Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1486 E. 2022/1210 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1486
KARAR NO: 2022/1210
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2016/1305 Esas, 2018/1214 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye bedel alacağı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili ; davacı şirket ile davalı şirket arasında davalı şirkete ait Kadıköy kain işhamnın dış cephesinin kompozit kaplanması hususunda bir anlaşma gerçekleştiğini, Yüklenici anlaşmaya uygun olarak edimini ifa etmesine rağmen davalı yanın mevcut kompozit kaplama bedelini ödemediğini, kalan bakiye cari hesap ekstresinden de anlaşılabileceğini, davalı şirkete ekte mevcut cari hesap ekstresinden kalan 18.003,12- TL bedeli ödemesine ilişkin ihtarda bulunulsa da tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını, devam kompozit kaplamaya konu olan alacağa ilişkin davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirkete 23.09.2016 tarihinde ödeme emri gönderildiğini, davalı şirketin yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini belirterek davanın kabulüne İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğü … sayılı icra dosyasında bulunan itirazın iptaline ve takibin devamına davalının %20 oranında az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davalı tarafından 2016 yılının Ocak ayında davacı şirkete 2 adet “…(…)” satıldığını ve karşılığında davacının davalı şirketten daha önce satın aldığı 2 adet dijital baskı makinesinin iade bellerinin hesaptan düşülerek geri alındığını, bu anlaşma sonucunda karşılıklı mahsuplaşma sonucunda 18.003,12-TL bakiyenin davalı şirket tarafından ödeneceği hususunda bir ihtilaf bulunmadığını, faturaya itiraz edilmediğini, ancak davacı şirketin üstlendiği işi vaad ettiği sürede bitirmediğini ve işin sözleşmeye uygun yapılmadığı belirterek işbu itirazın iptali davasının reddine, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasıyla davalı tarafından icra takibinin iptaline, Davacının %20 oranında az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece: tarafların tacir olduğu ve aralarında eser sözleşmesi konusunda anlaşma yapıldığının tarafların kabulünde olduğu, davacı yüklenici davalının işveren olduğu, davacı tarafından sözkonusu hizmetin verildiğinin de tarafların kabülünde olduğu, davacı tarafından kesilen faturaların davacının TTK 64 ve devamı ile V.U.K göre usulüne uygun olarak tutulduğu ve HMK 222 maddesi anlamında delil niteliğinde değerlendirileceği, davalının defter ibrazından vazgeçtiğini bildirmesi nedeni ile davalı kayıtlarının incelenmediği, davalı her ne kadar davacı yüklenicinin işi ayıplı olarak teslim etmesi nedeni ile zarara uğradığını bildirmiş ise de TBK 470 ve 474/1 maddeleri gereğince davalı iş sahibinin eseri teslimden sonra olağan sürede eseri gözden geçirme ve uygun bir sürede bildirmekle yükümlü olduğu, her iki tarafında tacir olduğu, TBK 477/2 ve son maddeleri gereğince iş sahibi eseri gözden geçirme ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse eseri kabul etmiş sayılacağı şeklindeki düzenleme bulunduğu, davalı iş sahibi tarafından işin tesliminden itibaren makul sürede ayıp ihbarının yapılmadığı taraflar arasındaki mail yazışmalarında da ayıpla ilgili bir bildirim bulunmadığı gerekçesiyle davalının takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 18.003,12 TL üzerinden iptali ile takibin devamına takip tarihinden itibaren bu miktara 3095.S.Y 2/2 maddesi gereğince taraflar tacir olduğundan ticari faiz uygulanmaı ile davalının inkar ettiği alacak cari hesap alacağı olup likit olmadığından davacının İİK 67 maddesi gereğince talep ettiği tazminat talebinin reddine karar verildiği görülmüştür. Davalı vekili istinafında; davacının işi eksik ve kusurlu yaptığını, mail yoluyla bildirdiklerini, davacının ihtarına da cevap verdiklerini, cevap dilekçesinde belirttiği hususları tekrar ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı taraf taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında iş yaptığını ve bakiye bedeli alamadığını, bu alacakla ilgili takip başlattığını, itiraz sonucu takibin durduğunu, itirazın iptalini talep etmiş, davalı karşılıklı mahsuplaşma sonucunda 18.003,12 TL bakiyenin davalı şirket tarafından ödeneceği hususunda bir ihtilaf bulunmadığını, faturaya itiraz edilmediğini, ancak davacının üstlendiği işi süresinde tamamlamadığını ve işin sözleşmeye uygun yapılmadığını savunarak davanın reddini talep etmiş, mahkemece davalı iş sahibi tarafından makul sürede ayıp ihbarında bulunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. Kural olarak, eser sözleşmelerinde işin yapıldığını ve teslim edildiğini kanıtlamak yükleniciye, eserin ayıplı olduğunu kanıtlama külfeti ise iş sahibine aittir. Ayıplı eser sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya olmasından vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Ancak, kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede fark edilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede; gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir. Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. …Eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. Yine ayıp bedelinin de ayıbın ortaya çıktığından itibaren geçecek makul süre dikkate alınarak hesaplanması gerekir. ( Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2020 tarih ve 2019/1698 Esas, 2020/120 Karar sayılı kararı) Somut olayda mahkemenin de kabulünde olan, davalı iş sahibi tarafından işin tesliminden itibaren makul sürede ayıp ihbarının yapılmadığı, buna ilişkin somut deliller dosyaya sunulmadığı, davalı iş sahibinin davaya konu alacak miktarı konusunda itirazının olmadığı , bu konuda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın ayıp ihbarının usulünce yapılıp yapılmadığı noktasında toplandığı, davalı ayıplı hususları usulünce belirleyip ispat edemediği anlaşılmakla, mahkemece davanın kabulüne yönelik olarak verilen karar usul yasa ve dosya kapsamına uygun olmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2018 tarih ve 2016/1305 Esas, 2018/1214 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.229,79 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 307,44‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 922,35‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.