Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1777 E. 2022/1641 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1777
KARAR NO: 2022/1641
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/03/2022
NUMARASI: 2021/526 Esas, 2022/133 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuş, Dairemizin kaldırma kararından sonra mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu kapsamda müvekkili tarafından faturalar düzenlenerek davalı tarafa malların teslim edildiğini, buna rağmen davalı tarafında fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine, borcun tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, ancak davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin çelik formları üretim faaliyetinde kullandığını, üretim faaliyeti içinde içeride yer alan çekirdeklerin bir süre sonra yıprandığını, değiştirilmesi gerektiğini, davacının da bu kapsamdaki işin yapımını üstlendiğini, ancak davacı tarafından üstlenilen işin gereği gibi yerine getirilmemesinden dolayı müvekkilinin üretimde kullanılması sırasında esneme olduğundan kovanın kullanılmaz hale geldiğini, bu nedenle de davacının ücretini hak kazanmadığını, yaşanan aksaklığın davacı firmaya sözleşmenin feshi ile birlikte ihtarname ile yazılı olarak bildirildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 27/06/2018 tarihli karar ile, 06/02/2018 tarihli bilirkişi kurul raporu hükme esas alınarak; kovanın tesliminden son ra sürekli imalat yapan firmada kovanın belirtilen süre içinde hasar görmesinin beklenen bir durum olmadığı, işi veren firmanın bu işi sürekli olarak gerçekleştiği düşünüldüğünde şişmenin yenileme sırasında uygun olmayan işlemlerden kaynakladığı sonucunun ortaya çıktığı, bu durumun iş sahibi davacı firma tarafından tespitinin teslimat sırasında farkedilmesinin mümkün olmadığı, sorunun kovanın kullanımı sırasında ortaya çıkması nedeni ile yenileme işlemi sırasında yapılan imalatta gizli ayıp olarak değerlendirilmesi gerektiğinin ortaya çıktığı, davacının dava konusu ürünleri ayıplı olarak ürettiği ve bu ürünlerdeki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, gizli ayıpların derhal ihbar edilmesinin gerektiği, aksi takdirde verilen bu hizmetin ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılacağı, ayıp ihbarının herhangi bir şekle tabi olmadığı, ayıp ihbarının süresi içinde yapılmadığına ilişkin bir itirazın da bulunmadığı, bu itibarla ayıp ihbarının süresi içerisinde yapılmış olduğunun kabul edilmesi gerektiği, ayıplı ifa durumunda iş sahibinin haklarını düzenleyen TBK’nın 475,maddes hükmünde iş sahibinin haklarından birisinin de sözleşmeden dönme hakkı olduğu, verilen mal ve hizmetin iş sahibi davacının “kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı” olduğu, davacının ücret ödenmesine ilişkin talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili 27/09/2018 tarihli istinaf dilekçesiyle, mahkemece yapılan yargılamada HMK’ nın 186. Maddesindeki sözlü yargılama usulünün yerine getirilmediğini, davalı şirket tarafından müvekkiline 2 adet kovan gönderildiğini sırasıyla önce 1.kovana, sonra ise 2.kovana yapılan işlemler için dosyadaki faturaların düzenlendiğini, davalının kendi yazılı beyanlarından ve sunduğu belgelerden anlaşılacağı üzere, kovanın davalı yanca müvekkiline tesliminden sonra hem 1 hafta bekletildiğini, hem de monte edilmesinden sonraki 1 haftalık kullanımda arıza verdiğini, dolayısıyla davalı beyanlarına göre, ayıbın kovanın kendilerine tesliminden sonraki 2 haftalık süreçte ortaya çıktığını, davalı tarafın bu savunmaları dikkate alındığında; ilk kovanın tesliminden (06/06/2014 tarihi) sonraki 13 günlük süreçte, ikinci faturadaki (19/06/2014 tarihli fatura) işleme tabi tutulduğu, kendilerine teslim edildiği ve montaj ve kullanımdan sonra ayıplı işlemin ortaya çıktığının anlaşıldığını, yani bütün işlemlerin hep aynı kovana uygulandığını ve ikinci kovana hiçbir işlem yapılmadığını iddia ettiklerini, oysa gerek davalı tanıkları ve gerekse kendi tanıklarının beyanlarından ve işin piyasadaki yapılış şeklinden 13 günlük süreçte, bir kovana müvekkili yanca kesilen ikinci faturadaki işlemlerin uygulanmasının mümkün olmadığını, en az 2 haftalık ayıbın fark edilmesi süreci dikkate alındığında; 06/06/2014 tarihli teslimden hesap edildiğinde, 20/06/2014 tarihinde ayıbın ortaya çıktığının kabulünün gerektiğini, bu tarihte ortaya çıkan ayıptan sonra, müvekkilinin tekrar aynı işlemi yapması için en az 10 günlük süre gerektiğinin açık olduğunu, bu halde ikinci işlemin en iyi ihtimalle 30/06/2014 tarihinde bitebileceğinin kabulünün gerektiğini, hem ayıbın ortaya çıkma tarihinin ( 20/06/2014), hem ikinci işlemin yapılabilme tarihinin (30/06/2014), ikinci fatura olan 19/06/2014 tarihinden sonra olduğunu ve davalının savunmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, ancak tüm bu olguların bilirkişi raporunda değerlendirilmediğini, ayrıca ayıp ihbarının da süresi içinde yapılmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dairemizin 07/07/2021 tarih, 2018/2285 Esas, 2021/1358 Karar sayılı kararı ile; mahkemece 06/02/2018 tarihli bilirkişi kurul raporu dayanak alınarak hüküm tesis edilmiş ise de; davacı yanın bilirkişi raporuna karşı verdiği dilekçelerindeki itirazların değerlendirilmemesi, 06/06/2014 tarihli ilk fatura ile 19/06/2014 tarihli ikinci fatura ve bu faturalara ilişkin sevk irsaliyeleri içeriği ve değerleri değerlendirilerek, bu iki faturanın davacının iddiaları gereğince iki kovan için mi, yoksa davalının iddiaları doğrultusunda bir kovan için mi düzenlediği hususları aydınlatılmadan karar verilmesi isabetsiz olduğu belirtilerek bilirkişi kurulundan davacı yanca düzenlenen 2 ayrı fatura ve 2 ayrı sevk irsaliyesinin tek bir kova için mi, yoksa 2 kova için mi oluşturulduğunun aydınlatılması konusunda ek rapor aldırılarak, yargılamanın HMK’nın 184. ve 186.maddelerine uygun olarak tamamlanması suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında yerel mahkemece verilen 08/04/2022 tarihli karar ile; Dairemizin kaldırma kararından sonra alınan 11/01/2022 tarihli bilirkişi kurul raporunda; asıl davada, “verilen mal ve hizmetin iş sahibinin “kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı” olduğu, dolayısıyla davacının ücret ödenmesine ilişkin talebinin yerinde olmadığı” yönündeki görüş ve kanaatlerinin değişmediği, birleşen davada, … firmasının tanzim ettiği 13.443,69 TL ile … firmasının tanzim ettiği 23.010,00 TL tutarındaki faturadan asıl dava davacısı ile anlaşılan 6.195,00 TL tutar düşülerek 16.815,00 TL tutarın 16/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek faiz ile tazmin edilmesine ilişkin davacının talebinin yerinde olduğunun bildirildiği, Birleşen davanın tefrikine karar verilerek, dosyanın mahkemenin 2022/152 Esas sayılı dosyasına kaydedildiği, dosyada mevcut irsaliye ve faturalarda; davacı … firmasının 06/06/2014 tarihinde, 1 adet 8″ kovanın çekirdek değişimi için KDV dâhil 6.195,00 TL talep ettiği, 09/06/2014 tarihli faturada 8” kovan çekirdeğinin ısıtılarak çıkarılması, 8” zımbanın ısıtılarak çıkarılması, kalıp hamili kaynağı, 8” çekirdek içi honlama ve temizleme pulu için 2.065,00 TL talep ettiği, 20/06/2014 tarihindeki sevk için 26/06/2014 günü … Makine firmasının 1 adet çekirdek değişimi, malzeme ve zımba için 6.500,00 TL+KDV tutarında fatura düzenlediği, 15/07/2014 tarihinde fesih ihtarnamesi ile 17/07/2014 tarihinde zarar tazmini ihtarnamesi düzenlendiği, 24/07/2014 tarihinde … firmasının 1 adet kovan çekirdek değişimi, çürütme, ara ve iç çekirdek işlemleri, malzeme için 19.500,00 TL+KDV tutarında faturasının bulunduğu, dosyada mevcut … firması tarafından hazırlanan hasar ve işlem raporunda; 1 adet kovan ve çekirdeğinin ayrılmış vaziyette ve 2. kovana çekirdek monte edilmiş vaziyette fotoğraflarının sunulduğu, muhtemel arızaya neden gerekçeler ile malzeme özellikleri sıralanarak 1. kovana çekirdek çürütme işlemi uygulandığı, çekirdek ısıl işlem, imalat ve honlama işlemi yapıldığı, kovana monte edildiği, 2. kovanda hızlı soğutma ile ara çekirdeğin çıkarıldığı, kovan ısıl işlemi, ara çekirdek ısıl işlem ve imalatı, çekirdek ısıl işlemi, ara çekirdeğe geçirilmesi, çekirdek loğunu kovana montajı ile honlama işlemlerinin tatbik edildiği ve zımba temizlik işleminin tamamlandığının belirtildiği, davalı tanıkları … ve …’in beyanlarında; 1 çekirdeğe işlem yapıldığı, diğerine yapılmadığı, çekirdeklerden biri onarıma gittiğinde diğeri ile çalışılmaya devam edildiği, tamir edilen kovan gelince diğerinin gönderildiği, onarımın en az 10 gün sürdüğü, zımba pulunun zımbanın içeride kalması nedeni ile mevcut olduğunun ifade edildiği, davacı tanığı …’nin beyanında; 2 kovanın çekirdek değişimine geldiğini, çekirdeklerin değiştiğini, kovanların bir daha gönderilmediğini, bir kovan onarımının iki hafta sürdüğünü beyan ettiği, alınan bilirkişi kurul kök raporunda; dosyada kesin kanaat oluşturmaya imkan sağlayacak somut bağımsız tespitlerin bulunmadığı, teknik olarak ve fen ilminin gereklerine uygun sözleşmenin düzenlenmediği, davaya konu parçaların muayene imkanının bulunmadığı, tanık beyanlarının tutarsızlıklar içerdiği, tek başlarına ispata yarayışlı beyan olmadığının tespit edildiği, bu nedenle dosyadaki mevcut evrak üzerinden değerlendirme yapmanın zorunlu olduğunun belirtildiği, ek raporda, somut olarak 06/06/2014 tarihli faturanın 1 adet kovan tadilatını içerdiği, bu durumun imalatın durmaması açısından sadece 2 adet kovan maliki bulunan firmanın işi durdurmadan devam etmesi ve 2. kovanın fabrikada kullanılmaya devam edilmesi açısından makul olduğu, nitekim tanık beyanları ile firmanın onarılan kovanı monte ettikten sonra ikinci kovanı gönderdiği ve onarılan kovanın arıza yapması sonucu imalatın kesintiye uğradığı iddiasının örtüştüğü, … firması raporundaki mevcut fotoğraflardaki durumun ve yapılan işlemlerin de bunu teyid eder nitelikte olduğu, ayrıca 06/06/2014 ve 19/06/2014 tarihli fatura içeriği işlemler ve meblağlarındaki farkın sebebinin ikinci işlem yönünden izahı olduğu, dolayısı ile açıklanan duruma istinaden faturalarla sabit olduğu üzere fatura kapsamı işlemlerin tek bir kovan tadilatına ait olduklarının tespit edildiği, kök rapordaki tespit ışığında, malın teslim edildiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, ancak kovanın tesliminden sonra sürekli imalat yapan firmada kovanın belirtilen süre içerisinde hasar görmesinin beklenen bir durum olmadığı, işi veren firmanın bu işi sürekli olarak yaptığı düşünüldüğünde şişmenin yenileme sırasında uygun olmayan işlemlerden kaynaklandığı, bu durumun iş sahibi firma tarafından hemen tespitinin mümkün olmadığı, sorunun kovanın kullanımı sırasında ortaya çıkması nedeniyle yenileme işlemi sırasında yapılan imalatta gizli ayıp olarak değerlendirilmesi gerektiği tespiti karşısında davacının dava konusu ürünleri ayıplı olarak ürettiği ve ayıbın gizli ayıp olduğunun anlaşıldığı, davacının tanzim ettiği 2 adet faturanın davalının kayıtlarında mevcut olmadığı gibi, davalı tarafça ihtarname ile faturaların iade edildiği, gizli ayıbın dosya kapsamındaki tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere davalıya süresi içerisinde bildirildiği, TBK’nın 470/1.maddesi gereğince teknik bilirkişi heyeti tarafından bu ayıbın, imalatın kesintiye uğramasına sebep olduğunun tespitinin yapıldığı, malın iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı olması nedeniyle davacının fatura bedellerinin ödenmesine ilişkin talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili 30/05/2022 tarihli istinaf dilekçesiyle, Dairemizin kaldırma kararından sonra alınan ek bilirkişi raporunun dosyadaki maddi vakıaları ve tanık beyanlarını yeterince değerlendirmeden hazırlandığını, hem tanık beyanları, hem de davalı tarafın kendi beyanları dikkate alındığında davalı tarafın savunmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı , dosya kapsamından açılan davanın haklı olduğu ve kabulünün gerektiği belirtilerek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise; iş sahibidir. Taraflar arasında davacı yüklenici yanca davalı tarafından teslim edilen çelik formları işleme konusunda eser sözleşme düzenlendiği konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, işin ayıplı yapılıp yapılmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır. Dosyada davacı şirket tarafından düzenlenen 06/06/2014 tarihli, “1 adet 8″ kovanın çekirdek değişimi ” açıklamalı ve KDV dâhil 6.195,00 TL bedelli, yine davacı şirket tarafından düzenlenen 19/06/2014 tarihli ” 8” kovan çekirdeğinin ısıtılarak çıkarılması, 8” zımbanın ısıtılarak çıkarılması, kalıp hamili kaynağı, 8” çekirdek içi honlama ve temizleme pulu ” açıklamalı 2.065,00 TL bedelli 2 adet fatura ile bu faturalara ait sevk irsaliyesi bulunmakta olup, bu faturalar istinafa konu eldeki davanın konusudur. Nitekim davacı şirket tarafından davalı şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile anılan 2 adet fatura ve işlemiş faiz toplamı olan toplam 8.375,58 TL alacağın tahsili için 06/08/2014 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu, akabinde itirazın iptali için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Yine dosyada dava dışı … Makine Şirketi tarafından davalı şirket adına düzenlenen 23.010,00 TL bedelli ve dava dışı .. şirketi tarafından davalı adına düzenlenen ve 13.443,69 TL beddeli 2 adet fatura daha bulunmakta olup, davalı şirket tarafından bu faturalar dayanak yapılmak suretiyle davacı şirket hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında toplam 16.815,00 TL ve işlemiş faiz alacağının tahsili için 16/07/2014 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davacı şirketin itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davalı şirket tarafından itirazın iptali istemi ile İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2019/776 Esas sayılı dosya ile dava açıldığı, mahkemece 12/10/2021 tarih 2021/468 Karar sayılı karar ile aralarındaki irtibat nedeniyle anılan dosyanın eldeki dava ile birleştirilmesine karar verildiği, eldeki davada mahkemece asıl hüküm ile birlikte birleşen davanın da tefriki yönünde hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut davalı şirket tarafından davacı şirkete keşide edilen Kartal … Noterliği’nin 15/07/2014 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği belirtilerek davaya konu 2 adet faturanın iade edildiği, bu ihtarnamenin davacı şirkete 18/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir.Kural olarak, eser sözleşmelerinde işin yapıldığını ve teslim edildiğini kanıtlamak yükleniciye, eserin ayıplı olduğunu kanıtlama külfeti ise iş sahibine aittir. Eğer eser, iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. (Yargıtay HGK’nın 02.02.1979 gün 1977/11-393 Esas, 1979/80 Karar sayılı ve Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 16.01.2013 tarih ve 2012/5835 Esas, 2013/129 Karar sayılı ilamında bu ilke ve esaslar ayrıntıları ile açıklanmıştır.) Dairemizin kaldırma kararı gereğince mahkemece davacı yanca düzenlenen 2 ayrı fatura ve 2 ayrı sevk irsaliyesinin tek bir kova için mi, yoksa 2 kova için mi oluşturulduğunun aydınlatılması konusunda bilirkişi kurulundan ek rapor aldırılmıştır. mali müşavir … ile sektör uzmanı Prof.Dr. … ve hukukçu Dr. … tarafından hazırlanan 10/01/2022 tarihli bilirkişi kurul ek raporunda; kök raporda da bildirildiği üzere davacı şirket tarafından 06/06/2014 tarihinde, … nolu 1 adet 8” kovan açıklamalı irsaliye ve bu irsaliyeye ilişkin 06/06/2014 tarihli, 6.195,00 TL tutarlı, … nolu fatura tanzim edildiği, yine davacı tarafından 19/06/2014 tarihinde … nolu irsaliye tanzim edildiği, bu irsaliyeye ilişkin 19/06/2014 tarihli, 2.065,00 TL tutarlı, … nolu fatura tanzim edildiği, davacı tarafından asıl davada söz konusu iki adet fatura toplamı 8.260 TL tutarın davaya konu edildiği, davacı yanca tanzim edilen bu iki adet faturanın davalı kayıtlarında bulunmadığı, davalının bu faturaları ihtarname ile iade ettiği, dosyada mevcut … firması tarafından hazırlanan hasar ve işlem raporunda; 1 adet kovan ve çekirdeğinin ayrılmış vaziyette ve 2. kovana çekirdek monte edilmiş vaziyette fotoğraflarının sunulduğu, muhtemel arızaya neden gerekçeler ile malzeme özellikleri sıralanarak 1. kovana çekirdek çürütme işlemi uygulandığı, çekirdek ısıl işlem, imalat ve honlama işlemi yapıldığı, kovana monte edildiği, 2. kovanda hızlı soğutma ile ara çekirdeğin çıkarıldığı, kovan ısıl işlemi, ara çekirdek ısıl işlem ve imalatı, çekirdek ısıl işlemi, ara çekirdeğe geçirilmesi, çekirdek loğunu kovana montajı ile honlama işlemlerinin tatbik edildiğinin ve zımba temizlik işleminin tamamlandığının belirtildiği, davalı tanıklarI … ve …’in ifadelerinde; bir çekirdeğe işlem yapıldığı, diğerine yapılmadığı, çekirdeklerden biri onarıma gittiğinde diğeri ile çalışılmaya devam edildiği, tamir edilen kovan gelince diğerinin gönderildiği, onarımın en az 10 sürdüğü, zımba pulunun zımbanın içeride kalması nedeni ile mevcut olduğunun belirtildiği, davacı tanığı …’nin ifadesinde ise; iki kovanın çekirdek değişimine geldiğini, çekirdeklerin değiştiğini, kavanların bir daha gönderilmediğini, bir kovan onarımının iki hafta sürdüğünü ifade ettiği, mevcut evrak ve ifadelerin bir kül halinde değerlendirilmesinden; 06/06/2014 tarihli faturanın 1 adet kovan tadilatı içerdiği, bu durumun imalatın durmaması açısından sadece 2 adet kovan maliki bulunan firmanın işi durdurmamdan devam etmesi açısından ikinci kovanın fabrikada kullanılmaya devam edilmesi açısından makul olduğu, nitekim ifadeler ele alındığında firmanın onarılan kovanı monte ettikten sonra ikinci kovanı gönderdiği ve onarılan kovanın arıza yapması sonucu imalatın kesintiye uğradığı açıklaması ile örtüştüğü, ayrıca … firması raporunda mevcut fotoğraflardaki durumun ve yapılan işlemlerin de bunu teyid eder nitelikte görüldüğü, ayrıca 06/06/2014 ve 19/06/2014 tarihli fatura içeriği işlemler ve meblağlarındaki farkın da ikinci işlem yönünden izahı olduğu, dolayısı ile açıklanan duruma istinaden faturalarla da sabit olduğu üzere fatura kapsamı işlemlerin tek bir kovan tadilatına ait oldukları kanaatine varıldığı, “verilen mal ve hizmetin iş sahibinin “kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı” olduğu, dolayısıyla davacının ücret ödenmesine ilişkin talebinin yerinde olmadığı belirtilmiştir.Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece Dairemizin kaldırma kararında belirtilen eksikliklerin giderildiği bilirkişi kurul ek raporu hükme esas alınması suretiyle, davacı yanca davalı adına düzenlenen dava konusu iki adet faturanın tek bir kovana ilişkin olduğu, kovana yapılan işin de iş sahibinin “kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı” olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla davacı yanın ücret ödenmesine ilişkin talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/03/2022 tarih ve 2021/526 Esas, 2022/133 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.