Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2772 E. 2022/1814 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2772
KARAR NO: 2022/1814
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2022
NUMARASI: 2022/467 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan fazla ödenen bedelin iadesi ve zararın tazmini talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara kararına karşı davacı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 10.09.2020 tarihli Baskı ve Basım Hizmetleri Sözleşmesi ile müvekkili şirket davalı şirketten 7 farklı kitap grubu olmak üzere toplam 230.903 adet kitap basımı karşılığında 9.176.635,00 TL bedel ödeyeceğini ve yine taraflar arasında akdedilen 20.11.2020 tarihli Satım Sözleşmesi ile 18.000 adet 3 farklı kitap grubu karşılığında 726.000,00TL ödeneceği konusunda anlaştıklarını, ancak bu sözleşme bedelleri, imzalandıkları tarihlerdeki emsal kitap bedellerinin- özellikle toptan alım yapıldığı göz önüne alındığında- rayiç bedelin çok üzerinde bir bedel olduğunu, dava dışı şirket yetkililerinin davalı firma ile iş birliği içerisinde hareket ederek müvekkili şirketi zarara uğrattıklarının sabit olduğunu, ödenen bu bedellerin müvekkili şirkete iadesi gerektiğini, müvekkili şirketin satın alma ve yayın departmanları dahil olmak üzere şirket içi prosedürlere de riayet edilmeden bu sözleşmelerin imzalandığını ve davalı şirket tarafından sözlemelere konu kitapların kendilerine teslim edilmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalı yanın sözleşmesel tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve sözleşmeye konu kitapları müvekkili şirkete teslim ettiği kabul edilse dahi davalı şirketin davacı şirkete borçlu konumda olduğunu, davalı şirketin, dava dışı müvekkili şirket eski yöneticileri ile iş birliği içerisinde hareket ederek davacı şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, davacı şirketten tahsil edilen bedellerin dava dışı eski yöneticilerin iş birliği içerisinde hareket ettiği dava dışı …’a ait başka şirketlere aktarıldığı bilgisinin edinildiğini, davalı şirketin davacı şirketi zarara uğrattığının sabit olduğunu, dava bedelinin yüksek olması nedeniyle ve davanın kabulü halinde davacı şirketin alacağına kavuşamama ihtimali bulunması nedeniyle, davalı şirketin mal varlıkları hakkında teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini, tüm talep, dava, alacak ve sair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik talep edilen 11.554.429,30TL tutarlı alacak için davalı borçlu adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak, alacak ve istihkaklarının ihtiyaten haczedilmesini, mahkemece kabul edilmemesi halinde uygun görülecek makul bir teminat karşılığında davalı borçlu adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak, alacak ve istihkaklarının ihtiyaten haczedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 06/07/2022 tarihli ara karar ile, dosya kapsamı, mevcut delil durumu alacağın varlık ve miktarının tayininin yargılamayı gerektirmesi, yaklaşık ispat kuralları ışığında İİK’nın 257. maddesindeki yasal koşulların bu aşamada oluşmadığı gerekçesiyle; yerinde görülmeyen ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, davacı şirketin eski yöneticileri ile davalı şirket arasındaki sözleşmelerin muvazaalı ve kötüniyetli olarak yapıldığını, rayiç bedelinin üzerinde sözleşme yapıldığını, bedelleri ödenmesine rağmen sözleşmede kararlaştırılan ürünlerin teslim edilmediğini, davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğini, zarara uğradıklarını, ileride davanın kabul edilmesi halinde alacaklarına kavuşmalarının da mümkün olmaması ihtimalinin bulunduğunu, bu nedenle davalı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkuller ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasını, kabul edilmezse de teminat karşılığında ihtiyati haciz talebinde bulunduklarını, mahkemenin red kararının yerinde olmadığını, ara kararının kaldırılarak ihtiyati haciz kararı verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve zarar bedeline ilişkin açılmış dava olup, davalı yüklenici, davacı ise iş sahibidir. Taraflar arasında 10/09/2022 tarihli Baskı ve Basım Hizmetleri Sözleşmesi ile 20/11/2020 tarihli satım sözleşmesi düzenlenmiştir. Sözleşme kapsamında davacı bedelleri ödediğini ancak edimlerin yerine getirilmediğini ayrıca sözleşmelerin şirketlerin eski yöneticilerinin kötü niyetli ve davalı tarafla anlaşarak ve çıkar sağlamak amacıyla rayiç bedellerinin çok üzerinde belirlenen sözleşmeleri imzaladıklarını, bu nedenle davalı tarafın haksız kazanç edindiğini, bu nedenle yapılan ödemelerin ve uğradıkları zararların tazmini için dava konusu olmayan davalı şirketin menkul, gayrimenkul ve üçürcü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz talep etmiştir. İİK’nın 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Aynı kanunun 258. Maddesinde de; ihtiyati haciz talep eden tarafın, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmesi ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ve yasal delillerle ispat etmesi gerektiği belirtilmiştir. Somut olayda, dava dosyasında tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamış, İİK’nın 257 ve devamı maddelerinde aranan koşullar yönünden yaklaşık ispat şartı gerçekleşmemiş, bu nedenle yerel mahkemece dosya kapsamındaki delillerin doğru değerlendirilmesi suretiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/07/2022 tarih ve 2022/467 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 27/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.