Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/3079 E. 2023/277 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/3079
KARAR NO: 2023/277
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2022
NUMARASI: 2019/562 Esas, 2022/746 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davacı ile davalı şirket arasında 20/07/2012 tarihli taşeron sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin 14. maddesinin (c) bendi uyarınca nakit ihtiyat kesintisi yapıldığını asıl işveren tarafından geçici ve kesin kabuller yapılmış olmasına rağmen ilgili madde gereğince yapılan kesintilerin iadesi gerektiği halde yüklenici şirket tarafından ödemelerin yapılmadığını, bu nedenle davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun takibe kötüniyetli ve haksız şekilde itiraz ettiğini, her ne kadar takip talebine sözleşme tarihi olarak 27/04/2017 tarihi yazılmış ise de taraflar arasında bu tarihli bir sözleşmenin olmadığını belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmede yetki düzenlemesi bulunduğunu ve ihtilafların İstanbul Merkez Adliyesi icra daireleri ve mahkemelerinde çözülmesi gerektiğini, bu sebeple mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacının takip talebinde alacağına dayanak olarak 27/04/2017 tarihli taşeron sözleşmesini gösterdiğini, ancak taraflar arasında bu tarihli bir sözleşmenin bulunmadığını, bu sebeple takibe itiraz edildiğini, itirazın iptali davalarının takibe sıkı sıkıya bağlı bir dava olduğunu, borcun sebebinin farklı gösterilmesine rağmen davada farklı bir sözleşmeye dayanılmasına muvafakat etmediklerini, davacı yanın da dava dilekçesi ile böyle bir sözleşmenin olmadığını ikrar ettiğini, bunun yanında imza edilen sözleşme kapsamında da nakit ihtiyat kesintisinin sona erme koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddine ve alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın eser sözleşmesi kapsamında yapılan nakit ihtiyat kesintilerinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davası olduğu, takibe dayanak yapılan 27/04/2017 tarihli sözleşme bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizin 10/09/2019 tarih ve 2019/1251 Esas, 2019/983 Karar sayılı kararı ile, her ne kadar davacı takip dayanağı sebebini değiştiremez ise de dosya kapsamı itibari ile de sözleşmenin tarihi dışında diğer unsurlarla ilgili bir değişiklik olmadığı, davacının takip talebi ve ödeme emrinde 27/04/2017 tarihli sözleşme diye yazmış ise de bu hususun maddi hatadan kaynaklandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 20/07/2012 tarihli sözleşme olduğu anlaşıldığından davanın reddi yerine esasa girilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında yerel mahkemece, davanın esasına girilerek alınan 28/01/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda, tarafların ticari defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğu, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle depozito ve teminatlar hesabından dolayı 134.453,53 TL ve alıcılar hesabından dolayı 46.734,25 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinde ise davalının takip tarihi itibariyle depozito ve teminatlar hesabından dolayı davacıya 134.453,03 TL borçlu olduğu, avans hesabından dolayı ise 1.470,28 TL alacaklı olduğu, icra takibine konu alacağın ve davanın konusunun 134.452,00 TL depozito ve teminat alacağı olduğu, asıl işveren tarafından kesin kabulün yapıldığı ve davalı yüklenicinin alacağından kesinti yapılmadığı, asıl işverenin yüklenicinin teminat ödemelerini serbest bıraktığı, davalının teminat alacaklarının serbest bırakılmasına rağmen davacının teminatını iadeye yanaşmamasının doğru olmadığı, davacının teminat kesintisinin iadesini talep edebileceği yönünde bildirilen kanaat doğrultusunda, davanın kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin aynen devamına, hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, dava tarihi itibariyle vadesi gelmiş borç bulunmadığını, bu nedenle davanın süresinde açılmadığını, sözleşmeye göre nakit ihtiyacı kesintilerinin davalı şirketçe asıl işverenden tahsil edilmeden davacıya ödenemeyeceğine dair düzenleme bulunduğunu, böyle bir hüküm bulunmasına ve davacının nakit ihtiyaç kesintisinin sona erme koşulları oluşmamasına rağmen davalı yüklenicinin kendi kusuru ile asıl işverenin serbest bıraktığı teminatları nakde çevirmediği kabul edilerek davacının nakit ihtiyaç kesintilerini talep etmekte haklı olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir.Taraflar arasında 20/07/2012 taşeronluk sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmeye göre, davacı taşeron davalı yüklenicinin, asıl iş sahibi Marmara Üniversitesinden aldığı işle ilgili Başıbüyük Sağlık Yerleşkesi Temel Bilimler binasının yapım işi inşaatında ” duvar, sıva, şap, boya, yer ve duvar kaplamaları” işlerini üstlenmiştir. Taraflar arasında işin yapımına ve teslimine ilişkin herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Asıl iş sahibi Marmara Üniversitesi 19/04/2017 tarihinde kesin kabulü yapmıştır. İş sahibi davalı yüklenicinin alacağından kesinti yapmamış ve kesinti teminatlarını 03/05/2017 tarihli yazısıyla serbest bırakmıştır. Tarafların ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalının davacıya 134.453,03 TL teminat kesintisinden dolayı borçlu olduğu tespit edilmiştir. Davalı yüklenici sözleşmenin 14/c maddesine göre kendisinin asıl işverenden teminatlarını tahsil etmediğini, bu nedenle sözleşmedeki bu maddenin muaccel hale gelmediğini beyan etmiş ise de asıl iş sahibinin teminat ödemelerini serbest bıraktığı, davalının teminatlarını nakde çevirmeyerek davacının teminat alacağını ödememesinin kendi kusurundan kaynaklandığı, yapılan işin kesin kabulü ve asıl iş sahibinin teminatları serbest bırakması ile davacının teminat alacağının muaccel hale geldiği, alacağının talebinde yaptığı icra takibinde haklı olduğu, alacağın likit olduğu, davacının icra takibine yaptığı itirazın haksız olduğu sonucuna varılmakla, mahkemece davanın kabulüne ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/09/2022 tarih ve 2019/562 Esas, 2022/746 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 9.184,48 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 2.296,12TL harcın mahsubu ile bakiye 6.888,36‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.