Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1567 E. 2022/1284 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1567
KARAR NO: 2022/1284
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2022
NUMARASI: 2022/66 D.İş, 2022/68 Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda değişik işler esası üzerinden verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati haciz talep eden vekili, taraflar arasında Milletlerarası Ticaret Odası tahkim kuralları çerçevesinde … numaralı dosya üzerinden bir tahkim yargılaması yürütüldüğünü, hakem heyeti tarafından 23/08/2018 tarihli tahkim kararının tesis edildiğini belirterek, kararın tenfizi için İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1157 Esas 2021/997 Karar sayılı 30/12/2021 tarihli hakem kararı ile kabul edilen 22.881.837 Euro, 1.020.213 ABD Doları ve 1.500.000 CHF ile 4.097.033,19-TL (16.421,50 TL yargılama gideri, 2.524.024,90 TL harç ve 1.556.586,79 TL yasal vekalet ücreti) üzerinden ihtiyati hacize karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 25/02/2022 tarih ve 2022/66 Değişik iş esas, 2022/68 karar sayılı kararı ile, ihtiyati haciz talebinin kabulüne, alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla, hakem kararı ile kabul edilen 22.881.837 Euro ve 1.020.213 ABD Doları ve 1.500.000 CHF ile Mahkeme tenfiz kararına konu 4.097.033,19-TL (16.421,50-TL yargılama gideri, 2.524.024,90-TL harç ve 1.556.586,79-TL yasal vekalet ücreti) olmak üzere toplam 395.509.253,01-TL alacak yönünden alacağın % 15’ine tekabül eden 59.326.387,95-TL Teminat karşılığında İİK’nın 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın, İcra İflas Kanununun koyduğu sınırlar içinde ihtiyaten haczine karar verilmiştir. Aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen şirket vekili sunduğu 28.02.2022 tarihli dilekçe ile, ihtiyati haciz kararına dayanak İİK 264 maddesi uyarınca dava açılmadığı gibi herhangi bir takip talebinde bulunulmadığını, İİK 266. maddesi uyarınca borçlunun, para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut mutaber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını isteyebileceğini, takibe başladıktan sonra yetkinin icra mahkemesine geçeceğini, henüz icra takibine başlanmadığını ve icra dosyası oluşturulmadığını belirterek, tüm hakları saklı kalmak suretiyle teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 01.03.2022 tarihli ara kararı ile, karşı taraf vekilinin talebinin kabulü ile Mahkemece verilen 25.02.2022 tarihli ihtiyati haciz kararının karşı taraf … A.Ş tarafından sunulan … bank bankasına ait 28.02.2022 tarihli süresiz ve kesin 400.000.000,00 TL bedelli teminat mektubu karşılığında kaldırılmasına karar verilmiştir. İhtiyati haciz kararına borçlu vekili itiraz etmiş, itiraz dilekçesinde, herhangi bir gerekçeye yer verilmeksizin tesis edilen ihtiyati haciz kararının borçlu şirketin hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiğini, alacak davası açıldıktan sonra ihtiyati haciz talebinde görevli mahkemenin davanın görüldüğü mahkeme olduğunu, ihtiyati haciz talebinin esas davanın görüldüğü dosya üzerinden yapılması gerektiğini, yeni bir değişik iş başvurusu yapılarak ihtiyati haciz kararı alınmasının mümkün olmadığını, tenfiz davasında mahkeme tarafından verilen ve kesinleşmemiş kararın dava konusu alacağın muacceliyetini ortaya koymadığını, bu nedenlerle ihtiyati haczin şartlarının oluşmadığını belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ve sunulan teminat mektubunun iadesine karar verilmesini talep etmiştir. İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili, ihtiyati haciz kararında talep eden alacaklının teminat yatırmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İİK’nın 256. maddesi uyarınca alacağın ilama dayalı olduğunu, ilamın kesinleşmesi gibi bir zorunluluğun aranmadığını, tenfiz kararının kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlardan olmadığını, ihtiyati haciz kararının talepte belirtilen yabancı para üzerinden teminatsız olarak verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 31/03/2022 tarihli ek karar ile, ihtiyati haciz isteyen alacaklı tarafın ihtiyati haciz kararının teminat karşılığında verilmesine yönelik itirazının reddine, borçlu tarafın ihtiyati haciz kararına itirazının ve teminat mektubunun iadesine yönelik talebinin reddine, mahkemece verilen 25/02/2022 tarihli ihtiyati haciz kararının 01/03/2022 tarihli ek kararla kaldırıldığı anlaşılmakla ihtiyati haciz isteyen alacaklı vekiline arada geçen sürenin mahsubu ile, toplam 395.509.253,01 TL alacak yönünden alacağın % 15 ‘ine tekabül eden 59.326.387,95 TL teminatı yatırmak üzere 7 günlük süre verilmesine, verilen 7 günlük süre içerisinde teminatın yatırılması halinde ihtiyati haczin borçlu tarafça sunulan … bank’a ait, 28/02/2022 tarihli, süresiz ve kesin 400.000.000 TL bedelli teminat mektubu üzerinden devamına, süresi içerisinde teminatın yatırılmaması halinde teminat mektubunun borçlu tarafa iadesine karar verilmiştir. İhtiyati haciz isteyen vekili tarafından mahkemece belirlenen 59.326.387,95 TL miktarlı … Bankası A.Ş ait … seri numaralı teminat mektubu 05.04.2022 tarihinde dosyaya sunulmuştur. İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde, kanunla tespit edilen kesin süre içerisinde infaz edilmemiş olması nedeniyle ihtiyati haciz kararının kendiliğinden ortadan kalktığını, bu doğrultuda itirazlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiğini, bu vesileyle de dosyaya sunulan teminatın iadesine karar verilmesi gerektiğini, İİK m. 266 hükmü uyarınca verilen ek karar ihtiyati haczin teminat üzerinde devam etmesi niteliğinde olup kanun maddesindeki kaldırılma ifadesi yalnızca borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerinden ihtiyati haczin kaldırılması anlamını taşıdığını, dolayısıyla yerel mahkemenin “ihtiyati haciz kararının kaldırılması ile birlikte haczin teminatın yatırılması halinde teminat mektubu üzerinden devamına ifadesine yer verilmemesi” gerekçesi ile ihtiyati haciz kararı ortadan kalkmamışçasına talep eden tarafa tekrardan teminat yatırma için süre verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece verilen ihtiyati haciz kararı 25.02.2022 tarihli olup talep eden tarafça 10 günlük yasal süre içerisinde -yani en geç 07.03.2022 tarihinde- ihtiyati haciz kararının teminat da yatırılmak suretiyle infazı gerçekleştirilmemiş olup bu hususta taraflar arasında herhangi bir ihtilafın bulunmadığını, hal böyle olduğundan ortada “kendiliğinden kalmış bir ihtiyati haciz kararının” bulunduğunu, kendiliğinden ortadan kalkan ihtiyati haciz kararı nedeniyle ihtiyati hacze itirazın reddi kararına karşı gerçekleştirilen istinaf başvuruları hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekmekte olup ihtiyati haciz kararının ortadan kalkmış olması nedeniyle yatırılan teminatın iadesine karar verilmesi gerektiğini, talep eden tarafça açıkça hukuka aykırı nitelikteki ihtiyati hacze itirazın reddi kararından sonraki 10 gün içerisinde ve hatta bugün dahi ihtiyati haczin infazının istendiği bir icra dosyası açılmadığını, oysa ki ortada bir ihtiyati haciz kararından bahsedilmek için emredici nitelikteki İİK m. 261 hükmü uyarınca ihtiyati haciz kararının infazının istenmesi gerektiğini, ihtiyati hacze teminatsız şekilde karar verilebilmesinin mümkün olmadığını, talep eden bir yandan ihtiyati haciz talep ederek müvekkili şirketin dosyaya 400.000.000 TL’den fazla miktarda teminat mektubu sunmasını sağlamak, diğer taraftan kendi teminat mükellefiyetinden imtina etmeye çalıştığını, yerel mahkemece hukuki dinlenilme hakkını ihlal etmeyecek nitelikte gerekçeye yer verilmediğini, özellikle ihtiyati haczin yeni dosya üzerinden talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ile ihtiyati hacze konu edilen alacağın muaccel hale gelmediğine yönelik itirazlara neden itibar edilmediğine dair herhangi bir açıklamaya yer verilmediğini, bu şekilde tesis edilen ihtiyat haciz kararının müvekkili şirketin hukuki dinlenilme hakkını ihlal eder nitelik taşıdığını, alacak davası açıldıktan sonra ihtiyati haciz talebi için görevli ve yetkili mahkeme davanın görüldüğü mahkeme olup söz konusu ihtiyati haciz talebinin esasın görüldüğü dosya üzerinden talep edilmesi gerektiğini, yeni bir değişik iş başvurusu yapılarak ihtiyati haciz kararı alınmasının mümkün olmadığını, alacak davası açıldıktan sonra davaya bakan mahkemeden başka bir mahkemeden bir başka deyişle alacak davası dışında başkaca bir dosya üzerinden ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir talep edilemeyeceğini, Türkiye sınırları dahilinde henüz tenfiz yargılaması kesinleşmemiş bir yabancı hakem kararı, İİK’nın 259. maddesi anlamında ilam niteliğinde olmadığından teminat gösterilmesinin bir zorunluluk olduğunu, dolayısıyla talep eden vekilinin teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu yönündeki istinaf gerekçesinin hukuken kabul edilemeyeceğini, hiçbir şekilde davacı tarafın alacak iddiasının yaklaşık olarak ispat edildiğini kabul etmemekle birlikte, yaklaşık ispatın ihtiyati tedbir bakımından aranan bir unsur olduğunu, ihtiyati haczin daha farklı ve sıkı şartlara bağlı olduğunu ve bu nedenle de yerel mahkeme kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece alacağın yaklaşık olarak ispatı ihtiyati haciz için gerekçe yapılmış olsa da tenfiz yargılamasında yerel mahkemece verilen ve kesinleşmemiş karar, dava konusu alacağın muacceliyetini ortaya koyamayağından İİK m. 257/1 hükmünün aradığı ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığını, ihtiyati haciz kararının yabancı para üzerinden verilmesi şeklinde bir zorunluluk bulunmamakta olup talep eden tarafından ödenmesi gerekli teminatın hesaplanabilmesi adına ihtiyati haciz kararının TL üzerinden tesis edilmesi gerektiğini belirterek, istinaf başvurusunun kabulü ile, İİK m. 261 hükmü uyarınca ihtiyati haciz kararı kendiliğinden ortadan kalktığından tarafların istinaf gerekçeleri hakkında karar vermeye yer olmadığına ve taraflarınca ibraz edilen … sayılı ve 28.02.2022 tarihli teminat mektubunun iadesine, talep kabul görmezse usul ve yasaya aykırı ihtiyati haciz kararına karşı itirazlara ilişkin istinaf gerekçelerinin kabulü ile İİK’nın 265. maddesi doğrultusunda ihtiyati haciz kararının tamamen ortadan kaldırılmasına ve taraflarınca ibraz edilen … Sayılı ve 28.02.2022 tarihli teminat mektubunun iadesine, bu taleplerin kabulü halinde İİK m. 259/1,4 ve HMK m. 392/2 hükümleri gereği talep eden tarafından dosyaya yatırılan teminatın da doğrudan ilgilisine iade edilmeyeceğinin tespitine, taleplerin kabul edilmemesi halinde, ihtiyati haciz için talep edilen teminatın asıl alacağın %60’ından az olmamak kaydıyla yeniden takdirine karar verilmesini talep etmiştir. İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesinde, ihtiyati haciz kararında müvekkilinin teminat yatırmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemeye yapılan ihtiyati haciz başvurusunun, yine yerel mahkemenin 2018/1157 Esas, 2021/997 Karar sayı ve 30.12.2021 tarihli gerekçeli kararına dayandığını, yasa maddesinde ihtiyati haciz karar verecek mahkemeye, alacaklıdan teminat aranıp aranmaması konusunda bir tercih hakkı verilmediğini, başka bir ifadeyle düzenleme “emredici” nitelikte olup ihtiyati haciz başvurusunun ilama dayandığı hallerde talebi inceleyen mahkemece ihtiyati haciz kararının teminat aranmaksızın verilmesinin yasal bir zorunluluk olduğunu, anılan kanun maddesinde, teminat aranmayacak ilam çeşitleri açısından da herhangi bir ayrıma gidilmeyip, kanunun getirdiği zorunluluğa herhangi bir istisna tanınmadığını, İİK md. 259/II açısından, ihtiyati haciz kararının dayandığı ilamın kesinleşmesi gibi bir zorunluluk bulunmadığını, ihtiyati haciz kararının teminatsız verilebilmesi için, karara konu ilamın kesinleşmesi yönünde bir gereklilik bulunmadığını, dolayısıyla yerel mahkemenin yasal ve/veya içtihadi herhangi bir dayanağı olmayan şekilde müvekkilinden teminat alınmasına karar verdiği açık olup kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati haciz kararına dayanak yerel mahkeme ilamının, yabancı hakem kararının tenfizine ilişkin olması, İİK md. 259/II’nin tatbik edilmesine engel olmadığını, İİK md. 259/II’de bu yönde bir istisna getirilmediği gibi, tenfiz kararlarının kesinleşmeden icra edilebilmesinin mümkün olduğunu, İİK md. 259/II hükmü uyarınca somut olayda da ihtiyati haciz kararının teminatsız olarak verilmesi gerektiğini, ihtiyati haciz kararının TL cinsinden verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin alacağının büyük bölümünün yabancı para olduğunu, bu kapsamda müvekkilinin bu alacakları yönünden ihtiyati haciz kararının da yabancı para üzerinden verilmesi gerektiğini, esasen yabancı para alacakları bakımından alacağın TL cinsinden karşılığının dilekçede gösterilmesi kuralının yegâne amacının da ihtiyati haczin bu tutar üzerinden uygulanması değil, teminat karşılığı verilebilecek ihtiyati haciz kararlarında teminatın tutarının belirlenebilmesi olduğunu, somut olayda müvekkilinin teminat gösterme zorunluluğundan söz edilemeyeceğinden, ihtiyati haciz kararının müvekkilinin alacağını karşılar şekilde yabancı para cinsinden verilebileceği ve müvekkilinin alacağına tam kavuşabilmesi amacıyla kararın bu şekilde tesis edilmesinin gerektiğini, aksi durumun da dövizde yaşanan dalgalanmalar neticesinde müvekkilinin alacağının belli bir miktarının, verilmiş olan ihtiyati haciz kararıyla güvence altına alınmaktan çıkabileceğini belirterek, istinaf talebinin kabulü ile, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/66 D.İş 2022/68 K. sayılı 31 Mart 2022 tarihli Ek Kararının kaldırılarak, ihtiyati haciz kararının tesisi aşamasında müvekkilinden teminat alınmasına karar verilmesi açıkça yasaya ve yerleşik içtihada aykırı olduğundan müvekkilince dosyaya yatırılan teminatın müvekkiline iadesine, ihtiyati haciz kararının müvekkilinin yabancı para alacakları yönünden yabancı para üzerinden (TL alacakları yönünden ise TL üzerinden) olmak üzere ve ayrıca teminatsız olarak verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati haciz isteyen yüklenici ile iş sahibi davalı arasında 18.06.2012 tarihli Nitrik asit tesisi dahil, kalsiyum amonyum nitrat ve amonyum nitrat üretimi için tesisin inşası hususunda sözleşme imzalamışlardır. Yüklenici olan ihtiyati haciz talep eden şirket iş bedelini alamadığı iddiası ile taraflar arasındaki sözleşme gereğince uluslararası tahkime başvurmuş, tahkim kurulu tarafından yapılan inceleme neticesinde karar verilmiş, tahkim kurulu tarafından verilen kararın tenfizi için İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava sonucunda mahkemenin 30.12.2021 tarih ve 2018/1157 esas, 2021/997 karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, tahkim kurulu kararının tenfizine karar verilmiştir. İhtiyati haciz talep eden tarafça, yerel mahkeme kararı ile tenfizine kararı verilen alacak için ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre, yerel mahkemece 25.02.2022 tarihinde ihtiyati haciz kararı verilmiş, henüz yasal olarak itiraz süresi içerisinde ve mahkemece belirlenen teminatın yatırılması için ve icra takibine başlanması için gereken süreler dolmadan önce, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen şirket vekili tarafından verilen dilekçe üzerine, mahkemece 01/03/2022 tarihli ek karar ile İİK’nın 266 maddesi kapsamında, 400.000.000,00 TL teminat karşılığında ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkeme tarafından İİK 257 maddesi gereğince ihtiyati haciz talebi kabul edilerek %15 teminat yatırılması halinde ihtiyati hacize karar verilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu ihtiyati haciz kararına karşı itiraz İİK’nın 265. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddeye göre, borçlu, kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edebilecektir. İİK’nın 265. maddesinde sayılan itiraz sebepleri sınırlı olarak belirtilmiş olup, bunlar haricinde bir nedenle ihtiyati hacze itiraz edilemez. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 266. maddesinde; “Borçlu para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartıyla ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden istiyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer” hükmü yer almaktadır. Henüz itiraz aşamasında bulunan ve icra aşamasına geçmemiş olan ihtiyati haciz kararı hakkında borçlunun İİK’nın 266. maddesi kapsamındaki talebi üzerine mahkemece ihtiyati haciz kararının teminat karşılığında kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Bu durumda, mahkemece verilen ilk ihtiyati haciz kararı geçerli olup, karşı tarafın itirazı üzerine kesilen ve daha sonra mahkemece verilen yeni süre içerisinde %15 oranındaki teminatın da yatırıldığı anlaşılmaktadır. İİK’nun 266. maddesinde yer alan; “..takip başladıktan sonra bu yetki icra mahkemesine geçer” hükmü gereği, ihtiyati haciz kararının asıl takibin başlatılacağı icra dosyasında tatbik edilmesi halinde teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılması isteminin ilgili icra mahkemesince değerlendirilmesi gerekecektir. Mahkemece, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen borçlunun talebi esas alınarak İİK 266 maddesi gereğince teminat alınmak suretiyle verilen 01.03.2022 tarihli ihtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin karar usul yönünden hatalı olduğundan, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına karşı tarafların yapmış oldukları itirazlar değerlendirerek, itiraz sebepleri ve 400.000.000,00 TL teminatın iadesi gerekip gerekmediği hususlarında yerel mahkemece bir karar verilmesi gerektiğinden, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf talebinin reddine, karşı taraf vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme ara kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İhtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf talebinin reddine, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen karşı taraf vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜNE, 2-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2022 tarih, 2022/D.İş, 2022/68 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.