Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2133 E. 2022/1424 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2133
KARAR NO: 2022/1424
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2022
NUMARASI: 2022/42 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 13/09/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser özleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkin olup, mahkemece davalı vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine dair verilen ara karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, davalı … (… ) tarafından, davacı müvekkili şirket aleyhinde 29/08/2009 tarihli, … numaralı, 17.700,00 TL bedelli bir adet faturaya istinaden ilamsız takip başlatıldığını, dayanak bu faturada “çiller grubunun komple yenilenmesi soğutma ekipmanlarının değişimi soğuk oda motorunun yenilenmesi” açıklamasının yer aldığını, faturada yer alan açıklamanın, İngilizce chiller olarak adlandırılan ve Türkçeye soğutma sistemleri olarak çevrilen, ısıyı bir kaynaktan alarak başka bir kaynağa transfer eden, enjeksiyon soğutma sistemi olarak adlandırılan sistemler olduğunu, faturada, kurulduğu yazılı (iddia edilen) bu sistemin nereye ve ne şekilde kurulduğu ile ilgili bir ayrıntı yer almadığını, mal alıcıya müessesede teslim edildiği için, sevk irsaliyesi düzenlenmediği yazılı ise de, faturada yer alan açıklamadan da anlaşılacağı üzere, bir mal tesliminin değil, bir hizmetin faturalandırıldığını, davacı müvekkilinin davalıdan bir mal yada faturada yazılı hizmeti almadığını, faturada yazılı hizmet haricinde bir mal yada başkaca bir hizmet de almadığını, taraflar arasında herhangi bir sözleşme yapılmadığını, irsaliye bulunmadığını, verildiği iddia edilen hizmetin teslim alındığına dair bir tutanak ta tutulmadığını, uş bitim belgesinin olmadığını, bir geminin bu çapta bir hizmet almasnın ancak resmi izin ile mümkün olabildiğini, bu hizmet için mutlak surette bir tersane gerektiğini hiçbir izin, tersane giriş – çıkış kaydının olmadığını, davacı müvekkili şirket adına kayıtlı tek bir gemi olduğunu, bu geminin de, İstanbul Liman Başkanlığı’nın, … sırasında kayıtlı, … numaralı … gemisi olduğunu, davacı müvekkiline tebliğ edilmiş bir fatura bulunmadığını, ispat külfetinin, malın teslim edildiğini, hizmetin verildiğini iddia eden davalı tarafa ait olduğunu, dava konusu faturada % 5 vade farkının işletileceğinin yazılı olduğunu, takip talebinde de, yıllık % 60 vade farkı talebinde bulunulduğunu, maddi gerçeği yansıtmayan dava konusu fatura için, takip talebinde işletilmiş olan 31.074,41 TL faizin hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını, talep edilen yıllık % 60 faiz oranının fahiş olduğunu, takip dosyasının gıyap da kesinleşmiş olması nedeni ile yapılan kapak hesabında, çok yüksek bedel ortaya çıktığını ileri sürerek öncelikle davacı müvekkili şirketin telafisi imkansız zararlara maruz kalmaması için, icra dosyasına yatırılacak paranın, davalıya ödenmemesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, ve davacı müvekkili şirketin davalıya 48.774,41 TL (17.700,00 TL fatura bedeli + 31.074,41 TL işletilmiş faiz) borçlu olmadığının ve işletilen ve talep edilen faiz oranın fahiş olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 20/01/2022 tarihli tensip zaptının 10 nolu ara kararı ile; davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin İİK’nın 72/3. Maddesi gereğince kabulü ile; davacı yanca dava konusu miktarın %15 ‘i oranında teminat yatırıldığında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu alacak yönünden tahsil edilecek bedellerin alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. Davalı vekili 04/03/2022 tarihli dilekçesi ile; dava konusu icra takibinin yıllar önce açıldığını, davacı tarafça aradan geçen süre boyunca bu takibe karşı hiçbir itiraz veya dava yoluna gidilmediğini, borçlu tarafın 2012’den bu yana süren takip süreci boyunca bu faturaya karşı herhangi bir itirazda bulunmadığını, söz konusu borçtan haberi olmasına rağmen borcu umursamayan davacının gelinen aşamada bu davayı açarak müvekkilinin hak etmiş olduğu alacağını almasını engellemeye çalıştığını, icra takip dosyasında, davacı borçlu şirket adına kayıtlı gözükmekte olan … isimli gemiye haciz yapıldığını, yani borçlu tarafın icra takibinden haberi olmaması gibi bir iddianın kabulünün mümkün olmadığını, davacının dosya borçlusu borcu ödemek adına tarafları ile iletişime geçtiğini, kapak hesabı alınarak kendilerine bildirildiğinde ise kapak hesabı tutarını kabul etmeyip çok az miktarlar ile tekliflerde bulunduklarını, bu az miktarların kabulünün mümkün olmadığının belirtildiğinde ise ödemekten vazgeçtiklerini, davacı tarafça bu borç kapandıktan sonra aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen haksız olarak menfi tespit davası açıldığını, mahkemece %15 teminat karşılığında tedbir talebine karar verildiğini, ancak tedbir talebine karar verilmeden taraflarının dinlenilmediğini, dava koşulları dikkate alındığında müvekkilinin daha fazla hak kaybına uğramasını engellemek için taraflarının dinlenilerek ihtiyati tedbir kararının değerlendirilmesi gerektiğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava konusu takip kapak hesabı incelendiğinde görüleceği üzere bu meblağ için belirlenmiş olan %15 teminat miktarının oldukça az olup; kaldırılması gerektiğini, İcra ve İflas Kanunu Madde 72’ye göre de en az %15 oranında teminat belirlenmesi gerekmekte olup, mahkemece en alt sınırdan teminat miktarı belirlenmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 25/05/2022 tarihli ara kararı ile; davanın takipten sonra açılan menfi tespit davası olduğu, davalı alacaklının faturaya dayandığı, icra takibi her ne kadar kesinleşmiş olsa da alacağın ilama yada kambiyo senedine dayanmadığı, faturalı hizmetin alınmadığına dayanılarak davanın açıldığı, ispat külfetinin davalıda olduğu ve davalı alacağının yargılamayı gerektirdiği gözetilerek %15 teminat karşılığında tedbir kararı verildiği gerekçesiyle davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazının reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, davacı tarafça müvekkilinin 2012 yılından beri zarara uğratıldığını, sonrasında ise kötü niyetli olarak menfi tespit davası ikame edildiğini, taraflarınca yapılmış icra takibinin dayanağı faturaya ve takibe karşı bugüne kadar borçlu tarafça itiraz edilmediğini, ancak gelinen aşamada kötü niyetli olarak süreci daha da uzatmak ve müvekkilini daha zor duruma sokmak adına bu davanın ikame edildiğini, dürüstlük kuralına aykırı olan bu talebin hukuk düzeninde kabul görmesinin mümkün olmadığını, davacı yan herhangi bir hizmet almadığını iddia etmekteyse de bu dosya davacı ve müvekkilinin ilintili olduğu tek dosya olmayıp, aynı zamanda davacı şirketin yetkilileri ile … isimli bir diğer şirketin akraba olup aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, …’in yetkilisinin davacının amca oğlu … olduğunu, davacı şirketin yetkililerinin de …,… ve … olduğunu, müvekkilinin … ile de benzer şekilde benzer yıllarda hizmet alışverişinde bulunduğunu, buna ilişkin faturalar hakkında da icra takibi bulunduğunu, davacı tarafın teminat talebinin kabulüne karar verilmesi ve kanunda yazılı en az sınır üzerinden teminat miktarının belirlenmesinin hukuka aykırı ve mesnetsiz olduğunu belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Uyuşmazlık, TBK’ nın 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise; yüklenicidir. 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/3. maddesinde, icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak, borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği, 72/4. fıkrasında ise, davanın alacaklı lehine sonuçlanması durumunda ihtiyati tedbirin kalkacağı ve aynı zamanda alacaklının uğradığı zarar karşılığında %20’den az olmamak üzere alacaklı lehine tazminata hükmedileceği düzenlenmiştir. Yukarıda açıklanan kanun maddeleri kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece dosyadaki delillerin ve ispat yükünün doğru değerlendirilmesi sonucu aranan yaklaşık ispat şartının oluştuğu ve eldeki menfi tespit davasının icra takibinden sonra açıldığı gözetilerek davalı vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/05/2022 tarih ve 2022/42 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 13/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.