Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1361 E. 2022/1246 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1361
KARAR NO: 2022/1246
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/03/2022
NUMARASI: 2021/94 Esas, 2022/308 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup, mahkemece … kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında 3505 adet fason gömlek ve 65 adet ikinci kalite gömlek dikim işlemi için anlaşma yapıldığını, işin müvekkili tarafından süresinde yapılıp eksiksiz teslim edilmesine rağmen iş bedelinin davalı tarafça ödenmediğini, bu nedenle davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafın takibe konu ettiği … numaralı 26.672,75TL’lik faturaya karşılık müvekkili tarafından davacıya 29/04/2014 tarihinde 16.000,00 TL ve 02/05/2016 tarihinde 2.670,00 TL olmak üzere toplam 18.670,00 TL ödeme yapıldığını, malların ayıplı olması üzerine bu durumun süresinde davacı tarafa ihbar edildiğini, ayıplar nedeniyle müvekkilinin zarara uğraması nedeniyle zarar miktarının yarı yarıya paylaşılması konusunda davacı ile mutabakat sağlandığını, bunun üzerine davacıya KDV dahil 10.000,00 TL tutarlı 21/07/2016 tarihli reklamasyon faturası kesildiğini ancak faturanın davacı tarafça iade edildiğini savunarak davanın reddine ve davacı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 05/12/2017 tarihli bilirkişi raporu dayanak alınarak; taraf defterlerinin lehlerine delil hükmünde bulunduğu, davacı kayıtlarında görülen 10.000,00 TL alacağın herhangi bir belgeye dayandırılmadığı, davalı defterlerinde davacıya 10.000,00 TL borç kaydı bulunduğu, davalı yanın kendi kayıtlarında borç kaydı olmasına rağmen likit alacağa haksız itiraz edildiği gerekçesiyle, davacı davasının kısmen kabulüne, davalının, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 10.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihi itibaren avans faizi uygulanmasına, hükmedilen alacağın %20’si üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili 04/04/2018 tarihli istinaf dilekçesiyle; davacının defterlerinde müvekkili şirketten alacağının bulunmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin takip konusu faturaya karşılık 29/04/2014 tarihinde 16.000,00 TL, 02/05/2016 tarihinde 2.670,00 TL ( iş bankası) ve 20/05/2016 tarihinde 4.079,99 TL olmak üzere toplam 22.749,99 TL ödeme yaptığını, bu sebeple borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla arada 3.923,00 TL fark kaldığını, bu farkın da davacı tarafça yapılan işin ayıplı yapılması nedeniyle ödenmediğini, mahkeme tarafından 10.000,00 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline karar verildiği ve bu miktar üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedildiği halde red edilen kısım yönünden müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin de hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için isitinaf kanun yoluna başvurmuştur. Mahkeme kararı Dairemizin 16/12/2020 tarih, 2018/1294 Esas, 2020/1514 Karar sayılı karar ile; mahkemece ayıplı mal üretimi konusunda bir araştırma yapılmadan, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı konusunda tanık dahil davalı taraf delilleri toplanmadan ve varsa ayıplı olduğu ileri sürülen ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, ayıbın türü ve miktarı belirlenmeden eksik inceleme ile davanın yazılı şekilde sonuçlandırılmasının hatalı olduğu gerekçesiyle kaldırılmıştır. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında yerel mahkemece verilen 17/03/2022 tarihli karar ile; açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtlarının sahibi aleyhine delil olacağı, ticari defterler uyumlu değil ise muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olacağı, ancak defterlerden biri muntazam olsa da her iki defter de sahibi aleyhine kayıt içeriyor ise aleyhe delil sayılma yönünden öncelikle iddiasını ispat yükü altında olan tarafın defterleri aleyhine delil sayılması gerektiği, ispat yükü altında olan tarafın kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanamayacağı, bunun sonucunun ise aleyhe kayıtların uyuşmayan kısmından ispat yükü altında olan tarafın yararlanamayacağının kabul edilmesi gerektiği, ispat yükünün, uyuşmazlık konusu hususlar için olup, karşı tarafın ileri sürmediği bir husus için ispat yükü de söz konusu olamayacağından bu sonuca varılmasının usul kurallarının da temel bir sonucu olduğu şeklindeki gerekçesinden yola çıkılarak, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre davacıya 10.000,00 TL borçlu olduğu, istinaf kararı doğrultusunda ayıp ihbarına dair tanıkların dinlendiği, davalının ayıp iddiasının araştırıldığı, ayıp iddiasında bulunan davalının iş bu iddiasını ispat etmesi gerektiği, ayıp ihbarına ilişkin tanık dinlenmesine rağmen davalı tarafından ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerden sadece üç adet sunulduğu, bilirkişi raporunda ayıp tespitinde bulunulduğu ancak bu tespitin sadece bu 3 (üç) adet ürün için geçerli olduğu, ayıbın dava dosyasında bulunan irsaliyelerde yer alan tüm ürünler için geçerli olamayacağı, bu itibarla davalı tarafından ayıp iddiasının ispat edilemediği ve kendi ticari defterine kaydedilen 10.000,00 TL yönünden davacıya borçlu olduğu, alacağın likit ve hesaplanabilir olduğu, davalının itirazında haksız olduğu gerekçesiyle,davanın kısmen kabulü ile; Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 10.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 10.000TL’sına %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili 22/04/2022 tarihli istinaf dilekçesiyle, Dairemizin kaldırma kararının mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, müvekkilinin elindeki ürünlerin ayıplı olması nedeni ile yok pahasına satmak zorunda kaldığını, bu nedenle müvekkilinin 18.151,52 TL zarar ettiğini, bu zarar sonrasında davacı taraf ile anlaşmaya varıldığını ve 10.000,00 TL reklamasyon faturası kesildiğini, davacı tarafın anlaşmaya rağmen bu faturayı almadığını, müvekkilinin ticari defterlerinde görünen ve davacıya ödenmeyen 10.000,00 TL’nin bu ayıplar nedeni ile müvekkilinin uğramış olduğu zararlar neticesinde davacı ile anlaşmaya varılmış olması sebebi ile bilinçli olarak ödenmediğini, ancak davacı tarafın sanki durumdan haberdar değilmiş gibi ve hiç ödeme yapılmamış gibi kötü niyetli olarak tüm alacak üzerinden icra takibi başlattığını, bozma sonrası tanıkların dinlendiğini ve bilirkişi raporu alındığını, hem tanık beyanları, hem de bilirkişi raporunun iddialarını desteklediğini, lehlerimize olmasına rağmen mahkemece bozma öncesi kararın aynısını verdiğini, Bilirkişinin dosyaya delil olarak sunulan her üç gömleğin de ayıplı olduğu kanaatine vardığını, bilirkişi ayıpların bu 3 gömlek için geçerli olduğunu beyan etmişse de müvekkili tarafından diğer ürünlerin 18.151,52 TL zarar ile elden çıkartılmak zorunda kaldığını, bu nedenle diğer ürünlerin de ayıplı olduğu ve bu ürünlerin zararına elden çıkarıldığı yönündeki iddialarının bilirkişi raporu ve tanık ifadeleri ile sabit olduğunu, davacı tarafça ayıplı ürünlerin müvekkiline teslim edildiğini, müvekkilinin bu ayıplar üzerine derhal bildirimde bulunduğunu, dinlenen her iki tanıklarının da tüm ürünlerin ayıplı olduğunu tespit ettiklerini ve bu durumu derhal davacıya bildirdiklerini beyan ettiklerini, anlaşma üzerine taraflarınca davacıya 10.000,00 TL reklamasyon faturası kesildiğini, davacının bu faturayı almadığını ve söz konusu icra takibini başlattığını,ilk karar ile 10.000,00 TL borçlu oldukları tespit edilmişse bile bu 10.000,00 TL borcun davacı ile anlaşılan rakam olup, ayıplı ürünler nedeni ile taraflarca ‘’ödenmemesine/ indirim yapılmasına’’ karar verilen rakam olduğunu, bu nedenle de davacı tarafa reklamasyon faturası kesildiğini, davacının defterlerinde dahi görünmeyen, haksız alacak talebi ile başlatılan icra takibinden dolayı müvekkilinin hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, davanın bu nedenle reddi yönünde karar verilmesi gerekirken bozma öncesindeki gibi kısmen kabul yönünde karar verilmiş olmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkemece kabul edilen kısım üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiş ise de reddedilen kısım da ”likit” olmasına rağmen kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibine 3505 adet fason gömlek ve 65 adet ikinci kalite gömlek dikim işlemi yapılması konusunda sözlü sözleşme yapıldığı ve işin teslim edildiğine yönelik bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, işin ayıplı teslim edilip edilmediği, ayıp var ise ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı yüklenici tarafından, davalı iş sahibi hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 22.04.2015 tarihli, … sıra nolu irsaliyeli faturaya istinaden 26.672,75 TL asıl alacak ve 1.204,66 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 27.877,42 TL alacağın tahsili için 25.09.2016 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının yetki itirazı üzerine dosyanın Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına gönderildiği, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından çıkarılan ödeme emrine davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece ilk hükme dayanak yapılan ve mali müşavir Yıldırım Şabançelebi tarafından hazırlanan 04.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, defterlerin taraflar lehine kesin delil netiliğinde olduğu, davacının davalı ile olan ticari ilişkisini defterinde 120.31 alıcılar cari hesap kodu ile takip ettiği, davanın ticari defterlerine göre davalıdan alacağının bulunmadığının tespit edildiği, davalının davacı ile olan ticari ilişkisini defterinde 320.02.017 satıcılar cari hesap kodu ile takip ettiği, davalının ticari defterlerine göre davalının davacıya 10.000,00 TL borçlu bulunduğu belirtilmiştir. Dairemizin kaldırma kararından sonra alınan ve tekstil mühendis… tarafından düzenlenen 29/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda; taraflarına teslim edilen 3 adet ürünün üçünün de ayıplı olduğu, yapılan bu tespitin sadece bu 3 adet ürün için geçerli olup, dava dosyasında bulunan irsaliyelerde yer alan tüm ürünler için geçerli olamayacağı, ürünlerde bulunan ayıbın göz kontrolu ile hemen tespit edilmesi sebebiyle açık ayıplı olduğu belirtilmiştir. Mahkemece Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda dinlenen tanık beyanlarından ayıp ihbarının süresinde olduğu ispat edilmiş ise de; dava konusu tüm ürünlerin ayıplı imal edildiği hususu kanıtlanamamıştır. Mahkemece hükme dayanak yapılan ve Dairemizin kaldırma kararından sonra alınan 29/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda da davalı yanca tespite hazır edilen 3 adet ürün üzerinde ayıp incelemesi yapıldığı, tüm ürünlerin tespite hazır edilemediği anlaşılmaktadır. Nitekim davalı vekilince, incelemeye sunulamayan diğer ürünlerin zararına elden çıkarıldığı beyan edilmiştir. O halde, davalı yanca bilirkişi incelemesine sunulan 3 adet ürün yönünden ayıbın varlığının ispat edilebildiğinin kabulü gerekmektedir. Anılan bilirkişi raporunda; incelenen 3 adet ürünün tanesinin piyasa rayiç değerinin 7,25 TL olduğu belirlendiğinden davacı yanın 3 adet ürün haricinde kalan diğer ürünler yönünden iş bedeline hak kazandığı anlaşılmaktadır. Yapılan bu açıklamalar ışığında ve davalı yanın istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonucunda, mahkemece ayıplı olduğu ispatlanan 3 adet ürün bedelinin davacı yanca istinaf kanun yoluna müracaat edilmediğinden davalı yönünden usulü kazanılmış hak olan 10.000,00 TL iş bedelinden mahsubu suretiyle bakiye alacak yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu mahsup yapılmaksızın 10.000,00 TL yönünden itirazın iptaline karar verilmesi dosya kapsamı ile ispat kurallarına aykırılık oluşturmuştur.Davanın kısmen kabul edilmesi nedeniyle davalı vekilinin kötüniyet tazminatı talebine yönelik yapılan değerlendirmede; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27/04/2005 tarih 2005/19-286 E., 2005/268 K. Sayılı kararında da vurgulandığı üzere; İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen ve uygulamada “kötüniyet tazminatı” olarak adlandırılagelen tazminat türü, sadece ve ancak, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İ.İ.K.nun 67. maddesi anlamında “haksız” ise de, kötüniyetli olarak kabul edilebilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. Alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötü niyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu arafından kanıtlanmalıdır.Anılan madde kapsamında somut olayda; dosya kapsamı itibari ile davacı yüklenicinin kötü niyetle icra takibi yaptığı hususu kanıtlanamadığından ve kötüniyet tazminatı koşulları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 9.978,25 TL asıl alacak yönünden iptali ile, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Asıl alacak olan 9.978,25 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, şartları oluşmadığından davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/03/2022 tarih ve 2021/94 Esas, 2022/308 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 9.978,25 TL asıl alacak yönünden İPTALİ ile, takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi UYGULANMASINA,Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 3- Asıl alacak olan 9.978,25 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 4- Davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 681,61 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 476,08 TL harcın mahsubu ile bakiye 205,53 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 476,08 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 29,30 TL ilk masraf, 248,35 TL tebligat ve posta gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 977,65 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 349,93 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı tarafından yapılan 98,10 TL ilk istinaf başvurma harcı, 31,00 TL tebligat ve posta gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 829,10 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 532,34 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde BIRAKILMASINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 220,70 TL (İstinaf kanun yoluna başvurma harcı) istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere15/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.