Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2523 E. 2022/1716 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2523
KARAR NO: 2022/1716
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2021
NUMARASI: 2020/413 Esas, 2021/881 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili … A.Ş. ile … arasında … Mah. … Sk. No:… Kavacık/İstanbul adresinde bulunan … marka 3300 model 11 duraklı 1.6 mt/sn hızlı 2 adet asansörün ayda bir defa bakım ve teknik arıza hizmetinin sözleşme şartları çerçevesinde verilmesi konulu, ayda bir defa bakım ve mesai saatleri içinde teknik arıza hizmeti olmak üzere 01.01.2013-31.12.2017 tarihleri arasında 60 ay süreli olarak, söz konusu hizmetlerinin yapılması hususunda sözleşme imzalandığını, müvekkil şirket taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7. maddesinde belirtilen üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiş sözleşme konusu asansörlerin bakım ve onarımı işini sözleşme şartları çerçevesinde ifa ettiğini ve davalı adına fatura düzenlediğini, davalının borcunu ödemediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan icra takibine itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı şirket ile müvekkili şirketin herhangi bir hukuki ve ticari ilişkisi bulunmadığını, davacı şirketin ödeme emrinin ekinde sunduğu sözleşmede de müvekkili şirketin herhangi bir imzası ve kaşesi bulunmadığını, dilekçe ekinde yer alan alacaklı olduğunu iddia eden şirketin cari hesap dökümünde de müvekkili şirket adına herhangi bir cari hesap kaydının yapılmadığının görüleceğini, davacı taraf ödeme emrinde müvekkili şirket ile … Ltd. Şti’ni borçlu olarak göstermesine karşın, davayı sadece müvekkili şirket aleyhine ikame ettiğini, cari hesapta bahsi geçen … (…), … isimli şirketin kullandığı bir ticari unvan olduğunu, keza düzenlenen faturaların da … adına tanzim edildiğini, müvekkili davacı dava dilekçesinin 3 numaralı başlığında, faturaların … A.Ş. adına düzenlendiğini iddia etmiş ise de dilekçesinin ekinde yer alan faturalarda böyle bir maddi veriye rastlanmadığını belirterek, davanın reddine, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 14/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda; takibe konu edilen faturaların davalı şirket adına düzenlenmediği, bu faturaları … adına düzenlediği ancak faturalar üzerindeki vergi numarasının … olduğu, vergi numarasının dava dışı … Ltd.Şti.’ne ait olduğu, neticesinde davacı şirketin davalı şirket ile ticari ilişkisinin olmadığı, tarafların ticari defterlerinde herhangi alacak ya da borcun bulunmadığı, davacı şirketin ticari defter ve dayanaklarına göre; takip tarihi itibari ile davacı şirketin dava dışı … Ltd. Şirketi’nden kaydi 6.910,86 TL alacaklı olduğu, dava dışı firmanın kiracısı olduğu oteli davalı firmaya 01.11.2016 tarihinde teslim ettiği, davacının dava dışı firmaya en son hizmeti 2016 Ekim ayı için verdiği tespit edilmiş olup davalı firmanın oteli teslim aldığı tarihten itibaren, davacı firmanın davalı firma ve dava dışı firma için asansör tamir, bakım hizmet vermediği, dosya kapsamına bulunan ve davacı … San.A.Ş. ile dava dışı … arasında imzalandığı anlaşılan sözleşmede davalı … A.Ş.’nin taraf olduğunun gözlemlenmediği, bu sebeple husumet ve BK.m.202 kapsamında değerlendirme hukuki mahiyette olduğunun belirtildiği, tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı otel binasının işletmesini dava dışı kiracı şirkete kiraladığı, davacı şirket ile asansör bakım sözleşmesi yapan kiracı dava dışı şirketin davalı şirketin maliki olduğu otel binasına ait asansörlerle ilgili aldığı hizmet nedeniyle davacı şirketin alacağını davalı bina malikinden talep edip edemeyeceği, kiralayanın kiracının kiralanan binadan kaynaklı doğan borçlarından sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanan uyuşmazlığın çözümünde davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişki kira sözleşmesine dayandığından, her türlü kira ilişkisinden doğan davalara bakma görevinin HMK’nun 4-(1) maddesinin (a) bendine göre Sulh Hukuk Mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle, davanın 6100 Sayılı H.M.K’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkeme kararında taraflar arasındaki hukuki ilişkinin kira sözleşmesinden kaynaklandığı belirtilmiş ise de taraflar arasında hukuki bir ilişkinin bulunmadığını, her iki tarafın da ticari işletme olması sebebiyle görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu müvekkili ile dava dışı … Ltd.Şti arasında asansör bakım ve servis anlaşması imzalandığını işin yerine getirilerek fatura düzenlendiğini, davalının maliki olduğu binadaki asansörlerin bakımının yapılması nedeniyle sebepsiz olarak zenginleştiğini, uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin de ticari işletmesiyle ilgili olduğunu, ticari işletmeyi ilgilendiren işlerin ticari iş sayıldığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemenin uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığını belirtmesine rağmen, dava dilekçesinde müvekkili şirketin bina sahibi olarak sorumlu olduğunun ileri sürüldüğünü, ıslah dilekçesinde de bina sahibi olarak asansör bakım hizmeti dolayısıyla sebepsiz zenginleşme ilke ve kuralları çerçevesinde sorumlu olduğunu ileri sürdüğünü, bu nedenle uyuşmazlığın TBK’nın 77. Maddesi gereğince sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenecek bir ihtilaf haline geldiğini, müvekkili şirketin binanın sahibi olup, davacı ile herhangi bir hukuki ilişkisi veya sözleşmesi bulunmadığını, kira sözleşmesine dayanılmadığını, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu maddede sayılan dava ve işlerin asliye ticaret mahkemelerince incelenerek karara bağlanacağı ifade edilmiştir. Somut olayda davacı taraf, asansör tamir ve bakım sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle düzenlenen faturalara dayalı olarak girişilen icra takibine itirazın iptalini talep etmektedir. Dosya kapsamına göre, davacının asansör tamir ve bakım işiyle iştigal eden yüklenici, davalının ise asansör tamir ve bakımının yapıldığı ileri sürülen binanın maliki olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların beyanlarına göre de yanlar arasında bir kira sözleşmesi bulunmamaktadır. Taraflar tacir olduğundan davanın görülmekte olduğu ticaret mahkemesince tarafların iddia ve savunmaları ile sundukları deliller göz önüne alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle davanın usulden reddi ile dosyanın sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme yapılıp sonucuna uygun karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Taraflar vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/11/2021 tarih, 2020/413 esas, 2021/881 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.