Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1890 E. 2022/1374 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1890
KARAR NO: 2022/1374
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/04/2022
NUMARASI: 2022/50 Esas, Derdest
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 05/07/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında, 01.06.2018 tarihli “3-4 Etap Sabit Mobilya Alt Yüklenici Sözleşmesi” ve yine 01.06.2018 tarihli “3-4 Etap Ahşap Kapı Alt Yüklenici Sözleşmesi” akdedilmiş olduğunu, söz konusu sözleşmelere konu işlerin müvekkil şirket tarafından eksiksiz tamamlanarak 30.12.2020 tarihinde geçici kabullerinin yapılmış olduğunu, 20.01.2021 tarihinde ise davalı/borçlu tarafın talimatı üzerine kesin hesapların hazırlanarak, davalı/borçluya sunulmasına rağmen kesin hesapların dava tarihi itibariyle halen onaylanmamış olduğunu, müvekkilinin tahsil edemediği alacağı için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında başlattığı takibe davalının haksız ve kötüniyetli itiraz ettiğini, ayrıca müvekkili şirket tarafından davalı şirkete teslim edilen … Bankası’na ait … numaralı 05.07.2018 tarihli 160.257,50 TL bedelli ve … Bankası’na ait … numaralı 05.07.2018 tarihli 159.597,89 TL bedelli 2 adet teminat mektubunun müvekkiline iade edilmesi gerekirken kesin hesap onaylanmamak suretiyle iade edilmediğini belirterek, davalının takibe itirazının iptaline, takibin devamına, davalı/borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı uhdesinde bulunan iki adet teminat mektubunun bedelsizliğinin tespitine karar verilmesini, öncelikle teminat mektuplarının paraya çevrilmesinin önlenmesi adına ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili kesin hak ediş hesabının yapılmadan dava açıldığını davacının kötü niyetli olduğunu , tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; bu aşamada yaklaşık ispat seviyesinde de olsa tedbir talep edenin delillerinin toplanmadığı, ayrıca sunulmadığı, bu nedenle tedbir kararının verilmesinin yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinafında; mahkemenin ret gerekçesine göre ihtiyati tedbir için tam ispat koşulunun aranmasının hukuka aykırı olduğunu, yaklaşık ispatın yeterli olması gerektiğini, davacının davalıdan 217.902,00 TL alacaklı olduğunu, toplam tutarı 319.855 TL olan teminat tutarlarının paraya çevrilmesinin telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceğini, davacının davalıdan 144.036,55 TL nakti teminat kesintisi alacağı ve 73.866.00 TL hak ediş alacağı bulunduğunu, toplam 217.902 TL olduğunu, işin tamamlandığını, geçici kabullerin yapıldığını, SGK ve idari yükümlülüklerin tamamının yerine getirildiğini, sözleşmeye konu iş bedelinin halen tahsil edilmediğini belirtip, cevaba cevap dilekçesi dikkate alınmadan karar verildiğini kararın kaldırılmasını talep etmiştir.İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. Davacı alt yüklenici sözleşme konusu işi tamamlayarak teslim ettiğini, geçici kabul işlemlerinin yapıldığını ve ancak düzenledikleri kesin kabul işlemlerinin davalı tarafça henüz onaylamadığını belirterek davaya konu takiple alacak talebinde bulunmuş, bununla birlikte sözleşme kapsamında düzenlenen teminat mektubunun da bedelsiz olduğunun tespitini talep etmiş davalı ise; esasa yönelik davanın reddini istemiş ve koşuları bulunmadığından bahisle tedbir talebininde reddini talep etmiştir. Her ne kadar mahkemece istinafa konu ara kararla yukarıda yazılı gerekçe kapsamında henüz yeterli delil olmadığından bahisle talebin reddine karar verilmiş ise de; davanın alacak davası olması, tedbire konu teminat mektubunun da bizzat davaya konu olması, sözleşme kapsamında işin teminatı olarak verilmiş olması bu niteliği de dikkate alındığında henüz iadesi koşuları bulunmamış olsa dahi bunun paraya çevrilebileceği anlamına gelmeyeceği, mahkemece davanın esastan kabulü halinde teminat mektubu yönünden davanın konusuz kalması durumunda hak ihlaline de sebep olmamak bakımından tedbire hükmedilmesi koşulları yaklaşık olarak gerçekleşmiş bulunduğundan, davaya konu teminat mektubunun teminat karşılığında paraya çevrilmesinin önlenmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmiş olması usul yasa ve dosya kapsamına aykırı olduğundan kararın kaldırılarak belirtilen şekilde karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme ara kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/04/2022 tarih, 2022/50 Esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/07/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.