Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2017 E. 2022/1506 K. 26.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2017
KARAR NO: 2022/1506
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2022
NUMARASI: 2017/1161 Esas, 2022/346 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 26/09/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davalı ile … Mah. … Otopark İnşaat işinde, proje kapsamındaki elektrik işleri otomasyon dahil malzeme ve işçilik olarak anahtar teslimi sözleşmesi yapıldığını, sözleşme hükümleri gereği davalı tarafın sözleşmede üstlenmiş olduğu edimlerin tamamını bitireceğini kabul ve taahhüt ettiğini, ancak süresinde işi teslim etmediğini, sözleşmenin 8. maddesinde belirtildiği üzere gecikilen her gün için binde altı (0,006) gecikme cezası ve sözleşme bedeli üzerinden %10 cezai şart ödeneceğinin hüküm altına alındığını, davalının üstlendiği edimleri iş bu teslim tarihinde tamamlayamacağı davacı tarafından öngörülmüş ve davalıya Kadıköy … Noterliği 27/03/2017 tarih … yevmiye numarası ile ihtarname gönderilerek işleri taahüt süresine kadar tamamlamasının istendiğini, davalının ihtarnameye cevap vermediğini, temerrüde düşerek müvekkilinin geçici kabulü süresinde yaptırmasına engel olduğunu, akabinde yine davacı tarafından davalıya 31/07/2017 tarih … yevmiye numarası ihtarname gönderilerek, 30/04/2017 tarihinden itibaren cezalı çalıştığı bildirilerek 08/08/2017 tarihinde tamamlaması yönünde ihtarat yapıldığını, davalının yapmış olduğu işlerden kaynaklı şantiyede bulunan diğer taşeronlarında birkısım işlerine zarar verdiğini, onların da işlerini teslim etme sürelerini uzattığını ve davacı şirketi hem diğer taşeronlara tazminat ödetmek hemde şantiyenin devam etmesine sebebiyet vererek sürekli şantiye gideri ödetmek durumunda bıraktığını, davalıya yapılan avans ödemelerini müteakip yapmış olduğu işlerin tespiti için Küçükçekmece 1. Sulh hukuk Mahkemesi 2017/76 D.iş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, tespit raporunda da davalının eksikliklerinin tespit edildiğini belirterek, davalıya fazladan ödenen avans bedellerinin tespiti ve tazmini, davalının ihtarlara rağmen işi teslim etmeyerek sözleşme hükümleri gereği ödeyeceği cezai şartın ve cezalı günlerin tazmini, davalının şantiyeyi devam etmesine sebebiyet vererek davacının 30/04/2017 tarihinden itibaren ödemek zorunda kaldığı şantiye kalemlerinin tespiti ve tazmini, davalının şantiyede diğer taşeronalara vermiş olduğu zararlara karşılık müvekkilinin ödemek zorunda kalacağı tazminat bedellerinin tespit ve tazmini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla alacak kalemlerinin ve alacağın (Bilirkişi raporundan sonra talebini ıslah yoluyla arttırmak haklarını saklı tutarak) şimdilik 10.000,00 TL kısmının, işlemiş olan kısa vadeli avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının dava konusu 10.000,00 TL’lik bedelin hangi alacak kalemi ve kalemlerine ait olduğunu belirtmediğini, taleplerin açıklattırılması gerektiğini, dava konusu sözleşmede yeralan “… Mah. … otopark İnşaatı” işinde, sözleşme gereği davalı tarafından anılan inşaatın tüm elektrik alt ve üst yapı işinin üstlenildiğini ve inşaatın devam ettiği süre zarfında da müvekkili tarafından kendi üzerine düşen edimlerin eksiksiz olarak yapıldığını, dava konusu inşaatta davalının üstlendiği elektrik işi haricinde gerek davacı şirketin, gerekse de davalı şirketin taşeron vasıtasıyla alt yükleniciye devrettiği inşaat işlerinin de bulunduğunu, uygulamada da bilindiği üzere bir inşaatın tamamlanmasından sonra elektrik işleri ve mekanik işlerinin geldiğini, dolayısıyla, inşaatın belli bölümlerinde davacı tarafa ve onun alt yüklenicilerine ait inşaattaki diğer kalemler bitmeden, kendilerinin elektrik işini tamamlayabilmesinin mümkün olmadığını, bu yüzden davalının kusuru bulunmaksızın inşaatın durması, kendi edimini ifa etmesini zaman zaman imkansız kıldığını ve neticede de dava konusu inşaattaki imalatının tamamlanmasını geciktirdiğini, sözleşme konusu edimlerin sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmiş olmasına ve sözleşme konusu edimlerin elektrik işi olması ve davacı tarafça inşaatın elektrik işlerinin yapılması için gerekli hale getirilmiş olmasının davacı sorumluluğunda olmasına rağmen bu edimini yerine getirmemiş olması dikkate alınarak, gerek davacının davalıya ödemiş olduğu avans bedelinin bulunmaması ve dava konusu işi zamanında teslim etmemesinde herhangi bir kusurlarının bulunmaması; gerekse de davacının 30/04/2017 tarihinden sonra ödemek zorunda kaldığı şantiye kalemlerini ödemek zorunda kalmasında davalının herhangi bir kusuru bulunmadığı gibi diğer taşeronlara da vermiş olduğu herhangi bir zararın olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 28/03/2022 tarihli karar ile, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve davaya konu inşaat da yerinde incelenmek suretiyle davalı yanın üstlendiği işleri tam ve eksiksiz olarak süresinde yapıp yapmadığı, işin süresinde bitirilememesinin hangi tarafın kusurundan kaynaklandığı, davacının fazladan ödediği avans bedeli olup olmadığı, cezai şart talebinin yerinde olup olmadığı, işin süresinde bitirilememesinden dolayı davacının şantiye masrafları ve diğer taşeronlara ödediği ya da ödemek zorunda kalacağı tazminat taleplerinde haklı olup olmadığı, haklı ise dört adet alacak kalem miktarlarının ne kadar olduğu hususlarında bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, ancak bilirkişi inceleme günü ve saatine kadar bilirkişi ücretinin yatırılmadığı ve bilirkişi incelemesinin yapılamadığı, ispat yükünün iddia eden davacı üzerinde bulunduğu, tarafların tacir olduğu hususu göz önünde bulundurularak davacının iddiası noktasında ticari defterleri üzerinde ihtaratlı inceleme kararı verildiği, bilirkişi ücretinin yatırılması için davacıya açık, anlaşılır ve sonuçlarını belirtir şekilde ihtarartlı süre verilmesine rağmen davacı tarafından bilirkişi ücreti yatırılmaması nedeniyle inceleme yapılamadığı, davacının iddiasını yasal delillerle ispat etmesi gerekmekte olup buna ilişkin delil de sunamadığı ve ayrıca yemin deliline de dayanmadığı, ayrıca takipte davacının kötü niyetinin ispatlanamadığı, takip yapmada davacının da kötü niyetinin davalı tarafından ispatlanamadığı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, … Mahallesi, … otopark inşaat işinde proje kapsamında elektrik işleri, otomasyon dahil malzeme ve işçilik olarak anahtar teslimi işinden kaynaklı cezai şart ve tazminat bedellerinin tazmini için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL üzerinden dava açtıklarını, 27/09/2021 tarihli celsede, ” davacı vekiline bilirkişi ücreti olan toplam 4.000,00 TL gider avansını yatırmak üzere inceleme gününe kadar yatırılmak üzere kesin süre verilmesine, aksi takdirde dosya kapsamına göre karar verileceğinin ihtarına,” karar verildiğini, 28/03/2022 tarihli duruşmada bilirkişi ücreti yatırmak üzere yeniden süre talep ettiklerini, usulüne uygun süre verilmediğini, ihtarat da yapılmadığını ve dosya kapsamına göre davanın reddine karar verildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler. Aynı Kanunun 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hakim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar. Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın reddedilmesi sonucunu da doğurmaktadır. Davaların uzamasını engellemek üzere konulan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken; kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması, verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi, yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi, sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur. Ayrıca HMK’nın 120. maddesinde gider avansı, 324. maddesinde ise delil avansı düzenlenmiş olup, bu iki kavram birbirinden farklıdır. Gider avansı davanın başında davacının dava açarken Gider Avansı Tarifesi’ne göre yatırdığı, belirlenebilir bir miktarı ifade ederken, delil avansı dava aşamasında bir delile dayanan ve bu delilin toplanmasını isteyen tarafın yatırdığı miktarı ifade eder. HMK’nin 114. maddesinin “g” bendinde, gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, anılan Kanun’un 115. maddesinin 1. fıkrasında ise, bu koşulun mevcut olup olmadığını, mahkemenin kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında bu şartın noksanlığı tespit edilirse, davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür. HMK’nın “Harç ve Avans Ödemesi” başlıklı 120. maddesinin birinci fıkrasında; harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı, dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda, davacıya iki haftalık kesin süre verileceği düzenlenmiştir. Adalet Bakanlığı tarafından, HMK’nın 120. maddesi gereğince hazırlanan Gider Avansı Tarifesi ile buna ilişkin tebliğ, 30/09/2011 tarih ve 28070 sayılı Resmi Gazete’de yayınlamıştır. 01/10/2011 tarihinden itibaren yürürlüğe giren tarifenin 3. maddesinde, gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri kapsadığı belirtilmiş; 4. maddesinde, taraf sayısı, tanık sayısı, başvurulan deliller (keşif gideri, bilirkişi ücreti vs.) gözetilerek belirlenen tahmini yargılama giderinin, gider avansı olarak önceden yatırılması amaçlanmıştır. “Delil ikamesi için avans” başlıklı HMK’nın 324. maddesinin birinci fıkrasında; taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorunda olduğu; ikinci fıkrasında ise, tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemesinin hukuki sonucu olarak, delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı belirtilmiş olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45/4. maddesi de aynı doğrultuda hükümler içermektedir. HMK’nın 324/2 maddesi “Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır” hükmü uyarınca delil avansının yatırılmaması, ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılma neticesini meydana getireceğinden, somut olayda; mahkemece niteliği itibariyle delil avansı olan gider için verilen sürenin kesin olduğu belirtilmeden ve sonuçları açıkça anlatılıp ihtar edilmeden, usulüne uygun kesin süre verildiğinden bahsedilemez. Taraflar arasında davacının yüklendiği otopark inşaatının elektrik işlerinin davalı tarafça yapılmasına ilişkin sözleşme imzalanmış olup, davacı tarafça davalıya fazladan ödenen avans bedellerinin tespiti ve tazmini cezai şart, şantiyenin devam etmesine sebebiyet verilmesinden dolayı ödenen kalemlerin tespit ve tazmini davalının diğer taşeronlara verdiği zararlara karşılık ödemek zorunda kalacağı bedellerin tespit ve tazmini istemiyle şimdilik 10.000,00 TL’nin tazmini istenmiştir. Mahkemece 27/09/2021 tarihli duruşmada defter ve belgelerin bilirkişi tarafından incelenmek üzere mahkeme kaleminde hazır edilmesi ve 4.000,00 TL bilirkişi gider avansı yatırmak üzere inceleme gününe kadar kesin süre verilmesine, aksi takdirde dosya kapsamına göre karar verileceğinin ihtarına dair ara kararı verilmiş, buna ilişkin duruşma zaptının duruşmada hazır bulunmayan davacı vekiline 02/10/2022 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili 28/03/2022 tarihli duruşmada bilirkişi ücretinin yatırılması için yeniden süre talep etmiş ise de mahkemece yeniden süre verilmeyerek davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre, davacı vekilinin dava dilekçesindeki talepleri itibariyle mahallinde keşif yapılmaksızın sadece defter incelemesi ile uyuşmazlığın çözüme bağlanması mümkün görünmemektedir. Bu durumda, mahkemece mahallinde teknik bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılıp, davacının talepleri konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınması gerekmektedir. Buna göre, mahkemece, dosya kapsamına göre gerekli konularda işin uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi heyetiyle yapılacak keşif, bilirkişi ücreti ve diğer masraflar yönünden, bu masrafların ne için yapılacağı ve her birinin miktarı ve toplam miktarı ile bu giderin ne kadarlık süre içerisinde, nereye yatırılması gerektiği ve verilen sürenin kesin olup olmadığı da açıkça belirtilerek yeniden usulüne uygun süre verilmesi ve sonucuna göre değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Öte yandan, davacı vekili, … İnş.A.Ş. ile …’i davalı olarak göstermiş, bilahare 30/04/2018 tarihli dilekçesinde yüklenici firmanın ünvan değişikliğine gidildiği, davada her iki tarafında davalı olarak yer almakta devam etmesini istediklerini belirtmesine rağmen, davalılardan …’in adının karar başlığında yazılmaması ve hüküm fıkrasında ve gerekçe kısmında hangi davalı hakkında hüküm kurulduğu belirtilmeksizin “davalı” kelimesi kullanılmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi de hatalı olmuştur. Dava her iki davalıya karşı açıldığından, mahkemece her iki davalı hakkında da bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin usul yönünden kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2022 tarih, 2017/1161 Esas, 2022/346 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.