Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1224 E. 2022/867 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1224
KARAR NO: 2022/867
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2022
NUMARASI: 2022/95 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 26/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı yüklenici vekili tefrikle ayrı esasa kaydedilen dava dilekçesinde; taraflar arasında düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile ek sözleşme yapıldığını, sözleşmede arsa sahibine ait olacak bağımsız bölümlerde havuz ve ısı pompası yapılacağının kararlaştırılmadığını, projenin tanıtım kataloğunun sözleşmenin eki olmadığını, davacının eksik işlerle teslim yapıldığı iddiasının gerçek olmadığını, müvekkilinin sözleşme ile üstlendiği edimlerini tam olarak yerine getirdiğini, sözleşme ile müvekkili yükleniciye ait olacak bağımsız bölümlerin kararlaştırıldığını, yine sözleşmeye göre iskan alınıp yazılı veya e-mail yoluyla arsa sahibine bildirildiğinde 15 gün içinde müteahhit tarafından gösterilen iki adet taşınmazın tapuda devir ve teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, iskan alındığının arsa sahibine bildirilerek 3 ve 5 bağımsız bölümlerin tapuda devrinin yapılmasının ihtarname ile talep edildiğini, davalı arsa sahibinin edimini yerine getirmediğini, arsa sahibinin bir takım eksiklikleri bahane ederek bağımsız bölüm tapularını devretmeyeceğini bildirdiğini, sözleşme ile müvekkiline ait olması kararlaştırılan bağımsız bölümlerin davalı arsa sahibi tarafından satışının gerçekleştirileceğine dair duyumlar aldıklarını, satış yapılması yönünde engel bir hal de bulunmadığını, satış yapılması halinde müvekkilinin telafisi imkansız zararlara uğrayacağını belirterek davaya konu taşınmazda 3 ve 5 nolu bağımsız bölümler üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını, sözleşme ediminin yerine getirilmemesi nedeniyle gecikmeden dolayı kira bedeli kayıpları olduğunu belirterek davaya konu taşınmazın 3 ve 5 nolu bağımsız bölümlerinin arsa sahibi adına olan tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tesciline, gecikme nedeniyle zararlarından şimdilik 1.000 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davanın açıldığı İstanbul 18. ATM tarafından, karşı davanın tefrikine karar verilerek karşı dava mahkemenin 2021/772 E. sına kaydedilmiş ve 08/12/2021 tarihinde karşı dava yönünden yetkisizlik kararı verilmiştir. Kararın kesinleşmesi üzerine dava Bakırköy 3 ATM’nin 2022/95 E.’sına kaydedilmiştir. Davalı vekili 23/02/2022 tarihli dilekçesi ile davacı tarafından müvekkilinin husumet ile 3 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin satışını gerçekleştireceğine dair somut dayanaktan yoksun ifadelere dayanarak söz konusu taşınmazlar üzerinde ihtiyati tedbir talebinde bulunmasına itiraz ettiklerini, somut gerçeklere dayanmayan ve davacı tarafından yerine getirilmeyen edimler ile sözleşmeye aykırı olan talepler üzerinden gecikme sebebi ile tazminat istenmesinin usul, hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğunu, işbu taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda; davacının talebinin tapu iptal ve tescil olduğu, bu nedenle teminat karşılığında yetkisizlikle dosyayı gönderen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesince tedbir kararı verildiği, davalının tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle tedbirin kaldırılmasını talep etmiş ise de, tedbirin kaldırılması durumunda davacının HMK 389 uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından HMK 389, 390 ve 392 maddeleri gereğince verilen tedbir kararının yasalara uygun olduğu gerekçesi ile; İhtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine, İhtiyati tedbire itiraz edenin teminatın tamamlanması yönündeki talebinin bu aşamada reddine, karar verilmiş, karara karşı ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili istinafa başvurmuştur. İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili istinaf dilekçesi ile; dava konusu taşınmazdaki eksik hususların tespiti amacıyla bilirkişi raporu alındığını, 19.11.2020 tarihli rapor doğrultusunda sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmesi, müvekkiline ait villaların havuzların yapım işi için müvekkilince yapılan masraflar toplamı olan 1.200.000,00 TL ile ısı pompa sisteminin kurulumu için yapılan masraflar toplamı olan 570.000,00 TL’nin ödenmesi, aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin karşı tarafa ihtar edildiğini, haksız ve mesnetsiz talepler ile açılan huzurdaki dava sonuçlanıncaya kadar taşınmaza tedbir konulmasının haksız olduğunu, mahkemece verilen tedbir kararının telafisi imkansız zararlara sebep olacağını, mahkemece teminat karşılığında dava sonuçlanıncaya kadar taşınmazlara tedbir konulması kararının orantısız olduğunu, tedbirin kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise haksız dava ile ileride doğacak muhtemel zararları önlemek amacı ile taşınmazların gerçek bedeli üzerinden teminata hükmedilmesi gerektiğini, mahkemece tensiple keşfe ve kıymet takdirine karar verilip dava konusu taşınmazın değeri ivedilikle tespit edildikten sonra eksik harcın tamamlatılması gerekirken tedbir kararının dava sonuçlanıncaya kadar verilmesinin hatalı olduğunu, ayıca, davanın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Talep, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak tapu iptal ve tescil ve gecikme cezasının tahsili davasında tapu iptali talep edilen taşınmazlar üzerine dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir konulmasına ilişkindir. Davacı yüklenici, sözleşme edimini yerine getirdiğini, davalı arsa sahibinin tapu devri edimini ihtara rağmen yerine getirmediğinden bahisle açtığı tapu iptal ve tescil davasında davaya konu taşınmazlar üzerine tedbir konulmasını talep etmiş, tedbir talebini değişik iş dosyası olarak inceleyen mahkemece taşınmazların değeri belli olmadığından tahmini değer üzerinden hesaplanan 200.000 TL teminat karşılığında tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş, davalı tedbirin esasına ve teminata itiraz etmiş, asıl mahkemesince itirazın reddine karar verilmiştir. Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbir HMK’nın 389 vd maddelerinde düzenlenmiş olup, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. 390/3 maddesine göre tedbir talep eden taraf davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Dosya içine sunulan belge ve bilgilerden davacı HMK 390/3 maddesinde öngörülen yaklaşık ispat koşulunu sağladığından ve HMK’nın 389. maddesinde öngörülen tedbir şartları da mevcut olduğundan davalının ihtiyati tedbirin şartlarına ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. HMK’nın 392. maddesinde ihtiyati tedbir talep edenin, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olduğu belirtilmiş olup yasada alınacak teminat miktarına ilişkin bir düzenleme yapılmamış bu konuda yani alınacak teminat miktarı konusunda hakime takdir hakkı bırakılmıştır. Hakim dava konusu, somut olayın özelliği, uygulanacak tedbir, tarafların iddia ve savunmaları, karşı tarafın ve 3. kişilerin tedbir nedeniyle uğraması muhtemel zarar gibi unsurları değerlendirerek teminat miktarını tarafların hak ve menfaatlerini gözeterek takdir edecektir. İncelenen dosya içeriğinde, tedbire konu taşınmazların değerinin tespit edilmediği, sözleşmede sözleşme bedeli veya sözleşmeye konu taşınmazın değerine ilişkin bir belirleme bulunmadığı, davacı tarafça yaptırılan Büyükçekmece Sulh Hukuk mahkemesinin 2021/37 D.iş sayılı delil tespiti dosyasında da taşınmazların değerine ilişkin bir inceleme yapılmadığı, yine davalı tarafça eksik işlere ilişkin alınan özel raporda da taşınmazların değerine ilişkin her hangi bir belirleme bulunmadığı, tedbirin değişik iş dosyasından talep edildiği, değişik iş dosyasında taşınmazların değerinin tespitine ilişkin her hangi bir keşif yapılmadığı mahkemenin gerekçesinde de taşınmazların değerine ilişkin her hangi bir veri bulunmadığından tahmini değer üzerinden 200.000 TL teminat alınmasına karar verildiği, asıl davanın görüldüğü mahkemece de itirazın değerlendirilmesi aşamasında henüz davaya konu taşınmazların değerine ilişkin bir belirleme yapılmadığı anlaşılmakla, gelinen aşamada tedbire konu taşınmazların değerine ilişkin somut bir bilgi bulunmadığından mahkemece alınan teminatın bu aşamada yeterli olduğu, taşınmazların değerinin keşfen tespitinden sonra teminata yapılacak itiraz üzerine mahkemesince teminat hususunun ayrıca her zaman değerlendirilebileceği anlaşılmakla, bu aşamada davalının soyut teminata itirazının reddine dair mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu bu nedenle davalının istinaf sebeplerin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2022 tarih ve 2022/95 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 26/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.