Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2820 E. 2022/1946 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2820
KARAR NO: 2022/1946
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2022
NUMARASI: 2022/106 Esas, 2022/480 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 23/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili talebine ilişkin olup; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuş, Dairemizin kaldırma kararı akabinde mahkemece yeniden davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/619 Esas sayılı dosyasına verdiği 26/12/2013 tarihli dilekçesi ile, taraflar arasında 09/03/2009 tarihli ”Çamur Çürütme Tankları Çatı Döşemelerinin İçten Yalıtım İşleri Taşeron Sözleşmesi” nin imzalandığını, daha sonra müvekkilinin sunduğu 12/04/2010 tarihli teklifin kabulüyle işe başladığını, sözleşmenin konusunun 3. Maddede düzenlendiğini, 4. Maddesinde ise, yapım yönteminin ve işin nasıl yapılacağının belirtildiğini, işin müvekkili tarafından sözleşmeye uygun şekilde tamamlanarak teslim edilmesine rağmen ödenmediğini ileri sürerek fatura bedelleri olan iş bedellerinin, faturaların tebliğ tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, öncelikle yetki ilk itirazında bulunduklarını, müvekkillerinin ikametgah adreslerinin Beykoz olması nedeniyle davaya bakmaya yetkili mahkemelerin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, davacı yanın tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının iddialarına konu iş ile ilgili taraflar arasında herhangi bir anlaşma bulunmadığını, davacının dava konusu iş ile ilgili davalılar arasında akdedildiğini ileri sürdüğü 09/03/2009 tarihli sözleşmenin, İSKİ Genel Müdürlüğü tarafından …-… A.Ş-… Tic. A.Ş Konsorsiyumu’na ihale edilen Ataköy Arıtma Tesisi İnşaat İşi kapsamında bulunan 6 adet “Çamur Çürütme Tankları Çatı Döşemelerinin İçten Yalıtım İşleri” ile ilgili davacının tüm hakkedişlerinin ödendiğini, 19/08/2009 tarihli son hakkedişle ödenip biten bir iş olduğunu, oysa davacının dava konusu ettiği 12/04/2010 tarihli teklifin ise; üzerinde de yazdığı üzere “soğuk derzler için negatif yönden (dışarıdan) kırım yapılarak çabuk donan tamir harçları ile izolasyon yapılması işi” ne ait bir teklif olduğunu, davacının davalılar ile aralarında akdedildiği ve davasını hükümlerine dayandırdığı 09/03/2009 tarihli sözleşmenin 12/04/2010 tarihli teklifin sözleşmesi olmadığını, başka bir iş ait sözleşme olduğunu, sözleşme konusu iş ile teklif verilen işin birbirinden bağımsız farklı işler olduğunu, ve davacının teklif verdiği iş ile ilgili taraflar arasında akdedilmiş herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece 04/11/2021 tarih, 2021/716 Karar sayılı karar ile, davacı yanca davalılardan ayrı ayrı 24.162,72 TL alacak talebinde bulunulmuş ise de, iddia olunan alacağa ilişkin faturaların açık fatura olduğu, davalılarca teslim alındığı, faturaların davacıya borçlarının olmadığı savunması ile iade edildiği, taraflar arasında imzalanan çamur çürütme tankları çatı döşemelerinin içten yalıtım işleri taşeron sözleşmesinin varlığı karşısında sözleşme gereği yapılan işler dikkate alındığında, işin yapım yöntemi, birim fiyatlar, ödeme şartları ile geçici ve kesin kabuller ve deneme gereği 48.325,44 TL masrafın davacı tarafından sarf edildiği, deneme gereği sözleşmeye konu malzeme ve uygun tekniğin belirlenmesinde yapılan işlemler gereği her iki tarafın eşit kusurunun bulunduğu, bu nedenle 48.325,44 TL’ nin yarısından (1/2) davacının, kalan yarısından (1/2) ise davalıların eşit oranlarda (1/2 şer) sorumlu olduğu, ödemelere ve hukuken değer verilen kayıtlara göre hükümdeki miktar ve temerrütler gereği davalıların sorumlu bulundukları ve borçlu olduğu, bu borcun ödendiğine dair dosyada bilgi ve belgeye rastlanmadığı, alacağın varlığı, miktarı ve faizin taraflar arasındaki sözleşme gereğince ve kayıtlar gereğince değerlendirildiği, taraflar arasındaki sözleşmeye dikkat edilerek TTK kapsamında bulunan aralarındaki ticari işin değerlendirilmesi sonucu; davalının sözleşme nedeni ile davacı tarafa borçlu olduğu, aksine ilişkin bilge ve belge bulunmadığı gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, 12.081,36 TL’nin 11/01/2011 tarihinden itibaren TCMB’nın kısa vadeli kredilere uygulanan değişen oranlarda avans faizi ile davalı … Tic. A.Ş’den tahsiline davacı tarafa verilmesine, 12.081,36 TL’nin 10/01/2011 tarihinden itibaren TCMB’nın kısa vadeli kredilere uygulanan değişen oranlarda avans faizi ile davalı … Tic. A.Ş’den tahsiline davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Davalılar vekilleri istinaf dilekçeleriyle, dava konusu “teklif”e dayalı olarak, taraflar arasında bir sözleşmenin bulunmadığı hususunun bilirkişi raporlarında defaatle tespit edilmesine rağmen, buna bağlı “yetki ve zaman aşımı itirazları”nın mahkemece gözardı edilmesinin hatalı olduğunu belirterek öncelikle yetki ve zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmesini, akabinde de yanlar arasında “teklif” belgesi kapsamında akti ilişki bulunmadığından davanın esastan red edilmesi gerektiğini gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dairemizin 07/07/2021 tarih, 2019/1739 Esas, 2021/1363 Karar sayılı kararı ile, mahkemece HMK hükümleri doğrultusunda, davalıların yetki itirazlarının kabul edilerek eldeki davanın, davalı yanın seçimlik hakkının kullanıldığı davalıların ikametgah adreslerinin bağlı bulunduğu İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği gözetilmek suretiyle, dosyanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, davalıların yetki itirazları konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan davanın yetkisiz mahkemede sonuçlandırılmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiş; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce Dairemiz kararı doğrultusunda 04/11/2021 tarih, 2021/619 Esas, 2021/716 Karar sayılı karar ile, davalıların yetki ilk itirazlarının kabulü ile; HMK’nun 6/1. maddesi uyarınca mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, dosya istinaf konu kararın verildiği mahkemeye tevzi edilmiştir. Mahkemece 15/06/2022 tarihli karar ile, taraflar arasındaki sözleşme gereğince ve incelenen dosya kapsamındaki kayıtlar sonucunda; davacı yanın her ne kadar 24.162,72 TL ayrı ayrı alacaktan bahsedilmiş ise de, iddia olunan alacağa ilişkin faturaların açık fatura olduğu, davalılarca teslim alındığı, faturaların davacıya borçlarının olmadığı savunması ile iade edildiği, taraflar arasında imzalanan çamur çürütme tankları çatı döşemelerinin içten yalıtım işleri taşeron sözleşmesinin varlığı karşısında sözleşme gereği yapılan işler dikkate alındığında, işin yapım yöntemi, birim fiyatlar, ödeme şartları ile geçici ve kesin kabuller deneme gereği 48.325,44 TL masrafın davacı tarafından sarf edildiği, deneme gereği sözleşmeye konu malzeme ve uygun tekniğin belirlenmesinde yapılan işlemler gereği her iki tarafın eşit kusurunun bulunduğu, bu nedenle 48.325,44 TL’nin yarısından davacının sorumlu olduğu, kalan yarısından ise davalıların eşit oranlarda sorumlu olduğuna kanaat getirildiği, ödemelere ve hukuken değer verilen kayıtlara göre hükümdeki miktar ve temerrütler gereği davalıların sorumlu bulundukları ve borçlu olduğunun anlaşıldığı, davacının alacaklı olduğu miktarın teknik değerlendirmeden anlaşıldığından bu miktar kadar alacaklı olduğuna ve davacının davasını bu miktar kadar ispatladığına kanaat getirildiği, reddedilen miktar yönünden ise, davacının davasını ispat edemediği, bu durumların aksine veya hükümde belirlenen borcun ödendiğine dair dosyada bilgi ve belgeye rastlanmadığı, alacağın varlığı, miktarı ve faizin taraflar arasındaki sözleşme gereğince ve kayıtlar gereğince değerlendirildiği, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca TTK kapsamında bulunan aralarındaki işin değerlendirilmesi sonucu; davalının sözleşme nedeni ile davacı tarafa hükümde belirlenen miktar kadar borçlu olduğu, aksine ilişkin bilge ve belge bulunmadığına kanaat getirildiği, davalı tarafın özel ve teknik olarak incelenen dosyada mevcut kayıtları gereğince davacının davalı taraftan mevzuat ve sözleşme gereğince alacağının bulunduğu, davalı tarafın hesaplanan miktar kadar sorumlu olduğu, hükümde belirlenen miktar kadar davacının davasını ispatladığı, davacının fazlaya ilişkin talebinin ispatlanamaması ve sözleşmesel sorumluluk gereği nedeni ile ve hakkaniyet gereğince yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 12.081,36 TL’nin 11/01/2011 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyet Merkez bankasının kısa vadeli kredilere uygulanan değişen oranlarda avans faizi ile davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,12.081,36 TL’nin 10/01/2011 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyet Merkez bankasının kısa vadeli kredilere uygulanan değişen oranlarda avans faizi ile davalı … İnşaat’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine karar verilmiştir. Davalı … Tic. A.Ş. vekili 01/09/2022 tarihli istinaf dilekçesiyle, dava konusu faturaların, taraflar arasındaki 09/03/2009 tarihli sözleşmeye ilişkin olmayıp, dava konusu teklifle ilgili olarak taraflar arasında bir sözleşme bulunmadığını, davacı ile müvekkilinin de arasında olduğu …-… İş Ortaklığı arasında akdolunan 09/03/2009 tarihli sözleşmenin; İski Genel Müdürlüğü tarafından …-… Tic. A.Ş. … Tic. A.Ş. Konsorsiyumu’ na ihale edilmiş olan, “ataköy Atıksu Arıtma Tesisi İnşaatı” işinin kapsamında bulunan “6 adet” “çamur çürütme tankları çatı döşemelerinin içten yalıtım işleri” ile ilgili olup, bu sözleşme kapsamında, yapılan iş ile ilgili olarak davacının tüm hakkedişlerinin ödendiğini, davacının 19/08/2009 tarihli son hak edişi de ödenerek, işin sonlandığını, davacının dava konusu ettiği 12/04/2010 tarihli “TEKLİF”inin ise, teklifin üzerinde de yazdığı üzere; “soğuk derzler için negatif yönden (dışarıdan) kırım yapılarak çabuk donan tamir harçları ile izalasyon yapılması işi” ne ait olup, taraflar arasındaki 09/03/2009 tarihli Sözleşmeyle bu işin hiçbir ilgi ve ilişiğinin de bulunmadığını, bu itibarla, ileri sürülen teklif ile, taraflar arasında daha önce akdedilen sözleşme konusu işlerin birbirinden bağımsız işler olduğunu, dava konusu teklife ilişkin olarak “zamanaşımı” itirazlarının bu sözleşmeye göre değerlendirilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira;09/03/2009 tarihli Taşeron Sözleşmesinin konusunun; “çamur, çürütme tankları, çatı döşemelerinin içten yalıtım işleri” olarak açıkça tespit edildiğini buna karşılık, 12/04/2010 tarihli dava konusu “teklif”in ise; “soğuk derzler için negatif yönden (dışarıdan) kırım yapılarak çabuk donan tamir harçları ile izalasyon yapılması işi”ne ait olduğu ve davacının iddialarına konu iş ile ilgili taraflar arasında herhangi bir anlaşma bulunmadığını, nitekim; yetkisizlik kararı veren İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2021/619 Esas sayılı dosyasından yapılan yargılama sırasında, 16/12/2015 tarihli ara kararı ile “… dava konusu işin hangi sözleşme kapsamında yapıldığı, davacının iddia ettiği 09/03/2009 tarihli sözleşme mi yoksa davalıların ileri sürdüğü 12/04/2010 günlü teklife mi dayandığı…” hususlarında dosyanın bilirkişi incelemesine gönderildiğini, bilirkişi raporunda “… dosya kapsamından söz konusu teklife dayalı olarak taraflar arasında bir sözleşmenin bulunmadığı anlaşılmaktadır…” şeklinde tespit edilerek, iddialarının teyit edildiğini, bu itibarla mahkemesince teklifin, bu sözleşme ile bağdaştırılması ve zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmemiş olması sebebiyle, mahkeme kararının bu yönüyle hatalı olduğunu, davaya konu edilen 12/04/2010 tarihli teklifte belirtilen işin, davacı tarafından usulüne ve taahhüdüne uygun olarak yapılmadığını, kısmen yapılan uygulamada da sızdırmazlığı gideremediğini, davacının, yapımını taahhüt ettiği teklife konu “soğuk derzler için negatif yönden (dışarıdan) kırım yapılarak çabuk donan tamir harçları ile izalasyon yapılması işi” nin yapımı esnasında, basiretli bir tacir olarak üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getiremediğini, eseri ayıpsız ve eksiksiz olarak teslim edemediğini, Somut olayda, yapımı anlaşma konusu olan (6) adet tank mevcut olup, (1) ve (3) Nolu tankların yapım ve uygulamasına davacı tarafça başlandığını, (1). tankın su ile doldurularak uygunluğunun test edilmesi neticesinde su kaçağı olduğunun tespit edildiğini ve testin başarısız / olumsuz olması sonucunda, idare / iski’nin yapılan imalat ve işi kabul etmediğini ve teslim almadığını, kaldı ki, dosyada mübrez İSKİ’nin resmi ve mahkemeye sunmuş olduğu müzekkere cevabı ile de, davacının yapmış bulunduğu “imalatın kabul edilmediği ve teslim alınmadığı” hususunun çekişmesiz kesinlik kazandığını, akabinde, işin aciliyeti göz önünde tutularak, … firması ile 05/05/2010 tarihli “Çamur Çürütme Tankları, Çatı Döşemeleri Su Sızıntılarının Poliüretan, Reçine Enjeksiyonu ile Durdurulması İşlemi Taşeron Sözleşmesi” akd ve tanzim olunarak, aynı işin bu kez … firmasına verildiğini ve işin yaptırıldığını, dava konusu başarısız olan ve sızdırmayı engellemeyen imalatta yalnızca, iş sahibi / İdare tarafından kabul görmeyen (1) ve (3) Nolu tankların denemesinin yapıldığını, diğerlerinde ise davacı tarafından işe dahi başlanmadığını, uygulamasının kabul edilmemiş olduğu halde, davacının, müvekkili ve diğer davalı şirket adına 30/12/2010 tarihli faturalar düzenlediğini, mezkür faturalara yasal süresi içerisinde TTK’nın 21/2.md.si gereğince itiraz edilerek, iade edildiğini, netice olarak; davacının, hatalı ve kusurlu malzemesiyle işi tamamlayamadığı, teslimini dahi gerçekleştiremediği açıkça ortada olmakla, kısmen yapılan imalatın da idare tarafından kabul görmediğini, bu itibarla; davacının ikmal ve ifa edemediği, deneme amaçlı yaptığı uygulamadan sonuç alınamayınca edimin ifasına dahi başlayamadığı ve vazgeçilen, kısmen yapmış olduğu uygulamanın ise sızdırmazlığı gideremediği/ kusurlu olduğu ve idare tarafından da kabul görmediği hususları karşısında, müvekkiline kusur izafe edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yapımı taahhüt edilen işin tüm teknik özellikleri taşıyacak şekilde ve ayıpsız olarak teslim edilmesi beklenen bir durum olduğunu, yapılan işin, kullanım amacına uygun olarak imal edilmesi ve eseri amaca ve taahhüt edilen sonuca uygun şekilde teslim edilmesi gerektiğini, teslimden sonra, ayıplı olduğu ve kullanım amacını taşımadığı anlaşılan imalatın, iş sahibi tarafından kabule zorlanmasının beklenemeyeceğini, somut olayda, davacının göndermiş olduğu teklif formuyla malzemeleri kendisi belirleyerek, kullandığı, ancak kullanılan malzemenin test edilmesi sonucunda daha ilk seferde yapıda istenilen sızdırmazlığın sağlanamadığının tespit edilmiş olması karşısında, müvekkiline kusur izafe edilmesinin son derece hatalı olduğunu, davacının teklif vermeden önce tüm incelemeleri yaparak, gerekirse konusunda uzman kişi veya kişilere inceleme yaptırarak, uygulanacak en uygun malzemenin seçiminin yapılması ve buna göre teklif vermesinin hayatın olağan akışı içinde beklenen bir durum olduğunu, davacının taahhüdünü ayıpsız ve eksiksiz olarak ikmal ve ifa edemediği, deneme amaçlı yaptığı uygulamadan malzemenin sızdırması nedeniyle sonuç alınamayınca edimin ifasına dahi başlayamadığı ve vazgeçildiği, teslim sürecinin tamamlanmadığı sabit ve kesin olması sebebiyle eseri meydana getiremediğinin kabul edilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, müvekkili ile davacının yarı oranda kusurlu olduğunun kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, öte yandan, müvekkilinin işin teslim edilememesi ve kullanılan malzemenin imalata uygun olmaması hususlarında bir kusuru bulunmadığını, davacının kusurunun bilirkişi raporlarıyla da sabit olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … Tic. A.Ş. vekili 20/09/2022 tarihli istinaf dilekçesiyle, dava konusu “teklif”e dayalı olarak, taraflar arasında bir sözleşmenin bulunmadığı bilirkişi raporlarında defaatle tespit edilmesine rağmen, buna bağlı “zamanaşımı itirazları”nın mahkemece değerlendirilmediğini, davacının, teklif konusu malzemeleri kendisinin belirlediği söz konusu işte/alanında uzman olduğu, kendi belirldiği bu malzemelerle yaptığı işin hatalı ve yetersiz olduğunun tespit edildiği dikkate alındığında dahi taraflarına yüklenen kusurun yerinde olmadığını, davacının malzemeleri kendisinin belirleyip kullandığı teklif konusu işin test edildiğinin daha ilk seferde yapılması istenilen sızdırmazlığın sağlanamadığının tespit edildiğinin, taahhüt ettiği bu işi bitiremeyip teslim etmediğinin, bu hususta bir geçici-kesin kabul tutanağı veya teslim tutanağı da ibraz edemediğinin, yani teklif konusu “izolasyon işinde” beklenen makul sonucun alınamamasına davacının kendisinin neden olduğunun hükme esas bilirkişi raporlarıyla da belirlendiğini, bu doğrultuda müvekkiline atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı sabitken, tüm bunlara rağmen mahkeme kararıyla müvekkiline yüklenen kusurun, tüm dosya kapsamıyla ve Yargıtay içtihadıyla çeliştiğini, malzemeleri kendisinin belirleyip kullandığı teklif konusu işi ayıplı yapan davacının %100 kusurlu olduğunun bilirkişi raporuyla sabit bulunduğunu, bu itibarla; malzemeleri kendisinin belirleyip kullandığı teklif konusu işi ayıplı yapan davacının %100 kusurlu olduğu bilirkişi raporuyla sabit olmasına rağmen, yerel mahkemece davacıya %50 kusur yükleyen çelişkili yorumun da hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalılar ise yüklenicidir. İş sahibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İSKİ Genel Müdürlüğü ile yüklenici …-… Tic. A.Ş.-… Ticaret A.Ş. arasında İstanbul …Noterliği’nde 11/05/2007 tarih ve … yevmiye numaralı, 1.108.424.794,16 Euro bedelli sözleşme imzalanmıştır. İSKİ Yönetim Kurulu’nca 22/02/2007 tarih ve 2007/104 Nolu Kararı ile iş …-… Tic. A.Ş.- … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. Konsorsiyumuna anahtar teslimi götürü bedel ile yapılan ihale onaylanmıştır. İşin süresi, yer teslim tarihinden itlbaren inşaat için 900 gün, işletme için 1825 gün olmak üzere toplam 2725 gün olarak belirlenmiştir. Akabinde de davacı … Ticaret Ltd. Şti. ile davalılar … A.Ş-… Tic. A.Ş. arasında 09/03/2009 tarihli “çamur çürütme tankları çatı döşemelerinin içten yalıtım işleri taşeron sözleşmesi” akdedilmiştir. Sözleşmenin “açıklama” başlıklı 1.maddesinde; “Ataköy Atıksu Arıtma Tesisi” inşaatı işinin inşaat işlerinin yapımı için …-… TIc. A.Ş.-… Tic. A.Ş. Konsorsiyumu’nun İSKİ Genel Müdürlüğü ile yapmış olduğu sözleşme gereği, … Tic. A.Ş. ve … Tic. A.Ş. işlerin yürütülmesi için aralarında bir işbirliği yapmış olup, bu anlaşmanın payları … Tic. A.Ş. %50, … Tic. A.Ş. %50 olduğunda anlaşmış oldukları, sözleşmenin “Sözleşmenin Konusu” başlıklı 3.maddesinde; …-… A.Ş.-… Tic, A.Ş. Konsorsiyumu’nun taahhüdünde bulunan “Ataköy Atıksu Arıtma Tesisi inşaatı işinin kapsamında bulunan 6 adet çamur çürütme tankı çatı döşemelerinin içten yalıtımının yapılması olarak belirlendiği, birim fiyatları verilen işlerin tekniğine şartnamelere ve standartlara uygun olarak yapılması ve İdare’ye kabul ettirilmesi ile ilgili her türlü hususun yapılacak işin tanımına dahil olduğu düzenlenmiştir. Davalılar vekillerince mahkeme kararına karşı hem usulü yönden hem de esasa ilişkin olarak istinaf talebinde bulunulduğundan Dairemizce öncelikle usulü itirazların incelenmesi gerekmiştir.818 sayılı BK’nın 126/4. maddesinde, yüklenicinin kasıt veya ağır kusuru ile akdî hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş ve bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna akdinden doğan tüm davaların beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 147/6. maddesinde de, yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında eser sözleşmesinden doğan alacakların 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu belirtilmiştir.Bu maddelerdeki düzenlemeye göre eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda kural, zamanaşımı süresinin beş yıl olmakla birlikte yürlenicinin kasıt ve ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi işi ifa etmemesi halinde zamanaşımı süresi Borçlar Kanunu’nun 125, Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi hükümlerine göre 10 yıl olacaktır. Borçlar Kanunu’nun 128 ile TBK’nın 149. maddesinde zamanaşımı sürelerinin alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlayacağı kabul edilmiş, BK’nın 132, 133, 135 ve 136 ile TBK’nın 153, 154, 156 ve 157. maddelerinde zamanaşımının durması, kesilmesi ve yeni sürenin başlaması halleri düzenlenmiştir. Bu maddeler ışığında somut olayda; gerek 09/03/2009 tarihli sözleşme, gerekse 12/04/2010 günlü teklif yönünden yapılan incelemede, istinafa konu eldeki davanın açılış tarihi olan 26/12/2013 tarihi itibariyle sözleşme ve teklif tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 126/4. Maddesi gereğince eser sözleşmelerinde uygulanması gereken 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından davalılar vekillerinin zamanaşımı itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Esas yönden yapılan incelemede ise; davacı, yanlar arasında akdedilen 09/03/2009 tarihli sözleşme ve akabinde düzenlenen 12/04/2010 tarihli teklif kapsamında işin yapılıp teslim edildiğini, ancak bakiye iş bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalılar ise dava konusu işin 12/04/2010 günlü teklife dayandığını, yanlar arasında bu teklif gereğince herhangi bir sözleşme imzalanmadığını, işin deneme amaçlı yapıldığını, ancak ayıplı iş yapılması üzerine işin davacı yana yaptırılmasından vazgeçildiğini, bu nedenle davacı yanın iş bedeli alacağının bulunmadığını savunmuştur.O halde eldeki davada öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; dava konusu işin hangi sözleşme kapsamında yapıldığı, davacının iddia ettiği şekilde 09/03/2009 tarihli sözleşme mi yoksa davalıların ileri sürdüğü 12/04/2010 günlü teklife mi dayandığının tespiti noktasında toplanmaktadır.Dosyada bulunan ve inşaat mühendisi …, mali müşavir … ve hukukçu … tarafından düzenlenen 24/03/2016 tarihli bilirkişi kurul kök raporunda; taraflar arasında, davalıların yükilenici olarak üstlendikleri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İSKİ Genel Müdürlüğü “Ataköy Atıksu Arıtma Tesisi ve Deniz Deşarjı İnşaatı” kapsamında 09/03/2009 tarihli “çamur çürütme tankları çatı döşemelerinin içten yalıtım işleri taşeron sözleşmesi” akdedildiği, bu sözleşme kapsamında 6 adet çürütme tankının içten yalıtımının sözleşmeye uygun olarak Remmers SD1 çift bileşenli malzemenin kullanılmış olduğu, taraflar arasında düzenlenen 19/08/009 tarihli (2 nolu) Hakediş Raporunda, imalatın cinsinin SD1 Uygulaması 1.851,30 m2 ve birim fiyatı 20,30TL/m2 den tutarının 37.581,39 TL, şantiye adına usta ve işçi çalıştırılmasının 4,50 gün ve birim fiyatı 85,00TL/Günden 382,50 TL olmak üzere toplam 37.963,89 TL tutarında (KDV ilavesi ve kesintiler hariç) olduğu, söz konusu hakkedişin taraflar arasında akdedilmiş 09/03/2009 tarihli sözleşmeye dayalı olduğu, davaya konu … (Eski Adı: …) malzemesinin ise, davacının davalılara verdiği 12/04/2010 tarihli “Ataköy Arıtma Şantiyenizdeki soğuk derzler için negatif yönden kırım yapılarak çabuk donan tamir harçları ile izolasyon yapılması işi fiyat teklifi” kapsamındaki malzeme olduğu, söz konusu teklife dayalı olarak, taraflar arasında bir sözleşme bulunmadığı, davacının … malzemesini dava dışı …’dan aldığı ve dava konusu işte kullanıldığı kanaatine varıldığı, ancak 2 adet çamur çürütme tankının pis su doldurularak yapılan sızdırmazlık testinde basıncın 1 bara ulaşmadan tankın su sızdırdığının tespit edilmesi, bu hususta İSKİ Genel Müdürlüğünün vaki yazısında, bu ürünün deneme amacıyla uygulanarak sonuç alınmayınca uygulamasından vazgeçildiğinin bildirildiği, bunun üzerine Masterseal 596 malzemesinin kullanılmasından vazgeçilerek tanklardaki sızmayı önlemek amacıyla dava dışı … Ticaret Ltd. Şti. ile davalılar … A.Ş-… Tic. A.Ş. arasında 05/05/2010 tarihli “çamur çürütme tankları çatı döşemeleri su sızıntılarının poliüretan reçine enjeksiyonu ile durdurulması işleri taşeron sözleşmesi” akdedilerek işin yaptırılmış olduğu, dosyada mevcut … tarafından “Sayın baylar” hitaplı yazı içeriğinden çürütme tarıklarının konik çatı bölgelerindeki çatlakların önemli derecede olduğunun anlaşıldığı, bu çatlaklardan sızıntının … Ticaret Ltd. Şti. Tarafından verilen teklifteki polüretan reçine enjeksiyonu ile durdurulmasının sağlanacağının belirtildiği, bu uygulamanın gerçekleşmesi sonucunda davalı şirketlere işin bedeli olarak 415.552,50TL’ şer tutarında fatura kesildiği, davacı şirketin deneme amaçlı uygulaması yapılan Masterseal 596 malzemesinin özelliği ve uygulama tekniği bakımından tanklardaki oluşana çatlakların şekil ve büyüklüğü sebebiyle, sızıntıyı önleme kabiliyetinde bulunmadığı kanaatine varıldığı, nitekim yapılan uygulamanın sonuç vermediği ve su sızıntısının işveren … tarafından beyan edildiği, davacının davalılardan talep edebileceği alacak bedelinin; davalı … Tic. A.Ş. yönünden; 24.162,72 TLx1/2-12.081,36 TL, ve davalı … A.Ş. yönünden; 24.162,72TLx1/2-12.081,36 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. Dosyadaki evraklardan; taraflar arasında imzalanan 09/03/2009 tarihli sözleşme kapsamında 6 adet çamur çürütme tankının izolasyonunun davacı yanca sözleşmede yazılı olduğu şekilde polüretan reçine enjeksiyonu ile yapılması kararlaştırılmasına rağmen dava dışı iş sahibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İSKİ Genel Müdürlüğü Atıksu İnşaat Dairesi Başkanlığı’nca polüretan reçine enjeksiyonu yerine daha uygun fiyatlı … (Eski Adı: …) malzemesinin kullanılmasının istendiği, bunun üzerine davacı yanca hazırlanan 12/04/2010 tarihli “Ataköy Arıtma Şantiyenizdeki soğuk derzler için negatif yönden kırım yapılarak çabuk donan tamir harçları ile izolasyon yapılması işi fiyat teklifi” nin davalılara sunulduğu, akabinde 6 adet tanktan 2 tanesinin yalıtımında dava dışı iş sahibinin talebi doğrultusunda 12/04/2010 tarihli teklifte yazılı … maddesinin deneme amacıyla uygulandığı, davacı ile dava dışı … arasında görülen İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/463 Esas sayılı “İtirazın İptali” konulu dava sonucunda mahkemece verilen karardan dava dışı iş sahibince kullanılması istenilen … malzemesinin davacı yanca dava dışı …’dan satın alındığı, 2 adet çamur çürütme tankının pis su doldurularak yapılan sızdırmazlık testinde, basıncın 1 bara ulaşmadan tankın su sızdırdığının tespit edilmesi üzerine iş sahibi İdare tarafından tankların sızdırmazlığının sağlanması için … malzemesinin kullanılmasından vazgeçildiği gibi, işin davacı taşeron dışında başka bir taşerona yaptırıldığı ve bu yeni taşeron tarafından tanklarda 09/03/2009 tarihli sözleşme kapsamında yazılı polüretan malzeme kullanıldığı anlaşılmaktadır. Yapılan bu açıklamalar ışığında çözümlenmesi gereken sonraki ihtilafın; davacı yanca 2 adet çamur çürütme tankında kullanılan ve dava dışı …’dan satın alındığı sabit olan … malzemesinin kullanıldığı işte davacı yanca yapılan KDV dahil 48.325,44 TL tutarlı harcama bedelinden kimin sorumlu olduğunun tespiti olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02/02/1979 gün 1977/11-393 E., 1979/80 K. Sayılı kararı ile Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2013 tarih ve 2012/5835 E., 2013/129 K. sayılı ilamında esasları ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere; eser sözleşmesi iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK’nın 470.maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar pararın ödenmesi, yüklenicinin borcu ise eseri zamanında ve ayıpsız olarak imal ve teslim etmektir. Eser sözleşmesinde yüklenicinin ayıptan sorumluluğu TBK’nın 474 ile 478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Yüklenicinin ayıptan sorumlu olabilmesi için eserin iş sahibine teslim edilmesi, eserin ayıplı olması, eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş veya kabul edilmek zorunda olunmaması, eserin iş sahibi tarafından muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmiş olması, eserdeki ayıbın iş sahibinin tutumundan kaynaklanmamış olması ve son olarak ayıplı teslimden doğan hakların süresi içinde kullanılması gerekmektedir. Ayıp, teslim edilen eserde sözleşme ile kararlaştırılmış olan veya dürüstlük kuralına göre olması gereken ya da kanunun öngördüğü niteliklerin bulunmaması olarak nitelendirileceğinden ayıplı bir eserin imali ve teslimi sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğini gösterir.Eserin teslim alınmasından sonra açıkça görülen veya usulüne göre yapılan bir muayene ile görülebilen ayıplar açık ayıp, bu şekilde tespit edilemeyen ancak zaman içerisinde eser kullanılırken ortaya çıkan ayıplar ise gizli ayıp olarak nitelendirilir. Ayıp hâlinde iş sahibinin hakları TBK’nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları; eserin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı olması hâlinde sözleşmeden dönme, eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim yapılmasını isteme veya aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere eserin ücretsiz onarılmasını isteme haklarıdır. İş sahibi bu seçimlik haklarının yanında ayıplı meydana getirilmiş olan eserin neden olduğu zararın tazminini de isteyebilir. Başka bir anlatımla iş sahibi tazminat hakkı ile seçimlik haklarını birlikte kullanabilir. Tazminatın istenebilmesi için de, ayıpta yüklenicinin kusurunun bulunması ve ayıp ihbarının süresinde yapılmış olması gerekir. Davacı tarafından, iş sahibi İSKİ’ nin yüklenicisi davalılara Ataköy Arıtma Tesisindeki 2 adet Digester (Çamur Çürütme Tankları) dış çatısında yapmış olduğu imalatların “deneme amaçlı imalat” olduğu, tankların pis su ile doldurulup test edilmesi sonucunda tanıkların su kaçırdığının görülmesi üzerine bu imalatın uygulamasının durdurulduğu hususunda İSKİ Genel Müdürlüğü tarafından mahkemeye 26/03/2012 tarihli yazı ile bilgi verilmiş olması karşısında, söz konusu imalatın kabul edilmediği ve teslim alınmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Davacı yanın davalılara gönderdiği faturaların davalılar tarafından iade edildiği Beyoğlu …Noaterliği’nin düzenlenen 06/01/2011 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile Beyoğlu …Noterliği’nin 10/01/2011 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde; “olması gereken verimliliği sağlamayarak bar düşüklüğüne sebep olarak su kaçırması nedeni ile faturanın iadesi” açıklaması ile davalıların söz konusu ayıbı 06/01/2011 ve 10/01/2011 tarihlerinde süresi içerisinde ihbar ettikleri görülmektedir. Dosyadaki evraklardan da; davacı yanca Masterseal 596 malzemesinin kullanıldığı 2 adet çamur çürütme tankının pis su doldurularak yapılan sızdırmazlık testinde, basıncın 1 bara ulaşmadan tankın su sızdırdığının tespit edilmesi üzerine, işin başka bir taşerona yaptırıldığı ve dava dışı taşeron tarafından 6 adet tankın yalıtımında davacının 2 adet tankta kullandığı Masterseal 596 malzemesi yerine polüretan malzemesinin kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi kurul raporunda, dosyada davalılara gönderilen 12/04/2010 tarihli teklife dayalı bir sözleşme t bulunmasa da, gerek İSKİ Genel Müdürlüğünün yazısından ve gerekse de davalıların davacıya gönderdiği ihtarnamelerde davacının teklif ettiği malzemenin kullanılmış olduğunun, ancak deneme sonucunda işlevini yerine getirmediğinin davalılarca kabul edilmesi karşısında, davaya konu malzemenin söz konusu işte kullanıldığı ve davacı tarafından bu deneme yapılmasında 48.325,44 TL (KDV dahil) tutarında bir harcama yapıldığı, olayda uygun malzeme ve uygulama tekniğinin belirlenmesinde her iki tarafın da kusurlu olduğu kanaatine varılarak bu bedelin 1/2 sinden davacının, diğer 1/2’inden ise eşit olarak davalıların sorumlu olduğunun kabul edildiği ve mahkemece bilirkişi kurul raporu hükme esas alınarak bu yönde karar verildiği tespit edilmiştir. Oysa olayda, davalı yüklenicilerin iş sahibi sıfatıyla davacı yanca ayıplı yapılan iş yönünden seçimlik haklarını sözleşmeden dönme olarak kullandıkları anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere TBK’nın 474 ile 478. maddeleri uyarınca eserin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı olması hâlinde sözleşmeden dönme hakkı seçimlik hak olarak düzenlenmiştir. Her ne kadar İSKİ tarafından dosyaya gönderilen yazıda malzeme seçiminin İSKİ tarafından yapılıp davalılara bildirildiği, davalılarca da davacıya iletildiği, bunun üzerine davacı tarafça bu malzemenin kullanıldığı anlaşıldığından bu konuda davacıya yüklenebilecek bir sorumluluk olmadığı düşünülebilirse de; Uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) ” Tacir olmanın hükümleri” ni düzenleyen 20/2. maddesine göre yüklenici, basiretli bir tacir, iş adamı ve işinin ehli bir teknik adam gibi davranıp, eser sözleşmesi ilişkisine girerek bir işi üstlenirken ekonomik gücünü, ekipmanını ve uzmanlığını en iyi biçimde değerlendirip, yeterli görmemesi durumunda o işi üstlenmekten kaçınmak zorundadır. Aksi hâlde, bunun sonuçlarına katlanır ve meydana gelen zarardan sorumlu tutulur. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunda benzer alanlardaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kuralların esas alınacağı ve yine eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenicinin sonucu garanti etmiş sayılacağı yerleşik Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiştir ( bkz. Emsal Yargıtay (Kapatılan) 15 HD; 09.11.2020 gün, 2020/1808 Esas, 2020/2925 Karar sayılı kararı). Nitekim Yargıtay HGK’nın; 10.06.2021 gün, 2017/15-2331 Esas, 2021/739 Karar sayılı kararı da bu yöndedir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece eser sözleşmesi ilişkisine girerek bir işi üstlenirken ekonomik gücünü, ekipmanını ve uzmanlığını en iyi biçimde değerlendirip, yeterli görmemesi durumunda o işi üstlenmekten kaçınmak zorunda olan ve TTK’nın 20/2.maddesi gereğince basiretli tacir sayılan davacı taşeronun yapımını yüklendiği 2 adet çamur çürütme tankının yalıtımı işinde kullandığı … malzemesinin işlevini yerine getirmediği, tankın pis su doldurularak yapılan sızdırmazlık testinde, basıncın 1 bara ulaşmadan tankın su sızdırdığının tespit edilmesi üzerine, işin davacı yana yaptırılmasından vazgeçildiği, eserin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı yapılması nedeniyle davalı yüklenicilerin iş sahibi olarak seçimlik haklarını TBK’nın 474 ile 478. maddeleri uyarınca sözleşmeden dönme hakkı olarak kullandıkları, bu nedenle davacı yanca 2 adet tankın yalıtımı için yapılan harcamanın davalılardan talep edilmesinin haksız olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu ayıptan tarafların yarı yarıya sorumlu olduğu kabul edilerek yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi dosya kapsamına göre usul ve yasaya ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin istinaf taleplerinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1-Davalılar vekillerinin istinaf taleplerinin KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/06/2022 tarih ve 2022/106 Esas, 2022/480 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın REDDİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 825,30 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 744,60 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı … Tic. A.Ş. tarafından yapılan 160,00 TL posta-tebligat masrafı, 121,30 TL ilk istinaf başvurma harcı olmak üzere toplam 281,30 TL’nin davacıdan alınarak davalı … Tic. A.Ş.’ne VERİLMESİNE, 4-Davalı … Tic.A.Ş. tarafından yapılan 100,00 TL posta-tebligat masrafı, 121,30 TL ilk istinaf başvurma harcı olmak üzere toplam 221,30 TL’nin davacıdan alınarak davalı … Tic.A.Ş.’ne VERİLMESİNE, 4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa İADESİNE, 2-Davalı … Tic. A.Ş. tarafından yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Tic. A.Ş.’ne VERİLMESİNE, 3-Davalı … Tic.A.Ş. tarafından yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Tic.A.Ş.’ne VERİLMESİNE, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-Gerek ilk derece gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 23/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.