Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1499 E. 2022/1199 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1499
KARAR NO: 2022/1199
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2022
NUMARASI: 2020/237 Esas, (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup, mahkemece davalılar vekilinin davalı şirket aleyhinde verilen ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine dair verilen ara karara karşı davalı şirket vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında inşaat yapım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin konusunun davalı … adına kayıtlı iken daha sonra davalının münferiden yetkilisi olduğu diğer davalı şirkete devredilen arsa üzerine müvekkili tarafından kampüs binası yapılmasına ilişkin olduğunu, ekonomik kriz ve mimarlar odasının Çekmeköy Belediyesi’ne karşı açtığı davalar nedeniyle inşaat işlerinin zaman zaman durduğunu ancak inşaat yapım işinin müvekkili tarafından yerine getirilmesi için çabalandığını, buna rağmen davalılar tarafından müvekkilinin hak ediş bedellerinin süresinde yapılmaması nedeniyle inşaata devam edilemez hale gelindiğini, müvekkili tarafından arsa üzerine 20.230.388,37TL’lik inşaat yapıldığını, karşılığında davalı şirket tarafından müvekkiline 8.817,32TL ödendiğini, müvekkili tarafından davalı şirkete bakiye 11.145.018,37TL’den 2.000.000TL’lik avans ödemesi yapılmasının talep edildiğini, davalıların ihtara verdikleri cevaplarında 5.414.630TL borçlu olduklarını kabul ettiklerini, davalılara ödeme için ayrıca ihtarname çekildiğini, davalıların ödeme yapmayacaklarına dair beyanları karşısında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalı …’un davalı şirketin % 99,9 hissesine sahip tek ortağı ve yöneticisi olduğu gözetilerek davalılar arasındaki tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak, davalı …’un sorumluluğu yoluna gidilerek davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve davalıların banka hesaplarının alacağa yeter miktarda kısmının dondurulması, sahip oldukların taşınır ve taşınmaz mal varlıklarının 3.kişilere satış ve devri ile sair ayni hak tesisinin engellenmesi ve alınacak tedbirlerin ilgili sicillerine bildirilerek sicil kaydına şerh edilmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve dava konusu İstanbul ili, Çekmeköy ilçesi, … ada, … parselde kayıtlı arsa dahil davalıların mülkiyetinde veya 3.şahıslarda olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacaklarının ve diğer haklarının müvekkili şirketin alacağını karşılayacak kadarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ve dava etmiş mahkemece 28/01/2020 tarihli ara karar ile, davacının ihtiyati tedbir talep ettiği davalılara ait menkul, gayrimenkul, araç, 3.kişilerdeki hak ve alacakları ile banka hesaplarının uyuşmazlık konusu olmadığı gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, olayda davacının iddia ettiği alacağın varlığının miktarının ve muacceliyetinin yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada yaklaşık ispat kuralının gerçekleşmediği gerekçesiyle davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili 19/02/2020 tarihli istinaf dilekçesiyle, olayda ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz şartlarının gerçekleştiğini belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiş, Dairemizin 31/03/2020 tarih, 2020/636 Esas, 2020/459 Karar sayılı karar ile; dosya kapsamından inşaatın yarım bırakıldığının anlaşıldığı, davanın henüz layihalar aşamasında olup, delillerin toplanmadığı, keşif yapılmadığı, olayda yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada gerçekleşmediği gerekçesiyle mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Davacı vekili sunduğu 01/02/2022 tarihli dilekçesi ile, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda müvekkilinin işçilik ve KDV hariç 15.257.658,69 TL inşaat demirbaş maaliyeti bulunduğunu, KDV hariç 2.404.830,04 TL işçilik maliyeti bulunduğunu, yapılan inşaatın projesine uygun olduğu, müvekkilinin sözleşmeye uygun şekilde davalılara gönderilen maillerle inşaatta yapılacak olan işleri bildirdiğini, davalıların inşaatın götürü bedel üzerinden yapıldığına dair iddialarının dosyadaki maddi vakıalara, sözleşmeye ve yazışmalara aykırı olduğu, hususlarının tespit edildiğini, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin aylık ödeme kuralı getiren hükümleri ile müvekkili şirket tarafından gönderilen 24/04/2018 tarihli ihtarname kapsamında müvekkili şirketin muaccel ve talep edilebilir para alacağının geçici hukuki koruma tedbirlerinden ihtiyati haciz ile güvenceye alınabileceğini, bu kapsamda Sözleşmenin 6.5 maddesinde; davalıların ödeme yükümlülüğüne ve ödeme vadesine ilişkin olarak ödemelerinin davalı arsa sahibi tarafından aylık avanslar şeklinde davacı müvekkili şirkete yapılacağının kararlaştırıldığını, davalılara bedelin ödenmesinin ihtar edilmesi ile temerrüdün gerçekleştiğini, bu nedenlerle bilirkişi raporunda tespit edilen hususların dikkate alınarak; a-Davalıların banka hesaplarının alacağa yeter miktarda kısmının dondurulması, sahip oldukları taşınmaz malvarlığı değerleri ile motorlu araçları ve şirket hisseleri gibi sicile kayıtlı diğer malvarlığı değerlerinin özellikle “İstanbul İli, Çekmeköy İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii , … Ada, … Parselde kayıtlı 5.859,67 m2 yüzölçümlü arsanın” üçüncü kişilere satış ve devri ile sair ayni hak tesisinin engellenmesi ve alınacak tedbirlerin ilgili sicillerine bildirilerek sicil kaydına şerh edilmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, b- Sözleşme konusu İstanbul İli, Çekmeköy İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … Ada, … Parselde kayıtlı 5.859,67 m2 yüzölçümlü arsa dahil davalılarn mülkiyetinde veya üçüncü şahıslarda olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacaklarının ve diğer haklarının müvekkili şirketin alacağını karşılayacak kadarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 08/02/2022 tarihli ara kararı ile; davacının dava konusu sözleşme kapsamında davalı şirkete ait taşınmaz üzerinde yaptığı inşaat nedeniyle, dosyaya sunulan sözleşme, taraf defterleri ve alınan bilirkişi raporu kapsamında inşaat maliyeti ve işçilik ödemeleri yönünden yapılan değerlendirme ve dosya kapsamındaki tüm deliller dikkate alınarak; ihtiyati haciz isteminin İİK’nın 257. ve devamı maddeleri gereğince kısmen kabulü ile 8.577.118,73 TL üzerinden davalının İstanbul İli, Çekmeköy İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … Ada, … Parselde kayıtlı 5.859,67 m2 yüzölçümlü taşınmaz üzerine dava sonuna kadar ihtiyati haciz konulmasına, alacak miktarının % 15’ine tekabül eden 1.286.568,00 TL nakdi veya mahkemece kabul edilecek kati süresiz ve muteber banka teminat mektubunu mahkeme veznesine depo etmesi halinde ihtiyati haciz kararının yetkili icra müdürlüğünce infaz edilmek üzere ihtiyati haciz isteyene verilmesine, fazlaya ilişkin ihtiyati haciz isteminin, dava konusu taşınmazın niteliği, borç miktarı, taraf defter ve kayıtları ile yapılan harcama dışındaki talepler yönünden, henüz istemin kabul edilebilir yaklaşık ispat koşulları oluşmadığı ve alacağın tam miktarının ancak yargılama sonucu belirlenebilmesi göz önünde bulundurularak reddine karar verilmiştir. Davalılar vekilleri 04/04/2022 tarihli dilekçesiyle, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının hukuki temelden yoksun olduğunu ve 02/02/2022 tarihli celsesinin 4 nolu arar kararı ile dahi çeliştiğini, ara kararda taraf vekillerine varsa dava konusu inşaatla ilgili yapılan hak ediş ve özellikle davacı tarafından bu inşaatta kullanılan malzemelere ilişkin fatura ve teslim irsaliyelerinin, işçi ödemeleri ile inşaatla ilgili yaptıkları tüm ödemelere ilişkin bilgi ve belgelerin bir aylık kesin süre içerisinde dosyaya sunulmasına ilişkin karar verildiğini, bilirkişi raporunun hak edişler yönünden yeterli olmadığını, İİK’nın 257. Maddesi gereğince ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin şartlarının oluşmadığını, somut olayda davacı tarafın bir para alacağının olup olmadığına dair bir delil, kabul veya belgenin bulunmadığını, dosya bilirkişisi tarafından da böyle bir alacağın olduğunun tespiti için mevcut belge, fatura ve irsaliyelerinin yeterli olmadığının açıkca belirtildiğini, 02/02/2022 tarihli duruşmanın 4 nolu ara kararında verilen 1 aylık kesin süre içerisindeki eksiklikler giderilmeden ihtiyati haciz kararının verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının ” alacaklı” olup-olmadığının muhakeme konusu olup, bu davanın davacısı aleyhine daha önce aynı sözleşmelerden dolayı müvekkili şirketçe İstanbul Anadolu 8.Ticaret Mahkemesi’nde 2019/260 Esas sayılı dosya ile dava açıldığını, birleştirme taleplerinin olduğunu ve ilgili davanın sonucunun, bu mahkemedeki sonucu belirleyecek olduğunu, davacının ” alacaklı” olmadığını ortaya çıkaracağını ve likit bir alacağın söz konusu olmadığını, cebri icra talebinde bulunma yetkisi olmayan davacının alacaklı sıfatını taşımadığını, verilen ihtiyati haciz kararı ile müvekkilinin mağdur olduğunu, müvekkili adına ileri sürülen şirketin gayri faal olduğuna ve tek taşınmazının bulunduğuna ilişkin iddiaların doğru olmadığını, ayrıca faturanın da söz konusu olmadığını, ihtarnameye dayanılarak da ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, bu olgular karşısında bir alacağın bulunduğu ve bu alacağın muaccel olduğuna dayanılarak ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda işçilik maliyetinin hesaba dahil edilmediğinin açıkca belirtildiğini, raporda işçilik maliyetinin davacı vekilinin iddia ettiği gibi 2.404.830,04 TL olduğuna dair bir tespitin bulunmadığını ve davacının yine ihtiyati haciz ve tedbir talepli aynı dilekçesinde gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, taraflar arasındaki alacak verecek hesabının yapılabilmesi için davacı tarafından dosyaya sunulması gereken ancak sunulmayan, hatta bu hususta mahkemenin 02/02/2022 tarihli, 4. celsesinde, 4 nolu ara kararıyla hakediş hesaplarının dosyaya sunulması için kesin süre verildiğini, bu anlamda mahkemenin bu ara kararı ile, hakediş hesapları olmadan raporla uyumlu bir şekilde, raporda belirtilen maliyetlerin sadece bir iddiadan ibaret olduğunun ve taraflar arasında alacak verecek hesaplamasının yapılabilmesinin mümkün olmadığının kabul edildiğini, bilirkişilerin raporda, inşaatta yapılan masraflar ile davalı tarafından yapılan ödemeleri kararlaştırdığını ve aradaki farkın 6.172.288,69 TL çıktığını, ancak mahkemenin hiçbir gerekçe göstermeksizin ihtiyati haciz kararını 8.577.118,73 TL üzerinden verdiğni, davalı vekilinin talebine dayanak olarak gösterdiği bilirkişi raporundaki miktarı bile aşan ihtiyati haciz kararının her yönden haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati haciz kararı verilen meblağ ile taşınmaz değeri arasında çok büyük fark olduğunu, taraflar arasındaki alacak-verecek hesabının yapılabilmesi için hak ediş hesaplarının detaylarının dosyaya sunulması gerektiği, söz konusu raporun 22. sayfasının sonuç bölümünde kalem kalem yazılan hususlarda açıkça; müvekkili şirketin davacı yana 9.085.370,00 TL ödeme yaptığının taraflar arasında tartışmasız olduğunun belirtildiğini, davacı tarafın iddia ettiği gibi bir alacağın tesbitine ilişkin hak ediş raporlarının sunulmaması sebebiyle bu aşamada rayiç bedel hesabının yapılmasının mümkün olmadığını, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan okul inşaatının davacı yanca bitirilmeyerek yarım bırakıldığını ve dosyasında inşaatın uzamasına neden olduğunu belirtilen Çekmeköy Belediyesi tarafından inşaata ait durdurma ve mühürleme tutanaklarının olmadığının bilirkişi raporunda belirtildiğini, müvekkillerinden … Şirketi’nin davacı yana borcunun olmadığını, gerçek kişi müvekkili … ile alacaklı gösterilen arasında bir sözleşmenin ve borç ilişkisinin olmadığını, mahkemece ihtiyati haciz için taktir edilen teminatın dahi yetersiz olduğunu, ihtiyati haciz meblağınca teminatın müvekkilinin zararlarını telafi edemeyecek nitelikte olduğunu belirterek ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 30/03/2022 tarihli ara karar ile; davalı … İnşaat A.Ş. yönünden ihtiyati hacze yaptığı itirazın değerlendirilmesinde; mahkemenin 08/02/2022 tarihli ihtiyati haciz ve 17/02/2022 tarihli düzeltme kararlarına karşı yapılan itirazın İİK’nın 265. Maddesi gereğince mahkemece verilen kararın dosya kapsamındaki delil ve belgelere göre yaklaşık ispat koşulları değerlendirilmek suretiyle, dava konusu inşaatın yapıldığı alanla sınırlı olmak üzere, alanda yapılan inşaat bedelinin teminat altına alınması için İİK’nın 257. ve devamı maddeleri gereğince yasal koşulları oluştuğunun tespiti ile verilmiş olduğu gerekçesiyle davalının itirazının reddine, davalı … yönünden yapılan itirazın değerlendirilmesinde; dava konusu ihtiyati haciz uygulanan taşınmazın davalı … A.Ş.ye temlik edildiği, verilen ihtiyati haciz kararının bu şirket aleyhine uygulanabilir nitelikte bulunduğu göz önünde bulundurularak, sınırlı şirkete ait mal varlığı yönünden oluşturulan ihtiyati haciz kararının uygulanmasında … yönünden hukuki bir etkisinin olmayacağı gerekçesiyle bu davalı yönünden itirazın kabulü ile mahkemenin 08/02/2022 tarihli ihtiyati haciz ve 17/02/2022 tarihli ihtiyati haciz düzeltme kararının bu davalı yönünden kaldırılmasına karar verilmiştir. Davalı şirket vekili 27/04/2022 tarihli istinaf dilekçesiyle, taraflar arasında önceden belirlenen ve anlaşılan 50.000 TL’lik bir müteahhitlik kârı-götürü bedeli söz konusu olduğunu, tarafların anlaşmasına göre davacı tarafın, belirlenen bedel ile okul inşaatını gerçekleştirip, sonrasında kira kontratına göre uzun süreli kiracı olarak binayı okul olarak kullanacağının kararlaştırıldığını, inşaat sözleşmesi ile kira sözleşmesinin bu durumda bir bütün olup beraber değerlendirilip yorumlanması gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin götürü bedelle yapıldığına dair delillerinden birinin de, … çalışan yetkili …’un 22/04/2016 tarihli e-postası olduğunu, …@…com.tr adresinden gönderilen e-posta ve ekinde; inşaatın toplam maliyetinin 14.501.040,00 TL olduğunun belirtildiğini ve götürü bedelin müvekkiline bildirildiğini, müvekkilinin de bu bedeli kabul ettiğini, ve bu bedel üzerinden tarafların anlaştığını, miktarın küsuratlı oluşunun dahi, bu bedelin yaklaşık bir bedel değil, net bir şekilde hesaplanıp kesin bir bedel olduğunu ortaya koyduğunu, taraflar arasında hukuki ilişkinin dayanağı olan götürü bedelli inşaat sözleşmesi yapıldığını, aynı zamanda taraflar arasında inşaatın bitmesinden sonra başlayacak olan 20 yıl süreli kira sözleşmesi yapıldığını, davacı … Şirketi’nin inşaatı yarım bırakması ve sözleşme şartlarına aykırı davranmasından dolayı müvekkili … İnşaat tarafından sözleşmenin feshi davası açıldığını ve davanın İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde halen derdest olduğunu, ortada hukuki bir ihtilaf bulunduğunu, sözleşmeden doğan alacakları ve sözleşmenin feshi davası açılması nedeniyle hukuki ihtilafa konu olan bir durumda ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, zira hukuki işlemin dayanağı olan sözleşme hakkında bir hukuki ihtilaf ve devam eden bir dava bulunduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin yargılamaya ve muhakemeye muhtaç olduğunu, bu hukuki ihtilaf devam ederken kesin bir alacaktan bahsedilemeyeceğini, kaldı ki taraflar arasında doğrudan bir fatura ilişkisi dahi olmadığını, dosyada davacı tarafın mahkemeye “haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller” getiremediğini, dosyada hala hak ediş hesaplarının incelenerek yazılan bir bilirkişi raporu bulunmadığını, somut olayda ne para alacağı, ne likit bir alacak ne davacının alacaklı sıfatı olarak hiçbir koşulun gerçekleşmediğini, somut olayda fatura da söz konusu olmayıp, olmuş olsaydı dahi ; ihtiyati haciz talebine dayanak faturanın, muaccel bir alacağın varlığını göstermeye yeterli olmadığını, ihtarnameye dayanılarak ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı şirket ise arsa sahibidir. Davacı ile davalı şirket arasında 05/05/2016 tarihinde, Üsküdar … Noterliği’nde … yevmiye nolu inşaat yapım sözleşmesi tanzim edilmiştir. Sözleşmenin konusu 2. Maddede; davalı şirketin sahibi olduğu İstanbul İli, Çekmeköy İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … Ada, … Parselde kayıtlı 5.859,67 m2 yüzölçümlü arsa üzerinde … Kurumlarının standartlarına uygun bir kampüs binası inşaatının davacı yüklenici tarafından yapılması olarak açıklanmıştır. Sözleşmenin 4.maddesinde; yüklenicinin işi inşaat ruhsatının alımından itibaren 18 ayda projesine ve sözleşme hükümlerine uygun olarak bitirmeyi ve eksiksiz teslim etmeyi taahhüt etmiştir. Dosyadaki yapı ruhsatı örneğine göre inşaat ruhsatının onay tarihi 27/05/2016’dır. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacı çalışanı tarafından (…@…com.tr adlı davalı şirket uzantılı mail hesabı üzerinden atılan mailde) 22 Nisan 2016 tarihinde iletilen e-mail ekinde toplam maliyetin 14.501.040,00 TL olduğunun belirtildiğini, bu nedenle sözleşmenin götürü bedel üzerinden akdedildiğini, buna rağmen davacının sonradan bu bedeli tek taraflı iradesiyle ve haksız olarak değiştirmeye çalıştığını, zira, 29/01/2018 tarihli mailinde (…@…com.tr adlı mail hesabı üzerinden ve davacı şirket yetkilisi … tarafından müvekkiline gönderilen mail) davacının inşaatın 08/12/2017 tarihine kadarki toplam ücretinin 20.230.388,37 TL olduğunu müvekkiline ilettiğini iddia etmiştir. Dosya kapsamında bulunan ve inşaat mühendisleri … ile …, mimar … ve mali müşavir … tarafından hazırlanan 18/01/2022 tarihli bilirkişi kurul raporunda; taraflar arasında akdedilen Üsküdar … Noterliği’nin 05/05/2016 tarihi, … yevmiye nolu inşaat yapım sözleşmesinde yapılacak inşaatın bitim süresinin ruhsat tahinden itibaren 18 ay olarak kararlaştırıldığı, dava konusu taşınmaz üzerinde yapılan okul inşaatının yarım bırakıldığı, taraflar arasında bitmiş okul inşaatının … Kampüs binası olacağına ilişkin yıllık 250.000,00 TL bedelli 30 yıllığına kira sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede tüm masrafların arsa sahibi tarafından karşılanacağı ve yapının yüklenici tarafından yapılacağının belirlendiği, dosyasında inşaatın uzamasına neden olduğu belirtilen Çekmeköy Belediyesi tarafından inşaata ait durdurma ve mühürleme tutanaklarının bulunmadığı, inşaatın yapılmasına karşılık arsa sahibi tarafından yapılacağı kabul edilen ödemelerin düzenli bir şekilde yapılmadığı, dosyada bulunan “…-… Ruhsat Öncesi maliyet Keşif” nin bir taahhüt olamayacağı, yapılan inşaat için rayiç bedel belirlenebilmesi için dosyasında hakedişlerin bulunmadığı, dosyadaki belgelerin iki tarafça imzalanmadığı, sadece gerçekleştiği iddia edilen maliyetler olduğu, bu evraklarla rayiç bedel hesabı yapılmasının mümkün olmadığı, sözleşmesinde inşaatın yapılmasına karşılık sadece 50.000,00 TL bedel alınacağı ve müteahhitlik karı talep edilemeyeceğinin düzenlendiği ve 50.000,00 TL inşaat yapım bedelinin sözleşme sırasında ödendiği belirtilmiş ise de; tarafların defter kayıtlarında böyle bir ödemenin görünmediği, tarafların defter kayıtlarına göre inşaata ait aylık yapılacak ödemenin 2016 yılı Eylül ayına kadar yapıldığı, sonrasında ödeme yapılmadığı, yapılan ödemenin toplamda stopaj dahil 9.085,370,00 TL olduğu, yapılan gözlemlerden kazık imalatlarının kısmen uygulandığı, ancak proje ile birebir uyumlu olduğunun söylenemeyeceği, imalatın üstünden geçen sürede şev stabilitesinde problem yaşandığına dair bilgi bulunmadığı, bu halde geçici iksa sismeninin görevini layıkıyla yaptığının söylemeyeceği ve taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin değerlendirilebilmesi için hakediş hesapları detaylarının dosyaya sunulması gerektiği belirtilmiştir. Davacı yanca dosyaya delil olarak sunulan ve İ.Ü. Medeni Hukuk Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. … tarafından hazırlanan mütalaada; sözleşmenin 5. ve 6.1. Maddeleri gereğince sözleşmenin götürü bedel olarak kabul edilemeyeceği, yaklaşık bedel kararlaştırıldığı, sözleşmenin bedelinin 8.maddesi uyarınca ödenen 50.000,00 TL’nin yanı sıra yüklenicinin yaptığı inşaat masraflarından oluştuğu, yapılan keşif değerinin nihai bedel olarak kabul edilemeyeceği, yaklaşık bedelin hesaplamasında sözleşmenin 5. ve 6.1. düzenlemeleri ile TBK’nın 481. Maddesi gereğince yüklenici tarafından yapılan fiili masrafların nazara alınması gerektiği, bilirkişi raporuna göre inşaat gereği gibi yerine getirildiğinden, yüklenicinin bedel istemine karşı bir def’i ileri sürülemeyeceği, bedel borcunun aynen ifası ile mevcutsa aşkın zararın tazmininin talep edilebileceği, Eylül 2016 yılına kadar taraflar arasında gerçekleşmiş ifa süreci nazara alındığında tarafların sözleşmenin 6.5.madde hükmünü tadil etmiş olduğu, bu nedenle masraflar bakımından yazılı ön onay koşulunun sözleşmesel dayanağının kalmadığı belirtilmiştir. Yine dosyaya sunulan ve İTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof.Dr. …, Dr. … ve mühendis … atarfından hazırlanan 29/03/2022 tarihli bilirkişi kurul raporunda; yerinde ve proje üzerinde yapılan inceleme ve metraj çalışmaları sonucunda, davacı şirket tarafından beyan edilen ve muhasebeleştirilen KDV dahil 21.683.692,40 TL, KDV hariç 18.376.010,50 TL tutarın inceleme konusu yapılan yapı için harcandığı belirtilmiştir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda, mahkemece sözleşmenin 6.5. maddesinde davacı yüklenicinin yaptığı harcamalar için davalı iş sahibinden yazılı izin almak zorunda olduğu , aksi taktirde masraf talebinde bulunamayacağı düzenlenmiş ise de; sözleşmenin bu hükmüne karşın taraflar arasında Eylül 2016 tarihinden önce süregelen uygulamada yazılı ön onay prosedürünün işletilmediği ve buna karşın avans/masraf bedeli ödenmesinin sürekli ve bu konuda ihtirazi kayıt konulmadan gerçekleştirildiği, bu suretle davalı arsa sahibinin 6.5.maddenin uygulanmadığı yönündeki itirazına itibar edilemeyeceği gözetilerek, bilirkişi kurul raporlarındaki tespit ve verilerin değerlendirilmesi sonucu olayda İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluştuğu gerekçesiyle davacı vekilinin dilekçesindeki hesaplama kapsamında belirlenen teminatın yatırılması koşuluyla ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, davalı vekilinin ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin mahkeme ara kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerine göre usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati haczin kaldırılması şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2022 tarih, 2020/237 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 09/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.