Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1933 E. 2022/1698 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1933
KARAR NO: 2022/1698
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2021
NUMARASI: 2020/950 Esas, 2021/983 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ:12/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraflarca istinaf talebinde bulunulması üzerine mahkeme kararı Dairemizce kaldırılmış, mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin yeni karara karşı davalı yanca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin çiçek imalatı, ticareti ve peyzaj işleri ile ilgili faaliyet gösterdiğini, davalı şirket ile yıllardır süren ticari ilişkisinin bulunduğunu, davalı şirketin Ankara adresindeki Akyurt Şubesi’ne çiçek satışı, bitki ve çim uygulaması, sulama sistemi uygulaması ve tadilatı yaptığını, yapılan işlere ilişkin kesilen faturaların 27.970,72 TL’lik kısmının ödendiğini, kalan miktar olan 60.445,50 TL’ye ilişkin düzenlenen faturanın iade edildiğini, yapılan işlerin tespiti konusunda Akyurt Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1 D. İş sayılı dosyasından keşif yapıldığını, keşif sırasında yapılan işlerin ve değerinin tespit edildiğini, faturanın tahsili için Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan takibe davalı yanca haksız olarak itiraz edildiğini sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında bir anlaşmaya varılmadan emrivaki olarak yapılan bir peyzaj düzenlemesinin gerçekleştirildiğini, onaysız yapılan işlem nedeniyle ve bedellerin fahiş olması nedeniyle 21.948,00 TL üzerinde uzlaşıldığını ve uzlaşılan bedel üzerinden faturanın kesilerek müvekkiline gönderildiğini, 4 ay sonra uzlaşılmamış bedel üzerinden ek fatura kesilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı tarafça herhangi bir şekilde teklif sunulmadan doğrudan peyzaj işlemlerinin yapılıp faturalandırdığını, davacının teklifinin kabul edilmediğini, müvekkilinin gıyabında yapılan tespit işleminin delil sayılamayacağını belirterek davanın reddi ile davacı yan aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 14/02/2018 tarih ve 2014/1034 Esas 2018/146 Karar sayılı karar ile; taraflar arasında bakım sözleşmesi yapıldığı ve ticari ilişkinin bulunduğunun ihtilaf konusu olmadığı, davacının, davalıya ait iş yerinin iç ve dış mekan peyzaj uygulama alanlarının periyodik olarak bakımının yapılmasının üstlenildiği, taraflar arasında Akyurt şubesindeki dış mekan peyzaj uygulamaları konusunda karşılıklı yapılmış bir sözleşme bulunmadığı, ancak yapılan bu işlemin bakım sözleşmesi kapsamında davacı tarafından gerçekleştirildiği, her ne kadar davalı tarafça, davacı tarafından yapılan işlemler konusunda onaylarının olmadığı ileri sürülmüş ise de, davalı tarafça davacının yapmış olduğu peyzaj işlemlerine yapım sırasında karşı çıkmadığı ve hizmeti teslim aldığı, bu nedenle davalının, taraflar arasındaki peyzaj işlemlerinin yapılması konusunda onayı bulunmadığını iddia edemeyeceği, taraflar arasında yapılacak işin değeri konusunda belirlenmiş bir miktar söz konusu olmadığı, davalının yapılan işlemlerin niteliği konusunda bir itirazının da bulunmadığı, bu nedenle yapılan işlemlerin değerinin tespitine ilişkin Akyurt Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1 D.İş sayılı dosyasından yapılan tespitin, mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde tespit raporunda belirtilen bitkilerin hali hazırda yerinde canlı bulunduğu, canlı kalabilmesi için altyapıda kullanılan toprağın varlığı, bitkilerin değeri ve işçilik fiyatları değerlendirilerek piyasa değerleri göz önüne alınarak toplam bedelin 78.080,42 TL olduğu, 27.970,72 TL’lik kısmının ödendiği, kalan borcun 50.109,70 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının icra dosyasına yaptığı itirazın 50.109,70 TL yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili vekili istinaf dilekçesinde, müvekkili şirket tarafından düzenlenen ve davalı şirkete tebliğ edilen faturanın, yasal süresi içerisinde itiraz edilmemesi nedeniyle kesinleştiğini, bu hususun bilirkişi raporunda da kabul edilmesine rağmen, bu tespite aykırı olarak hesaplama yapıldığını, alacaklarının likit olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, daha önce daha yüksek birim fiyat üzerinden yapılan işlerin fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmesine rağmen, bilirkişilerce bu hususun gözardı edilerek yapılan işlerin birim fiyatlarının çok düşük hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle müvekkilince 40 km uzaklıktaki ifa yerine nakliye, işçilik, ulaşım masraflarını ekleyerek fiyat belirlemesinin doğal olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacı şirketin yapmış olduğu peyzaj işlemlerinde müvekkili şirketten hiçbir şekilde onay almadığını ve onay aldığına dair iddialarını da ispatlayamadığını, yapılan işlemlere müvekkil tarafından onay verildiği kabul edilerek kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin davacı çalışanlarını peyzaj işlemleri sırasında sürekli denetlemesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin bahse konu hizmeti teslim aldığı ve bu nedenle yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği şeklindeki tespitin yerinde olmadığını, çünkü müvekkili şirketin dava konusu işlemlere uygun bir süre içerisinde itiraz ettiğini, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarının denetimden uzak olduğunu, bu bilirkişi raporları esas alınarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dairemizin 16/11/2020 tarih ve 2018/1060 Esas 2020/1291 Karar sayılı kararı ile; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yapılan işlerle ilgili olup da iptal edilen, daha sonra davacı tarafından düzenlenen 24/07/2013 tarihli iki adet fatura ile uyuşmazlığa konu olan 20/11/2013 tarihli faturanın toplamına denk gelen 30/04/2013 tarihli faturada şimşir ve hanımeli fiyatlarının piyasa fiyatlarının üstünde olduğunun belirtildiği, şimşir ve hanımeli bitkileri ile ilgili yeniden hesaplama yapıldığı, faturada işçilik, nakliye, genel gider ve kar oranı dahil edilmediği belirtilerek bunlarla ilgili de ilave olarak % 15 oranında uygulama yapıldığı, buna karşın davacının, daha önceki bilirkişi raporuna karşı sunduğu 04/09/2015 tarihli dilekçesinde bu tür maliyetlerin de fatura içerisinde yer aldığını beyan etmesi karşısında hükme esas alınan bilirkişi raporunda şimşir ve hanımeli bitkisi dışındaki işlerle ilgili işçilik, kâr oranı ve giderin mükerrer olarak hesaplandığının anlaşıldığı, zira “piyasa rayiç fiyatı” içerisinde malzeme, işçilik, yüklenici kârı, giderler ve KDV dahil olarak zaten bulunduğu, piyasa rayiç fiyatının bu özelliği göz önüne alınarak belirlenmesi ve ayrıca bu kalemlerin bedele tekrar ilave edilmemesi gerektiği, bilirkişinin, her bir iş kalemi yönünden mahalli piyasa rayiç fiyatına uygun hesaplama yapması gerektiği, bu bakımdan, bilirkişi heyetinden mahallinde yapılan peyzaj işlemi kapsamındaki her bir işin miktarı ve yapıldığı tarih ve yerdeki serbest piyasa rayiç bedeli belirlenerek, buna göre toplam iş bedeli bulunup, bundan ödendiği kanıtlanan ödemeler düşülerek davacının alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiş, dava dosyası mahkemenin eldeki esasına kayıt edilmiştir. Mahkemece 27/10/2021 tarihli karar ile; 11/08/2021 tarihli bilirkişi kurulu 2. ek raporu hükme esas alınmak suretiyle davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten 44.642,12 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu 44.642,12 TL’ lik asıl alacak bakımından itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, faize ilişkin talebin reddine, davacının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiş; 13/01/2022 tarihli tashih şerhi ile, 27/10/2021 tarihli gerekçeli kararın 1 nolu hüküm maddesinde “Davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı takip dosyasında yapmış oldukları itirazın iptaline,” şeklinde hatalı yazıldığı anlaşılmakla, mahkeme kararının 1 nolu hüküm maddesinin “Davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında yapmış oldukları itirazın iptaline,” şeklinde tashihine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, dava konusu peyzaj işlemlerinin müvekkili şirketin onayı alınmaksızın gerçekleştirilmesi göz ardı edilerek düzenlenen raporların eksik incelemeye dayalı olduğu ve hükme esas alınamayacağının kabulünün gerektiğini, üzerinde anlaşılmayan herhangi bir iş için ödeme yapılmasına karar verilmesinin temel hukuk ilkelerine aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yer alan hesaplamanın dayanağının hiçbir şekilde gösterilmediğini, rayiç bedel belirlenirken dikkate alınan kriterlerin belirtilmediğini,davacı şirketin, yapmış olduğu peyzaj işlemlerinde müvekkili şirketten hiçbir onay almadığını ve onay alındığına dair iddialarını da ispatlayamadığını, bu halde müvekkili şirketin ilgili işlemlere onay verdiği kabul edilerek kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, davacı şirketin şubeye kabul edilmesi ve işlemleri şube içerisinde yapmış olmalarının müvekkili şirketin bahse konu işlemlere onay verdiği anlamına gelmediğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun yıllardır devam etmekte olup, davacı şirketin bu ilişkiye istinaden şubeye kabul edildiğini, müvekkili şirketin dava konusu işlemlere uygun bir süre içerisinde itiraz ettiğini ve yapılan görüşmeler sonucunda onay dışında yapılan işlemler için bir kısım dikilenlerin sökülmesi, bir kısım yapılan işlemlerin bedellerinin ödenmesi hususunda anlaşma sağlandığını, nitekim taraflarınca bu anlaşmaya uygun olarak ödeme yapıldığını ve davacı şirket tarafından da ödenen bedele istinaden 21.948,00 TL’lik fatura gönderildiğini, akabinde yaklaşık 4 ay sonra uzlaşılmamış bedel üzerinden ek fatura kesilmesinin davacı tarafın kötü niyetli oluşunun bir göstergesi olduğunu, davacı tarafın yapılan işlemler üzerinde anlaşıldığına ilişkin hiç bir belge, yazışma, delil niteliğini haiz herhangi bir döküman sunmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir.Taraflar arasında davalı şirkete ait Akyurt İlçesi’nde bulunan iş yeri bahçesinin bakım ve peyzaj uygulanması hususunda sözlü anlaşma bulunduğu her iki tarafın da kabulündedir. Dosya kapsamından davacı tarafça yapılan ve delil tespiti üzerine alınan bilirkişi raporunda da tespit edilen işlerle ilgili olarak davacı tarafça 24/07/2013 tarihli 21.948,00 TL bedelli, aynı tarihli 6.022,72 TL bedelli ve 20/11/2013 tarihli 60.445,50 TL bedelli 3 adet fatura düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davacı yüklenici yanca davalı iş sahibi hakkında 20/11/2013 tarihli, 60.445,50 TL bedelli faturaya istinaden Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 21/03/2014 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalı yanca yetkiye itiraz edilmesi üzerine dosyanın Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı takip dosyasına gönderildiği, yeni esastan gönderilen ödeme emrine davalı yanca itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. 24/07/2013 tarihli faturalar davacı tarafından yapılan hem bakım hem de peyzaj olarak nitelendirilebilecek işlerle ilgili olup, 20/11/2013 tarihli faturada ise; 24/07/2013 tarihli faturalarda belirtilen işlerin kalan tutarı olduğu belirtilmiştir. Dairemizin kaldırma kararında belirtildiği üzere; davacı tarafça hem yargılama aşamasında hem de istinaf dilekçesinde, uyuşmazlık konusu 20/11/2013 tarihli faturanın davalıya tebliğ edildiği, davalı yanca yasal süresi içerisinde bu faturaya itiraz edilmediği, bu nedenle davalı tarafın fatura içeriğini tamamen kabul edildiği ileri sürülmüştür. Buna karşılık faturanın davalıya tebliğine ilişkin davacı tarafından ibraz edilen kargo teslim fişinin incelenmesinde teslim edilenin dava konusu fatura olduğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle dava konusu faturanın davalıya tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceğinden, davalının dava konusu faturayı 25/12/2013 tarihinde, süresinde iade ettiğini kabul etmek gerekir. Mahkemece bir önceki karara esas alınan bilirkişi raporunda, yapılan işlerle ilgili olup da iptal edilen, daha sonra davacı tarafından düzenlenen 24/07/2013 tarihli iki adet fatura ile uyuşmazlığa konu olan 20/11/2013 tarihli faturanın toplamına denk gelen 30/04/2013 tarihli faturada şimşir ve hanımeli fiyatlarının piyasa fiyatlarının üstünde olduğu belirtilmiş, şimşir ve hanımeli bitkileri ile ilgili yeniden hesaplama yapılmış, faturada işçilik, nakliye, genel gider ve kar oranı dahil edilmediği belirtilerek bunlarla ilgili de ilave olarak % 15 oranında uygulama yapılmıştır. Buna karşın davacı, daha önceki bilirkişi raporuna karşı sunduğu 04/09/2015 tarihli dilekçesinde bu tür maliyetlerin de fatura içerinde yer aldığını beyan etmesi karşısında hükme esas alınan bilirkişi raporunda şimşir ve hanımeli bitkisi dışındaki işlerle ilgili işçilik, kâr oranı ve giderin mükerrer olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır. Gerek Dairemizin kaldırma kararında gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere; “piyasa rayiç fiyatı” içerisinde malzeme, işçilik, yüklenici kârı, giderler ve KDV dahil olarak zaten bulunmaktadır. Piyasa rayiç fiyatının bu özelliği göz önüne alınarak belirlenmesi ve ayrıca bu kalemlerin bedele tekrar ilave edilmemesi gerekmektedir. Somut olayda; taraflar arasında işin yapımına ilişkin yazılı sözleşme de bulunmadığına göre, dava konusu edilen işin bedelinin, işin yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine, işin yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayicine göre belirlenmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda Dairemizin kaldırma kararı uyarınca alınan ve peyzaj mimarı …, ziraat mühendisi … ve mali müşavir … tarafından hazırlanan 11/08/2021 tarihli bilirkişi kurul raporunda; 2013 yılı serbest mahalli piyasa rayiç değer fiyatları ile faturadaki şimşir ve hanımeli bitkisinin yeniden hesaplanması sonucu davacının davalı şirketten olan alacağının 44.642,12, TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. O halde, mahkemece Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda hazırlanan ve denetime elverişli bilirkişi kurulu ek raporu esas alınmak suretiyle; 2013 yılı serbest mahalli piyasa rayiç değer fiyatları ile faturadaki şimşir ve hanımeli bedellerinin yeniden hesaplanması sonucunda, adeti 162,84 TL’den 118 adet şimşirin 2013 yılı piyasa değerinin 19.215,12 TL, adeti 33,92 TL’den 500 adet hanımelinin 16.960,00 TL, toplamlarının ise 36.175,12 TL olduğu, 118 adet şimşirin fatura fiyatının 31.329,00 TL, 500 adet hanımelinin fatura fiyatının 20.650,00 TL, toplamlarının ise 51.979,00TL olduğu, bitkilerin serbest piyasa rayiç fatura bedellerinin 72.612,34 TL olarak hesaplandığı, bu bedelden 27.970,72 TL‘nin davalı yanca ödendiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığından bulunan 72.612,34 TL bedelden davacıya ödenen 27.970,72 TL‘nin mahsubu sonucu davacı yanın talep edebileceği bakiye iş bedelinin 44.642,12 TL olduğu gerekçesiyle davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2021 tarih ve 2020/950 Esas, 2021/983 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 3.049,50 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 763,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.286,5‬0 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.