Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2420 E. 2023/442 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2420
KARAR NO: 2023/442
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2022
NUMARASI: 2021/416 Esas, 2022/398 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 11/04/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, müvekkili şirketin inşaat, tasarım ve mobilya üretimi gibi alanlarda faaliyet gösterdiğini, yanlar arasında müvekkilinin davalı şirkete ofis dolabı, masa imalatı ve tamirat işleri yapması konusunda anlaşma akdedildiğini, müvekkil tarafından sözleşme kapsamda davalı şirkete 21/08/2019 tarihli ve 102.400,40 TL bedelli fatura tanzim edilerek gönderildiğini, davalı şirket tarafından faturadan kaynaklanan borcun 92.639,99 TL’sinin ödendiğini, bakiye 9.760,41 TL’nin ise müvekkili şirket tarafından defaatle talep edilmesine rağmen ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında bakiye iş bedeli alacağına istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasın karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı şirketin, ofis dolabı, masa imalatı ve tamirat işleri konusunda müvekkili şirkete mobilyalar ve mobilyalara ilişkin kuruluş işlemi verdiğini, müvekkili şirket tarafından bu hizmet karşılığı davacıya 92.639,99 TL ödendiğini, ödenen miktarın davacı tarafın taraflarına 15/07/2019 tarihinde belirtmiş olduğu hesaptaki “KDV Dahil 92.488,00 TL” den dahi yüksek olduğunu, daha sonrasında ilgili firma tarafından belirttiği tekliflere taraflarından onay verilmediğini, kaldı ki 01/01/2019 tarihinden itibaren 50.000,00 TL matrah ve üzeri fatura oluşturduklarında e-arşiv olarak düzenlemek zorunluluğu kapsamında ilgili firmanın bu faturayı e-arşiv olarak kesme zorunluluğu olduğu düşünüldüğünde davacı tarafın düzenlemiş olduğu faturanın hem taraflar arasında anlaşılan hususlarda farklılık, hem KDV oranının yanıltıcı bir şekilde yükseltilmesi hem de e-arşiv olmaması nedeniyle hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ilgili firmadan mobilyaların alınmasına karşın kendilerinden faturanın düzeltilmesinin istendiğini, mobilyaların alındığı dönemde mobilyalardaki teşvik gereği KDV’nin %8 olması gerekirken, davacı tarafça %18′ lik bir KDV’ye yükletildiğini, bu kapsamda firmanın faturaya kötü niyetli olarak geç ve kabul etmedikleri hizmetleri eklediğini, kendi belirtmiş olduğu 92.488,00 TL’yi farazi rakamlara çıkardığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının, davalı şirkete verdiği hizmetlerden dolayı düzenlediği faturalar karşılığında zaman zaman tahsilatlar yaptığı ve bunları kayıtlarına aldığı, ancak eksik yaptığı iddia edilen ödemeler sonucu 26/11/2019 tarihi itibari ile 9.760,41 TL bakiye alacak kaldığı, bu durumda davacı şirketin davalıdan cari hesap bakiyesi olarak 9.760,41TL talep ettiği, davalı vekili tarafından 23/03/2022 tarihli rapora karşı 14/04/2022 tarihli itiraz dilekçesinde teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğu, işlerin eksik olduğu yönünde itiraz edildiği, ekinde Beşiktaş … Noterliği’nin 12/04/2022 tarih … yevmiye numaralı ihtarname suretinin sunulduğu, ancak bu itirazların takibe itiraz dilekçesi ve cevap dilekçesinde ileri sürülmediğinden savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında değerlendirilerek itirazlara ilişkin değerlendirme yapılmadığı, davacı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarına göre, 26/11/2019 tarihi itibariyle davalı şirketten 9.760,40 TL alacaklı olduğu, davacı tarafından düzenlenen 21/08/2019 tarihli faturanın davacı tarafından bağlı olduğu Vergi Dairesine BS Formu olarak ilgili döneminde beyan edildiği, 25/09/2019 tarihinde Form Ba-Bs Cari Mutabakat Formu olarak davalıya gönderilen mutabakata davalı tarafından 26/09/2019 tarihinde kaşe ve imza olarak onaylı halinin davacıya gönderildiği, davacının davalıya hitaben faturaların dönem itibari ile kanunen yürürlükte olan KDV %18 uygulamasına uygun ve yerinde olduğu ve davacı tarafından başlatılan icra takibine davalı yanca haksız olarak itiraz edilmesi sonucu takibin durmasına sebebiyet verdiği ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle 1-Davanın KABULÜ ile , Davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına, Asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflar arasında 2019 yılında davacı yanca müvekkili şirket sahibinin Tarabya’daki evine mobilya imalatı ve tamirat işleri yapılması konusunda anlaşma sağlandığını, davacının yapmış olduğu ürünler için davacıdan 3 yıl garanti istendiğini, davacının da bunu onayladığını, ürünlerin tesliminden çok kısa bir süre sonra kapılar ve süpürgeliklerin şiştiğini, hasar gördüğünü, davacının yapacağını taahhüt ettiği mobilya işlerinin de yarım bırakıldığını, müvekkili şirketin tüm bu ayıplı mallar ile eksik bırakılan işleri davacıya bildirmesine rağmen davacı yanın müvekkili şirketi oyaladığını, müvekkili şirket tarafından bu durumun davacıya bildirildiğini ve eksik işlerin tamamlanmasının istendiğini, ancak davacının bu eksiklikleri tamamlamaktan kaçındığını, ayıpları gidermediğini, tüm bu sürece tanık olan mimar … ve teknik proje yöneticisi …’ın mahkemece dinlenmesi halinde; müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcu olmadığının, davacının yapmış olduğu işlerin eksik ve malların ayıplı olduğunun, bu durumun defalarca davacıya bildirilmesine, mallarda yenileme talep edilmesine rağmen davacının müvekkili şirketi oyaladığının açığa kavuşacağını, davacının, ayıplı malları ayıpsız misli ile değiştirmesi, eksik işlerini tamamlaması ve ardından bakiye borç için fatura kesmesi gerekirken, bunu yapmaksızın icra takibi başlatarak müvekkili şirketten bakiye borcu talep ettiğini, tüm bu hususların davacı şirkete Beşiktaş … Noterliği’nin 12/04/2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar edilerek müvekkili şirket sahibinin evi için yapılan mobilyaların imalat hatasından kaynaklanan ayıplarının giderilmesi, malların ayıpsız misli ile değiştirilmesi ve eksik imalat ve tamirat işlerinin tamamlanmasının istendiğini, bu nedenle müvekkili şirketin davacıya borçlu olmadığını, alacağın fatura alacağı olmasının likit alacak olduğunu göstermeyeceğini, alacağın yargılamayı gerektirdiğini, bu nedenle mahkemece alacağın likit olduğundan bahisle icra inkar tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, 23/05/2022 tarihli duruşmada, taraflarınca borçlu olunmadığının tespiti için arabulucuya başvurulduğu, eldeki dava ile arasında bağlantı bulunması nedeniyle arabuluculuk başvurusunun sonucunun beklenilmesinin talep edildiğini ,ancak mahkeme bu talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin davada hüküm verildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Yanlar arasında 2019 yılında davacı yanca davalı şirket sahibinin Tarabya’daki evine mobilya imalatı ile tamirat işleri yapılması konusunda anlaşma akdedilmiş olup, taraflar arasında sözleşmeye, içeriğine, ürünlerin davalı yana teslim edildiğine ve iş bedelinin KDV dahil 102.400,40 TL olduğuna ve iş bedelinden icra takibine konu edilen 9.760,41 TL dışındaki iş bedelinin ödendiğine yönelik bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı yüklenici yanca davalı iş sahibi hakkında 21/08/2019 tarihli faturaya istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 9.760,41 TL alacağın tahsili için ilamsız takip yapıldığı, davalının vekili aracılığıyla icra dosyasına verdiği dilekçesiyle borca ve takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Davalı yanca icra takip dosyasına sunulan dilekçede borca itiraz edilmiş ise de eldeki davaya verilen cevap dilekçesinde bakiye iş bedeli miktarına ve varlığına itiraz edilmemiş olup, davalı yanın itirazı işin eksik ve ayıplı yapıldığına yöneliktir. Bu itibarla dosyadaki uyuşmazlık; davalı yanca ileri sürülen eksik ve ayıplı iş iddiasının dinlenebilir olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 7251 sayılı Kanun’un 15. maddesiyle yapılan değişiklikle birlikte HMK’nın 141. maddesi; “(1) (Değişik:22/7/2020-7251/15 md.) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” şeklindedir. Taraflar, tahkikat aşamasında kural olarak iddia ve savunmalarını genişletip değiştiremezler; yani yeni vakıa ileri süremezler ve eski vakıaların yerine yeni vakıalar ikame edemezler. Bunun yapılabilmesi ancak karşı tarafın açık muvafakati, bunun mümkün olmaması durumunda da ıslah suretiyle gerçekleştirilebilir. Yapılan bu açıklamalar karşısında somut olayda mahkemece davalı yanca süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde davacı yanca yapılan işte eksik yada ayıp bulunduğu konusunda herhangi bir savunmada bulunmadığı, mahkemece 17/01/2022 tarihinde ön inceleme duruşmasının yapıldığı, aynı celse bilirkişiden rapor alınmasına karar verildiği, mali müşavir tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun 23/03/2022 tarihinde dosyaya sunulduğu, bilirkişi raporunun taraf vekillerine tebliği sonrası davalı vekilince ibraz edilen bilirkişi raporuna itiraz başlıklı dilekçenin 14/04/2022 tarihli olduğu, bu dilekçede davalı yanca ayıp ve eksik iş iddiasında bulunulduğu, davacı yanca savunmasının genişletilmesine açıkça muvafakat edilmediği ve davalı yanca cevap dilekçesinin ıslah edilmediği gerekçesiyle davalı yanın süresinden sonra yaptığı eksik ve ayıplı iş savunmasına itibar edilmemesi dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun olmuştur. Ancak mahkemece aynı taraflar arasında görülen ve istinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/701 Esas sayılı dosyası ile eldeki dava arasında hukuki bağlantı bulunduğundan iki dosyanın birleştirilerek görülmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalı olmuştur. Şöyle ki; anılan İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/701 Esas sayılı dosyasından davacı iş sahibi … AŞ vekili 17/08/2022 tarihli dilekçesiyle yanlar arasında akdedilen ve ihtilaf konusu olmayan sözleşme uyarınca davalı yüklenici şirket tarafından yapılan imalat ve tadilat işinde eksik ve ayıp bulunduğunu ileri sürerek davalı yanca yapılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece 13/12/2022 tarih, 2022/1038 Karar sayılı karar ile, bu iddianın eldeki davada ileri sürülebileceğinden dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, eldeki davada eksik ve ayıp iddiası süresinde ileri sürülmediğinden inceleme konusu yapılmamıştır. Dolayısıyla davacı iş sahibi tarafından açılan menfi tespit davasında mahkemece eksik ve ayıp iddiasının incelenmesi gerekmektedir. Nitekim Dairemizin 11/04/2023 tarih, 2023/400 Esas, 2023/444 Karar sayılı kararı ile bu hususlar açıklanmak suretiyle aralarında bağlantı bulunan iki dosyasının birleştirilerek görülmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda mahkemece eldeki dosya ile menfi tespit davasının birleştirilmesinin sağlanarak, menfi tespit davasında verilecek karara göre bu davada sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/05/2022 tarih, 2021/416 Esas, 2022/398 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.