Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1200 E. 2022/940 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1200
KARAR NO: 2022/940
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2021
NUMARASI: 2021/719 Esas, 2021/783 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/05/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; Müvekkili şirketin … Mah. … Cad. No:… … ada … parsel Sancaktepe/İstanbul adresinde bulunan şantiyesinin dış cephe yalıtımı için davalı şirketle anlaşıldığını, yalıtım firması ile müvekkili arasında yapılan sözleşmenin konusunun yapının yaklaşık 8500 m² dıştan bohçalama ile … ile temel su yalıtımı, … ile perde su yalıtımı ve perdede bulunan Tie-Rot deliklerinin kapatılması işlemi olduğunu, davalı yüklenici olarak işi yapacak, davacı müvekkili ise bunun karşılığında (işin ayıpsız bir şekilde bitmesi halinde) sözleşme hükümleri gereğince davalıya 60.000,00 Euro ödeme yapacağı, Müvekkili şirketle arasında eser sözleşmesi yapılan davalı tarafın, yaptığı su yalıtım işlemleri sırasında teknik hatalardan dolayı ortaya çıkan perdelerdeki su kaçakları, tayrod deliklerinden gelen su sızıntıları görüldüğünü, oluşan teknik hataların müvekkili tarafından davalıya yazılı olarak bildirildiğini, davalı şirket tarafından inceleme yapıldığını, tüm yapılanlara rağmen davalının eserinde meydana gelen ayıbın giderilemediğini, yüklenicinin taraflar arasında ikame edilen sözleşmeye aykırı davrandığını, borcunu gereği gibi ifa etmediğini belirterek fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak üzere şimdilik haklı davalarının kabulüne, Fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 100.000,00 TL’nin davalının vadettiği teslim tarihi olan 20/01/2020 tarihinden itibaren ticari reeskont faiziyle beraber ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; Taraflar arasında imzalanan 02.07.2018 tarihli “Su Yalıtımı Yapılması Sözleşmesi”‘nin 17.1. maddesinde aynen “Doğan ihtilaflar öncelikle karşılıklı tayin edilecek hakemler tarafından (tahkim yoluyla) çözülmeye çalışılır. Başarılı olunamaması durumda Türkiye Cumhuriyeti yasaları uygulanır ve hususlarda İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.” denilmekte olduğunu, bu hükme rağmen davacı tarafın tahkim yoluna başvurmaksızın işbu davayı açmış olması sebebiyle davanın usulden reddini, davacı tarafın dava açmadan önce tahkime başvurmuş olsaydı dahi sözleşmedeki yetki anlaşması uyarınca davanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde açmış olması gerekeceğini, bu yönden de davanın usulden reddi gerektiğini belirterek taraflar arasındaki sözleşmede tahkim şartı bulunması sebebiyle davanın usulden reddine, aksi halde yine taraflar arasındaki sözleşmede uyuşmazlık durumunda İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu kararlaştırıldığından dolayı davanın usulden reddine, davanın haksız ve mesnetsiz olması sebebiyle esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; 02.07.2019 tarihli “Su Yalıtımı Tapılması Sözleşmesi”nin taraflar arasında imzalandığı, Sözleşmenin Anlaşmazlıkların Çözümü başlıklı 17/1 maddesinde doğan ihtilafların öncelikle karşılıklı tayin edilecek hakemler tarafından tahkim yoluyla çözülmeye çalışılacağının hüküm altına alındığı, davalı vekilince ilk itiraz olarak tahkim ilk itirazında bulunulduğu, davanın HMK hükümlerine göre tahkime elverişli davalardan olduğu, HMK 413üncü maddesine göre tahkimin ilk itirazlardan olduğu ve somut olayda davalı vekilince tahkim ilk itirazında bulunulmasından dolayı davacı tarafça açılan davanın HMK’nın 116/1-b bendi uyarınca tahkim itirazı nedeniyle uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi gerektiği gerekçesiyle HMK 413üncü maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında; tahkim şartının geçerli olmadığını, mahkemelerin de yetkili kılındığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Tahkim sözleşmesi, tarafların iradesine tabi olan uyuşmazlıklar için mümkündür (6100 sayılı HMK m. 408/I). Başka bir deyişle, tarafların dava konusu üzerinde kabul veya sulh yolu ile serbestçe tasarruf edemeyecekleri hallerde, tahkim mümkün değildir. Örneğin, boşanma ve ayrılık davaları, iflas davaları ve çekişmesiz yargı işleri için tahkim sözleşmesi yapılamaz. Aynı şekilde taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahkimin konusu olamaz (HMK m. 408/I). Tahkim yoluna gidilebilmesi için tarafların tahkim sözleşmesi yapmaları ya da düzenledikleri sözleşmede tahkim şartına yer vermeleri gerekir. Tahkim anlaşması veya tahkim şartındaki uyuşmazlığın hakem veya hakemler kurulunca çözümlenmesine ilişkin irade beyan ve açıklaması tahkim şartı sözleşmesinin temel unsurudur. (HMK m. 412). Tahkim şartı veya anlaşmasının geçerli olabilmesi için tarafların tahkim iradesini açıkladıkları tahkim şartı ya da sözleşmede tartışma ve karışıklığa neden olmayacak biçimde açık ve kesin olarak belirtmiş olmaları zorunludur. Dairemiz kararları ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, geçerli bir tahkim şartının varlığı veya tahkim anlaşmasının geçerli sayılabilmesi için uyuşmazlığın kesin olarak hakemde çözüleceğinin kararlaştırmış olması gerektiği, kesin iradeyi ortadan kaldıran ya da zayıflatan kayıtların tahkim sözleşmesi veya şartını geçersiz-hükümsüz kılacağı kabul edilmektedir. Taraflar, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların tümünün tahkim yoluyla çözülebileceğini kararlaştırabilecekleri gibi sadece bir bölümünün tahkim yoluyla çözülebileceğini de kararlaştırabilirler. Dava konusu uyuşmazlık taraflar arasında düzenlenen 02.07.2018 tarihli “Su Yalıtımı Yapılması Sözleşmesinden ” kaynaklanmakta olup, sözleşmenin 17.1. maddesinde yer alan tahkim şartı incelendiğinde, öncelikle uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözüleceği, çözüm bulunamazsa tahkime başvurulacağı, yine çözülmediği taktirde mahkemelerin yetkili kılındığı görülmüştür. Geçerli bir tahkim şartından söz edebilmek için uyuşmazlığın mutlak olarak hakemde çözüleceğinin taraflarca kararlaştırılması gerektiğinden , taraflar arasında düzenlenen sözleşmedeki tahkim şartında uyuşmazlığın tahkimde çözülmemesi halinde alternatif olarak mahkemelerin de yetkili kılınmış olması nedeniyle, buna uygun mutlak bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmakla, tahkim şartının geçersiz olduğu sabit olup, mahkemenin verdiği kararın kaldırılmasına ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak dosyanın esası incelenerek oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/11/2021 tarih, 2021/719 Esas, 2021/783 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.