Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2245 E. 2022/1462 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2245
KARAR NO: 2022/1462
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/05/2022
NUMARASI: 2022/121 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasında Çekmeköy İlçesi … Mahallesi … Sokak üzerinde bulunan … ada … parsel niteliğindeki taşınmaz üzerindeki inşaat işinin yapımı için anlaştıklarını, davalılar …, … ve …’in bahse konu taşınmazın toprak sahipleri olduklarını ve aynı zamanda davacı ile imzalanan alt yüklenicilik sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalayan kişiler olduklarını, davacı şirket taşınmaz üzerinde değeri çok fazla denebilecek miktarda işler yaptıklarını, hak edişlerinin kendilerine ödenmediğini, toprak sahipleri ve davalı şirket hakkında yasal yollara başvurduklarını, davacının davalı toprak sahipleri ile … Ticaret Ltd. Şti.’nden başkaca işler de dahil olmak üzere kesinleşmiş bulunan faiz masraf ve vekalet ücretleri hariç sadece 5 milyon TL civarı ana para alacağının bulunduğunu, …’nin davacının çalışanlarını inşaattan kovduğunu, inşaat alanında malzemelerin bulunmakta olduğunu, inşaat malzemeleri arasında demir çimento, iskele ve daha bir çok inşaat malzemeleri bulunmakta olduğunu, mahallinde İstanbul Anadolu 10.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/76 D.İş dosyasında delil tespiti yaptırıldığını, taraflar arasındaki sözleşme gereğince inşaatta çalıştırılan işçilerin SGK prim ödemelerinin de davacı tarafından yapılmak zorunda kalındığından bu primlerin ana para ve faizlerinin sorumlulukları da davacıya yüklendiğini, bu ödemeler davalının yükümlülüğünde olduğunu, davaların İstanbul Anadolu 20.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/103 Esas sayılı davasını ve ayrıca dosya numarasını henüz tespit edemedikleri diğer davayı açmak sureti ile haksız kazanım elde ettiklerini, topak sahipleri hiçbir ödeme yapmadıkları halde kaba inşaat olmak üzere inşaatlarını tamamlattırdıklarını, tüm maliyette davacı şirket tarafından karşılandığını belirterek, İstanbul Anadolu 10.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/76 D.iş sayılı dosyasına konu tespitler ile belirlenen inşaat malzemelerinin dava tarihindeki değerinin şimdilik 100.000,00 TL’sinin, inşaatta bulunan iskele kiralama bedelinin şimdilik 50.000,00 TL’sinin, iş yerinde çalışan işçiler adına ödenmesi gereken ve davalıların yükümlüğünde olan SGK pirimlerin şimdilik 150.000,00 TL’sinin tahsiline, İstanbul Anadolu 10.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/76 D.iş sayılı tespit dosyası ve özellikle davalıların arasındaki sözleşmenin iptaline ve inşaatın yapımına dair İstanbul Anadolu 20.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/103 Esas sayılı dava dosyaları da dikkate alınarak alacaklarının teminen davalıların maliki bulunduğu dava konusu inşaatın yapıldığı “Çekmeköy İlçesi … Mahallesi … Sokak üzerinde bulunan … ada … parsel” sayılı gayrimenkul üzerine ihtiyati haciz ve taşınmazın devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, tarafların imzasının bulunduğu 22/10/2020 tarihli “Sözleşme” başlıklı sözleşmedeki metin altında el yazısı ile yazılan kısmı davalıların kabul etmediği, İstanbul Anadolu 10.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/76 Değişik İş sayılı dosyasında; sözleşme konusu taşınmazda bulunan malzemelere ilişkin tespit yapıldığı ancak inşaat alanından malzemelerin davacı tarafça neden alınmadığı veya alınamadığı hususunun bu aşamada anlaşılamadığı, SGK primlerinden de kimlerin sorumlu olduğu hususunun sunulan deliller itibariyle anlaşılamadığı, dolayısıyla dosyadaki deliller itibariyle davacı taraf haklılığını yaklaşık olarak ispatlayamadığından HMK’nın 389 ve devamı ile İ.İ.K’nın 257 maddeleri uyarınca ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, …’nin davacı şirket çalışanlarını inşaattan kovduğu sırada çalışanlar halen çalışıyor olduklarından inşaat alında malzemeler bulunmakta olduğunu, ve malzemeler inşaat alanında kaldığını, bu inşaat malzemeleri arasında demir, çimento, iskele ve daha birçok inşaat malzemesi bulunduğunu, inşaat malzemelerinin değeri yüksek olduğunu, malzemelerin bazıları çalındığını, bir kısım malzemeler halen inşaat alanında bulunmakta olduğunu, tedbir ve ihtiyati haciz taleplerimizin reddi ile davacının dava sonucunda haklı çıkması durumuna göre tahsil imkanı kalmama ihtimali mevcut olduğunu, davalıların mal kaçırma girişimleri bulunduklarının bilindiğini, İstanbul Anadolu 10.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/76 D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile inşaat malzemelerin davalılarda kaldığının belirlendiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkindir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İİK 258.m. uyarınca ihtiyati haciz talep eden taraf, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Dosya kapsamına göre, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamış, yaklaşık ispat koşulu henüz gerçekleşmemiştir. Bu nedenle yerel mahkemece dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi suretiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2022 tarih ve 2022/121 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 14/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.