Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/3164 E. 2022/2149 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/3164
KARAR NO: 2022/2149
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/07/2022
NUMARASI: 2022/484 Esas, (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin feshi nedeniyle ödenen iş bedelinin iadesi için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, davalı şirketin, müvekkili şirketle akdetmiş olduğu 27/09/2021 tarihli sözleşmeyle “alüminyum tavan çıtası imalat makinesi üretilmesini” ve “bu makinenin doğru kullanımı amacıyla verilecek teknik eğitim, kullanım kılavuzu, yedek parça gibi hizmetlerin teminini” en geç 120 iş günü içinde tamamlamayı üstlendiğini, sözleşmenin 3. maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken (KDV hariç) 24.000,00 USD ödendiğini, sözleşme bedelinin %30’unun da “makinenin şasi imalatının bitimi ve buna ilişkin alıcıya yazılı bildirim yapılması” üzerine ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının aradan geçen uzunca zamana rağmen makinenin şasisinin yapıldığını bildirmemesi üzerine müvekkili şirket yetkilisi tarafından işin durumunun sorulması üzerine karşı tarafın kendisine sözleşme uyarınca gönderilen paranın makinenin yapımı dışında ihtiyaçlarda harcandığını, bu görüşmenin hemen akabinde de davalı tarafın, dilekçe ekinde sunulan mizansen üzerine kurulu ihtarnameyi müvekkili şirkete keşide ederek bir takım fotoğraflar sunduğunu ve makinenin şasisinin hazır olduğunu sözleşme gereği 28.500,00 USD daha ödeme yapılması gerektiği belirterek ödeme talep edildiğini, bu ihtarla birlikte davalı şirketin üstlendiği işi tamamlama niyetinin olmadığının anlaşıldığını ve TBK md. 473 uyarınca sözleşmeden dönme hakkını kullanmak üzere; “Bilimsel veriler dikkate alındığında 103 iş gününü geride bırakıp sadece ihtarında fotoğraflarına yer verdiği profilleri üreten karşı tarafın bakiye 17 iş gününde üstlendiği işi tamamlamasının mümkün olup olmadığının” bilirkişi marifetiyle tespiti için delil tespiti talebinde bulunulduğunu, ayrıca taraflarınca bu ihtara cevaben 21/02/2022 tarihli ihtar keşide edilerek; bakiye süre zarfında makinenin yapımının bitirilemeyeceği için sözleşmeden dönüldüğü ihtar edilerek ödenen bedelin en geç bir iş günü içinde faiziyle birlikte iadesinin talep edildiğini, davalı tarafın, haksız olarak uhdesinde tuttuğu bedeli iade etmemesi üzerine davalı şirket aleyhine ödenen bedelin iadesi için icra takibi başlatılmışsa da davalı tarafın borca haksız ve mesnetsiz gerekçelerle itiraz ettiğini, arabuluculuk sürecinde de anlaşma sağlanamadığını ve haksız itirazın iptali için eldeki davanın açıldığını, davalının tüm tahminlere göre üstlendiği işi bakiye sürede bitiremeyeceğinin bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/52 D.İş sayılı delil tespiti dosyasından alınan bilirkişi raporuyla; borçlunun, imalatını üstlendiği makineyi bakiye 17 iş gününde tamamlanmasının teknik olarak mümkün olmadığı, bugüne kadar müvekkilinden 24.000,00 USD tahsil etmiş olmasına rağmen ortaya çıkan işin maliyetinin sadece 42.500,00 TL olabileceğinin tespit edildiğini, davalının müvekkilinden avans olarak 24.000,00 USD ödeme aldığını, tam 103 iş günü geçmiş olmasına rağmen makinenin yapımına ilişkin hiçbir somut adım atmadığını, bilirkişinin yerinde inceleme üzerine tanzim ettiği raporunda da davalının makinenin yapımını bakiye 17 iş günü içinde tamamlamasının teknik olarak mümkün olmadığının da ispatlandığını, müvekkili şirket tarafından TBK md. 473/1′.maddesi uyarınca haklı olarak sözleşmeden döndüğünü, davalının tahsil ettiği avans bedelini iadeyle mükellef olduğunu, davalı borçlu şirketin, müvekkilinden 9 ay önce 24.000,00 USD tahsil etmiş olmasına rağmen bilirkişi raporuyla tespit edildiği üzere aldığı işe sadece 42.500,00 TL harcamış göründüğünü ve borçlu şirketin, müvekkilinden tahsil ettiği tutarı haksız olarak uhdesinde tuttuğunu ileri sürerek icra takibine konu alacağa yeter miktarda borçlunun menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, davalı şirketin haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibin tüm ferileri ile birlikte devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece 26/07/2022 tarihli ara karar ile, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi, sözleşmeden kaynaklanan edim ve yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediği, muaccel alacağın varlığı hususları yargılama neticesinde belirlenecek nitelikte olup, bu aşamada ihtilaflı alacağın varlığı nedeniyle yaklaşık ispatın mevcut olmadığı, İİK’nın 257. maddesinin özellikle mal kaçırma girişimlerine dair iddianın da delillendirilemediği ve takip hukuku anlamında da geçici hukuki korumalara ilişkin yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, yanlar arasında imzalanan sözleşmeyle makinenin yapımı aşamalarının belirlendiğini ve her aşamaya bir ödeme öngörüldüğünü, akdin imzası ile yapılan peşin ödeme haricinde; makinenin şasisi tamamlanıp bu durum müvekkili şirkete yazılı olarak bildirildiğinde 28.500,00 USD daha ödeme yapılacağını, en geç 120 iş günü içinde de makinenin yapımının tamamlanacağını ve müvekkili şirkete tam, ayıpsız ve hasarsız teslimi ile bakiye ödemesinin teslim edileceğini, davalı şirketin ise aradan 103 iş günü geçmesine rağmen hiçbir kayda değer imalatta bulunmadığını, makineyi zamanında teslim etmesinin mümkün olmadığı tarihte; teslim tarihine 13 iş günü kala müvekkili şirketin yasal işlemlere başladığından haberdar olunca bir kaç alüminyum profilin birleşiminden ibaret bir şasiyi sebep göstererek ödeme talebinde bulunduğunu, davalının ihtar tarihinden 4 iş günü önce yapılan incelemeye göre makinenin tüm tahminlere göre teslim edemeyeceğinin bilirkişi tarafından tespit edildiğini, yani mahkemenin ihtilaflı olarak nitelendirdiği “sözleşmeden kaynaklanan edim ve yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediği” hususunda bir ihtilaf bulunmadığını, delil tespiti talepleri üzerine bilirkişi raporuyla tespit olunduğu üzere ortada bir makine bulunmadığı gibi, bakiye zaman zarfında tamamlanmasının da mümkün olmadığını, diğer yandan zaten davalı tarafın da cevap dilekçesinde makinenin yapımını sözleşmeye uygun olarak ilerlettiği ya da bakiye sürede tamamlayabileceğine yönelik bir iddiasının dahi bulunmadığını, tam aksine bu işin yapılamayacağı, para iadesinin ise başka işler yapılmak suretiyle sağlanabileceğinin iddia edildiğini, yani cevap dilekçesiyle dahi üstlenilen işin yapılamadığı/yapılamayağının ikrar edildiğini, davalı şirketin, sözleşmeden kaynaklı edim ve yükümlülüklerini yerine getirmediğine dair bilirkişi raporu, davalı tarafın ikrarı (ki ikrar kesin delildir) bulunmasına rağmen, ihtiyati haciz taleplerinin kabulü için kesin ispat değil, yaklaşık ispat yeterli olmasına rağmen borca aykırılığın ihtilaflı olduğu gerekçesiyle ihtiyati haciz taleplerinin reddinin kanuna aykırı olduğunu, mahkeme ayrıca “muaccel alacağın varlığı” hususunun da yargılamayı gerektirdiği, ihtilaflı olduğununun kararında belirtildiğini, davalı şirketin; sözleşmeye aykırı davrandığını, borcunu ifa edemediğini, vaktinde makine tesliminin imkansız olduğunun da bilirkişi marifetiyle tespit edildiğini, buna göre davalı şirketin halen daha haksız olarak uhdesinde tuttuğu peşinat tutarını iadesi gerektiğinin, peşinatı iadede ihtarlarıyla temerrüde düştüğünün ortada olduğunu, davalı şirkete ödenen 24.000,00 USD’nin dekontu ve iadesinin talep edildiği ihtarlarının dava dilekçesi ekinde sunulduğu halde mahkeme “muaccel alacağın varlığının” ihtilaflı olduğu gerekçesinin temerrüdün dahi ispat edildiği dosya ile bağdaşmadığını ayrıca davalının cevap dilekçesiyle; 24.000 USD ödemeyi inkar etmediğini, işi zamanında bitirebileceği iddiasına bulunmadığını, harcamalarına ilişkin tek bir iddia ya da delil sunamadığını, bu durumda; davalının aradan geçen 103 iş gününe rağmen birkaç profili birleştirmek dışında hiçbir ilerleme kat etmediğini, tüm tahminlere göre bakiye 17 iş günü içinde işin bitirilemeyeceğinin bilirkişi marifetiyle tespit edildiğinden davalı şirketin tahsil ettiği bedeli haksız olarak halen daha uhdesinde tuttuğunun, iadesi gerektiğinin ortada olduğunu, görüleceği üzere muaccel alacaklarının yaklaşık ispat eşiğinin de üzerinde ispat edildiğini, bu nedenlerle mahkemece ihtiyati haciz taleplerinin kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında 27/09/2021 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davalı yüklenici sıfatıyla davacı için “alüminyum tavan çıtası imalat makinesi üretilmesi” ve “bu makinenin doğru kullanımı amacıyla verilecek teknik eğitim, kullanım kılavuzu, yedek parça gibi hizmetlerin temini” işini üstlenmiştir. Sözleşmede işin süresi 120 iş günü olarak belirlenmiştir. Sözleşmenin ” Sözleşme Bedeli ve Ödeme Yöntemi” başlıklı 3. Maddesinde; davacı yanın 80.000 USD+KDV ödemeyi taahhüt etmiştir. Bu ödemelerin birinci taksiti olan 28.000,00 USD sözleşmenin imzalanması ertesinde ödenecektir. Sözleşmeye göre bedelin ikinci taksidi olan 28.000,00 USD ise makinenin makinenin şasi imalatının bitimi ve buna ilişkin alıcıya/ iş sahibine yazılı bildirimin yapılması ertesinde ödenecektir. Sözleşmesinin 7. maddesinde : “Satıcı veya Alıcı, sözleşmeden doğacak borç veya taahhütlerinden herhangi birini yerine getirmediği takdirde; satıcı veya alıcı bu sözleşmeyi tek yanlı feshedip, var olan ve/veya olabilecek muhtemel zararlardan kaynaklanacak alacaklarının tamamını tahsil etme hakkına sahiptir” şeklinde sözleşmenin feshi düzenlemiştir. Tarafların beyanlarından sözleşmenin 3. maddesi hükmü uyarınca ödenmesi gereken (KDV hariç) 24.000,00 USD’nin davalı yana ödendiği hususu sabit olup, sözleşmede iş bedelinin %30’unun “makinenin şasi imalatının bitimi ve buna ilişkin alıcıya yazılı bildirim yapılması” üzerine ödeneceği kararlaştırılmıştır.Davacı, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince işin davalı yanca süresi içinde bitirilmedğini, bu nedenle sözleşmeden dönüldüğünü, bu itibarla sözleşme uyarınca davalıya ödenen 24.000,00 USD iş bedelinin iadesini talep etmiş, davalı ise sözleşmenin toplam ödemesinin 24.000,00 USD’sinin davacı tarafından ödendiğini, fakat karşılığında sözleşmenin en çok emek ve mühendislik gerektiren kısmı olan Tasarım/Hesaplama/Projenin teslim alındığını, dolayısı ile ödenen ücret karşılığı bir hizmet gerçekleştiğini, muacceliyet şartının oluşmadığını ve şasi bitirilmesine, ihtar çekilmesine ve ikinci taksit istenilmesine rağmen davacı yanın ödeme yapmadığını ve temerrüde düştüğünü savunmuştur. Dosyada bulunan Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/52 D.İş sayılı dosyasından yaptırılan tespit akabinde makine mühendisi ve iş güvenliği uzmanı Dr. … tarafından hazırlanan 19/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda; sözleşmeye konu alüminyum tavan çıtası imalat makinesinin, gövde/şase kısmının imalatına başlanarak gövde/şase kısmının imalatının yapıldığı, bahse konu alüminyum tavan çıtası imalat makinesinin, toplamda %25’lik bir kısmının tamamlandığı, tespit sırasında görülen imalatı tamamlanmış gövde/şase kısmının, sözleşme tarihi itibariyle takdiren ortalama 42.500,00 TL maddi değeri olduğu, bahse konu alüminyum tavan çıtası imalat makinesinin bakiye 17 iş gününde tamamlanmasının teknik olarak mümkün olmadığı belirtilmiştir.İİK’nın 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Aynı kanunun 258. Maddesinde de; ihtiyati haciz talep eden tarafın, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmesi ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ve yasal delillerle ispat etmesi gerektiği belirtilmiştir.Somut olayda, dava dosyasında tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamış, İİK’nın 257 ve devamı maddelerinde aranan koşullar yönünden yaklaşık ispat şartı henüz gerçekleşmemiştir. Bu nedenle yerel mahkemece dosya kapsamındaki delillerin doğru değerlendirilmesi suretiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin mahkeme ara kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerine göre usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati haciz şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmektedir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/07/2022 tarih ve 2022/484 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 29/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.