Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2685 E. 2022/1822 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2685
KARAR NO: 2022/1822
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/06/2022
NUMARASI: 2021/1069 Esas, 2022/489 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 01/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 27/12/2012 tarihinde asansör montaj sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme kapsamında müvekkil şirket ile davalı şirkete ait merter keresteciler sitesinde bulunan binalara ait 4 adet insan asansörü temin işi için 108.000,00TL üzerinden anlaşmaya vardıklarını, müvekkili şirketin sözleşmede belirtildiği şekilde işi eksiksiz olarak teslim ettiğini, yapmış olduğu iş için 127.440,00TL fatura tanzim ederek davalı şirkete tebliğ ettiğini, kalan bakiye için bir çok kez davalı taraf ile görüşüldüğü ancak sonuçsuz kaldığını, bunun üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek, icra takibine yapılan itirazın iptaline, takiben devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafın işlerini tam ve eksiksiz olarak tamamlamadığını, aksine davacı tarafın sözleşemeye aykırı hareket ettiğini, edimlerini yerine getirmediğini, işi eksik ve yarım bıraktığını, teslim tarihinden uzunca bir süre geçtiğini, müvekkili şirketin asansörün kullanılabilir hale gelmesi için üçüncü bir şahısla anlaşarak işi tamamlatmak durumunda kaldığını, bu iş karşılığı şahsa da 50.000,00TL ödeme yapıldığını, davacı taraf işi tamamladığını bilmesine rağmen kötü niyetli olarak üzerinden 10 yıl süre geçmiş bir işe “ya tutarsa” mantığıyla mesnetsiz iddialar ileri sürerek haksız menfaat teminini amaçladığını, davacı tarafın talebinin zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü sürede açılması gerektiği, davacı tarafın icra müdürlüğü dosyasında 02.10.2015 tarihli “dosyada mevcut itiraz sebebiyle İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesi nezdinde açacağımız itirazın iptali davasında ödeyeceğimiz harcın belirlenmesi için dosyaya ödenen peşin harcın iş bu dilekçemiz ekinde derkenar olunmasını saygılarımızla talep ederiz” içerikli dilekçesinin bulunduğu, davacının bu dilekçe tarihinde icra dosyasındaki davalı itirazından haberdar olduğu, aksinin kabulünün TMK 2 maddesine uygun olmayacağı, davacının davayı 20.12.2021 tarihinde bir yıllık hak düşürücü süreden sonra açtığı, zamanaşımından farklı olarak hak düşürücü sürelerin durması ve kesilmesinin söz konusu olmadığı, itirazın iptali davasının bir yıllık hakdüşürücü sürede açılmamış olması nedeniyle açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasında düzenlenen 27.12.2012 tarihli sözleşme ile davalı şirkete ait … Sitesinde bulunan binalara ait 4 adet insan asansörünün 108.000,00 TL +KDV bedel üzerinden yapılmasının kararlaştırıldığını, müvekkilinin yaparak eksiksiz olarak teslim ettiğini ve 127.440,00 TL fatura tanzim ederek davalı şirkete tebliğ ettiğini, davalı şirketin 80.000,00 TL ödeme yaptığını, bakiye alacağın ödenmediğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine itiraz ettiğini, davalı aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasınin yetkili icra dairesine gönderildiğini ve dosyanın Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esasına kaydedildiğini, davalının haksız olarak itiraz ettiğini, mahkemenin davanın hak düşürücü süresinden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar vermesinin hatalı olduğunu, TMK 2.maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığını, davanın süresinde açıldığını, itirazın alacaklıya tebliğ edilmemiş olması halinde, bir senelik hak düşürücü sürenin başlamayacağını, mahkeme gerekçesinde “derkenar alınmış olmasını, itirazdan haberdar olunma” ya ve hak düşürücü sürenin başlamasına “yeterli” olarak kabul etmesinin güncel Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Dairesi kararları ile İstinaf Mahkemesi kararlarına aykırı olduğunu, itiraza muttali olmak için itirazın 7201 Sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmesi gerektiğini, bu nedenle davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmış olduğunu, davalının itirazlarının haksız olduğunu, müvekkilinin işi eksiksiz yapıp teslim ettiğini, davalının aleyhinde takip başlatılana kadar müvekkili şirkete herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığını, faturaya itirazının olmaksızın kayıtlarına işlediğini, davalı şirket tarafından müvekkili şirkete gönderilen 28.05.2013 tarihli mutabakat formunda KDV hariç 108.000,00 TL borçlu olduğunun kabul edildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.İİK’nun 67/1 maddesi uyarınca; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre yaptığı icra takibi itiraza uğrayan alacaklının 1 yıllık hak düşürüğü süre içerisinde itirazın iptali davası açma hakkı bulunmaktadır. İtirazın iptali davaları 1 yıllık hak düşürücü süreye tabidir. Hak düşürücü sürenin niteliği gereği mahkemece re’sen göz önünde bulundurulması gerekir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 18/11/2021 tarih ve 2021/6500 esas, 2021/11683 karar sayılı kararında “İtirazın iptali davası, alacaklının borçlunun itiraz ederek durdurduğu takibin, alacağının varlığını genel hükümler çerçevesinde ispatlamak suretiyle devamını sağlamak amacıyla açtığı takip hukukuna özgü, Kanunda özel olarak düzenlenmiş bir dava çeşididir. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67/1.maddesine göre alacaklı, itirazın iptali davasını itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde açabilir. Hükümde öngörülen bir yıllık süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup, hükmün açık lafzı gereği itirazın alacaklıya tebliğ edilmesi ile başlar. Diğer bir ifade ile itiraz alacaklıya tebligat kanunu hükümlerine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş ise bir yıllık süre başlamaz. Alacaklının itirazı bir şekilde öğrenmiş olması ve dahi (icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasının talep edilmesi dışında) birtakım icra işlemleri yapmış olması da 1 yıllık süreyi başlatmaz.” denilmiştir. (ayrıca bkz. Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 15/04/2019 tarih ve 2018/2879 esas, 2019/2545 karar sayılı kararı) Somut olayda, davacı tarafça başlatılan icra takibine davalı tarafça itiraz edilmiş, ancak icra müdürlüğü tarafından itiraz dilekçesi davacıya tebliğ edilmemiştir. İcra takip dosyasında davacı tarafından sunulan 02.10.2015 tarihli dilekçe ile itirazın iptali davası açılacağından ödenen peşin harcın dilekçeye derkenar olarak belirtilmesi istenmiştir. İİK’nın 67/1. Maddesinde, alacaklının, kendisine itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içerisinde itirazın iptali davası açabileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, itirazın iptali davasında hak düşürücü süre itirazın varlığını öğrenme ile değil, ancak itirazın davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği tarihte başlayacaktır. Dosya kapsamına göre, davacıya itiraz dilekçesinin tebliği yapılmadığı anlaşıldığından, hak düşürücü süre henüz başlamadan açılan itirazın iptaline ilişkin davanın süresinde açıldığının kabulü gerekmektedir. Bu durumda, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/06/2022 tarih, 2021/1069 Esas, 2022/489 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.