Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1592 E. 2022/1228 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1592
KARAR NO: 2022/1228
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/705 Esas, derdest
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul İli Pendik İlçesi, … Mah. … Ada … Parselde kayıtlı taşınmaza yönelik üçüncü kişilere devrinin önlenmesine ilişkin İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/650 D. İş sayılı dosyası üzerinden verilen ihtiyati tedbir kararının teminat alınmaksızın genişletilmesini ve davaya konu taşınmaz üzerindeki tüm inşaat faaliyetleri ile taşımazda gerçekleştirilecek projeye dahil bağımsız bölümlerin satışlarının yargılama sonuna kadar durdurulması yönünde ihtiyati tedbir karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, talep İstanbul Anadolu 9. ATM’ce verilen ihtiyati tedbir kararının davalı tarafından yapılan inşaatın ve üçüncü kişilere yapılan satışların durdurulması şeklinde genişletilmesi, teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve alınan teminatın iadesi talebine ilişkin olduğu, ihtiyati tedbirin şartlarının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 389/1 maddesinde genel olarak düzenlendiği, buna göre mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya geçikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, ihtiyati tedbirde asıl olanın, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunması olduğu, HMK’nun 390/3 maddesine göre tedbir talebi eden tarafın, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak yasal delillerle ispat etmek zorunda olduğu, somut olayda; İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/650 D. İş sayılı dosyasında ihtiyati tedbir kararı verildiği, verilen ihtiyati tedbir kararına ilişkin mahkemede 2021/705 esas ile tapu iptali ve tescil davası açıldığı, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/650 D. İş sayılı dosyası üzerinden verilen ihtiyati tedbir kararına itiraz edildiği, davalı vekilinin itirazı üzerine itiraz duruşmasının yapıldığı ve ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verildiği, iş bu tedbire itiraz kararı yönünden davalı tarafın istinaf yoluna başvurduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesine gönderildiği, henüz istinaf aşamasında olduğu, davacı vekilince; İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/650 D. İş sayılı dosyasındaki İhtiyati ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak genişletilmesi ve davaya konu taşınmaz üzerindeki tüm inşaat faaliyetleri ile taşımazda gerçekleştirilecek projeye dahil bağımsız bölümlerin satışlarının yargılama sonuna kadar durdurulması yönünde yeniden ihtiyati tedbir karar verilmesini talebinde bulunmuş ise de taraflar arasında iki tarafın rızası ile yapılmış 21.07.2016 tarihli Hasılat Paylaşımı İnşaat Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin halen geçerli olduğu, yapılan inşaatın durdurulması şeklinde idari bir karar niteliğinde bir kararın verilmesinin mevcut sözleşme ve HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile; Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin koşulları bulunmadığından REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkemenin 04.03.2022 tarihli işbu istinaf başvurusuna konu ara kararında yer alan “taraflar arasında akdedilen 21.07.2016 tarihli hasılat paylaşımı inşaat sözleşmesinin halen geçerli olduğu” ibaresinin sehven veya gözden kaçırılarak yazılmış olduğunu, zira davacı müvekkili şirketin, Üsküdar … Noterliği aracılığıyla keşide ettiği 25.08.2021 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnameyle, davalı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle 21.07.2016 tarihli Ana Sözleşme ile işbu sözleşmeye ek tüm protokollerden döndüğünü, dolayısıyla, hâlihazırda yürürlükte olan bir sözleşme bulunmadığını, diğer yandan, taşınmaz üzerindeki inşai faaliyetlerin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir kararının, idari bir karar olarak nitelendirilendirilemeyeceğini, davalı …’ın mevcut ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik talebinin reddine karar verildiği 22.12.2021 tarihli ara kararda, “davada ihtilaf konusunun taşınmazın mülkiyeti olduğunu, tedbirin kaldırılması halinde davanın kısmi olarak konusuz kalacağı” tespiti yapıldığını, bununla birlikte dava konusu taşınmaz üzerindeki inşai faaliyetler sebebiyle gelinen noktada salt devir ve temliki engeller mahiyetteki tedbir kararının müvekkilinin mülkiyet hakkını korumaya yeterli olmadığını, davalı …’ın, dosyada belgeler ile açıklandığı üzere “…” adi ortaklığının yükleniciliğinde “…” projesi adı altında gerçekte davacı müvekkili şirketin mülkiyetindeki taşınmaz üzerinde inşai faaliyete giriştiğini ve agresif bir satış politikası uygulamaya başladığını, bu sebeple mevcut ihtiyati tedbir kararının genişletilmesine ve dava konusu taşınmaz üzerindeki inşai faaliyetlerin biran evvel durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini, TMK m. 724, yapının değerinin açıkça arazinin değerinden fazla olduğu takdirde haksız inşaat sahibine arazinin mülkiyetini talep etme hakkı sağladığını, bunun ise davacı müvekkilinin, davayı kazansa dahi mülkiyet hakkına yönelik olarak haksız yapıdan kaynaklanan bir başka hukuki tehdit ile karşı karşıya getireceğini, bu sebeple ihtiyati tedbirin genişletilerek taşınmaz üzerindeki inşaat faaliyetlerinin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini, devam etmekte olan inşai faaliyetlerin durdurulmaması halinde, davacı müvekkilin yanı sıra üçüncü kişilerin zarar görmesinin kaçınılmaz hale geleceğini, tüketicilerin taraf olduğu sayısız hukuki uyuşmazlığı da beraberinde getireceğini, davacı olarak huzurdaki davada ileri sürdükleri tüm iddia ve talepleri
yaklaşık ispattan da ötesinde tama yakın şekilde ispat edildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Talep taraflar arasında imzalandığı ileri sürülen taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı ve/veya hasılat paylaşımı inşaat sözleşmesi ile noterde düzenleme şeklinde yapılan 20/07/2017 tarih 28689 yev nolu satış vaadi sözleşmesi ve yine bu sözleşmeyi tadil eden noterde düzenleme şeklinde yapılmış sözleşmelerin feshi nedeniyle sözleşmeler gereğince davalı adına tapu devri gerçekleştirilen taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili ve zararın tazimini davasında mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının taşınmaz üzerindeki tüm inşaat faaliyetleri ile taşımazda gerçekleştirilecek projeye dahil bağımsız bölümlerin satışlarının yargılama sonuna kadar durdurulması yönünde genişletilmesi yönünde ihtiyati tedbir karar verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin kabulüne dair karara davalı tarafından yapılan itiraz üzerine itirazın reddine dair kararın istinaf edilmesi üzerine, dairemizce davalının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbir HMK’nın 389 vd maddelerinde düzenlenmiş olup, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. 390/3 maddesine göre tedbir talep eden taraf davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda dava, taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı ve/veya hasılat paylaşımı inşaat sözleşmesi ile noterde düzenleme şeklinde yapılan 20/07/2017 tarih 28689 yev nolu satış vaadi sözleşmesi ve yine bu sözleşmeyi tadil eden noterde düzenleme şeklinde yapılmış sözleşmelerin feshi nedeniyle tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili ve zararın tazimini istemine ilişkin olup, mahkemece yapılan inşaatın durdurulması veya sözleşmenin ifasını durduracak şekilde tedbir kararı verilmeyeceğinden bahisle tedbir kararı reddedilmiştir. Sözleşmelerin niteliğine göre mahkemece feshedilmedikçe veya tarafların bu yönde iradeleri birleşmediği sürece sözleşmenin ayakta olduğunun kabulü gerekir. Sözleşmenin yürütülmesinin durdurulmaması halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceğine dair yaklaşık isbat ölçüsüne yeterli delil sunulmadığından mahkemece talebin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 04/03/2022 tarih ve 2021/705 Esas sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.