Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2476 E. 2022/1624 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2476
KARAR NO: 2022/1624
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2022
NUMARASI: 2022/347 Esas, 2022/746 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, Bursa ili, Osmangazi İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Pafta, … parselde (… parsel) kayıtlı taşınmazın maliki … San. Tic. A.Ş. ile mimar olan davacı …’ün, taşınmaza yapılacak alt kat işyeri, üst katlar konuttan oluşacak inşaatın, mimari proje dahil olmak üzere tüm projelerinin yapılması konusunda sözlü olarak anlaştıklarını, davacılardan …’in inşaat mühendisi olarak mühendislik hizmetini yerine getirdiğini, mimar …’ün mimari projeyi hazırladığını, davacı …’ün elektrik mühendisi ve makine mühendisi ile görüşerek tüm projeleri hazırlattığını, elektrik mühendisi ve makine mühendisinin ücretlerinin … tarafından ödendiğini, davalı şirketin, … Tic. A.Ş.’yi tüm akif ve pasifleri ile birlikte devir aldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2016 yılı Meslek Odaları Asgari fiyat tarifelerine göre; inşaat mühendisleri odası asgari fiyat bedeli 36.000,00-TL+KDV’nin davacı …’e, Mimarlar Odası asgari fiyat bedeli 45.000,00 TL+KDV, Elektrik ve Mekanik projeleri için asgari fiyat bedeli 30.000 TL+KDV’nin davacı …’e projelerin çizim tarihlerinden itibaren işleyecek gecikme faizi ile birlikte verilmesine, 233,21 TL noter ihtarname masrafı yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, zamanaşımı, yetki, görev itirazlarında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da müvekkili şirketin davacıların proje yapımına ilişkin anlaşma yaptığını iddia ettikleri … A.Ş. ile birleşmiş olduğunu, herhangi bir yazılı sözleşme, cari hesap kaydı ya da fatura bulunmadığını, proje bedellerinin müvekkilinden talep edilemeyeceğini, meslek odalarınca belirlenen tarifelerin tavsiye niteliğinde olduğunu, talep edilen bedellerin piyasa rayiçlerine göre kadri marufunda olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, KDV tutarlarının ve gecikme faizinin de istenemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davanın açıldığı Bursa 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/07/2019 tarih ve 2019/625 esas, 2019/568 karar sayılı kararı ile Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Bursa Bölge Adliye Mahkemesinin 25/06/2020 tarih ve 2019/1685 esas, 2020/648 karar sayılı kararı ile istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, dosyanın gönderildiği Küçükçekmece 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/01/2022 tarih ve 2020/144 esas, 2022/17 karar sayılı kararı ile de Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmiş, dava dosyası 11/04/2022 tarihinde Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir. Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/07/2022 tarih ve 2022/347 esas, 2022/746 karar sayılı kararı ile, davacının alacak talebiyle açtığı işbu davada; dava konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olduğu ve davacı vekilinin dava açmadan önce arabulucuya başvurduğuna ilişkin herhangi bir belge sunmadığı, 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası gereğince arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, HMK’nın 114/2 ve 115/2 md gereğince, arabulucuya başvuruya ilişkin dava şartının noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece arabuluculuk son tutanağının sunulması için kendilerine bir haftalık kesin süre verildiğini ve bu hususun 14/04/2022 tarihinde tebliğ edildiğini, arabuluculuk son tutanağının 21/04/2022 tarihinde UYAP üzerinden ve 25/04/2022 tarihinde fiziken dosyaya sunulduğunu, vekaletsiz iş görme ve eser sözleşmelerinde arabulucuya başvurmanın dava şartı olmadığını, ilk derece mahkemesince davanın esasına girilmeden arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğunu, davanın esası yönünden yargılamaya devam edilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinde “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 1.fıkrasında “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.” aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki dava alacak istemine ilişkin olup, dosya içeriğinden tarafların tacir oldukları anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre, mahkemece düzenlenen 13/04/2022 tarihli tensip zaptının 4 nolu ara kararı ile “Dava konusu alacağa ilişkin arabuluculuk son tutanağını sunması için davacı vekiline 1 haftalık kesin süre verilmesine, arabuluculuk son tutanağının belirlenen sürede sunulmadığı takdirde davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtar edilmesine,” ve yargılamanın 04/07/2022 günü saat 09:30’a bırakılmasına karar verilmiş; davacılar vekili tarafından 21/04/2022 tarihinde arabuluculuk son tutanağı UYAP üzerinden sunulmuş, 25/04/2022 tarihinde ise tutanağın aslı mahkemeye ibraz edilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 04/02/2021 tarih ve 2020/3187 esas, 2021/762 karar sayılı kararında, “07.06.2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir. Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır.Somut olayda davacı vekili tarafından 28.05.2019 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde dava açılmış, yargılama devam ederken 12.07.2019 tarihinde arabulucuya başvurulmuş ve tarafların uzlaşmadığına dair 06.08.2019 tarihinde tutanak düzenlenmiştir. İstanbul Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/539 Esas sayılı dosyasında ticaret mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görevsizlik kararı vermiştir. İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/358 Esas sayılı dosyasında 13.02.2020 tarihinde tensip düzenlemiştir. Eldeki dosyada istisnai olarak görevsiz mahkeme aşamasında bu eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan ticaret mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından Mahkemece esasa girilerek karar verilmesi gerekirken tekrar davacıdan Arabuluculuk Yasası gereklerini “anlaşmazlık tutanağının getirilmesini” istemek Yasanın uygulanmasındaki amacına da uygun düşmeyeceği, somut olayda HMK’nin 115/3. Maddesinde gözönüne alındığında dava şartı yokluğundan red kararı verilmesi doğru görülmemiştir.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. İstinaf incelemesine konu eldeki davada her ne kadar ilk dava açılmadan önce davacı tarafça arabulucuya başvurulmamış ise de yetkisizlik ve görevsizlik kararları sonrasında dosyanın işin esasını inceleyecek olan Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmesinden sonra fakat tensip zaptı ile verilen süre içerisinde, işin esasına girilmeden önce, davacılar vekilince arabuluculuk son tutanağının dosyaya ibraz edildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yukarıda anılan kararında da belirtildiği üzere, görevsiz mahkeme aşamasında bu eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan ticaret mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından, mahkemece işin esasına girilerek dava konusu hakkında bir karar verilmesi gerekirken, “davacının alacak talebiyle açtığı işbu davada; dava konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olduğu ve davacı vekilinin dava açmadan önce arabulucuya başvurduğuna ilişkin herhangi bir belge sunmadığı” gerekçesiyle, 7155 Sayılı Kanun ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5/A ve aynı sayılı Kanun ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası gereğince arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin Kanunun amacına uygun düşmeyeceği ve HMK’nın 115/3. Maddesi de gözönüne alındığında, başlangıçtaki eksiklik sonradan esasa girmeden önce tamamlandığından, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme yapılıp sonucuna uygun karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/07/2022 tarih, 2022/347 esas, 2022/746 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/10/2022