Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1665 E. 2022/1247 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1665
KARAR NO: 2022/1247
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/09/2021
NUMARASI: 2021/650 D.iş, 2021/612 Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Talep, esas hakkında dava açılmasından önce, taraflar arasında düzenlenen hasılat paylaşımı inşaat sözleşmesinden kaynaklı olarak İstanbul İli, Pendik İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazların 3.kişilere devrinin ve taşınmazlar üzerinde ipotek ve sair ayni hak tesis edilmesinin ihtiyati tedbir yolu ile önlenmesi talebine ilişkin olup, mahkemece talebin kısmen kabulüne dair verilen karara karşı talep eden tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İhtiyati tedbir talep eden vekili, taraflar arasında 27/07/2016 tarihinde hasılat paylaşımlı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme ile müvekkilinin maliki olduğu İstanbul İli, Pendik İlçesi, … Mah. … ada, … parselde (… ve … parsel) kayıtlı taşınmaz üzerine konut + ticaret alanı şeklinde kullanıma sahip olacak şekilde en az 106.000 m2 inşaat alanına sahip bir projenin geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi, proje kapsamında inşaa edilen yapının % 59 hissesinin karşı taraf …’a, % 41 hissesinin de müvekkiline ait olmasının kararlaştırıldığını, sözleşmeye göre projenin geliştirilmesi, inşaatın yapılması ve satış ile pazarlama, arsa üzerinde mevcut binaların yıkılması, bu noktada gerekli ruhsatların alınması edimlerinin tamamının karşı taraf …’ın yükümlülüğünde olduğunu, 20/07/2017 tarihinde taraflar arasında Beyoğlu … Noterliği’nce düzenlenen sözleşme ile önceki sözleşmenin tadil edildiğini, buna göre, müvekkili şirketin maliki olduğu … ve … parsel sayılı talep konusu taşınmazların projenin hayata geçirilmesi amacıyla karşı taraf …’a devrini, buna karşılık …’ın 05/01/2018 tarihinden en geç 31/12/2019 tarihine kadar taraflar arasında kararlaştırılan asgari gelir taahhüdünü müvekkili şirkete ödemeyi taahhüt ettiğini, bedelin inşaat alanının 94.000 m2 olacağının ön kabulüyle tespit edildiğini, inşaat alanının artması ya da azalması halinde bu bedelin de aynı oranda etkileneceğinin düzenlendiğini, müvekkili şirket tarafından söz konusu tapu devirlerinin 03/10/2017 tarihinde gerçekleştirildiği halde, karşı taraf …’ın Şubat 2019 tarihine kadar hiçbir ödemede bulunmadığını, sözleşmenin 8.maddesine göre, karşı taraf …’ın 31/12/2019 tarihine kadar taşınmaz üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunmaması halinde, bu tarihe kadar satış bedelinin yarısından fazlasını ödemez ise arsa sahibi müvekkili şirketin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceğinin kabul edildiğini, karşı taraf … tarafından hiçbir çalışma yapılmadığını ve buna yönelik tasarrufta bulunulmadığını, bu kez taraflar arasında Beyoğlu … Noterliği’nde 19/02/2019 tarihli yeni bir sözleşme yapıldığını, bu sözleşme ile 20/07/2017 tarihli sözleşme ile belirlenmiş ancak davalı tarafça hiç ödenmemiş olan borçlara ilişkin ek bir düzenleme getirildiğini, buna göre karşı taraf …’ın arsa sahibi müvekkili şirkete 20/07/2017 tarihli sözleşmeden doğan borcundan mahsup edilmek üzere …, … Güzeltepe, …, …-… isimli projelerden toplam 138 adet bağımsız bölümün satışı ve devrini taahhüt ettiğini, anılan 138 adet bağımsız bölümün değerinin 100.992.828,00 TL olarak belirlendiğini, bu bedelin karşı taraf …’ın müvekkiline olan mevcut borcundan mahsup edileceğinin düzenlendiğini, karşı taraf yüklenici …’ın bu ek protokol ile taahhüt altına alınan edimlerini büyük oranda yerine getirmediğini, yüklenici … tarafından inşaatın süresinde tamamlanıp müvekkili şirkete teslim edilmemesi, gelir taahhüdüne ilişkin borçların ifa edilmemesi ve sözleşmelerde üstlenilen edimlerin ifasında temerrüde düşülmesi üzerinde müvekkili şirket tarafından yükleniciye keşide edilen Üsküdar … Noterliği’nin 25/08/2021 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmeden dönüldüğünün bildirildiğini, sözleşme kapsamında devredilen taşınmazların iadesi ile tüm zararların tazmininin talep edildiğini, müvekkilinin tedbir konusu taşınmazların devrinin gelir paylaşımlı inşaat sözleşmesinin bir gereği olarak gerçekleştirdiğini, söz konusu devrin …’a mülkiyet hakkı sağlamadığını, avans mahiyetinde olduğunu, sözleşmeden dönülmüş olması nedeni ile talep konusu taşınmazların iadesi ve zararların tazmini için dava açılacağını, uyuşmazlık kapsamında arabulucuya başvuru yapılmasının dava şartı olduğunu, bu süre zarfında talep konusu taşınmazların üçüncü kişilere devredilmesi riskinin bulunduğunu ileri sürerek, HMK’nın 390/2. maddesi kapsamında müvekkilinin haklarının korunması zorunluluğu bulunduğundan karşı taraf dinlenmeksizin HMK’nın 389. Maddesi gereğince İstanbul İli, Pendik İlçesi, … Mah., … ada, … parselde (eski Pendik ilçesi, … Mah., … ada, … ve … parseller) de kayıtlı taşınmazların üçüncü kişilere devri ile üçüncü kişiler lehine ipotek ve sair ayni hak tesisinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve HMK’nın 392/1. maddesi uyarınca durum ve koşullar uyarınca teminat gösterilmesine gerek olmadığından ayrıca tedbir için teminat alınmasına yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 02/09/2021 tarihli karar ile; ihtiyati tedbir talep eden ile aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen arasında 21/07/2016 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi arsa payı kat karşılığı ve/veya hasılat paylaşımı inşaat sözleşmesi ile bu sözleşmeye ek mahiyetinde olmak üzere 20/07/2017 ve 19/02/2019 tarihli ek protokoller yapıldığı, ihtiyati tedbir talebine konu edilen İstanbul İli, Pendik İlçesi, … Mah., … Mevkiinde kain, … pafta, … ada, … ve … nolu parsellerde kayıtlı (iken İstanbul ili, Pendik ilçesi, … Mah. … ada, … parselde kayıtlı hale gelen) taşınmazların toplamda 182.388.500,00 TL karşılığında karşı taraf … Tic. A.Ş.’ye satış işlemi ile devir ve temlik edildiği, ihtiyati tedbire konu edilen bu taşınmazların mülkiyetinin uyuşmazlık konusu olduğu, HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme halinde hakkın elde edilmesinin önemli derecede zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi ya da gecikme nedeniyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe duyulması halinde uyuşmazlık hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, bu nedenle uyuşmazlık konusu olan taşınmazların üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin kabulünün gerektiği, ancak HMK’nın 392.maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı veren mahkemenin kural olarak karşı tarafın muhtemel zararlarını teminat altına alacak bir teminat göstermesinin zorunlu olduğu, tarafların haklılığının yapılacak yargılama sonucunda ortaya çıkacağından HMK’nın 392.maddesinde düzenlenen teminat istisnalarının dosyada uygulanma yeri bulunmadığı, ihtiyati tedbir talep eden tarafından taşınmazın değeri yapılacak yargılama sırasında tespit edileceği belirtilerek şimdilik 2.000.000,00 TL üzerinden tedbir istenmiş ise de; gerek taraflar arasındaki protokollerden, gerekse dosyaya sunulan tapu kayıtlarından, taşınmazların davalı tarafa 182.388.500,00 TL karşılığında devir ve temlik edildiği anlaşıldığından resmi senet niteliğindeki tapu kaydındaki değer nazara alınarak bu değer üzerinden % 10 teminat alınması gerektiği kanaatine varıldığı, ihtiyati tedbir talep eden tarafça ayrıca ihtiyati tedbire konu edilen taşınmazlar üzerinde üçüncü kişiler lehine ipotek ve sair ayni hak tesis edilmesinin önlenmesi yönünde de ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de; bu hususun üçüncü kişilerin maddi hukukuna ilişkin olduğu anlaşıldığından dava dosyasında taraf olmayan üçüncü kişiler aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile; İstanbul ili, Pendik ilçesi, … Mah., … Ada, … parsel (eski İstanbul İli, Pendik İlçesi, … Mah. … ada, … ve … parsel) de kayıtlı taşınmazın karşı taraf … A.Ş. adına kayıtlı olması halinde bu taşınmazın üçüncü kişilere devir ve temlik edilmemesi için tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, anılan ihtiyati tedbir kararıyla ilgili olarak davacıdan ihtiyati tedbir kararına konu taşınmazın tespit edilen 182.388.500,00 TL değeri üzerinden takdiren % 10 oranında (18.238.850,00 TL) nakit ya da süresiz banka teminat mektubu şeklinde teminat alınmasına, fazlaya ilişkin istemin ve ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak verilmesine ilişkin istemin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Talep eden vekili 20/09/2021 tarihli istinaf dilekçesiyle, ihtiyati tedbir kararına konu olan taşınmazın 03/10/2017 tarihinde karşı taraf …’a devrinin, 21/06/2016 tarihli Gelir Paylaşımlı İnşaat Sözleşmesi’nin gereği olarak projenin hayata geçirilmesi amacıyla gerçekleştirildiğini, dolayısıyla söz konusu taşınmazın, gerçek hak sahipliği bakımından zaten müvekkiline ait olan bir taşınmaz olduğunu, taşınmazın müvekkili tarafından karşı taraf …’a devredilmesinin yegane sebebinin inşaatın yapılması ve tamamlanması olduğunu, buna karşın …’ın, edimlerini ifada temerrüde düştüğünü, hatta bu konuda hiçbir girişimde bulunmadığını, müvekkiline sözleşmeden dönmekten başka çare bırakmadığını, kusuruyla bu duruma sebep olmasına ve müvekkilini büyük bir zarara uğratmış olmasına rağmen ihtiyati tedbir taleplerinin uygulanması için teminat talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki, ihtiyati tedbir kararının teminatsız biçimde verilmesinin, karşı taraf …’ın haklarında hiçbir değişiklik yapmayacağını, ancak belirlenen teminatın, zaten zarara uğrayan müvekkilinin nakdini bloke etmesine sebep olduğundan, mağduriyetinin daha da artmasına neden olduğunu, halbuki HMK’nın 392/1 c.2. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin resmi bir belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini de açıkça belirtmek şartıyla ihtiyati tedbir talebinde bulunan tarafı teminat göstermekten muaf tutabileceğini, nitekim somut olayda da müvekkili şirketin hukuki durumunun, ihtiyati tedbir kararının teminatsız biçimde uygulanmasını gerektirecek düzeyde olduğunu, buna rağmen somut olayda ihtiyati tedbirin teminatsız olarak verilmesi talebinin reddedildiğini, üstelik gerekçesinin dahi belirtilmediğini, dosyada mübrez olan başvuru dilekçeleri ve dosya numarasından karşı taraf …’a karşı açılacak tapu iptali ve tescili ile tazminat talepli davalar için zorunlu arabuluculuk kapsamında arabuluculuk başvurusunu yaptıklarını, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinde karşı taraf … ile anlaşamama ihtimallerinin söz konusu olduğunu, böyle bir durumda, karşı taraf … ile müvekkili şirket arasında akdedilen gelir paylaşımlı inşaat sozleşmesinden kaynaklanan …’ın asıl borcu olan inşaata başlama borcunu yerine getirmediginden dolayı müvekkili şirketin mağdur olduğunu ve zarara uğradığını, hala karşı taraf …’ın mülkiyetinde olan dava konusu taşınmaz üzerinde …’ın tasarrufta bulunması riskini bertaraf etmek için teminatsız olarak talep ettikleri ihtiyati tedbir taleplerinin teminat karşılığında kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması ve mahkemeye 09/09/2021 tarihinde sundukları 09/09/2021 tarihli … referans numaralı kesin teminat mektubunun taraflarına iade edilmesi için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Talep eden vekilinin istinaf başvurusu sonrasında karşı taraf vekili 08/10/2021 tarihli dilekçe ile ihtiyati tedbir kararına itirazlarını bildirmiş, mahkemece 10/11/2021 tarihli karar ile, HMK’nın 394/2. Maddesine göre esas hakkında dava açılması halinde, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece karar verileceğinin hükme bağlandığı ve ihtiyati tedbir kararına istinaden İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/705 Esas sayılı dava dosyası ile esas hakkındaki tapu iptali ve tescili davasının açıldığı belirtilerek, ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın incelenmesi hususunda mahkemenin görevsizliğine, değişik iş dosyasının İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/705 Esas sayılı dava dosyasına gönderilerek itirazın ilgili mahkemece değerlendirilmesine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi arsa payı karşılığı ve/veya hasılat paylaşımlı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbir talep eden arsa sahibi, karşı taraf ise yüklenicidir. Taraflar arasında akdedilen 21/07/2016 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi arsa payı karşılığı ve/veya hasılat paylaşımlı inşaat sözleşmesi esasen gelir paylaşımlı inşaat sözleşmesi niteliğindedir. Gelir Paylaşımlı İnşaat Sözleşmesi; “Yüklenicinin bağımsız bölümler meydana getirme ve bunların pazarlama ve satışını sağlama borcuna karşılık, arsa sahibinin de bu bağımsız bölümlerin satışına yönelik yükleniciye temsil yetkisi verme ve bu satıştan elde edilecek geliri yüklenici ile kararlaştırılan oranda paylaşma borcu altına girdiği sözleşme” olarak tanımlanan ve her iki tarafa karşılıklı borç yükleyen atipik bir sözleşme türüdür. Bu sözleşme ile karşı taraf … yüklenici sıfatıyla, tedbire konu taşınmaz üzerinde konut+ticaret alanı şeklinde bir proje geliştirilmesinden, bu projenin inşa edilerek hayata geçirilmesinden, inşa edilecek yapıların pazarlanmasından ve yapıların satışı neticesinde elde edilecek gelirin arsa sahibi ile paylaşılmasından sorumlu olduğunu kabul ve taahhüt etmiştir. 21/07/2016 tarihli sözleşmenin ‘Sözleşmenin Konusu” başlıklı 2. Maddesi; “İnşaat aşamasında geçerli olan imar durumu ve zeminin şartları göz önünde bulundurularak kesinleşecek imar planlarına göre yeni parsellerin oluşturulması, kamuya terk edilecek alanların bila bedel terki ile kesinleşen imar durumu ve zemin şartları göz önünde bulundurularak … tarafından hazırlanacak kesin vaziyet planı ve projelerine göre … tarafından, bu sözleşme ve eklerinde belirlenen şartlar dahilinde, ilgili kurum ve kuruluşlarca yayınlanmış yönetmelikler çerçevesinde anahtar teslimi üzerinden yapılan konut ve ticaret alanlarının yapılmasıdır. (…) Taşınmaz mülkiyetinin 59/100 hissesinin …’a devredilmesindeki amaç …’ın üstlendiği risklerin temin edilmesi olup. …’ın asıl edimi inşaat yapımıdır.” şeklinde düzenlenmiş, sözleşmenin “Paylaşım” başlıklı 5. Maddesinde; “Taraflar, yapılacak İnşaatların (ticaret+konut) %41 arsa sahihine, %59 …’a paylaşılması konuşunda mutabık kalmışlardır. İnşaatların hangi oranda konut ve hangi oranda ticaret yapılacağı ile paylaşımın nasıl yapılacağı hususu tarafların mutabakatıyla bilahare tanzim edilecek ek protokol ile belirlenecektir.” şeklinde paylaşım oranı belirlenmiştir. Sözleşmenin “…’ın Hak ve Yükümlülükleri” başlıklı 6.6 Maddesi gereğince; inşaat işinin başlamasından fiili inşaat işlerinin tamamlanması ve yapı kullanma izin belgesinin alınmasına kadar geçecek süreyi kapsayan ve tüm inşaat is ve işlemlerinden karşı taraf …’ın sorumlu olacağı ve “Pazarlama Şekli” başlıklı 10. Maddesinde de; karşı taraf …’ın, nihai vaziyet planına göre inşaat çalışmaları başladıktan sonra satışa konu alanları her türlü yöntemle üçüncü kişilere satabilecek satış vaadinde bulunabileceği belirlenmiştir. Anılan sözleşme hükümlerinden; karşı taraf …’ın sözleşme kapsamındaki asli ediminin, tedbire konu taşınmaz üzerinde inşaat işinin yapılması olduğu anlaşılmaktadır. Dosyadaki kayıtlardan 21/07/2016 tarihli Gelir Paylaşımlı İnşaat Sözleşmesinin eki niteliğindeki 20/07/2017 tarihli ek protokolün bir gereği olarak talep eden şirket tarafından maliki olduğu taşınmazın inşaat yapılmak üzere karşı taraf …’a 03/10/2017 tarihinde devredildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bulunan ve İstanbul Anadolu 19. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/136 Değişik İş sayılı dosyasından yapılan tespit akabinde inşaat mühendisi … tarafından hazırlanan 06/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda; tespite konu taşınmaz üzerine sözleşmelere konu olacak şantiye yapısı dışında, yeni inşaat çalışması yapılmadığı belirtilmiştir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre de, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. HMK’nın 392. Maddesinde “(1) İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesi gerekmez. (2) Asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması üzerine teminat iade edilir.” hükmü düzenlenmiştir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece dosya kapsamındaki delillerinin değerlendirilmesi suretiyle mahkemece yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği gerekçesiyle davalı yüklenici şirkete devredilen taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulması usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Öte yandan, HMK’nın 392. Maddesinde, ihtiyati tedbir talep edenin, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olduğu hükme bağlanmış olup; talebin resmî belgeye veya başkaca kesin bir delile dayanması, yahut durum ve koşulların gerektirmesi halinde, mahkeme teminat alınmamasına karar verebileceği gibi, adli yardımdan yararlanan kimsenin de teminat göstermesi gerekmeyecektir. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde kural, ihtiyati tedbir talep edenden teminat alınmasıdır. Teminat alınmaması için, talebin resmi belgeye veya başkaca kesin delile dayanması veya durum ve koşulların teminat alınmamasını gerektirmesi gerekmekte olup, dosya kapsamına göre, bu aşamada, maddede belirtilen hallerin mevcut olmadığı anlaşıldığından, ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/09/2022 tarih ve 2021/650 D.iş, 2021/612 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının talep edenden alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Talep eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 15/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.