Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1150 E. 2022/804 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1150
KARAR NO: 2022/804
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2022
NUMARASI: 2021/890 Esas, Derdest
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 30.12.2021 tarihli dava dilekçesi ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu haksız ve kötüniyetli itirazının iptali ile takibin devamına ve takip konusu alacağın % 20‘sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davalı borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine tüm alacaklarını karşılayacak miktarda aksi halde kabul anlamına gelmemek üzere davalının kabulünde olan 750.000,00 TL alacağa ilişkin olarak tensiple ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığı hususlarının teknik bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesi gerektiği ve henüz yaklaşık ispat koşulu sağlanmadığı gerekçesi ile; davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine, karar verilmiş, karara karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkemenin kabulünün aksine hangi koşullarda ihtiyati haciz kararı verileceğinin İİK.nun 257 nci maddesinde hükme bağlandığını, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, alacaklının, alacağın varlığı ile yasada belirtilen koşulların oluştuğu yönünde mahkemeye olumlu şekilde kanaat uyandırmasının gerekli ve yeterli olduğunu, davacı müvekkilinin ihtiyati haciz isteminin taraflar arasındaki 11.07.2019 tarihli Birim Fiyat İnşaat Sözleşmesi’ne dayalı olup alacağın muaccel olduğu ve rehinle temin edilmediğinin dosyaya delil olarak sundukları 24 Mart 2021 tarihli e-posta yazışmaları başta olmak üzere davalının cevabi ihtarnamesi ve sunmuş oldukları ekli tüm deliller ile kanıtlandığını, muaccel alacaklarda ihtiyati haciz talebinde bulunabilmek için İİKnun 257/1. maddesi uyarınca, alacağın vadesinin gelmesi ve rehinle temin edilmemiş olmasının yeterli olduğunu, somut olayda da ihtiyati haciz talep tarihi itibarı ile talep konusu alacağın vadesinin geldiği ve geçtiği, dolayısıyla alacağın muaccel olduğunun açık olduğunu, alacak rehinle de temin edilmediğine göre, mahkemece talebin kabulüne karar verilmek gerekirken, yanılgılı ve dosya kapsamı ile örtüşmeyen değerlendirmeye bağlı olarak üstelik yasada bulunmayan koşullara dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının kanunun açık hükmüne aykırı olduğunu, mahkeme gerekçesinde belirtilen “.. alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığı hususlarının teknik bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesi gerektiği ve henüz yaklaşık ispat koşulu sağlanamadığı…” gerekçesinin İİK.nın 257 nci maddesinde kanun koyucu tarafından belirlenen koşullardan olmadığını, mahkemece, yasada olmayan koşulların kıyas yolu ile çoğaltılmasının hukuka aykırı olduğunu, öte yandan, dava dilekçesi ekinde Ek-9 sundukları 24 Mart 2021 tarihli e-postadan açıkça anlaşılacağı üzere davalı yetkilisi tarafından davacı müvekkiline 750.000,00 TL. borcu kabulü ve açıkça ödeme teklifinin dahi mahkemece nazara alınmadan -miktar yönünden kabul anlamına gelmemek üzere- diğer bir ifade ile yaklaşık ispat koşulunun davalı borçlunun kabulünde olan bu miktar üzerinden sağlandığı nazara alınmadan istemin kabulüne karar verilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Talep, itirazın iptali davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Davacı vekili, taraflar arasında 11.07.2019 tarihli, davalının iş sahibi, davacının yüklenici olduğu “Birim Fiyat İnşaat Sözleşmesi” imzalandığını, 11.07.2019 tarihli asıl sözleşmeye ilave olarak hak edişlerde belirtilen ek imalatların ortaya çıktığını, davacı müvekkilinin 11.07.2019 tarihli Birim Fiyat İnşaat Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini eksiksiz, kusursuz ve ayıpsız olarak gereği gibi ifa etmesine rağmen, davalının dava konusu hak edişleri ödememesi ve buna bağlı olarak faturaları iade etmesi üzerine yaptıkları takibe itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile alacaklarının hiçbir teminata bağlı olmadığını, davalının sözleşmeye aykırılıklarının sabit olmasına ve davalı borçluya birçok kez irtibat kurulmasına rağmen davalı tarafından borcun ifasına yanaşılmadığı, bu süreçte, davacı müvekkili şirketin ciddi anlamada mağduriyet yaşadığını ve yaşamaya devam ettiğini, bu nedenle, öncelikle teminatsız veya mahkemece uygun görülecek teminat mukabilinde tüm alacaklarını karşılayacak şekilde davalı borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece ihtiyati haciz talebi reddedilmiştir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterlidir. Somut olayda, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu deliller, alacağın varlığı ve muaccel oluğu konusunda yaklaşık ispata yeterli olmayıp, mahkemece verilen talebin reddine dair kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih ve 2021/890 Esas,Derdest kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.