Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/229 E. 2022/212 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/229
KARAR NO : 2022/212
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2021
NUMARASI: 2019/951 Esas, (Derdest)
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2021/49 ESAS 2021/141 KARAR SAYILI DOSYASI:
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen ara karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında Büyükçekmece … Noterliği’nin 28.07.2017 tarihli ve … yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin devrettiği arsa payı üzerinde banka borcu nedeniyle ipotekler bulunduğunu, sözleşme gereği arsanın takyidatsız devri gerektiğini, müvekkilinin edimini eksiksiz yerine getirerek iskan ruhsatını aldığını, davalının müvekkili şirketin adına kayıtlı bağımsız bölümlerdeki bir kısım ipotekleri kaldırmadığını, müvekkilinin bu nedenle zarara uğradığını, bağımsız bölümleri satamadığı için kredi borçlarını kapatamadığını, kredi faizi ve gecikme faizi ödemek durumunda kaldığını, … ada … parselde bulunan … Blok 4, 8, 17 nolu, … blok 12, 16 nolu, … Blok 13 nolu, … Blok 11, 14 nolu ve … Blok 13 nolu bağımsız bölümde ipotekler bulunduğunu, 01.10.2019 tarihli ihtara rağmen ipoteklerin kaldırılmadığını, ipoteklerin kaldırılması için üçüncü kişilere ödenecek borçların tespiti ile müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalının KDV ödememek için fatura düzenlemediğini, müvekkilinin bu nedenle de zarara uğradığını belirterek, davalının, davaya konu yerde müvekkiline ait bağımsız bölümler üzerindeki ipotekleri kaldırmaması nedeniyle, müvekkilinin uğramış olduğu her türlü zararın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’sinin faiziyle davalıdan tazmin edilerek müvekkile ödenmesine; davalının davaya konu yerde müvekkiline ait bağımsız bölümler üzerinde üçüncü kişiler lehine tesis edilmiş olan ipoteklerin terkin edilmesi için gerekli bedelin tespit edilerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’sinin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili 10/11/2021 tarihli dilekçesinde, İstanbul ili, Beylikdüzü ilçesi, … (…) Mahallesi, … mevkiinde kain tapunun … ada, … parsel numarasında kayıtlı taşınmazda … Limited Şirketi ve … adına kayıtlı bağımsız bölümlerin üçüncü kişilere devir ve temliğini önleyecek nitelikte tapu kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, asıl davadaki beyanlarını tekrarla, davalının, davaya konu yerde müvekkiline ait bağımsız bölümler üzerindeki ipotekleri kaldırmaması nedeniyle, müvekkilinin uğramış olduğu her türlü zararın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’sinin faiziyle davalıdan tazmin edilerek müvekkile ödenmesine; davalının davaya konu yerde müvekkiline ait bağımsız bölümler üzerinde üçüncü kişiler lehine tesis edilmiş olan ipoteklerin terkin edilmesi için gerekli bedelin tespit edilerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’sinin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü bulunduğunu, ilgili kanun maddesine göre ihtiyati tedbir kararının uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği, bu davanın alacak davası olduğu, tedbir konulması talep edilen taşınmazın dava konusu olmadığı, HMK 389.madde uyarınca tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği gerekçesiyle, talebin bu aşamada reddine karar verilmiştir. Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin sözleşme gereği edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, binanın iskan ruhsatını alındığını, buna rağmen, davalıların davacıya ait bağımsız bölümler üzerinde bulunan üçüncü kişiler lehine kurulmuş olan ipotekleri halen kaldırmadığını, davaya konu yerde ise, davalıların müvekkilin hak edişi olan bağımsız bölümler üzerindeki banka lehine olan ipotekleri kaldırmamış olması nedeniyle bağımsız bölümlerini satamadığını ve bu durumdan ticari olarak zarar gördüğünü, bu durumun haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl ve birleşen davalarda davacı yüklenici, davalılar arsa sahibidir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. Somut olayda, asıl ve birleşen davalarda davacı taraf sözleşme gereğine kendisine düşen bağımsız bölümler üzerinde davalıların borçları sebebiyle ipotekler bulunduğu, ipotekler kaldırılmadığı, bu nedenle zarara uğradığını belirterek, uğranan zararın ve ipoteğin kaldırılması için üçüncü kişilere ödenmesi gereken bedellerin tahsilini talep etmiş olup, dosya kapsamına göre yaklaşık ispat koşulunun henüz gerçekleşmemiş olduğu anlaşılmakla, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih 16/11/2021 ve 2019/951 Esas, sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.