Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2412 E. 2022/2016 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2412
KARAR NO: 2022/2016
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2022
NUMARASI: 2021/710 Esas, 2022/427 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan temlik edilen alacağın kısmen ödenmemesi nedeniyle yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın aktif husumet yokluğundan reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davalı şirket ile dava dışı temlik eden … San. Tic. Ltd. Şti. arasında akdedilen eser sözleşmesi kapsamındaki ticari ilişki nedeniyle davalı şirketin dava dışı temlik eden şirkete toplam 36.822,00 USD cari hesap borcunun bulunduğunu, temlik eden şirket tarafından davalının iş yerinde dekorasyon işlerinin yapılarak teslim edildiğini ancak iş bedelinin davalı şirket tarafından ödenmediğini, bunun üzerine dava dışı temlik eden şirket tarafından davalı iş sahibi hakkında iş bedeli alacağı için düzenlenen faturalara istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, aynı tarihte icra dosyası alacağın tüm ferileri ile birlikte Beyoğlu … Noterliği’nin 14/06/2021 tarih ve … yevmiye nolu temliknamesi ile davacı müvekkiline devir ve temlik edildiğini, temlik belgesinin icra dosyasına sunulduğunu, alacaklı olarak müvekkilinin temlik eden yerine geçtiğini, davalı borçlu vekili tarafından 21/06/2021 tarihli dilekçeyle icra takibine itiraz edilmesi sonucu takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya konu “alacağın temliki” sözleşmesinin şekil şartlarına uymadığını, muvazaa nedeniyle batıl olduğunu, davacının davada aktif ehliyetinin bulunmadığını, dava konusu temlike konu alacağın borçlusunun “… Tic. Ltd. Şti” olduğunun belirtildiğini, davalı tarafın böyle bir unvanının olmadığını, kaldı ki temlik eden ile davalı müvekkili arasında imzalanan 12/05/2019 ve 10/07/2019 tarihli anahtar teslimli eser sözleşmelerinin 30. maddelerine “taşeron her türlü hakkediş ve alacaklarını mtm’nin yazılı izni olmadan başkasına temlik edemez” hükmünün kabul edildiğini, böylece sözleşmenin nispiliği ilkesi kapsamında sözleşme tarafları arasında temlik yasağı getirildiğini, temlik sözleşmesini kabul anlamına gelmemek kaydıyla temlik eden tarafından üstlenilen edimlerin eksiksiz yerine getirilmediğinden davacı temlik alanının iş bedelini isteyemeyeceğini savunarak davanın reddi ile davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı şirket ile dava dışı temlik eden arasında taşeron sözleşmeleri imzalandığı, bu sözleşmelerden kaynaklı alacağın tahsili için temlik eden tarafından icra takibi yapıldığı, davalının icra takibine itiraz etmesi üzerine davacı temlik alan tarafından eldeki davanın açıldığı, davaya konu 12/05/2019 tarihli taşeron sözleşmesi ile 10/07/2019 tarihli taşeron sözleşmesinin 30.maddelerinde “taşeron her türlü hak ediş ve alacaklarını …’nin yazılı izni olmadan başkasına temlik edemez.” hükmünün düzenlendiği, sözleşmelerde temlik yasağı bulunması nedeniyle davacı temlik alanın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı ve davacının kötü niyeti ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, müvekkilinin itirazın iptali talep edilen icra dosyası ile ilgili temlik alacaklısı konumunda bulunduğunu, alacağın temliği sözleşmesinin noter huzurunda Beyoğlu … Noterliği’nin 14/06/2021 tarih ve … yevmiye nolu temliknamesi ile yapıldığını ve aynı tarihte İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına bu temlik işleminin bildirildiğini, temliğin davalının borçlu olduğu icra dosyası kayıtlarına alındığını, yani gerekçeli kararda yazılanın aksine icra takibinin müvekkili tarafından başlatılmadığını, tam tersi dava dışı temlik eden … Firması tarafından icra takibinin başlatıldığını, akabinde icra dosyasına konu alacağın noterden yapılan temlik sözleşmesi ile müvekkiline temlik edildiğini, dava dışı temlik eden ile davalı arasında mevcut taşeron sözleşmesinde bulunan temlik yasağı hükmünün müvekkilini bağlamadığını, zira müvekkilinin direkt olarak sözleşmeden doğan bir alacağı temlik almadığını, sözleşmenin tarafı olan alacaklı dava dışı … firması tarafından yapılan icra takibinin müvekkil tarafından temlik alındığını, bu hususun mahkeme tarafından görmezden gelindiğini, müvekkilinin dava dışı temlik eden alacaklı … San Tic.Ltd.Şti’den olan işçilik ve sair avans alacağını tahsil edebilmek adına bu icra dosyası alacağını temlik aldığını, ortada muvazaadan ari bir işlem bulunduğunu, ayrıca temlik yasağı iddiasının müvekkili ve dava dışı temlik eden yönünden geçersiz olduğunu, zira davalı ile dava dışı temlik eden … Tekstil San Tic.Ltd.Şti arasında mevcut dava dosyasına davalı tarafından sunulan ve beyan edilen sözleşmelerin karşılıklı olarak sonlandırıldığını ve feshedildiğini, ortada geçerliliğini sürdüren bir sözleşme bulunmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşerondan temlik alan 3.şahıs, davalı ise yüklenicidir. Davalı ile dava dışı … ( idare) arasında akdedilen sözleşme uyarınca davalı yüklenici sıfatıyla Azerbaycan Devlet Başkanının ailesine ait olan “…” adresinde yapılacak olan “…” projesi kapsamında ince işler, dekorasyon ve mobilya tefrişatı işlerinin yapımını üstlenmiş ve bu işlerin yapımını taşeron şirket olan dava dışı temlik eden … Şirketine devretmek üzere davalı ile dava dışı taşeron şirket arasında 12/05/2019 tarihli anahtar teslimli taşeron sözleşmesi imzalanmıştır. Yine davalı taraf ile dava dışı temlik eden taraf arasında 10/07/2019 tarihli anahtar teslimi eser sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme kapsamında dava dışı temlik eden taraf, davalı yüklenici ile … arasında imzalanmış olan sözleşmede belirtilen edimleri yerine getirme işini üstlenmiştir. Buna göre temlik eden taşeron şirket, … adresindeki “…“ için tasarlanmış ve keşifte tanımlı olan tüm ahşap, mermer, akrilik, metal, led ve konstrüksiyon işlerinin tamamını davalı ile idare arasında imzalanmış olan sözleşmeye uygun olarak yerine getireceğini ve tüm işi 30/08/2019 tarihine kadar tamamlayacağını taahhüt etmiştir. Akabinde dava dışı taşeron şirket tarafından davalı yüklenici şirket hakkında sözleşmede belirlenen iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu, dava dışı taşeron şirket tarafından 12/05/2019 ve 10/07/2019 günlü her iki sözlemedeki tüm hak ve borçların Beyoğlu … Noterliği’nin 14/06/2021 gün ve … yevmiye nolu temliknamesi ile davacı şirkete temlik edildiği, bu temlik işleminin aynı gün icra dosyasına bildirildiği, akabinde de davacı şirket tarafından eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.İstinafa konu eldeki davada uyuşmazlık temlik alacaklısının davayı açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır.Alacağın temliki, temlik tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183.ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kural olarak, alacaklı borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Alacağın temliki ile birlikte, alacaklı değişir, alacak devredenin malvarlığından çıkarak devir alanın mal varlığına girer. Alacağı temlik eden artık alacağın ödenmesini borçludan isteyemez, bu hak alacağı temlik alan yeni alacaklıya aittir. Geçerli bir temlikden söz edebilmek için yasanın ve sözleşmenin aradığı şekil şartına haiz olmasının yanında sözleşmede devir yasağının da bulunmaması gerekmektedir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesinde; davacı ile dava dışı taşeron şirket arasında yapılan 14/06/2021 tarihli temlik sözleşmesinin yasanın aradığı şekil şartına uygun yapıldığı tespit edilmiş ise de, dava dışı taşeron şirket ile davalı yüklenici arasında imzalanan ve az yukarda sözü edilen 12/05/2019 ve 10/07/2019 tarihli sözleşmelerin 30.maddelerinde, ” taşeron her türlü hakkediş ve alacaklarını…’nin yazılı izni olmadan başkasına temlik edemez.” hükmünün amir kılındığı görülmektedir. Davada, icra takibinin dava dışı temlik eden taşeron şirket tarafından başlatılmasının ve daha sonra temlik alan davacıya devredilmesinin bir önemi bulunmamaktadır. Temlik yasağı, dava dışı temlik eden şirketin sözleşmeden doğan her türlü hakkediş ve alacağını kapsamaktadır. Yargıtay’ın güncel tarihli kararlarında da temlik yasağının bulunması halinde, varlığı iddia edilen alacağın yalnızca sözleşmenin tarafınca ileri sürülebileceği, temlik alanın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı görüşü kabul edilmektedir. O halde, bu durumda, mahkemece, dava dışı taşeron şirket ile davalı yüklenici şirket arasında akdedilen 12/05/2019 ve 10/07/2019 tarihli taşeron sözleşmelerinde temlik yasağı bulunduğu gözetilerek alacağın sadece dava dışı taşeron şirket tarafından talep edilebileceği, temlik alan davacı şirketin davalının yazılı izniyle alacağını temlik aldığını ispatlayamadığı, bu itibarla aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2022 tarih ve 2021/710 Esas, 2022/427 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 08/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.