Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1527 E. 2022/1217 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1527
KARAR NO: 2022/1217
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2021
NUMARASI: 2019/513 Esas, 2021/794 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; taraflar arasında 27/04/2016 tarihinde imzalanan sözleşmeye göre müvekkilinin, davalının Bandırma’da bulunan fabrikasının kamera ve ilgili cihazlarının kurulumu ve kablolama işlemlerinin gerçekleştirilmesi işini üstlendiğini, işin bedelinin 59.000,00-USD olduğunu; müvekkilinin sözleşmede belirtilen işleri sözleşmeye uygun olarak 4-6 hafta arası tamamlayarak teslim ettiğini; sözleşmenin 16. maddesinde belirtilen sürenin sonunda herhangi bir aykırı durum yaşanmadığı halde 55.000,00-USD’lik kısmi ödeme yapıldığını; davalının belirtilen süreçlerin tamamlanmasından sonra bazı ürünlerde arıza oluştuğu gerekçesi ile ödeme yapmayacağını belirttiğini ancak bahsi geçen iddiaların, ürün tesliminden çok uzun bir süre sonra ileri sürüldüğünü; kabul anlamına gelmemek kaydıyla, cihazların bulunduğu gübre fabrikasında asit ve kimyasallar sebebiyle ürünlerin söz konusu çevresel etkiler nedeniyle bozulmuş olabileceğini, fakat bu durumun müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını zira müvekkilinin davalıya teslim ettiği ürünlerin davalı tarafından talep edildiğini, ayıplı bir ürün tesliminin söz konusu olmadığını, müvekkilinin iyiniyet göstergesi olarak arıza yaşanan cihazlarla ilgili servis hizmeti vermiş ise de bakiye alacağın 3 yılı aşkın süredir tahsil edilemediğini; alacağın tahsili için başlatılan İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına haksız, gerçeğe aykırı ve dayanaksız şekilde itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takip tutarının işlemiş faizi ile davalıdan tahsilini, icra inkar tazminatı olarak en az %20 tazminatın müvekkiline ödenmesini talep etmiştir. Davalı vekili; davacının, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 2. maddesinde kararlaştırılan sürelerde yapmakla yükümlü olduğu projeleri tamamlayıp teslim etmediğini, teslim edildiği ifade edilen projelerde de önemli eksikliklerin bulunduğunu tespit ettiğini, davacıya yükümlülükleri müteaddit defa yazılı ve sözlü olarak hatırlatılıp ek süre verilmesine rağmen davacının yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmediğini, elektronik posta yazışmaları uyarınca tarafların, işbu davaya konu ettiği alacağının projenin teminatı olarak müvekkili şirketin uhdesinde kalacağının kararlaştırıldığını, buna rağmen davacının kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını belirterek %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur. Mahkemece; “ticari davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatının mümkün olduğu, usulüne uygun denetime elverişli 07/12/2020 tarihli bilirkişi incelemesinde davacı ve davalı şirketin uyuşmazlık dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı davalı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırılmış olduğunun tespit edildiği, HMK m.222 ve 6102 s. TTK m.64/3 uyarınca ticari defterlerin delil niteliğinin bulunduğu; tarafların birbiriyle uyumlu ticari defterlerindeki kayıtlarına göre davacının, davalı taraftan 18.321,86TL alacaklı olduğu; davalı tarafça sözleşmede eksikliklerin bulunduğu, davacı tarafça talep edilen bedelin teminat olarak kendisinde tuttuğunu ve ödemezlik defini ileri sürdüğü; dosya kapsamında sunulan maillerde davalı tarafça ayıp ihtarında bulunulduğu, teknik müdahale ve iki senelik garanti kapsamında sorunların giderilmesinin talep edildiği, davacı taraf yetkilisince kameralarla ilgili sorunlarla ilgilenildiğinin anlaşıldığı; taraflar arasındaki 27/04/2016 tarihli sözleşmenin 16. maddesinde “Sistemin kabulü ve tesellümü tüm ekipmanların ve fonksiyonlarının çalışırlığı test edildikten ve canlı uygulamada 15 gün süre ile izlendikten sonra, izlemenin yapıldığı, 15.günün sonunda … tarafından ödeme peşin olarak yapılacaktır” şeklinde düzenlendiği, 07/10/2016 tarihli maillerde tarafların 4.000,00$ lık faturayı projenin teminatı olarak 2 yıl sonra davacıya ödenmesi konusunda yeni bir sözleşme akdettikleri anlaşılmakla, mailler zinciri incelendiğinde davalı tarafça sözleşmeye konu sistemin 15 günlük test aşaması geçtikten sonraki ayıpların garanti kapsamında giderilmesinin talep edildiği; 07/12/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda teknik incelemeye göre sistemin kurulduğu yerin gübre fabrikası olması nedeniyle ortamdaki nemi çıkan gaz ve kimyasalların kameraların bozulmasına, elektronik cihazların arıza çıkarmasına etken olduğunu, davacının sözleşme gereği işlemlerini teknik olarak yerine getirildiği tespitinin yapıldığı; davalının projelerin gereği gibi tamamlanmadığı, eksik ifada bulması nedeniyle teminat olarak alınan bakiye bedelin ödenmediği savunmasında bulunduğu; davacının savunması ödemezlik defi kapsamında olup kamera sistemindeki ayıptan doğan sorumluluk satıcı konumundaki davacının ikinci sırada yan yükümlülüğü ve yan borçlarından dolayı ödemezlik definde bulunamayacağı, ayıp halindeki seçimlik haklara başvurulması gerektiği, sözleşmenin 2. maddesine göre davacının söz konusu projeyi en geç 4 ile 6 hafta arasında anahtar teslimi prensibi doğrultusunda, bütün ekipman ve fonksiyonları ile birlikte çalışır şekilde davalıya teslim edeceğinin kararlaştırıldığı, 07/10/2016 tarihli maillerde tarafların 4.000,00$ lık faturayı projenin teminatı olarak 2 yıl sonra davacıya ödenmesi konusundaki sözleşmede belirlendiği, buna göre sözleşmelerde belirlenen sürülerin takip tarihi itibariyle dolduğu, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre hesaplanan 18.321,86TL alacağını ispatladığı” gerekçesi ile davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 18.321,86 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,5 avans faizi işletilmesine; asıl alacak likit ve hesaplanabilir olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca işin bedelinin 59.000,00 $ olduğu, davalı tarafından bakiye 4.000,00 $ kısmının ödenmediğini; emsal Yargıtay 3. HD E. 2021/7500 K. 2021/12549 T.7.12.2021; Yargıtay 11. HD E.2017/3619 K.2019/2416 T.28.3.2019 emsal kararlarda belirtildiği gibi tarafların alacağın miktarını sözleşmenin kurulduğu andan itibaren bildiğini, alacağın likit ve hesaplanabilir olduğunu; icra takip dosyasındaki alacak tutarı ile bilirkişi raporunda tespit edilen tutaın birbirini doğruladığını belirterek kararın müvekkili aleyhine red olunan kısmının bozulmasına, lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkemenin eksik inceleme yapılan bilirkişi raporuna dayalı karar verdiğini; yargılama sırasında keşif yapılarak ayıplı ürünlerin incelenmesi talebinin ve rapora itirazlarının incelenmesi için ek rapor alınması talebinin reddedildiğini; rapora itirazlarının değerlendirilmediğini; itirazlarının teknik bilirkişilerce değerlendirilmesinin savunma hakkı gereği olduğunu; kameraların sabit bir kullanım neticesinde ve kısa aralıklarla defalarca arızalanmaları ve/veya çalışmıyor, görüntü vermiyor olmalarının ifanın gereği gibi yapılmadığını gösterdiğini; çalışıyor şekilde teslim edilmiş olmalarının tam ve gereği gibi ifa için yeterli olmadığını; kameralara yerinde teknik incelemeler yapılmalı ve üretimlerinde problem olup olmadığına bakılması için mahallinde keşif yapılması gerektiğini, Yargıtay 15. HD. E. 2016/1276 K. 2016/2508 T. 2.5.2016 emsal olduğunu; sözleşme uyarınca, davacının kamera sistemi ile ilgili bütün ekipmanı fonksiyonları ile birlikte çalışır vaziyette teslim etmek, gerekli eğitimi ve desteği sağlamak ve garanti süresi boyunca ilgili hizmetleri vermekle yükümlü olduğunu; davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini; müvekkili şirketin, sözleşmeye konu kameraların kullanımı esnasında tespit edilen eksikliklerin giderilmesi talebini davacıya bildirerek eksikliklerin tamamlanması hususunda davacıya ek süre tanıdığını; bilirkişi raporunda tarafların ticari defterlerinin incelemesi yapılarak deftelerin HMK madde 222 uyarınca taraflar lehine delil teşkil edeceği kanaatine varılarak müvekkili şirketin davacıya 18.321,86 TL borçlu olduğu sonucuna varıldığını; ancak eser sözleşmesinde sözleşmenin niteliği gereği ücret netice için ödeneceğinden ve davacı yüklenicinin yükümlülüğünü gereği gibi ifa etmediği, sözleşmeye konu netice oluşmadığından, alacak talep etmek hakkı da doğmadığını; sözleşmede teminata ilişkin hüküm olmamasına karşın bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere tarafların e-mail konuşmaları neticesinde sözleşmede değişiklik yapıldığını; sözleşmenin herhangi bir şekil şartına tabi olmaması nedeniyle sözleşmede e-mail görüşmeleri ile yapılmış olan tadilin geçerli olduğundan 4.000 ABD Doları tutarında olduğu anlaşılan teminat bedelinin 2 yıl sonra davacıya ödeneceğinin kararlaştırıldığını; ödemenin davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmiş olması şartıyla yapılabileceğini; sözleşmeye konu proje tam ve gereği gibi teslim edilmediğinden ödemezlik def’i ileri sürülmesinden de ziyade teminatın ödenmesine ilişkin şartın gerçekleşmemiş olduğundan davacının bu bedelin ödenmesi için açtığı icra takibinin haksız olduğunu, davanın reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dairemizce 12/04/2022 tarih, 2022/885 E 2022/743 K sayılı karar ile “davacı vekilinin istinaf talebinin, HMK’nın 342/1 maddesi gereğince karar tarihi itibariyle davanın reddine karar verilen miktar hükmün kesinlik sınırının altında kaldığı; HMK’nın 346.maddesi gereğince kesin kararlara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması halinde bölge adliye mahkemesi tarafından da karar verilebileceği; İlk derece mahkemesince istinaf talebi hususunda bir karar verilmediğinden davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurma talebinin 6100 sayılı HMK’nın 341/2 ve 352/1 maddeleri uyarınca miktar yönünden kesinlik sınırının altında kaldığından reddine karar verilmiş ise de davalı vekilinin istinaf taleplerinin incelenmemesi nedeniyle dosya yeniden istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici ile, davalı iş sahibi arasında imzalanan 27/04/2016 tarihli sözleşme hükümlerine göre, … Fabrika Kamera Projesi için anahtar teslim koşullu, 59.000 USD bedelli olduğu; 2. maddesisinde Projenin en geç 4 ila 6 hafta arasında anahtar teslimi prensibi doğrultusunda bütün ekipmanı ve fonksiyonları ile birlikte çalışır vaziyette … bilgi teknolojileri departmanı görevlilerine teslim edileceği; 13. maddesinde “Ürünlerin 24 ay garanti kapsamında olduğu, arızalı giderilerek 3 iş günü içerisinde çalışır hale getirileceği, garanti süresince 6 ayda bir kontrolünün yapılacağı”; 16. maddesinde “Sistemin kabulü ve tesellümü tüm ekipmanların ve fonksiyonlarının çalışırlığı test edildikten ve canlı uygulamada 15 gün süre ile izlendikten sonra, izlemenin yapıldığı, 15. günün sonunda … tarafından ödeme peşin olarak yapılacaktır” düzenlemesi yapıldığı anlaşılmıştır. Somut olayda, davacı tarafça sözleşme gereği bakiye iş bedelinin tahsili için icra takibinin başlatıldığı ve takibe itiraz üzerine itirazın iptaline karar verilmesi istenmiş; davalı tarafça işin ayıplı yapıldığı savunulmuş; mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur. Eser sözleşmesi iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK 470.maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar pararın ödenmesi, yüklenicinin borcu ise eseri zamanında ve ayıpsız olarak imal ve teslim etmektir. Eser sözleşmesinde yüklenicinin ayıptan sorumluluğu TBK’nın 474 ile 478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Yüklenicinin ayıptan sorumlu olabilmesi için eserin iş sahibine teslim edilmesi, eserin ayıplı olması, eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş veya kabul edilmek zorunda olunmaması, eserin iş sahibi tarafından muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmiş olması, eserdeki ayıbın iş sahibinin tutumundan kaynaklanmamış olması ve son olarak ayıplı teslimden doğan hakların süresi içinde kullanılması gerekmektedir. Ayıp, teslim edilen eserde sözleşme ile kararlaştırılmış olan veya dürüstlük kuralına göre olması gereken ya da kanunun öngördüğü niteliklerin bulunmaması olarak nitelendirileceğinden ayıplı bir eserin imali ve teslimi sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğini gösterir. TBK’nın 474/1.maddesi gereğince açık ayıplar bakımından iş sahibi işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve uygun bir süre içerisinde tespit ettiği ayıpların yükleniciye bildirmekle yükümlüdür. Bu külfetlerin yerine getirilmemesi iş sahibinin yükleniciye karşı sorumluluğunu gerektirmemekte, sadece ayıplı eser teslimi dolayısıyla sahip olduğu haklardan yararlanamaması sonucunu doğurmaktadır. TBK’nın 477/1. maddesi gereğince gizli ayıplar açısından ise, ayıbın varlığı zaman aşımı süresi içerisinde vakit geçirilmeksizin yükleniciye bildirilmelidir. Somut olayda; mahkemece yargılama sırasında alınan 07.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda, tarafların ticari defter, kayıt ve belgeleri incelenerek, takip tarihi itibariyle davalının davacıya 18.321,86-TL borçlu olduğu, taraflara ait kayıtların bu konuda mutabık olduğu belirlenerek; sistemin kurulduğu yerin gübre fabrikası olması nedeniyle ortamdaki nemi çıkan gaz ve kimyasalların kameraların bozulmasına, elektronik cihazların arıza çıkarmasına etken olduğunu, elektronik aletlerin zamana karşı işlevlerini yitirmeleri ve tamir ile farklılık göstermeleri nedeniyle yerinde keşif yapılsa bile tam anlamıyla kanaat bildirmenin yetersiz ve uygun olmayacağı belirtilmesi üzerine mahallinde keşif yapılmaksızın karar verildiği; ancak sözleşmeye göre fabrika binasının değişik yerlerine birden çok sayıda kamera takılması konusunda anlaşıldığı; bu durumda mahallinde keşif yapılarak her bir kameranın takıldığı yer itibariyle değerlendirilerek, taraflar arasındaki e-posta yazışmaları, çıkan arızalar, kameraların çalışıp çalışmadıkları, takıldıkları yer itibariyle ortamdan etkilenip etkilenmeyeceği de değerlendirilmek suretiyle bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin miktar yönünden kesinlik sınırının altında kaldığından reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf talebi sehven incelenmediğinden Dairemizin 12/04/2022 tarih, 2022/885 Esas, 2022/743 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurma talebinin 6100 sayılı HMK’nın 341/2 ve 352/1 maddeleri uyarınca miktar yönünden kesinlik sınırının altında kaldığından REDDİNE,3-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 4-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2021 tarih, 2019/513 Esas, 2021/794 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 5-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 6-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana İADESİNE, 7-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 8-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.