Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1356 E. 2022/1040 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1356
KARAR NO: 2022/1040
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2022
NUMARASI: 2021/644 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı şirketlerin oluşturduğu adi ortaklık arasında imzalanan “… Projesinin ileri kaba ve ince iş imalatlarının birim fiyat esasına göre yapılmasına” ilişkin 31.01.2018 tarihli sözleşme ile 08.02.2018 ve 23.07.2018 tarihli ek protokoller uyarınca müvekkili tarafından yapılması gereken işlerin ifasının davalı iş sahibinden kaynaklanan sebeplerle geciktiğini, ancak yine de tamamen ifa edildiklerini, davalı tarafından buna rağmen geçici ve kesin kabul sürecinin işletilmediğini ve sözleşme konusu hakedişlerin ödenmediğini, haksız kesintiler yapıldığını, bu sözleşmenin 9.1.1. Maddesi uyarınca müvekkili tarafından davalıya verilen … Bankası 19/02/2020 düzenleme tarihli, … numaralı, 575.000,00 TL tutarlı, 18/02/2021 vade tarihli, … Bankası 06/08/2018 düzenleme tarihli, … numaralı, 302.500,00 TL tutarlı, 05/08/2020 vade tarihli, … Bankası 03/10/2019 düzenleme tarihli, … numaralı, 127.390,48 TL tutarlı, 02/10/2020 vade tarihli toplamda üç adet kesin teminat mektuplarının da iade edilmediğini, müvekkilinin bu nedenle teminat mektupları için komisyon bedeli ödemeye devam etmek zorunda kaldığını, davalı iş sahibinin teminat mektuplarının bozdurulacağı tehdidi ile vadelerinin uzatılmasını istemekte olduğunu, bu nedenle teminat mektuplarının haksız şekilde nakde çevrilmesi ve mevcut durumun suistimal edilebileceği tehlikesi oluştuğunu, 302.500,00 TL ve 127.390,48 TL bedelli teminat mektuplarına ilişkin olarak daha önce bu nedenle ikişer kere vade uzatma işlemi yapılmak zorunda kalındığını belirterek, öncelikle, sözleşme ve ek protokoller uyarınca davalı iş sahibine teslim edilen davaya konu üç adet kesin teminat mektubunun davalı işverence nakde çevrilme tehlikesi bulunması sebebiyle öncelikle teminatsız olarak, aksi kanaate ise uygun bir teminat karşılığında paraya çevrilmesinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, esasa ilişkin olarak da, sözleşme kapsamındaki işlerin müvekkili tarafından geçici kabule hazır hale getirildiğinin, 04/12/2019 tarihinin geçici kabul tarihi olarak, 04/12/2020 tarihinin kesin kabul tarihi olarak tespitiyle davaya konu üç adet kesin teminat mektubunun davalıdan alınarak müvekkili şirkete iade edilmesine, müvekkili şirketin tüm hak ve alacaklarının tespitiyle fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak üzere şimdilik 500.100,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 01/12/2021 tarihli ara kararla, talep eden tarafça sunulan dava dilekçesi ve ekindeki deliller ile talebe konu teminat mektuplarının nakde çevrilmesi halinde talep eden açısından ileride telafisi imkansız zararların doğma ihtimalinin bulunması, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2020/1192 E.-2020/1021 K. Sayılı içtihatının da aynı yönde olması ve talebin haklılığı yönünden yaklaşık ispat şartının varlığı nedeniyle, ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, talebe konu teminat miktarlarının toplam bedeli üzerinden %20 teminat karşılığında talebe konu teminat mektuplarının nakde çevrilmesi ve ödenmesinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir uygulanmasına, teminat alınmaması talebinin HMK 392.maddesi uyarınca reddine, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı davalılar vekilince sunulan itiraz dilekçesi ile, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin 01/12/2021 tarihli ara kararında ‘gerekçe’ yazılmadığından müvekkilinin Anayasa’da düzenlenen gerekçeli karar hakkının açıkça ihlal edildiği, bu şekilde verilen tedbir kararının müvekkili şirket bakımından telafisi son derece güç zararlara neden olacağı, davacı tarafın iddiasının aksine, müvekkilinin dava konusu teminat mektuplarını nakde çevirmeye değil, bunların iadesi için gerekli şartların tamamlanmasına gayret gösterdiği, ancak davacının teminatların iadesinden müvekkili tarafından kasten kaçınıldığı izlenimi verdiği, taraflar arasında imzalanan 31.01.2018 tarihli YİGŞ’nin 9.3 ve 9.4 maddeleri gereğince SGK borcu yoktur ve Vergi borcu yoktur belgelerinin müvekkili şirkete teslim edilmesi ve Geçici Kabulün yapılmış olması şartı ile nakti teminat kesintisinin yarısının iade edileceği, diğer yarısının ise Kesin Kabulün yapılmasından sonra iade edileceği, aynı şekilde kesin kabul onay tarihinden sonra SGK borcu yoktur yazısının sunulması ile birlikte Kesin Teminat Mektubunun yarısının iade edileceği, garanti süresi sonunda ise taşeronun herhangi bir borcunun bulunmaması kaydıyla kalan yarısının iade edileceği, kesin kabul tutanağının 24.11.2021 tarihinde imzalandığı, ancak teminatların ilk yarısının iadesi için gerekli olan ikinci şartın (SGK borcu yoktur ve Vergi borcu yoktur yazılarının sunulması) halen yerine getirilmediği, diğer yarısının iadesinin ise garanti süresinin bitimine bağlı olduğu, sözleşmenin 21.4.1 maddesi uyarınca geçici kabul onay tarihinden itibaren 2 yıllık garanti süresi bulunduğu, cevap dilekçelerinde açıklandığı üzere davacının imalatlarında eksik ve ayıplar bulunduğu, davacının bu ayıpları gidermekten kaçındığı için geçici ve kesin kabul tutanaklarını imzadan imtina ettiği, buna göre kesin teminatların iade koşulları oluşmadığından dava konusu 3 teminat mektubu yönünden tedbirin kaldırılması gerektiği, aksi halde müvekkilinin söz konusu teminat mektuplarının süresi dolması halinde telafisi imkansız zararlara uğrayacağı belirtilerek, ihtiyati tedbirin kabulüne ilişkin ara kararın kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Davalılar vekili ön inceleme duruşmasında, 575.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davacı tarafa iade edildiğini, diğer mektupların garanti süresi ve şartları dolmadığından iade edilemeyeceğini, bu nedenle tedbir kararının kaldırılmasını beyan ve talep etmiştir. Mahkemece bu itiraz üzerine 16/03/2022 tarihli ön inceleme duruşmasında, davalı tarafın tedbire yönelik itirazının davanın konusu itibariyle yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiş, daha sonra buna ilişkin 31/03/2022 tarihli gerekçeli ara karar yazılmış ve “taraflar arasında yapılan sözleşme ile işin niteliği gereği bakiye borç alacak olup olmadığının belli çekişmeli olduğu, henüz delillerin toplanmadığı, teminat mektubunun nakde çevrilmesinin davacı aleyhine telafisi ağır zararlar doğurma ihtimali olduğu, teminatların nakde çevrilmesinin şimdilik önlenmesinde ise davalıların bir zararının olmayacağı, davanın reddi halinde teminatların yine tazmin imkanının olacağı, bu durumda mevcut durumu korumak için verilen tedbirin yerinde olduğu” gerekçesine yer verilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde, tedbire itiraz dilekçesindeki anlatım ve iddialarını tekrar etmiş, huzurdaki davada, davanın açıldığı tarih itibarı ile kesin teminat mektuplarının iade şartlarının oluşmadığını, huzurdaki dava açıldıktan sonra davacı tarafından söz konusu belgelerin (yani “vergi borcu yoktur” ve “sgk borcu yoktur” yazıları) müvekkili şirkete ibraz edildiğini ve müvekkili şirket tarafından da teminat iadelerinin (nakit teminat ile kesin teminatın yarısının iadesi) sözleşmeye uygun bir şekilde yapıldığını, davacı yanın müvekkil şirketin teminat iadesi hususundaki haklılığını anlamış olacak ki huzurdaki dava açıldıktan sonra “sgk ve vergi borcu yoktur” yazılarını müvekkil şirkete ibraz ettiğini, buna istinaden davacının müvekkili şirket uhdesinde bulunan gerek nakit teminatının gerekse de 18.02.2022 vade tarihli ve 575.000-TL değerindeki kesin teminat mektubunun iade koşulları oluştuğundan davacıya 17.02.2022 tarihinde teslim edildiğini, buna göre yerel mahkeme tarafından her ne kadar “… Bankası 19.02.2020 düzenlenme tarihli … numaralı, 575.000-TL tutarlı, 18.02.2021 vade tarihli” teminat mektubunun nakde çevrilmesi zımnında ihtiyati tedbir kararı verilmiş olsa da, izah olunduğu üzere mezkur teminat mektubu davacı şirkete teslim edildiğinden dolayı işbu teminat mektubu yönünden verilen tedbir kararının hükümsüz kaldığını,davacının talep ettiği kesin teminat mektuplarının geriye kalan kısmının iade edilmesinin ise mezkur sözleşmenin 9.5.2 maddesine göre garanti süresinin bitimine bağlı olduğunu, garanti süresi henüz dolmadığından davacının kesin teminat mektuplarının geriye kalan kısmını talep etme hak ve yetkisi bulunmadığını,yerel mahkemenin, teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin davacı yönünden telafisi güç zararlara, müvekkili şirketler yönünden ise herhangi bir zarara yol açmayacağına dair tespitinin haksız olduğunu, kesin teminat mektuplarının davacının sözleşmedeki tüm yükümlülüklerinin garantisini temin etmek amacı ile verildiğini, gerek geçici kabul tutanağı ekinde yer alan listede gerekse sayın mahkeme heyeti ile birlikte mahalde yapılan keşifte görüldüğü üzere davacının imalatlarında kabul edilemeyecek seviyede ayıplar bulunmakta iken sayın mahkemenin iki tarafı tacir olan bir sözleşmenin hükümlerini görmezden gelerek tedbir kararı vermesinin hukuka açıkça aykırılık teşkil etmekte olduğunu, kesin teminatların iade koşulları oluşmadığından her 3 mektup yönünden de tedbirin kaldırılması gerektiğini, aksi halde söz konusu kesin teminatların süresinin dolması halinde müvekkil şirketin telafisi imkansız zararlara uğrayabileceğini,yerel mahkemenin 31.03.2022 tarihli gerekçeli ara kararında davada gelinen aşamada “deliller toplanmadığından” tedbir kararına hükmedildiğinin belirtildiğini, ancak bu hususun ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesi için sağlanması gereken yaklaşık ispat ölçü kuralına riayet edilmeden tedbir kararına hükmedildiği anlamına gelmekte olduğunu, banka teminat mektuplarının yapısından da kaynaklı olarak nakde çevrilmeme yönünde ihtiyati tedbir kararına hükmedilebilmesi için somut ve kesin delillerle yaklaşık ispat ölçüsünde ispatın sağlanması gerektiğini, huzurdaki davada sunulan delillerin bu yaklaşık ispat ölçüsünü sağlamaktan oldukça uzak olduğunu,yerel mahkemece tesis edilen 31.03.2022 tarihli ihtiyati tedbire itirazlarının reddine dair ara kararda yazılan gerekçeler soyut ve içi doldurulmamış olduğundan müvekkilinin anayasada düzenlenen gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini,tedbire itirazlarının değerlendirilmesi için ayrı bir duruşma günü açılmayıp, daha önce tayin edilmiş olan 31.03.2022 tarihli ön inceleme duruşmasında itirazlarının reddine karar verilmesinin HMKnın emredici nitelikteki 394/4. Hükmüne aykırı olduğunu,müvekkilinin gıyabında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin adil yargılanma ve hukuki dinlenilme ilkelerine aykırı olduğunu belirterek, 31.03.2022 tarihli ara karara karşı itirazlarının kabulü ile yerel mahkemenin tesis etmiş olduğu İhtiyati tedbir talebinin kabulü kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Dava, davacı yüklenici tarafından yapılması gereken işlerin ifasının davalı iş sahibinden kaynaklanan sebeplerle geciktiği, ancak yine de tamamen ifa edildikleri, davalı tarafından buna rağmen geçici ve kesin kabul sürecinin işletilmediği ve sözleşme konusu hakedişlerin ödenmediği, haksız kesintiler yapıldığı, sözleşme kapsamında davalıya verilen 3 adet teminat mektubunun iade edilmeyerek nakde çevrilmek istendiği iddiasıyla, öncelikle davaya konu üç adet kesin teminat mektubunun teminatsız olarak, aksi halde uygun bir teminat karşılığında paraya çevrilmesinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi, esasa ilişkin olarak da, bu teminat mektuplarının daavcıya iade edilmesi ve şimdilik 500.100,00 TL davacı alacağının davalılardan tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece 01/12/2021 tarihli ara kararla, yaklaşık ispatın mevcut olduğu gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin %20 teminat karşılığında kabulü ile talebe konu teminat mektuplarının nakde çevrilmesi ve ödenmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmiş, davalı vekilince yapılan itiraz üzerine de, duruşmalı olarak yapılan değerlendirme sonucunda 31/03/2022 tarihli ara kararla itirazın reddine karar verilmiştir. Dava açıldıktan sonra, davacı tarafça sözleşme eki olan YİGŞ’nin 9.3 ve 9.4 maddeleri gereğince sunulması gereken SGK borcu yoktur yazısı ve Vergi Dairesi belgelerinin sunulması, kesin kabulün 24/11/2021’de imzalanması neticesinde, davaya konu 3 adet teminat mektubundan 19/02/2020 düzenleme tarihli, … numaralı, 575.000,00 TL tutarlı olan iade edildiğinden, bu teminat mektubu bakımından tedbir konusuz kalmış olsa da, diğer 2 teminat mektubu bakımından tedbir halen devam etmektedir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı yüklenici, sözleşmesel edimlerini ifa ettiğini belirterek alacak talebiyle birlikte, tedbire konu teminat mektuplarının iadesini istemiş, davalı iş sahibi adi ortaklık ise, davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını, teminat mektuplarının iadesi şartlarının da oluşmamış olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece istinafa konu ara kara ile davaya konu teminat mektuplarının nakde çevrilmesi ve ödemenin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Dava ve sözleşmeye konu işlerin geçici ve kesin kabul işlemleri yapılarak teslim edildiği, SGK’dan ve Vergi Dairesi’nden “borcu yoktur” yazısının alındığı dava ve tedbire konu teminat mektuplarının yarısının davacıya iade edildiği ihtilafsızdır. Uyuşmazlık davacı yüklenicinin sözleşme kapsamında alacaklı olup olmadığı, teminat mektuplarının iadesi şartlarının oluşup oluşmadığı hususundadır. Sözleşmede ( madde 9.5.2) kesin teminat mektubunun kalan yarısının iadesi, garanti süresinin sonunda iş sahibine bir borcunun olmaması ve iş sahibinin onay şartına bağlanmıştır. Bir an için teminat mektuplarının iadesi şartlarının oluşmadığı kabul edilse dahi, bundan iade koşulları bulunmayan teminatların paraya çevrilebileceği anlaşılmamalıdır. İşin geçici ve kesin kabulü yapılmak suretiyle teslim edilmiş olması yüklenicinin sözleşmesel edimini en azından kabul edilebilir şekilde ifa ettiği anlamına gelip, sözleşmedeki düzenlemeye bakıldığında aksine teminatın niteliği ve işlevine göre davalı iş sahibi tarafından alacaklı olduklarının iddia edilerek bu iddianın haklılığının yaklaşık ispat ölçüsüne uygun şekilde kanıtlanmış olması gerektiğinden ve tedbir konulmaması halinde davanın konusuz kalma ihtimali bulunduğundan mahkemece dosya kapsamına uygun verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan, yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati tedbir şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/644 Esas sayılı, 31/03/2022 tarihli ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; Dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamıştır. İhtiyati tedbir talep eden davacının, davalıya karşı sözleşmeyle yüklendiği edimlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilip getirilmediği, işlerin ifasının davalıdan kaynaklanan sebeplerle gecikip gecikmediği, iddia edilen bakiye hakediş alacağının mevcut olup olmadığı, sözleşme kapsamındaki işlerin 04/12/2019 tarihinde geçici kabule hazır hale getirilip getirilmediği ve bu tarihin geçici kabul tarihi olarak, bunun 1 yıl sonrasındaki 04/12/2020 tarihinin ise kesin kabul tarihi olarak kabulünün gerekip gerekmediği, bu surette talebe konu teminat mektuplarının karşılıksız kalıp kalmadığı yargılama sonucu belirlenebilecek olup, davacı yüklenicinin bu dava açıldıktan sonra sözleşme eki olan YİGŞ’nin 9.3 ve 9.4 maddeleri gereğince sunması gereken SGK borcu yoktur yazısını sunması ve kesin teminatın yarısının (575.000,00-TL’lik teminat mektubunun) buna göre iade edilmiş olması, kalan yarısının YİGŞ’nin 9.5.2 maddesine göre kesin kabulden 1 yıl sonra iade edilebilecek olması, kesin kabulün davadan sonra 24/11/2021’de imzalanması, sözleşmenin 21.4.1 maddesinde ayıplar için 2 yıllık garanti süresi olması ile davalının eksik ve ayıplı ifa savunmasında bulunması hususları göz önünde bulundurulduğunda, davacının bu iddiaları yönünden, teminat mektubunun niteliği dikkate alındığından seviyesi yükseltilmiş yaklaşık ispat koşulu ve bu bağlamda HMK’nın 389. maddesindeki şartlar henüz gerçekleşmemiştir. Bu nedenle mahkemece dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi suretiyle, bu aşamada, davalı vekilinin itirazının kabulüyle 01/12/2021 tarihli ara kararla verilen teminat mektuplarının nakde çevrilmesi ve ödenmesinin tedbiren durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, aksine değerlendirme neticesinde 31/03/2022 tarihli ara kararla itirazın reddine karar verilmiş olması yerinde bulunmamaktadır. Yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati tedbir şartları her zaman yeniden değerlendirilebilecektir. Bu gerekçeler doğrultusunda, davalılar vekilinin istinaf başvurusu kabul edilerek, istinafa konu 31/03/2022 tarihli ara kararın kaldırılması gerektiği görüşünde olduğumdan, aksi yöndeki sayın çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum.