Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2456 E. 2022/1556 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2456
KARAR NO: 2022/1556
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/07/2022
NUMARASI: 2022/543 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan “Satın Alım ve Hizmet Sözleşmesi” ile “Satın Alım ve Hizmet Ön Protokolü” kapsamında müvekkili tarafından kablo ve aydınlatma ekipmanlarının sevkini gerçekleştirip, montajlarını tamamlayarak tesliminden sonra icra dosyasına dayanak edilen 19.10.2021 tarihli faturanın düzenlendiğini; davalı şirket ile gerçekleştirilen cari mutabakat metninde davalı firmanın, müvekkili tarafından düzenlenen, 137.733,97USD’yi, fatura tarihindeki kur üzerinden (1USD=9,3151) TL karşılığı 1.283.005,70TL olarak kabul ettiklerinin ikrar edildiğini; taraflar arasında kurulan birden fazla ticari ilişkiler dairesinde müvekkili firmanın ödenmemiş alacakları hakkında icra takipleri başlatıldığını; davalı tarafından, işbu davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü: … E. dosyasına ve diğer icra dosyalarına da kötü niyetli olarak haksız ve hukuka aykırı itiraz ettiğini; davalının son dönemde ortaklık yapısını değiştirdiği ve asıl amacının mevcut birikmiş borçlarını ödemeksizin, bütün malvarlığını İsviçre merkezli … şirketine aktararak Türkiye piyasasından çıkmak olduğunu; davalı tarafından müvekkili şirkete gönderilen 14 Aralık 2021 tarihli elektronik postada, bakiye ödemelerin yapılması hususunda davalı şirketin bağlı olduğu İsviçre tabiyetinde olan, yukarıda bildirilen ve kurucu olan ilgili şirket ile görüşme halinde olunduğu ve sorunun çözüleceği, 1 yıldan fazla bir süredir bakiye olan borçlara karşılık icra işlemlerinin başlatılmamasının rica edildiğini; 16 Şubat 2022 tarihli elektronik postada, müvekkili tarafından 16.02.2022 tarihin dek ödemesi yapılan 12.000.000,00 TL ve 920.000 Amerikan Doları’nın avans olarak kabul edileceği, akabindeki ödemelerin ivedilikle beklendiğinin bildirildiği; müvekkil şirketin alacağı olan kalan ödemelerin davalı şirket yetkililerinin taahhütlerine rağmen gerçekleştirilmediğini; davalı şirket …’su tarafından 16.02.2022 tarihli e-postada, davalının Türkiye’deki hesaplarına blokaj konulduğunun belirtildiğini; alacağın rehin ile teminat altına alınmadığını; takibe konu alacağın 19.10.2021 tarihli olup, vadesi geldiğini; davalı firma tarafından, 07.01.2022 tarihili mutabakatın müvekkili tarafından onaylandığını; İİK 257 vd. maddeleri uyarınca şartların gerçekleştiğini belirterek itirazın iptaline ve takibin devamına; %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve dava sonuçlanana kadar, gerekmekteyse uygun görülecek teminat karşılığında, icra takip tutarı kadar ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacı tarafından, verilmemiş, tamamlanmamış veya teslim edilmemiş veya müvekkil şirket tarafından yapılması hiç talep edilmemiş iş ve hizmetlere ilişkin faturalar düzenlenerek, düzenlenen faturalar kapsamında müvekkil şirkete karşı birden fazla icra takibi başlatıldığını; müvekkilinin, takibe dayanak 19/10/2021 tarihli faturaya ilişkin bir kabulü bulunmadığını; söz konusu fatura ve içeriğinin kabulü anlamına gelmeksizin davacının da ikrar ettiği üzere müvekkili şirket tarafından işbu davaya konu icra takibinde talep edilen tutarın çok daha fazlasının davacıya ödendiğini; ispat yükü altında olan davacının, dosyaya, dava konusu fatura alacağını, ilgili mal veya hizmetlerin yerin getirildiğini ispata yarar delil sunulmadığını; 27/05/2021 tarihli ve 04/03/2021 tarihli sevk irsaliyesinin davaya dayanak faturanın düzenlenme tarihi olan 14/10/2021 tarihinden çok daha önceki bir tarihe ait olduğu, irsaliyede belirtilen mal ve hizmetlerin davaya dayanak faturada yer alan mal ve hizmetlerle örtüşmediği; davacı tarafından sunulan diğer iki irsaliye ise ne olduğu anlaşılmayan, okunması dahi mümkün olmayan kâğıtlar olduğunu; teslim alan imzasının bulunmadığını; davacı tarafından yine faturanın düzenlenme tarihinden çok daha önce 04/03/2021 ve 05/04/2021 tarihinde düzenlendiği iki adet malzeme teslim formunun dava konusu fatura tarihi ile uyuşmadığını, formlarda yer alan kalemlerle davaya dayanak faturada yer alan mal hizmetlerin birbiriyle örtüşmediğini; davacı tarafından mutabakat mektubu olarak sunulan belgelerin huzurdaki uyuşmazlık bakımından geçerliliği olmadığını ve dava konusu iddia edilen borç tutarının müvekkil şirket tarafından kabulünü gösterecek bir delilin dosyaya sunulamadığını; fatura ve faturadaki hizmetlerin verildiğinin kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, davacı ile süregelmiş olan ticari ilişki kapsamında müvekkili şirketin 17.02.2022 tarihinde davacıya ayrı ayrı 920.000,00 USD ve 12.000.000,00 TL olmak üzere iddia edilen alacağın üzerinde ödemeler gerçekleştirildiğini, alacak talep eden davacının, müvekkili şirkete borçlu olduğunu; davacının alacağının varlığına kanaat getirildiği halde dahi müvekkili şirketin davacıdan alacaklı olup takas ve mahsup itirazları bulunduğunu belirterek davacının müvekkil şirket aleyhine icra inkâr tazminatı talebinin reddine, haksız ve kötü niyetli davacı aleyhine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 29/07/2022 tarihli ara karar ile; taraflar arasındaki sözleşme, davacı tarafça sunulan email yazışmaları, fatura ve sevk irsaliyeleri incelendiğinde ve dava dilekçesi ile bir bütün olarak değerlendirildiğinde taraflar arasında bu iş haricinde başka ticari ilişkinin de bulunduğu, email yazışmalarında bir takım borç alacaktan bahsedilmişse de bahsedilen alacağın dava konusu alacak olup olmadığı hususunun bu aşamada anlaşılamadığı, alacak miktarının mevcut olup olmadığı, varsa miktarı hususu bu aşamada sunulan deliller itibariyle yaklaşık olarak ispatlanamadığından davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; takibe dayanak fatura, karşı tarafın ticari defterinde de kayıtlı olup, bu durum dava dilekçesi ekinde sunulan muhasebe cari mutabakat metni ile açıkça ispatlandığını; dosyaya sunulun ilgili mail ve cari mutabakat talep belgesinin, davalı … şirketinin muhasebe yetkilisi tarafından, müvekkili şirketinin muhasebe yetkilisine gönderildiğini; ilgili belge ile davalı 137.733,97USD bedelli [fatura tarihindeki kur üzerinden (1USD=9,3151) TL karşılığı 1.283.005,70TL] cari mutabakat yapmayı talep ettiğini; ilgili faturanın, müvekkili ile davalı arasındaki, Efes antik kenti ve Pamukkale ören yeri aydınlatma projeleri yapımı konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ilgili şartname ve diğer amir belgeleri çerçevesinde imzalanan sözleşme kapsamında gerçekleştirilen işler kapsamındaki alacak hakkında düzenlendiğini; mahkemece, ara kararda, bir takım maillerin sunulduğu ancak bu maillerin, hangi ticari ilişkiye ilişkin olduğu anlaşılamadığından yaklaşık ispatın gerçekleşmediğinin belirtildiği; maillerde, davalının borçlu olduğunu kabul ettiği, ancak ödeme gücünün bulunmadığı, bu nedenle müvekkil firmayı oyalamak adına İsviçre merkezli ana şirket olan …’dan kısmi ödemelerin yapıldığını ispatladığını; davalının acze düştüğü, ihtiyati haciz kararı alınmaz ise malvarlığını tamamen boşaltabileceğini gösterdiğini; alacağının ve bu alacağın miktarı fatura ve davalı firma tarafından gönderilen mutabakat metni ile çekincesiz olarak ispatlandığını, yaklaşık ispatın sağlandığını; irsaliyeler, sözleşmeler, diğer mailleşmeler, dosyaya sunulan müvekkili tarafından gerçekleştirilen işlere ilişkin fotoğrafların ispat külfetini fazlası ile yerine getirdiğini; emsal Yargıtay 19. HD, 10.12.2015 tarihli ve 2015/14828 E., 2015/16607 K. ve Yargıtay 19. HD, 15.09.2015 tarihli ve 2015/7000 E., 2015/10983 K. sayılı kararında cari alacak mutabakatları gereğince ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğinin belirtildiğini, belirterek 29/07/2022 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddi ara kararının ortadan kaldırılmasını, gerekirse uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talebine ilişkin olup; davacı taşeron tarafından davalı yüklenici aleyhine iş bedelinin tahsili için başlatılan takibe itiraz nedeniyle itirazın iptali davası açılarak, ihtiyati haciz talep edilmiş; mahkemece talebin reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur. İhtiyati haczi düzenleyen İİK’nın 257. maddesi uyarınca, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya 3. şahısta olan menkuller ve gayri menkul mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği borçlunun muayyen ikametgahı yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, borcun vadesi gelmemiş olsa bile ihtiyati haciz istenebilir. Somut olayda, dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamış, yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Bu nedenle yerel mahkemece dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi suretiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin ihtiyatihaciz konulması taleplerinin reddine ilişkin mahkeme ara kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerine göre usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati haciz şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/07/2022 tarih ve 2022/543 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 29/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.