Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2788 E. 2022/1846 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2788
KARAR NO: 2022/1846
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/05/2022
NUMARASI: 2021/275 Esas, 2022/274 Karar
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin iptali
KARAR TARİHİ: 02/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan teminat mektuplarının iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davacı ile davalı adi ortaklık arasında davalılar tarafından inşa edilmekte olan … konut projesinin daire içi ahşap imalatlarının yapımına ilişkin 12/07/2018 tarihli “Yapım işleri sözleşmesi” imzalandığını, davalıların vermiş olduğu iş programında 29/11/2018 tarihinde montaja başlayacaklarını ancak sözleşme tarihinden sonra döviz kurundaki öngörülemez yükselişe bağlı ekonomik kriz ve hammadde fiyatlarının artması nedeniyle fiyatların revize edilmesi yönünde davalılara başvurulduğunu, olumsuz yanıt aldıklarını, şantiyede davalıların diğer taşeronlarla da sorunlarının olduğunu, hakedişlerin ve ödemelerin uzatıldığını, taşeronların muhatap bulamadığını, davalıların taşeronlar üzerinden finansman sağlamaya çalışması gibi sebeplerle sözleşmenin ayakta kalmasının davacı için maddi ve manevi telafisi imkansız zararlar doğuracağını, bu nedenle dava ile sözleşmeden dönmek zorunda kalındığını, sözleşmenin ifasına başlanmadığını, dolayısıyla dava tarihi itibariyle henüz sözleşmenin ifası safhasına geçilmediğinden, davalıların her hangi bir zararının oluşmayacağını, davacının davalı adi ortaklığa 1.820.000,00 TL bedelli avans teminat mektubu, 1.040.000,00 TL bedelli avans teminat mektubu, kesin ve süresiz … A.Ş. 17/07/2018 tarih ve … sayılı 1.430.000,00 TL bedelli teminat mektuplarının teslim edildiğini, bu teminat mektupları karşılığında 2.860.000,00 TL avans ödemesi aldığını, müvekkilinin avans ödemesini iade etmeye hazır olduğunu, davalılardan alınan avansın ödemesiyle birlikte davalıların elinde davacılara iadesi gereken 1.430.000,00 TL tutarlı teminat mektubu kalacağını belirterek, davacının TBK’nın 138 ve 480 maddeleri uyarınca sözleşmeden haklı nedenle döndüğünün tespitine, teminat mektuplarının paraya çevrilmesinin tedbiren durdurulması ve davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, 12/07/2018 tarihli yapım işleri sözleşmesine göre, montaja başlama tarihinin 22/10/2018 tarihi olarak belirlendiğini, 13/07/2018 tarihinde yer teslimi yapıldığını, davacı tarafından 15 gün içinde detaylı iş programının sunulmaması nedeniyle 18/07/2018 tarihinde davacıya ihtar gönderildiğini ve yine iş programının sunulmaması nedeniyle 04/10/2018 tarihli yazı ile davacı tarafın montaja başlama süresinin 29/11/2018 olarak tekrar belirlendiğini, bu tarihte de davacının montaja başlamadığını, işin süresinde ve eksiksiz tamamlanmasının imkansız hale gelmesi sebebiyle davalıların Bakırköy … Noterliğinin 30/111/2018 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldıklarını, davacının dava tarihi itibariyle aldığı 2.860.000,00 TL avans ödemelerini iade etmediğini, teminat mektubunun nakde çevrilmesini engellemeye çalıştığını, davacının eylemleri nedeniyle ciddi zarara uğradıklarını, sözleşmenin değişen koşulları uyarlanmasına sebep olmadığını, davacının aşırı ifa güçlüğü hükümlerine dayandığını, davalının sözleşmedeki yükümlülüklerin yerine getirilmediğini iddia etmesinin öncelikle kendi borcunu ifa etmiş yada ifasını önermiş olması halinde söz konusu olacağını, inşaat sahasının imalata hazır olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yargılama sırasında sözleşmenin davalı tarafça feshedilmiş olması nedeniyle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde, 3 adet teminat mektubu bedeli üzerinden eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, davanın reddi gerektiğini, konusuz kaldığı kabul edilse dahi haklılık durumunun değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Dairemizin 15/03/2021 tarih ve 2021/17 Esas, 2021/537 Karar sayılı kararı ile; Harçlar Kanunu gereğince sözleşme bedeli ve teminat mektubu bedellerinin toplamı üzerinden nispi harcın yatırılması gerektiği halde, harç eksiği tamamlatılmaksızın sadece 1.430.000,00 TL tutarlı teminat mektubu bedeli üzerinden yatırılan peşin nisbi harç ile yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılmasının hatalı olduğu, ayrıca mahkemece davacıya HMK 31.m. uyarınca, söz konusu dilekçesindeki beyanının 26.07.2018 tarihli … sayılı 09.07.2019 vadeli 1.820.000,00 TL bedelli ve 26.07.2018 tarihli … sayılı 09.07.2019 vadeli 1.040.000,00 TL bedelli teminat mektupları ile ilgili davasından feragat veya bu davayı geri alma mahiyetinde olup olmadığı hususu açıklattırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu, kabule göre ise, konusuz kalan davada tarafların dava açıldığı tarihteki haklılık durumları gözetilerek yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden bir değerlendirme yapılması gerekirken, bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı üzerine, 30/09/2021 tarihli duruşmada davacı vekilince 1.820.000,00 ve 1.040.000,00 TL bedelli 2 adet teminat mektubunun davalı tarafça nakde çevrildiğini ve avans olarak müvekkiline önceden ödendiğini, bu konuda ihtilaf kalmadığını, ihtilaflı olan hususun 17/07/2018 tarihli 1.430.000,00 TL bedelli teminat mektubuna ilişkin olduğunu belirtmiştir. Mahkeme aynı duruşmanın 1 nolu ara kararına göre, davacı vekiline sözleşme bedeli olan 14.800.000,00 TL ile teminat bedelleri de dahil toplam 18.590.000,00 TL toplam bedel üzerinden 1/4 karar ve ilam harcını yatırmak üzere davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verilmesine, ayrıca 2 nolu ara kararında da, harç yatırıldığında davacı vekilinin 26/07/2018 tarihli 1.820.000,00 TL bedelli ve yine ayrıca 26/07/2018 tarihli 1.040.000,00 TL bedelli teminat mektupları yönünden dosyaya sunulan dilekçe de gözetilerek feragat edilip edilmediği yönünde açıklayıcı beyanda bulunulması için 1 haftalık kesin süre verilmesine karar vermiştir. Davacı vekili, mahkeme ara kararı gereğince 13/10/2021 tarihli beyan ve ıslah dilekçesi ile, söz konusu 2 teminat mektubunun ihtilaf dışında olduğunu, bu teminat mektupları ile ilgili tazmin veya iade talebinde bulunmadıklarını, dava konusunun 1.430.000,00 TL tutarlı teminat mektubu olduğunu ve davalılar tarafından haksız olarak paraya çevrildiğini, teminat mektubu paraya çevrildiği için davanın 1.430.000,00 TL bedelli teminat mektubu nedeniyle uğranılan zararın tazminine dönüştüğünü belirtmiştir. Davalılar vekili beyan ve ıslah dilekçesine karşı 07/11/2021 tarihli dilekçe ile, 2 haftalık kesin sürede harcın yatırılmadığı, 2 teminat mektubuna ilişkin davacının talebinden feragat edip etmediğine dair istenen açıklamaya ilişkin 10/10/2019 tarihli dilekçesinde net bir açıklık getirilmediğini, beyanın davanın geri alınması şeklinde olduğunu, buna muvafakat etmediklerini, bu nedenle feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 10/02/2022 tarihli duruşmada, davacı vekilinin ıslah dilekçesi verdiği ve davanın kabulünü talep ettiği, davalı vekilinin de davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, ancak kesin süre içerisinde harcın tamamlanmadığı gerekçesiyle harç tamamlanarak davanın yenilenmesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Yerel mahkemenin 12/05/2022 tarihli kararı ile de, 10/02/2022 tarihli duruşmada taraflarca takip edilmeyen davanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği gerekçesiyle, 3 aylık yasal süre içerisinde taraflarca yenilenmeyen davanın HMK 150/5 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, ihtilaf dışı teminat mektuplarının değeri üzerinden harç istenmesinin usule uygun olmadığını, ıslah dilekçeleri ile beyanda bulunduklarını, harç eksikliğinin giderilmemesi sebebiyle dosyanın önce işlemden kaldırılıp sonra da açılmamış sayılmasına karar verildiğini, dava dilekçesinde ve diğer beyanlarında belirttikleri üzere, 1.820.000,00 TL ve 1.040.000,00 TL bedelli teminat mektuplarının sözleşme kapsamında verilen avans niteliğinde olup, ihtilaf dışında olduğunu, bu teminat mektuplarına ilişkin tazmin veya iade taleplerinin bulunmadığını, davanın sözleşmeden dönme davası olup, maktu harca tabi olduğunu, sözleşmenin davacı tarafın 30/11/2018 tarihli ihtarnamesiyle feshedildiğini, dolayısıyla davanın sözleşmeden haklı nedenle döndüklerinin tespiti davası ve sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle … A.Ş. 17/07/2018 tarih, … sayılı 1.430.000,00 TL bedelli teminat mektubu nedeniyle uğranılan zararın tazminine dönüştüğünü, buna ilişkin harcın dava açılırken yatırıldığını belirterek, mahkemenin harç eksikliği nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına dair verdiği kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemenin 2018/1062 Esas, 2021/123 Karar sayılı 06/02/2018 tarihli ilk gerekçeli kararında, sözleşmeden dönüldüğünün tespiti davasının sözleşme feshedildiğinden konusuz kaldığı ve tespit davasının kendiliğinden tazminat davasına dönüşmesinin mümkün olmaması nedeniyle konusuz kalan dava ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiğini, istinaf incelemesi sonucunda bu karar kaldırılarak sözleşme bedeli ile teminat mektuplarının toplam tutarı üzerinden harcın tamamlanması gerektiği ayrıca 1.430.000,00 TL bedelli teminat mektubu dışındaki diğer 2 teminat mektubu açısından da feragat veya geri alma hususunun açıklattırılması gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırıldığı, kaldırma üzerine mahkemece 30/09/2021 tarihli duruşmada, davacı vekilinin beyanının alındığı ve açıklayıcı beyanda bulunulmak üzere 1 hafta kesin süre verildiği ayrıca harcın tamamlanması için de davacı tarafa 2 hafta kesin süre verildiği, eksik harcın tamamlanmadığı, bunun üzerine davanın işlemden kaldırılmasına, akabinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, mahkemece davanın takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğine dair gerekçesinin dosya kapsamına ve fili duruma uygun olmadığını, kısa karar ve gerekçeli kararın çelişkili olduğunu, tarafların duruşmada hazır bulunduklarını, davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını, dava tarihindeki haklılık durumuna göre nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacının talebinin 3 adet teminat mektubunun iadesine ilişkin olduğunu, açılan dava haksız olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında 12/07/2018 tarihinde yapım işleri sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme kapsamında davalılara 1.820.000,00 TL, 1.040.000,00 TL ve 1.430.000,00 TL bedelli 3 adet teminat mektubu verilmiştir. 2 adet teminat mektubu olan 2.860.000,00 TL avans olarak davacıya ödenmiş, 1.430.000,00 TL bedelli teminat mektubu ise davalılarda kalmış olup, bu teminat mektubu sonradan paraya çevrilmiştir. Davacı vekili tarafından, davada davalının sözleşmeden döndüğünün tespiti, 1.820.000,00 TL, 1.430.000,00 TL, 1.040.000,00 TL bedelli teminat mektuplarının davacıya iadesine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece açılan davanın konusuz kalması ve tespit davasının teminat davasına dönüşmesinin mümkün olmaması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş, Dairemizin 15.03.2022 tarih 2021/17 esas, 2021/537 karar sayılı kararı ile, 1.820.000,00 TL bedelli ve 1.040.000,00 TL bedelli teminat mektupları yönünden davanın feragat veya geri alma mahiyetinde olup olmadığının açıklattırılması, harç eksiğinin tamamlanması gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda 10/02/2022 tarihli kısa kararda harcın ihmal edilmemesi nedeniyle dosyanın işlemeden kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece verilen 12/05/2022 tarihli gerekçeli kararda ise davanın taraflarca takip edilmemesi nedeniyle HMK’nın 150/5.maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacı vekili 13/10/2021 tarihli beyan ve ıslah dilekçesinde 1.820.000,00 TL ve 1.040.000,00 TL bedelli teminat mektubunun dava konusu olmadığı bu teminat mektupları ile ilgili tazmin ve iade talebininde bulunulmadığı 1.430,000,00 TL tutarlı teminat mektubunu haksız ve hukuka aykırı olarak paraya çevrildiğinden davanın bu teminat mektubu yönünden uğranılan zararın tazmini davasına dönüştüğü belirtilmiştir. Davacı tarafça dava açılırken sadece 1.430.000,00 TL üzerinden nispi peşin harç yatırılmış olup diğer teminat mektupları yönünden herhangi bir harç yatırılmadığı gibi mahkemece verilen kesin süre içinde de harç eksikliğinin tamamlanmadığından davanın sadece 1.430,000,00 TL tutarındaki teminat mektubuna ilişkin açıldığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Mahkemece 14.800.000,00 TL sözleşme bedeli üzerinden harcın tamamlanması yönünde ara kararı verilmiş ise de dava, bedel karşılığı eser sözleşmesine ilişkin olup kat karşılığı inşaat sözleşmesi sözkonusu olmadığından sözleşmenin fesih veya sözleşmeden dönme için mahkeme kararına ihtiyaç bulunmayıp, tek taraflı irade beyanı ile dönme ve feshi mümkün olduğundan, bu hususta ayrıca harç yatırılmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu durumda, davada gerekli inceleme ve araştırma yapılıp delillerin değerlendirilmesi suretiyle esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi hatalı olmuştur. Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf itirazları bulunmakta ise de bu hususun mahkemece yeniden verilecek kararda dikkate alınması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/05/2022 tarih, 2021/275 Esas, 2022/274 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatırana İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.