70.000,00 TL Proje bedeli alacağı bulunduğunu; arsa sahibinin haksız olarak sözleşmeden dönmesi ve müvekkilini zarara uğratması nedeniyle sözleşme uyarınca ödemeyi taahhüt etmiş olduğu 265.000,00 TL’yi ödemekle yükümlüğü olduğunu; ödenen 45.000,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 225.000,00 TL’nin müvekkiline ödenmesi gerektiğini; haksız fesih ve haksız dönme sebebiyle müvekkilinin sözleşme uyarınca yüklenmiş olduğu işin yapımını haksız olarak engellemiş olduğunu sözleşme uyarınca ödemeyi taahhüt ettiği 265.000,00 TL’yi müspet zarara uğradığından ödemesi gerektiğini belirterek kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı arsa sahibi, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında 10/05/2011 tarihli inşaat yapım sözleşmesi imzalanmış olup, işin süresiin inşaat ruhsat tarihinden başlamak üzere, olağanüstü şartlar olmadığı takdirde 100 iş günü olduğu; yapılacak işlerin belirlenen toplam bedeline göre 265.220,00 TL toplam iş bedelinin aşamalı ödemesinin kararlaştırıldığı; davacı tarafça, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin davalı tarafça yerine getirilmediği ve yerine getirilmesinin de mümkün olmadığından bahisle sözleşme feshedilerek ödenen 69.000,00 TL bedelin iade edilmemesi üzerine icra takibine başladıkları, takibe itiraz üzerine takibin durduğu belirtilerek, itirazın iptaline karar verilmesi talep edilmiş; davalı tarafça sözleşmenin yerine getirilememesinin kendi kusurundan kaynaklanmadığı gibi, ifa imkansızlığı da bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini istenmiş; mahkemece, sözleşmenin başlangıçtaki hukuki imkansızlık nedeniyle geçersiz olduğu ve davalı yüklenicinin davacıdan aldığı edimleri iade etmesi gerektiği, davacı tarafça yapılan ödemeler bakımından 55.000,00 TL’lik kısmın ispatlandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, davalının itirazın kısmen iptali ile takibin 55.000 TL asıl alacak ve 1.220,69 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, kabul edilen asıl alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Somut olayda, taraflar arasında düzenlenen inşaat sözleşmesi gereğince işlere başlanıldığı sırada İdare Mahkemesine davalar açılması sebebiyle inşaat için yapı ruhsatı verilmediği anlaşılmaktadır. Bu durum her iki taraf yönünden de sonradan meydana gelen objektif imkansızlık sonucunu doğurmuştur. Bu nedenle, TBK’nın 136. maddesi gereğince tarafların birbirinden aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri vermesi gerekir. Bu kapsamda, davacı yüklenici menfi zarar oluşturan giderlerini talep edebilecektir. Bu durumda mahkemece mahallinde keşif yapılmak suretiyle davalı tarafından yapılmış imalat varsa ve davacı için faydalı ise bu imalatların bedelinin tespit edilmesi, ayrıca projenin yüklenici tarafından yaptırıldığı ve bu projenin davacı tarafından kullanıldığı ileri sürüldüğünden bu hususun da araştırılarak davacının kullanmış olduğu proje varsa bedelinin tespit edilerek, davacının ispat ettiği ödemeden mahsup edilerek sonuca gidilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/10/2018 tarih, 2014/1215 Esas, 2018/950 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.