Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1288 E. 2022/939 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1288
KARAR NO: 2022/939
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2022
NUMARASI: 2020/702 Esas, Derdest
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 17/05/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkil ile davalı şirket arasında gerek 20/09/2019 t. Sözleşme gerekçe (geçici kabul tutanağı uyarınca yüklenicinin tamamlaması gereken işler doğrultusunda imzaladığı anlaşılan) 18/03/2020 t. Ek sözleşmeden doğan yükümlülüklerine eksiksiz olarak yerine getirdiğini, her iki sözleşme uyarınca müvekkilinin alması gereken meblağın toplamının 855.809,85 TL olduğunu, buna karşılık davalı tarafça 605.255,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilin tüm işleri 13/06/2020 tarihi itibariyle tamamlamış olmasına rağmen aradan geçen 6 aylık sürede bakiye 250.584,85 TL’nin ödenmediğini, tüm bu nedenlerle 10.000,00 TL kısmi alacağın 13/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, 6100 sayılı HMK 109. Madde uyarınca gerekli olması da fazlaya ilişkin kısmi talep ve dava hakları saklı tutulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 28/12/2021 tarihli ihtiyati haciz talepli dilekçesi ile; davalının uyuşmazlığın başlangıcından itibaren bu güne kadar geçen sürede bakiye borcunu ödemekten kaçındığını, dava öncesinde kısmi alacak talepli olarak başlattıkları İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibini de borca faize ve tüm ferilere itiraz ettiğini, müvekkilin edindiği bilgileri göre davalı hakkında diğer taşeronlar tarafından alınmış ihtiyati haciz kararının mevcut olduğunu, yine diğer taşeronlar tarafından tahsil edilemeyen alacaklı için Kocaeli Büyükşehir Belediyesine başvuru yapıldığının öğrenildiğini, alacaklarının baskısı altındaki davalının taahhütlerinden kurtulmak amacıyla malların gizlemesi yahut alacaklarının haklarını ihlal eder işlemlerde bulunmasının büyük olasılıkla beklenen bir durum olduğunu, mevut veriler değerlendirildiğinde davalının kendi hakedişlerini Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tahsil etmesi alinde yargılama sonucunda alacaklarının ilama bağlandığından dahi tahsil edilme ihtimalinin ortadan kalmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, bu nedenlerle dosya kapsamına göre ihtiyati haciz kararı verilmesinin yasal koşullarının oluştuğu dikkate alınarak, ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ile 2004 s. İİK-257 vd. Maddeleri gereğince borçlanun borcunun 239.871,69 TL’lik kısmı ve masraflarına yeterli miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin, İİK 257/1 madde uyarınca yaklaşık ispat koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında; yargılama sırasında bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere bakiye alacağının sabit olduğunu, alacağının ispat edildiğini kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden taraf, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Somut olayda, davacı yüklenici bakiye bedel talebinde bulunmuş , davalı iş sahibi şirket ise işin eksik ve ayıplı yapıldığını ve süresinde teslim edilmediğini faturalara dayanak hak edişlerin düzenlenmediğini savunmuştur. Buna göre alacak tutarını belirleyen bilirkişi raporu alınmış olsa dahi, dosyada muayyen ve muaccel bir alacağın varlığına yeterli yaklaşık nispet ölçüsünde bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekili istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih ve 2020/702 Esas, null/null Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.